Kitle iletişim araçları, propaganda ve manipülasyon gibi medya ve gazetecilik kavramlarından söz ederken akıllara gelen ilk isim olan Amerikalı dilbilim profesörü Noam Chomsky, “Sarı gazeteciliğin panzehiri ciddi ve gerçek gazetecilik, namussuzluğun panzehiri ise dürüstlüktür” diyor.
Geçen ay 94 yaşına giren dilbilimci ve filozof Avram Noam Chomsky, medya ve gazetecilik hakkındaki sorularımızı yazılı olarak yanıtladı. Chomsky’nin 1988’de Edward S. Herman ile birlikte yazdığı ve sonraki yıllarda güncellediği “Rızanın İmalatı” (Manufacturing Consent) adlı kitap bugün de medya çalışmaları alanında önemli bir kaynak.
İletişim öğrencilerinin ve gazetecilerin en çok aşina olduğu kavramlardan olan ‘rızanın imalatı’nın; “sarı gazetecilik” ile ilişkisini sorduğumuzda, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün (MIT) dilbilim kürsüsünde “emeritus profesör” olarak çalışmalarını sürdüren Chomsky şu yanıtı verdi:
- Sarı gazetecilik, [kitapta incelenen] medyadan farklıdır. Elbette rıza üretmeye çalışır, ancak farklı şekillerde. Bizler gazetecilik etiğinin neyi gerektirdiğini biliyoruz; en azından dürüstlük, çarpıtmayı ortadan kaldırma çabaları ve daha genel olarak kitabımızda tartıştığımız filtrelerin etkisinin üstesinden gelmeyi gerektiriyor. Etik değerler gözetilerek yapılan gazetecilik manipüle etmeye değil, düşünceyi teşvik etmeye ve bilgilendirmeye çalışmalıdır.
Yazım stili medyadaki değişimden etkileniyor
Peki, medyanın hızla dönüştüğü çağımızda sarı gazeteciliğin zararlı etkileri ortadan kaldırılabilir ve “kamu yararına haberciliğe dönüş” gerçekleştirilebilir mi?
Chomsky şöyle cevapladı:
- Kamu yararına gazeteciliğe dönüşle ilgili medya tarihine baktığımızda, ‘dönüş’ün doğru kelime olup olmadığından emin değilim. Ama hangi kavramla değerlendirilip açıklanmasından bağımsız olarak; sarı gazeteciliğin panzehiri ciddi ve gerçek gazetecilik, namussuzluğun panzehiri ise dürüstlüktür.
Chomsky, mini söyleşimizde, sosyal medya ile yeni nesil medyanın dildeki kullanıma ve ifadelere olan etkisini inceleyen titiz bir çalışmanın henüz ortaya konmadığını da belirtti. Buna karşın medyanın dönüşümü, Chomsky’ye göre dilimizi de etkiliyor. Ünlü dilbilimci şu ifadeyi kullandı:
- Yazım stilinin medyadaki değişimden etkilendiğini deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim. İfadeler eskiye oranla artık daha gündelik, daha yüzeysel ve daha basitleştirilmiş bir şekilde karşımıza çıkıyor.
Chomsky’nin ifade ve anlatımın basitleşip yüzeyselleştiğine dair kanaati, günümüzde bilginin ve haberin yayılımındaki olağanüstü hızın bir etkisi olarak da yorumlanabilir.
Chomsky, Türkçe uzmanı Kornfilt’in “keşiflerine” dikkat çekti
Sosyal değişimin birçok farklı şekilde ve dinamikle gerçekleştiğini vurgulayan Chomsky, bunu kısaca özetlemenin mümkün olmadığını ifade ederek medyanın bu süreçte yadsınamaz bir role sahip olduğunu söylemekle yetindi.
Türkçe hakkındaki görüşünü sorduğumuzda Chomsky, Jaklin Kornfilt gibi usta dilbilimcilerin “üretici dilbilgisi” (generative grammar) bağlamında bu dili dikkatle incelediğini ve “birçok keşif yaptığını” belirtti. Türkçe’nin “diğer dillerden herhangi biri gibi” olduğunu söyleyen Chomsky, bu dilin medyadaki kullanımı konusunda ise bilgi sahibi olmadığını ekledi.
Kornfilt’in 1997’de yayımlanan “Turkish” başlıklı kitabı ve bunu takip eden eserleri, “betimleyici dilbilgisi” alanında bu dille ilgili son dönemde üretilen en değerli çalışmalar arasında kabul ediliyor.
Dilbilimle ilgileniyorsanız, gazeteci Nilay Örnek’in #NasılOlunur podcastine, Chomsky’nin öğrencilerinden Prof. Gülşat Aygen’in konuk olduğu şu bölümü dinlemek isteyebilirsiniz:
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: