Haber

Etki ajanlığı yasası: Hukukçu Fikret İlkiz anlattı

Basın özgürlüğü alanında Türkiye’nin en deneyimli hukukçularından olan Avukat Fikret İlkiz, TGS Akademi’de bu hafta düzenlenen “Gazetecilik Buluşmaları” kapsamında “etki ajanlığı” yasa teklifini anlattı.

Gazetecilere keyfî bir şekilde hapis cezaları verilmesine yol açabilecek teklif, Rusya ve Macaristan gibi ülkelerde son dönemde çıkarılan anti-demokratik yasaları hatırlatıyor.

Teklifin kamuoyunun görüşü alınmadan tasarlandığını vurgulayan İlkiz şöyle dedi: Gazetecilerin ve sivil toplum kuruluşlarının araştırma ve ifade özgürlüklerini sınırlamayı amaçlayan bu yasa, devleti koruma adı altında demokrasiyi tehdit ediyor.”

Etki ajanlığı yasası” adıyla bilinen düzenleme, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından ilk kez mayıs ayında, “9’uncu Yargı Paketi taslağı” kapsamında gündeme getirilmiş, ancak tepkiler üzerine geri çekilmişti.

Fakat iktidar, birkaç ay sonra bu düzenlemeyi bir başka torba yasa teklifinin içine ekledi. TBMM Adalet Komisyonu’ndan geçen ekimde geçirilen teklifin ilgili bölümü, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” bölümünde değişiklikler öngörüyor. 

Türkiye’nin önde gelen basın meslek kuruluşlarının 22 Ekim’de yayımladıkları ortak açıklamaya göre teklif, “basın özgürlüğü için ciddi bir tehdit.” Kasımda bir kez daha geri çekildiği açıklanan düzenlemenin yeni yılda tekrar gündeme gelip gelmeyeceği ise belirsiz.

Avukat Fikret İlkiz, 24 Aralık’ta TGS Akademi’de “Gazetecilik Buluşmaları” kapsamında düzenlenen seminerde, ‘etki ajanlığı yasası’nın yasal ve hukukî boyutlarını habercilere anlattı. Deneyimli hukukçu, bu düzenlemenin herkesin potansiyel suçlu olabileceği bir ortam yaratacağını ve bundan en çok gazeteciliğin zarar görebileceğini ifade etti. 

Etki ajanlığı teklifinde öngörülen cezaî yaptırımlar

Yasa kapsamında, Türk vatandaşları veya kurumları hakkında yabancı bir devlet adına araştırma yapan veya yaptıran bireyler, “etki ajanı” olarak suçlanıyor. Bu suç için öngörülen cezalar oldukça ağır:

  • Barış zamanında 3 ila 7 yıl arasında hapis cezası
  • Savaş zamanında ise ceza 13 yıla kadar çıkabiliyor.

Fikret İlkiz, bu düzenlemenin gazetecilere yönelik baskıları daha da artıracağını şu sözlerle vurguluyor:

  • Gazetecilerin ve sivil toplum kuruluşlarının araştırma ve ifade özgürlüklerini sınırlamayı amaçlayan bu yasa, devleti koruma adı altında demokrasiyi tehdit ediyor. Bu düzenleme, yalnızca devletin çıkarlarına uygun olmayan her türlü bilgiyi ve faaliyeti suç sayacak bir mekanizmanın kapılarını aralıyor.

“Torba yasa” eleştirisi ve diğer ülkelerden örnekler

Böyle önemli bir konudaki düzenlemenin, “Noterlik Kanunu” gibi ilgisiz bir yasayı da içeren “torba” içinde gizlenmesi bir başka eleştiri konusu.

Fikret İlkiz, torba yasaların Antik Roma döneminde bile yasak olduğunu vurgulayarak bu yöntemle yasaların keyfî şekilde yürürlüğe sokulmasının demokrasilerde kabul edilemez olduğunu ifade etti. İlkiz, bu yöntemi “siyasî rüşvet” olarak değerlendirerek yasanın kamuoyuna açık bir şekilde tartışılmadan geçirilmeye çalışılmasının sorunlu olduğunu belirtti.

Son dönemde “etki ajanlığı” benzeri yasalar geçiren ülkeler, aynı zamanda demokrasinin gerilediği yerler. Bu ülkelerde bu tür yasalar, insan hakları açısından ciddi sorunlara yol açtı:

  • Rusya: 2012’de başlayan “yabancı ajan” yasası uygulamaları, 2022’de tek bir yasa altında toplandı. Bu yasalar, bireylerin ve kuruluşların yabancı kaynaklardan aldıkları destek nedeniyle “yabancı ajan” olarak etiketlenmesine ve faaliyetlerinin kısıtlanmasına yol açtı. Örneğin, yabancı bir ajan olarak tanımlanan gazeteciler, yayınlarında özel bir “yabancı ajan etiketi” kullanmak zorunda bırakıldı.
  • Macaristan: Ulusal Egemenliğin Korunması Yasası, dış kaynaklı fonlara yönelik sıkı yasaklar getirirken sivil toplum kuruluşlarını doğrudan etkiledi. Avrupa Konseyi ve Venedik Komisyonu, bu düzenlemenin temel insan haklarına aykırı olduğunu belirterek Macaristan’ı eleştirdi.
  • Gürcistan: “Yabancı Etki Şeffaflığı Yasası,” Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerde sorun yaratırken özellikle ifade özgürlüğüne ve örgütlenme özgürlüğüne büyük darbe vurdu.

Türkiye’de fon kullanımı ve yasal çelişki

Türkiye’de AB fonlarından en çok yararlanan kurumların başında Adalet Bakanlığı geliyor. Fikret İlkiz, 2018’de bakanlığın AB fonlarıyla ceza adalet sistemini geliştirmek ve insan hakları eğitimlerini artırmak için projeler yürüttüğünü hatırlatarak bu tür fonların kullanımıyla yeni yasa arasında çelişkiler olduğunu belirtti. İlkiz, “Devlet kurumları bu fonlardan faydalanırken sivil toplum kuruluşları için aynı durumun suç sayılması çifte standart oluşturuyor” dedi.

Teklif edilen yasa geniş ve belirsiz tanımlamalar içerdiğinden, neredeyse her bireyi veya kuruluşu suçlu durumuna düşürebilir. İlkiz, bu durumu şu sözlerle özetliyor:

  • Yabancı bir kurumdan alınan en küçük destek bile suç sayılabilir. Gazeteciler için bu yasa, işlerini yapmalarını daha da zorlaştıracak bir baskı aracına dönüşecek. Öyle ki [gazeteciler] sosyal medyadaki bir paylaşım [nedeniyle] bile “etki ajanı” suçlamasıyla karşı karşıya kalabilir.

Baskı düzeni mi, demokratik hukuk mu?

Türkiye’nin geçmişte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bazı kararlarını uygulamadığını da hatırlatan İlkiz, etki ajanlığı yasa teklifinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurguladı. AİHM’in geçmişte Rusya ve Macaristan gibi ülkelere benzer düzenlemeler nedeniyle ceza verdiğini belirten İlkiz, bu tür yasaların demokrasiyi zayıflattığını ifade etti.

Özetle, etki ajanlığı yasa teklifi; Türkiye’de ifade özgürlüğü, basın özgürlüğünü ve sivil toplumun hareket alanını daha da daraltacak düzenlemeler içeriyor. Fikret İlkiz, yasanın toplumsal tepkiye yol açacağı, ancak bu tepkinin yeterince örgütlü olmaması hâlinde bir anti-demokratik düzenlemenin daha iktidarın tek taraflı iradesiyle meclisten geçirilebileceği uyarısında bulundu.

TCK’nın yanı sıra Terörle Mücadele Kanunu ve “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” gibi düzenlemeler yıllardır gazetecilere karşı kullanılıyor. “Etki ajanlığı yasa teklifi de kabul edilirse iktidar, “Sansür Yasası” diye de bilinen ‘Dezenformasyon Yasası’nın ardından bağımsız haberciliğe karşı hukukî olmayan bir yasal dayanak daha edinmiş olacak.

İLGİLİ:

Etki ajanlığı yasası: Kimin siyasal çıkarları?

2024’ün basın özgürlüğü özeti: Baskı, tehdit ve hukuksuzluk

Meslek örgütlerinden ortak çağrı: “Etki ajanlığı düzenlemesi iptal edilmelidir”

Etki ajanlığı yasası: Bağımsız gazeteciliğe bir tehdit daha

İda Özkan

Zehra İda Özkan, 2001 doğumlu. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Televizyon Haberciliği öğrencisi. Gazetecilik sektöründe staj yaparak pratik deneyim kazanan Özkan, haber anlatımında yenilikçi yöntemler geliştirmeye odaklanıyor.

Semanur Beşevli

Çeşitli mecralara telifli haberler yazıyor. Bahçeşehir Üniversitesi Yeni Medya bölümünde okuyor.

Journo E-Bülten