Hallerimiz

Deprem bölgesinde video habercilik: Pratik bilgiler, alınması gereken önlemler

Ulusal ve uluslararası medya için 9 yıldır video haberler ve belgeseller üreten Neyran Elden, 6 Şubat depremleri sonrasında yaklaşık 3 hafta boyunca afet bölgesinde görev yaptı. BBC Türkçe’de yayımlanan video araştırması 2020’de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Başarı Ödülü’nü alan Elden, video odaklı deprem haberciliğine dair pratik bilgileri Journo takipçileriyle paylaşıyor:

6 Şubat sabahı deprem haberini alır almaz ekipman hazırlayıp ve çantasına birkaç parça eşya koyup yola koyulan gazetecilerden biriyim. Çantamı hazırlarken biraz fazla eşya koyduğumu düşünsem de, her koyduğum “fazla” gerecin sahada çok işime yaradığını söyleyebilirim.

Bu deprem şimdiye kadar tanık olduğum ve gazeteci olarak takip ettiğim en büyük afet oldu. Ağırlıklı olarak Hatay ve Samandağ’da bulundum. Daha önce deprem, kriz ve çatışma bölgelerinde bulunmuş ve geniş çapta etki uyandıran pek çok sıcak haber takip etmiştim ancak buradaki koşulların daha farklı olacağını daha yola çıkmadan hissediyordum.

Arabada pil şarj etmek

Video haberci terimi son 10 yılda daha çok karşımıza çıksa da, aslında çoğu foto muhabirin çalışma biçimine benzer bir şekilde çalışıyoruz. Özellikle deprem bölgesinde de benzer koşullarda çalıştık, sadece video için enerji kaynağına ihtiyacımız daha fazlaydı. Geleneksel kameramanlara göre daha ufak pillerle çalıştığımızdan ötürü de pillerimizi sık sık şarj edebilmek, mikrofonlarımız için gerekli pil stoğuna sahip olmak gerekiyordu. Şehirde elektrik olmadığı için bunu önceden düşünmüş olmak çok önemliydi.

Deprem bölgesinde yaklaşık 3 hafta kaldım ve ilk günlerden itibaren ekipmanımı şarj edebilmek için aracıma bağladığım çakmak priz dönüştürücüsünü kullandım. Daha önce takip ettiğim haberlerde de çok işime yaramış olan, yanımdan hiç ayırmadığım, ekipmanımın bir parçası hâline gelmiş bir parça bu. Arabayı çalıştırdığınız ve çakmaklığa taktığınız takdirde arabanın içinde bir priz ediniyorsunuz. Bilgisayarımı, telefonumu, drone pillerimi ve powerbankleri şarj edebilmek için de evden çıkmadan önce çantama son anda attığım üçlü uzatma kablosuyla bu enerji kaynağını çoğaltabildim.

Bu dönüştürücünün yalnızca deprem değil, tüm afet bölgelerinde hatta sahada, arabadan haber geçilen tüm sıcak haberlerde gazeteciler için hayati bir ekipman olduğunu söyleyebilirim.

Tabii deprem bölgesinde yakıta ulaşmak özellikle ilk günlerde sorun olduğu için elimizdeki kaynağı da idareli kullanmak zorundaydık. Bu sebepten ötürü pillerimi mümkün olduğunca araç seyir hâlindeyken şarj etmeye çalıştım.

Sahadaki toz

Sahada çalışırken benim için teknik anlamda önemli olan bir mesele de lensin ve ekipmanın temizliği oldu. Yıkımın yoğun olduğu bölgelerde çok fazla toz vardı ve bazı yerlerde görüntümü etkilediğini sonradan farkettim. Zaten öyle bir ortamda haber yaparken teknik detaylardan çok çevrede olup bitene odaklanıyordum. Bazı eksikler daha sonra aklıma geldi. Filtrenin ve lensin üzerindeki tozu temizleyebilmek için hassas bir bez kullanmak, enkaz kaldırmanın sürdüğü sonraki günlerde çok işime yaradı.

Deprem bölgesinde ilk günlerde maske takmayı hepimiz ihmal ettik. Sahadaki herkesin —tüm yaşananlar sırasında bunu hatırlamak zor olsa da— maske takmasının çok önemli olduğunu sonradan idrak ettik.

Uzun yürüme mesafeleri ve ekipman taşıma

Video haberciler ekip hâlinde de çalışabiliyorlar, ancak ben deprem bölgesinde yalnız çalıştım. Özellikle Hatay’da araçla şehir merkezine girmek zaten mümkün değildi. Gazeteci olarak da hayati ve acil önem taşıyan trafik akışını engellememek adına yürüyerek dolaşmayı tercih ettim. Bu da günde en az 10-15 kilometre yürüme mesafesi anlamına geliyordu.

Buradaki en kritik konulardan biri ekipman taşıma konusu oldu. Yanıma mümkün olduğunca hafif bir çanta almaya çalıştım: Yalnızca kullanacağım pil, kablo ve lensler; ihtiyacı olanlara verebilecek ve kendime yetecek kadar yiyecek-içecek takviyesi ve su.

Bu aslında her zaman dikkat etmemiz gereken bir konu ancak çoğu zaman video haberciler olarak da, diğer alanlarda çalışan gazeteciler olarak da fazla yük taşıdığımızı fark ediyorum. Mümkün olduğunda hafif bir çanta ve yeteri kadar ekipmanla aynı şekilde çalışılabilindiğini deprem bölgesinde de görmüş oldum.

Birkaç kez sahada drone ile çekim yaptım. Drone kullanırken de bulunduğum yerin konumunu bulmakta ilk anda zorlandım. Çünkü drone yükselince enkazlardan ötürü her yer birbirine çok benzer görünüyordu. Yerimi yeniden bulabilmek için sık sık eve dönüş modunu kullandım.

Araç içi şişme yatak

Teknik ihtiyaçların yanında, deprem bölgesine giderken yanıma bol miktarda su, kuru gıda, protein bar ve vitamin takviyesi aldım. Sıcak tutan giysiler, kalın bir mont ve uyku tulumu geceleri araç içinde uyurken çok faydalı oldu.

Depremin ilk haftasından sonra İstanbul’a gelip gittiğimde de araç içinde uyumayı kolaylaştıran şişme bir yatak edindim. Sonraki günlerde araç içinde uyurken arka koltukta bu şişme yatağı kullanmak bir nebze olsun konfor sağladı.

İlk günlerde Hatay’da tuvalet ve su bulmak neredeyse imkânsızdı. İlk aşamada çok zorlandım ancak sonraları az su içerek ve tüketerek, tuvalet planlamasını da sabahtan yaparak bu duruma adapte olmaya çalıştım. El dezenfektanı, ıslak mendil ve kolonya da geçici bir süre için idare etmeyi kolaylaştırdı.

Devam eden depremler

Video röportajlar yaparken ya da bir enkazı çekerken önce çevredeki insanları gözetmek, depremzedeleri görüntülemeden önce göz ucuyla bile olsa izin almak, hatır sormak çok önemliydi. Yakınlarını bekleyenlerle ya da depremzedelerle röportaj yaparken riskli binaların yanında durmamak, depremzedeleri de daha büyük bir risk altında bırakmamak adına özen gösterilmesi gereken bir konu oldu, nitekim depremler devam ediyordu.

Görevimin üçüncü haftası Samandağ’da bulunurken röportaj yaptığım depremzedelerle beraber şiddetli bir depreme yakalandık. Her ne kadar korkuya yenik düşsem de gazeteci olarak konuklarımın yanında daha soğukkanlı durmaya çalıştım.

Son olarak, sahadaki çalışma koşullarının ve tanık olduklarımızın ötesinde, insani olarak hepimizin çok etkilendiği, uzaktan yakından depremden etkilenen, evi yıkılan, enkaz altında kalan tanıdıklarımızın olduğu, ailemizin merak içinde sürekli bize ulaşmaya çalıştığı bir görev alanındaydık.

Ağır koşullardan ötürü yalnız çalışmak hem fiziksel hem de psikolojik olarak zor bir deneyimdi. Bu eksiği tamamlamak çok güç oldu. Akşamları uyuduğum yerde meslektaşlarımla görüşerek, hâl hatır sorarak, onlarla iletişimde olup yaşananları konuşarak bunu aşmaya çalıştım. Çünkü göreve devam edebilmek için kafayı toparlamak ve ertesi güne yeniden hazır olmak büyük önem taşıyordu.

6 Şubat 2023 sabahı, saat 4.17’de merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde bulunan 7,7 büyüklüğündeki depremden 9 saat 7 dakika sonra, bu kez Elbistan ilçesinde 7,6 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmişti. Depremler 11 ilde onbinlerce can kaybına ve yaralanmaya, milyarlarca liralık maddî hasara neden oldu.

Çok sayıda gazeteci afet bölgesinde zor şartlarda, fedakârca görev yaptı. Journo, gazetecilerin deneyimlerini “Deprem Haberciliği” yazı dizisinde aktardı.

Gazeteciler anlatıyor: Deprem bölgesinde habercilere yararlı olan mesleki eğitimler

Neyran Elden

Serbest gazeteci. Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olduktan sonra Fransa’da gazetecilik ve televizyon üzerine yüksek lisans yaptı. 2014 yılından bu yana Türkiye’de ulusal ve uluslararası medya ile çalışıyor, video haber ve belgesel çalışmaları üzerine yoğunlaşıyor.

Journo E-Bülten