Haber

Anket şirketleri seçim seçim nasıl yanıldı

Referanduma sayılı günler kala bazı anketlerde ‘Hayır’, bazı anketlerde ise ‘Evet’ önde gidiyor ve herkes çalışmasından emin. Ancak Türkiye’nin son yıllardaki yoğun seçim trafiğinde pek çok anket şirketi başarısız tahminleriyle hatırlanıyor. Dolayısıyla kamuoyu yoklamalarının kendisi epeyce tartışmalı. Biz de geçtiğimiz seçimlerden önce yayınlanan anketlerin başarı oranlarını karşılaştırdık. Araştırma şirketlerinin 2011, 2014, 2015 Haziran, 2015 Kasım tahminleri ile gerçek sonuçlar arasındaki farka baktık ve daha önce araştırma şirketlerinde çalışmış olan Prof.Dr. Hülya Uğur Tanrıöver’e bu araştırmaların nasıl yapıldığını sorduk.

2011 genel seçimleri: AK Parti’de çuvalladılar

12 Haziran 2011 tarihinde yapılan genel seçimlerde; AK Parti 49,83 ile birinci parti olurken; CHP 25,98 ile ikinci parti, MHP 13,01 ile üçüncü parti oldu. Kürt hareketi seçime, içinde sol partilerin de olduğu Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku adıyla bağımsız adaylarla girdi ve seçim sonucunda 36 milletvekili çıkardı. Birçok araştırma şirketi AK Parti’nin oyunu doğru tahmin edemedi.

2014 yerel seçimleri: Ankara yanılttı

30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerde; AK Parti 43,4; CHP 25,6; MHP 17,6; BDP/HDP 6,5 oy aldı. ORC, Andy&Ar, Konda gibi araştırma şirketleri Türkiye genelinde doğru tahmin yaptı. Ankara’da CHP adayı Mansur Yavaş’ın çok az bir farkla kaybettiği seçim; araştırma şirketlerinin en fazla yanıldığı husus oldu. İstanbul’da ise Gezici, SONAR ve Konsensüs +/- yüzde 2 bandında doğru tahminlerde bulundu.

Haziran 2015: Konda gördü ve söyledi

HDP’nin ilk kez parti olarak girdiği 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan genel seçimlerde; AK Parti 40,9; CHP 25,0; MH 16,3; HDP ise 13,1 oy aldı. En başarılı araştırma şirketleri Konda, Andy&Ar ve Sonar idi. 7 Haziran seçimleri hükümet kurulamadığı için 1 Kasım’da tekrarlandı.

Kasım 2015: Tüm anketler yanıldı

1 Kasım’da tekrarlanan genel seçimlerde; AK Parti 49,5; CHP 25,3; MHP 11,9 ve HDP 10,8 oy aldı. Tartışmalı bir sürecin arkasından yinelenen seçimler, araştırma şirketlerinin en fazla yanıldığı oylama olarak tarihe geçti. Hiçbir araştırma şirketi 1 Kasım seçimlerini doğru tahmin edemedi. Anketlerde AK Parti’nin en fazla yüzde 43 oy alacağı öngörüldü. En yakın tahmini yapan ise yüzde 47,2 ile A&G araştırma şirketi oldu.

Tanrıöver: Kararsızların sayısı aslında çok az olabilir

Giresun Üniversitesinden Prof. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver ile seçim araştırmalarının nasıl yapıldığını, sağlıklı sonuç alınması için nelerin gerekli olduğunu ve araştırma sonuçlarının kitle üzerindeki etkisini konuştuk. Özal döneminde siyasi yasakların kaldırılmasına dair referandum döneminde bir araştırma şirketinde çalışan Tanrıöver bugünkü referadum tahminlerinin de o günkü gibi “pamuk ipliğine” bağlı olduğunu söylerken; “Türkiye’de seçim araştırmalarının artık bilimsel yönteme uygun yapıldığını düşünmek istiyorum” diyor.

Sağlıklı araştırma koşullarının oluşması için neler gerekiyor? Bu araştırmalar ne kadar güvenilir?
Siyasal nitelikli anketlerde sağlıklı sonuç elde etmenin en birinci koşulu sorguladığınız kişilerin, samimi ve doğru beyanlarıdır. Bu bir ölçüm değil, yoklamadır. Karşınızdaki ne söylerse siz onun “doğru” olduğunu varsayarsınız. Seçim tahmin anketleri bu noktada diğer araştırmalara göre çok daha sorunludur; çünkü öncelikle siyaset bütün dünyada, insanların tanımadıkları kişilerle (yani anketçiler) konuşmayı hiç sevmedikleri üç alandan biridir (diğerleri, dini inanç/ibadet ve cinsel konulardır). Özellikle de kişilerin kendilerini baskı altında hissettikleri ortamlarda, baskın/egemen olan siyasi görüşün dışındaki bir eğilimi dile getirmeleri daha da zordur. Örneğin şu anda, Türkiye’de, üstelik de OHÂL ortamında, kişilerin mimlenmekten damgalanmaktan çekinme olasılıkları çok yüksektir. Buna karşı yanıtların tamamen anonim olacağının güvencesi verilmesi gerekir ki; bu da ne yazık ki pek mümkün olmuyor.

Anketler seçmen ve özellikle kararsızlar üzerinde nasıl bir etkiye sahip oluyor?
Seçim araştırmaları ve bunların sonuçlarının yayını, sonuç olarak siyasal ortamı yapılacak seçime daha da duyarlı hâle getirir. Bu doğrultuda da mutlaka insanlar üzerinde etkileri vardır ama bu etkiler, Elisabeth Noelle-Neumann’ın geliştirdiği “Suskunluk Sarmalı” kuramının öngördüğü gibi kararsız veya daha az siyasallaşmış kitlenin çoğunluğu oluşturan görüşten yana oy kullanması gibi bir sonucu otomatik olarak doğurmaz. Kararsızlara gelince… Valla öncelikle onların gerçekten kararsız olup olmadıklarını bilmediğimizi hatırlatayım! Yukarıda belirttiğim olgular doğrultusunda hele de seçim tarihi yaklaştıkça gerçek kararsız sayısı, anketlere yansıyandan çok daha az olabilir. İnsanlar tanımadıkları anketçiye görüş belirtmek yerine “kararsızım” demeyi tercih etmiş olabilirler. Gerçekten kararsız olanlar üzerinde ise anketlerden çok tartışmaların, yürütülen seçim kampanyalarında izlenen stratejilerin çok daha etkili olduğunu düşünüyorum. Özellikle de şu anki referandum anketlerindeki gibi birbirine çok yakın sonuçlar söz konusuysa; seçmen, kararını oluşturma konusunda daha rasyonel bilgilere ve görüşlere itibar edecektir. Ama burada kilit terim ‘rasyonel’. Elbette takım tutar gibi parti tutanlar veya pop star hayranlığı gibi siyasi lider hayranlığını ön plana çıkaranlar konusunda zaten bunların hiç birisi söz konusu olmaz.

Seçmenin sandığa gitmeden önce, yapılan anketlerin güvenilir olup olmadığını anlama şansı var mıdır?
Bir araştırmanın açıkça etik kuralları çiğnediğini bilmesi belki yapan şirketin güvenilirliğiyle bağlantılı olarak anlaşılabilir. Örneğin bu alandaki etik kuralları uygulayan meslek birliğine üye olup olmaması önemli bir göstergedir. Araştırma künyesinin yayınlanma koşuluna uyup uymadığının kontrolü ve bu künyenin incelenmesi de bir fikir verir. Ama bunların ötesinde pek de mümkün değil maalesef.

Umur Yedikardeş

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde okudu. Agos ve Cumhuriyet gazetelerinde azınlıklar üzerine çalıştı. Rum Olmak Rum Kalmak derleme kitabına, 'Apoyevmatini Nasıl Kurtulur' makalesiyle katkı sağladı. Bağımsız olarak gazeteciliğe ve azınlıklar hakkında yaptığı araştırmalara devam etmekte.

Journo E-Bülten