Çizer, gazeteci ve yazar Cemal Nadir Güler, Bâbıali’nin sokaklarını aşındırırken çıkardığı topuk sesleriyle Türkiye basın tarihine damgasını vurmuş, modern Türk karikatürünü yaratmış ve öyle çok sevilmişti ki cenazesinde bir insan seli İstanbul’da hayatı durdurmuştu. 76 yıl önce genç yaşta aramızdan ayrılan Cemal Nadir Güler’in 21. yüzyılda ilham vermeyi sürdüren hayatını ve yarattığı unutulmaz tiplemeleri hatırlıyoruz.
Çizer ve gazeteci Cemal Nadir Güler, bir zamanlar gazetelerin en çok okunan sayfalarında köşeleri olan karikatüristlerin öncülerindendi. Okurların her gün merakla gözlerini diktiği çizgileri; dönemin siyasi, ekonomik, sosyokültürel yaşamının nabzını tutardı. Güzelliklere ve esnetiğe hayran, her daim zarif giyimli, şatafata mesafeli, doğaya düşkün, programlı ve disiplinli, hayatı salonlarda değil, sokaklarda deneyimleyen bir insandı.
Gelin Bursa’dan Babıâli’ye uzanan tarihi bir yolculuğa çıkalım ve hem güldüren hem de düşündüren çizgilerle karikatür dünyasının kapılarını halka açan gazeteci, yazar ve çizer Cemal Nadir Güler’in yaşam öyküsünü mercek altına alalım.
Bursa’da babasının tabelacı dükkânında çizime başladı
Cemal Nadir, 13 Temmuz 1902 tarihinde Bursa’da dünyaya geldi. Bulgaristan göçmeni babası Şevket Bey, adliye memuru iken sonraları görevinden ayrılacaktı. Bursalı annesi Nuriye Hanım ise ev hanımıydı.
Cemal Nadir, ilkokulu Bursa’da okudu. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecinde olduğu o dönemde geçim sıkıntısı özellikle Anadolu’da iyice baş gösteriyordu. Ortaokulu Bilecik’te okumak istese de para kazanmak zorunda kaldığı için çeşitli işlerde genç yaşta çalıştı. Güler’in modern Türk karikatürünün kurucusu yapan yoldaki ilk adımları ise memuriyeti son bulan babasının Bursa Sahaflar Çarşısı’nda açtığı tabelacı dükkânında atıldı.
Çocuklukta başlayan yeteneğini 1919 yılında ilk karikatür denemeleriyle ilerleten Cemal Nadir, resme olan ilgisini meslek edinirken kullanmaya karar verdi. Sanayi-i Nefise Mektebi (Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) Resim Bölümü’nü kazanamayınca makine tamirciliğinden öğretmenliğe kadar pek çok işte çalıştı. Yıllar sonra resme olan derin tutkusunu şu sözlerle ifade edecekti:
- Resim yapmaya karşı olan ve içimden taşan büyük arzuyu ve istidadı geceleri evde kör zeytinyağı kandili altında tatmine uğraşıyordum.
Cemal Nadir’in ilk karikatürü Simavi’nin Diken dergisinde yayımlandı
Çizgilere olan tutkusundan vazgeçmeyen 18 yaşındaki Cemal Nadir‘in ilk karikatürü Kurtuluş Savaşı döneminde, 1920 yılında Sedat Simavi’nin sahibi olduğu Diken dergisinde yayımlandı. Genç ve çizgilere meftun Cemal Nadir’in bundan sonraki karikatürleri Cumhuriyet’in kurulmasının ardından sırasıyla; Ayine ve Zümrüdüanka (1924), Akbaba, Guguk, Resimli Dünya ve Papağan (1926) dergilerinde telifli olarak yayımlanacaktı.
Çizgilerine olan ilgiden aldığı güç ve karikatüre olan tutkusuyla Bursa’dan İstanbul’a taşınan Cemal Nadir, Ortaköy’de bir ev tuttu. Fakat çizerlikten kazandığı para, yaşamını idame etmeye yetmiyordu. Yine de dört evliliğini de İstanbul’da yaparak kısa yaşamına iş ve özel hayatıyla ilgili çok şey sığdıracaktı.
Cemal Nadir’i İstanbul’da hem zamanın ekonomik koşullarından dolayı, hem de mesleki kazancının yetersizliğinden dolayı zor günler bekliyordu. Ortaköy’den Bâbıali’ye çorapsız ve delik pabuçlarla yürümek zorunda kalan Güler, ikinci evliliğinden olan çocuğunu bakımsızlıktan kaybettiğinde bile çizmeye devam etti.
Cemal Nadir’in en zor yılları
İstanbul’da hayat zor, üstelik bir çizer olarak daha da zordu. Sabahları evinin odasında başladığı çalışmasına öğleden sonraları Bâbıali’de devam ederek çizgilerini yayına hazırlıyordu. Ancak sefaletle daha fazla mücadele edemeyen karikatürist, Bursa’ya dönerek eski işlerinde çalışmaya devam etti. Paraya ihtiyacı vardı fakat çizmekten vazgeçmedi. Bursa’daki gazete ve dergilere karikatür çizmeye başladı. Cemal Nadir, o günleri daha sonra şu sözlerle anacaktı:
- Her türlü sıkıntımıza rağmen bir gün dahi memur olmayı düşünmüş değilim. Babamın neticesiz memuriyeti ve banliyö trenine benzeyen hayatı, beni memuriyete karşı düşman etmişti. Bütün emelim klasik bir ressam olmaktı.
Bursa’da Milli Sinema’nın karşısında açtığı küçük tabelacı dükkânında sinema programı değiştikçe kapı reklamlarını yeniliyordu Cemal Nadir. Sinema mecmuasına karikatürler çiziyordu. Karagöz, Köroğlu, Yeni Fikir gibi yayınlara da çalışan Güler, Bursa’da Bizim Mektep adını taşıyan bir okulda resim, beden ve el işi dersleri de verdi.
1928’deki Harf Devrimi nedeniyle Latin harfleriyle yeni tabela siparişleri adeta patlama yaptı. Bu nedenle işleri açılan Cemal Nadir, Bursa Ulucami’nin yakınlarında daha büyük bir dükkâna geçti. Burada gece gündüz çalıştı. Çizmeye az vakit kalsa da Bursa’dan Akbaba dergisine karikatür göndermeye de bu günlerde başladı.
Akşam gazetesinden teklif alınca Bâbıali’ye döndü
Bursa’da mizah yazarlığı yapan gazeteci Rıza Ruşen Yücer ile tanışan Cemal Nadir, onunla çizerlik konusunda hasbihal ettiği günlerde bir sürpriz teklif aldı. Kadrosunu genişleten Akşam gazetesinden aldığı düzenli çizerlik teklifini kabul etti ve 1928 yılında Bâbıali’ye döndü. Cemal Nadir için 15 yıl sürecek Akşam gazetesi çizerliği başlamıştı artık. Bir yandan da seçkin mizah dergilerine çizimlerini veren Cemal Nadir, İstanbul’a ikinci gelişinde şeytanın bacağını kırmıştı. O günleri bir söyleşisinde şu sözlerle anıyor:
- Bir gün Akbaba mecmuasına çizgi hâlinde, altında esprisi bulunan bir iki resim yolladım. Bastılar ve çok beğendikleri için bir takdir ve tebrik mektubu yolladılar. Bu arada Akşam gazetesine de birkaç resim gönderdim. İstanbul’a ilk seyahatimde Akşamcılarla tanışmıştım. Çizgilerimi hem beğeniliyor, hem de himâye ediliyordu. Günlerden bir gün Akşam’dan mektup aldım. Her gün bir karikatür çizmem ve İstanbul’a gelmem isteniyordu. Hayatımın gidişini de tanzim edeceklerini yazıyorlardı.
Cemal Nadir’in meşhur karakteri Amcabey’in ilk çizgileri Akşam gazetesinde okurlarla buluştu. Bu tiplemesi, Akşam gazetesinin 3. sayfasında 1943 yılına kadar devam etti. Cemal Nadir ise bu sıralarda bir taraftan tiplemeleriyle adından söz ettirirken diğer yandan yayıncılık girişimlerinde bulunuyordu.
Cemal Nadir, Vedat Günyol ile Arkadaş dergisini çıkardı
Cemal Nadir, Soyadı Kanunu çıkınca, pek de şaşırtıcı olmayan bir tercihle “Güler” soyadını aldı. 1941 yılında yayıncı, çevirmen ve yazar Vedat Günyol ile birlikte Arkadaş dergisini çıkaran Cemal Nadir Güler, günlük gazetelerin çizgileriyle gündemin nabzını tutarken diğer taraftan da Akbaba, Köroğlu, Yedigün ve Yücel gibi dönemin önemli karikatür dergilerinde haftalık ya da aylık olarak karikatürlerini yayımlıyordu.
Uzun yıllar çalıştığı Akşam gazetesinden ayrılınca Cumhuriyet gazetesinde çizmeye başlayan Güler, artık bilinen, takip edilen, ünlü bir çizerdi. Karikatürleri gündem oluyor, çok konuşuluyordu. Amcabey’in yanı sıra Dalkavuk, Yeni Zengin, Dede ile Torun, Salamon ve Ak’la Kara da karikatürde yarattığı ünlü tiplemeler olmuştu.
Bence karikatür, insan beyninin muhtaç olduğu tebessüm ve tefekkürü (derin düşünceyi) temin eden bir güzel sanat olmalıdır. —Cemal Nadir Güler, 15 Ekim 1942
1932-1946 yılları arasında ünlü tiplemelerinin çizgi albümleri de okurlarla buluştu. Amcabey’e Göre, Karikatür Albümü (1933, 1939, 1942,), Ak’la Kara, Dalkavuk Karikatür Albümü, Seçme Karikatür Albümü, Harp Zenginleri Karikatür Albümü, Siyasi Karikatür Albümü (1945, 1946), Amcabey Albümü başlıca yayınlardı. Güler ayrıca, 1942-1944 yılları arasında Amcabey adlı karikatür dergisini de çıkarmıştı.
Akşam gazetesi rakibine fark atsın diye Amcabey’i tasarladı
Cemal Nadir Güler, 1943 yılında Yarım Ay dergisine verdiği söyleşide, Amcabey karakterinin zorunluluktan çıktığını belirterek “Önce bir hayvan tipi düşündüm, daha sonra Ömer Seyfettin’in meşhur Efruz Bey tipinin üzerinden büyük ilham aldım” diyor.
O dönem Akşam gazetesine rakip çıkacak Son Posta gazetesine fark atmak üzere bir çizgi karakter yaratmak üzere kolları sıvayan Cemal Nadir Güler’in ününün bile üzerine çıkıyor Amcabey’in şöhreti…
Amcabey’in yanı sıra iki zıt kardeş olan Ak’la Kara ve her dönemin karakteri olmaya uygun Dalkavuk tipleri de Güler’in en çok sevilen çizgi karakterleri oldu. Kurnaz tüccar Salamon, savaş yıllarının doğurduğu karakter Yeni Zengin ve kuşaklar arasındaki farkın sembolü Dede İle Torun da Güler’in unutulmaz karakterleri olarak hatırlanıyor.
Nazi hayranlığına ve faşizme çizgileriyle karşı çıktı
Cemal Nadir Güler, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye’de de kendini gösteren Nazi hayranlığına ve faşizme çizgileriyle karşı geldi. 1946 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin Bursa milletvekili adaylığı teklifini reddetti. Bir partinin safında siyasete atılırsa özgürce çizmeye devam edemeyeceğini düşünmüştü.
Kariyerinde toplam 5 karikatür sergisi açan Güler, yazar olarak da üretken bir kalemdi. Elbette çizgiye olan tutkusu, yazıya olan eğiliminden her zaman daha baskındı ancak radyo skeçleri, Yüzkarası (1939) adlı bir tiyatro oyunu ve 4 öykü kaleme aldı. Bu öyküler; Osman Hoca, Muhtekir Masalı, Elkasibu Habibullah, Zilli Evliya adını taşıyor.
İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenen Yüzkarası oyunu, seyirciden çok ilgi görmese de o üretmekten asla vazgeçmedi. Halkevlerinde karikatür üzerine söyleşilerine yoğun katılım oluyordu. Ayrıca onlarca söyleşi verdi ve meslektaşlarına mektuplar kaleme aldı.
Cemal Nadir Güler: “Her şeyin gülünecek tuhaf bir tarafı vardır”
Cemal Nadir Güler, 1933 yılında Akşam gazetesinde yayımlanan ikinci karikatür albümünün önsözünde okurlarına şu cümlelerle sesleniyor:
- … Her şeyin gülünecek tuhaf bir tarafı vardır. Fakat vaka kalabalığı arasında bunları seçebilmek için dürbün gibi büyütüp yaklaştıran bir yardımcı lazımdır. Karikatürlerimle size bu yardımı yapabilirsem ne mutlu! Mevzuların hayatla ne derece alakaları olduğunu merak edenler nüktelerin sırtındaki mübalağa elbiselerini atıp hakikate erebilirler. Lakin bunu da ben size tavsiye etmem. Çünkü bu albüm sizin can sıkıntınızı ve kederinizi dağıtmak için hazırlanmıştır.
Çizgileri konuşturan ve çizgileriyle çok konuşulan gazeteci, yazar ve karikatürist Cemal Nadir Güler, 27 Şubat 1947 tarihinde, henüz 45 yaşındayken hayata veda etti. İstanbul’da o güne kadar pek görülmemiş şekilde günlük hayat yavaşladı ve neredeyse durma noktasına geldi. Dönemin tüm gazeteleri, çizer ve gazeteci Cemal Nadir Güler’in ölüm haberini verirken “sanatkâr” sözcüğünü kullanmayı ihmal etmedi.
Cemal Nadir, İstanbul gazetelerinde ve mecmualarında çalıştığı 25 yıl boyunca halkı güldüren ve düşündüren bir çizerdi ve artık yoktu. Ertesi gün cenazesi kaldırılırken Bâbıali kitapçıları, “Cemal Nadir’in vefatı münasebetiyle müessesemiz saat 12’den 15’e kadar kapalıdır” yazısını kapılarına asmıştı. Cenazede adeta insan seli vardı. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanan Cemal Nadir Güler, okurlarının gözyaşları içinde defnedildi.
İLGİLİ: