Yeni bir araştırmada, 80 yıl boyunca yayımlanan 14 bini aşkın haber incelendi. Düşük kaliteli intihar haberlerinin artmasının ardından intihar oranlarının da yükseldiği saptandı. Bilim insanları, nitelikli gazetecilik için bugünün habercilerine de tavsiyelerde bulunuyor.
İletişim alanındaki en saygın akademik dergilerden olan Communication Research‘te 27 Mart’ta yayımlanan makaleyi, Viyana Üniversitesi’nden Manina Mestas ve Florian Arendt yazdı. Makalenin başlığı şöyle: “Gazetecilik kalitesine dair boylamsal bir dinamik perspektif: Bir yüzyıl boyunca yayımlanan intihar haberlerinin, intihar oranları üstündeki uzun vadeli ve makro düzeydeki medya etkisini araştırmak.”
Araştırmada, 1919-1899 yılları arasında bugünkü Avusturya topraklarında yayımlanan 14.638 adet Almanca haber, içerik çözümlemesi yöntemiyle incelendi. Bu bağlamda haberin “kalitesi,” dört özellik gözetilerek belirlendi. “Taklit intihar” riskini artırdığı daha önceki bilimsel araştırmalarda saptanan bu özellikler şöyle:
- İntihar yöntemi: Kişinin kendisini nasıl öldürdüğüne dair ayrıntılara yer veren haberler “düşük kaliteli” olarak işaretlendi.
- Mekân bilgisi: Ölümün gerçekleştiği yerin bir “intihar mekânı” olarak kodlanma riskini doğuran ifadelerin (“Golden Gate Köprüsü’nden atladı” vb.) yer aldığı haberler “düşük kaliteli” olarak işaretlendi.
- Özdeşleştirme potansiyeli: Ölenin yaşı, cinsiyeti, ismi ve mesleği gibi bilgileri asgari düzeyde tutmayıp ayrıntılarıyla veren haberler “düşük kaliteli” olarak işaretlendi.
- Habere verilen önem: Bir gazetenin intihar haberine hak ettiğinden fazla ağırlık vermesi (birinci sayfadan, fotoğraflarla ve sansasyonel ifadelerle duyurmak vb.) de “düşük kalite” işareti olarak kabul edildi.
Üstteki iki grafik, en önemli bulguları özetliyor. Buna göre 19. yüzyıl başında Avusturya’da intihar oranı görece düşüktü (her yıl 100 bin kişide 4 intihar). 1860’larda düşük kaliteli intihar haberlerinin basında artmasının hemen ardından, özellikle 1867-1872 döneminde intihar oranları da hızla tırmandı. Düşük kaliteli intihar haber sayısı bir süre daha tırmanmaya devam ettikten sonra, yüzyıl sonuna doğru sabitlendi. Bununla birlikte intihar oranı da aynı yüksek düzeyde devam etti (100 bin kişide 19 intihar).
“Bugünkü intihar haberleri, 19. yüzyıldan daha kalitesiz”
Araştırmacılar bu bulguları şöyle yorumladı:
- Düşük kaliteli haber sayısının fazlalığı, intihar oranlarındaki artışı da öngörmemizi sağlıyor. Bu bulgu, makro düzeyde uzun vadeli bir medya etkisi fikriyle uyumlu. Nedensellik konusundabir yargıya varmayı güçleştiren [kalitesiz haberler mi intiharlara yol açıyor, yoksa her ikisini de artıran başka etmenler mi var?] bazı sınırlamalar olsa da bulgular, intiharların mevcut gazetecilik rehberlerine uygun ve kaliteli bir biçimde haberleştirilmesi yönündeki tavsiyeleri destekliyor.
- Bugün intihar konulu haberlerin kalitesi, 19. yüzyılın başındakinden daha düşük [çünkü bugünkü haberler daha çok “mekân bilgisi” ve “özdeşleştirme potansiyeli” barındırıyor]. Gazetecilerle yaptığımız görüşmeler, bu konuda bir gelişim imkânının bulunduğuna işaret ediyor. Gazeteciler, belirli bir intiharı haberleştirme kararını genelde bir rekabet motivasyonuyla aldıklarını söylüyor. Birçok gazeteci, intiharların belirli bir şekilde haberleştirmesinin zararlı etkileri olabileceğinin farkında ve sansasyonel haberciliğe karşı. Ancak mevcut medya rehberlerinin önerilerine de çoğu kez karşı çıkıyorlar.
İntihar haberlerinde gazetecilerin dikkat etmesi gerekenlere daha önce de Journo‘da değinmiştik:
‘Artık intihar haberi yazmak istemiyoruz’ diyerek yayını durdurdular
TV’de konukların yüzde 90’ı erkek, ‘kadın uzman bulamadık’ artık bahane değil