Dosya

Dezenformasyon yapan Dezenformasyon Bülteni: Hedef bağımsız medya

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın yayımladığı Dezenformasyon Bülteni’nin 7 aylık verilerini inceledik. 31 haber kuruluşu 87 kez Dezenformasyon Bülteni’nde yer aldı. Bunların neredeyse tamamı bağımsız medya kuruluşlarıydı. İlk 5’te Cumhuriyet, BirGün, Halk TV, TELE 1 ve Gazete Duvar var. İsmail Saymaz, Ferit Demir ve Fatih Altaylı gibi gazeteciler ile Naci Görür gibi bilim insanları da Dezenformasyon Bülteni’nin kişisel hedefleri arasındaydı.

Avukat Ülkü Şahin verileri şöyle yorumladı: “Eleştirel gazetecilik yapan, iktidar medyası dışında kalan basın kuruluşlarının haberlerinin hedef alındığını görüyoruz. Yalanlama veya teyit adı altında yaptıkları açıklamalar ise çoğu zaman haberde yer bulan, zaten hâlihazırda resmi kurumlardan gelen açıklamalar oluyor. Yani bir doğrulama değil, resmi propagandanın ‘teyit’ adı altında önümüze sürülmüş versiyonu…”

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, kurum bünyesinde bir “Dezenformasyonla Mücadele Merkezi” kurulduğunu 5 Ağustos 2022 tarihinde Twitter’dan duyurmuştu. Bu merkez, eylül ayından beri her hafta yayımladığı e-bülten ile “Doğrulama Servisi” adlı Twitter ve Telegram hesapları üzerinden haber içeriklerinin “dezenformasyon” olduğunu iddia ediyor. Bu paylaşımlar çoğunlukla haber sitelerinin ve sosyal medya paylaşımlarının ekran görüntüsüyle, başka herhangi bir kaynak vermeden yapılıyor.

Dezenformasyon Bülteni‘nin 23 Eylül 2022 – 23 Şubat 2023 tarihleri arasında hangi medya kuruluşlarını, hangi içerikler nedeniyle hedef aldığına dair verileri bu araştırmada derledik.

7 ay boyunca toplam 31 haber kuruluşu 87 kez Dezenformasyon Bülteni’nde yer aldı. Bunların neredeyse tamamı bağımsız medyanın tanınmış haber markalarından oluşuyor. İktidarın denetimindeki medyadan hiçbir medya kuruluşu dezenformasyon yapmakla suçlanmadı, hedef gösterilmedi. İlk 10 şöyle:

Tüm verilere şu tablodan ulaşabilirsiniz.

Avukat Şahin: “Bu bültende teyit yok, propaganda var”

Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndan Avukat Ülkü Şahin bu verileri basın özgürlüğü ve hukuk bağlamında şöyle değerlendirdi:

  • Dezenformasyonla Mücadele Merkezi ve bağlantılı Doğrulama Servisi bağlantılı Twitter hesabı incelendiğinde sizin de tespit ettiğiniz üzere daimi olarak eleştirel gazetecilik yapan, iktidar medyası dışında kalan basın kuruluşlarının haberlerinin hedef alındığını görüyoruz. Yalanlama veya teyit adı altında yaptıkları açıklamalar ise çoğu zaman haberde yer bulan, zaten hâlihazırda resmi kurumlardan gelen açıklamalar oluyor. Yani bir doğrulama değil, resmi propagandanın “teyit” adı altında önümüze sürülmüş versiyonu diyebiliriz. Bültenlerde haberin ekran görüntüsü kullanılıyor ancak haber tarihi verilmiyor ve genelde bağlamından koparılarak sunuluyor.
  • Esas olarak bu bültenlerinin kendisinin dezenformasyon yaptığı daha ilk çıkan bültende, Amasra’daki maden patlamasıyla ilgili ihmalleri ortaya koyan Sayıştay raporunu yalanlamasıyla ortaya çıkmıştı. Hatırlarsanız bu bültende İletişim Başkanlığı "Söz konusu Sayıştay raporlarındaki öneriler dikkate alınmış, hatta mevzuatın gerektirdiğinden daha fazla tedbir alınmıştır" şeklinde bir ifade de kullanmıştı. Görüldüğü gibi burada bir teyit yok, propaganda var. Sayıştay’ın yani devletin resmi makamının denetim raporuna rağmen Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı eliyle bir işçi katliamının örtbas edilmesi ve yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçu var. 

"Bağımsız haber mecralarına yönelik bir itibar suikastı çalışması"

“Son yayımladıkları bültende BirGün gazetesinin Kızılay’ın konteyner fabrikası haberine ilişkin yapılan dezenformasyon da bunun bir başka örneği. Görünen o ki son örneği de olmayacak” diyen Şahin, "Nitekim mevzuatın gerektirdiği tebdilerin alınmadığı bilirkişi raporuyla ortaya konuldu" diyor. Şahin bir başka örnekle sözlerini sürdürüyor:

  • "Sansür Yasası" teklifinin ilk hâli, mevkute beyannamesinin alınması yetkisini Cumhuriyet Başsavcılıkları yerine Basın İlan Kurumu'na veriyordu. Bu düzenleme Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın da arasında bulunduğu meslek örgütlerince BİK’in yetkilerinin genişlemesi ve merkezîleşmesi nedeniyle eleştirildi. TBMM'de, gerek Dijital Mecralar gerek de Adalet Komisyonu aşamasında bu eleştiriler dile getirildi ancak dikkate alınmadı. Yasa teklifinin Genel Kurul’a sunulduğu 4 Ekim’de de meslek örgütleri tarafından yapılan basın açıklamasında eleştiriler sürdürüldü. Nihayetinde düzenleme bizzat teklif sahibi AKP vekilleri tarafından 6 Ekim tarihli oturumda değiştirildi. Sansür Yasası Resmi Gazete’de 18 Ekim’de yayımlandı.
  • Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, 25 Ekim’de Gazete Duvar’ın logosunun göründüğü ancak tarihin görünmediği bir ekran görüntüsünü alarak 4 Ekim tarihli açıklamayı yalanladı ve basın beyannamelerini alma yetkisinin Cumhuriyet Başsavcılıkları yerine Basın İlan Kurumu'na verildiği haberinin yalan olduğunu iddia etti. Çok saçma görünse de bu durumda şu soruları sormak gerekiyor: Pek çok medya kuruluşu bu basın açıklamasını haberleştirdi. Neden Gazete Duvar seçildi? Neden tarih bilgisini kullanmıyor ve bağlamından koparıyorlar? Basit gibi dursa da güvenilir, bağımsız haber mecralarına yönelik bir itibar suikastı çalışması esasında.

“Dezenformasyon Bültenleri yürütmenin iddiası ve savunması olarak görülmeli”

Şahin şöyle devam ediyor:

  • Dezenformasyon Bülteni'ne konu olan haberlerin hangi kriterle seçilerek incelendiği, hangi yöntemle “teyit” edildiği de belirsizdir. Bu konuda yönetmelik türünden çıkarılmış bir düzenleyici işlem yok, mevzuatta buna dair bir yetki de söz konusu değil. Seçimin tamamen kişi ve kurumun keyfine kaldığı görülüyor. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin teşkilat yapılanmasında doğrudan İletişim Başkanı'na bağlı olduğu ve Fahrettin Altun’un makam oluru ile kurulduğu düşünüldüğünde aslında tablo daha da netleşmiş oluyor. Dezenformasyon Bültenleri tamamen yürütmenin “iddiası” veya “savunması” olarak görülmeli ve teyide muhtaç oldukları unutulmamalıdır.
  • BirGün, Cumhuriyet, Gazete Duvar, Halk TV, Yeni Yaşam, Diken, Bianet, dokuz8haber’in ekran görüntüsünü alıp “Bazı basın yayın organlarında” diye başlayan ancak hedefi, niyeti tamamen bu basın kuruluşlarının güvenilirliğini zedelemek maksatlı dezenformasyon yapılıyor. Resmi makamların açıklamasını sorgulanamaz, yalanlanamaz, değiştirilemez, doğru bilgi olarak yeniden yayımlamak dezenformasyonla mücadele değil, propagandasının kendisidir. Oysa iktidar medyasının yaydığı çok sayıda yalan haber var. Bunların bu bültende bir kez olsun yayımlandığı görülmedi. 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın Dezenformasyon Bülteni'nde 23 Eylül 2022 – 23 Şubat 2023 tarihleri arasında hedef alınan haber içeriklerinden birkaç örneği daha kayda geçirerek bitirelim.

“Adana Havalimanı uçuşlara kapatıldı”

Doğrulama Servisi, BirGün'ün “Adana Havalimanı uçuşlara kapatıldı” haberinin doğru olmadığını, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın açıklamasına göre, Adana Havalimanı’nın hava trafiğine açık olduğunu belirtiyor.

“İsrail’den gelen sağlık ve kurtarma ekibinin havalimanında bekletildi"

Doğrulama Servisi, T24 sitesinden alıntıladığı “İsrail’den gelen sağlık ve kurtarma ekibinin havalimanında bekletildiği” iddiasının söz konusu olmadığını belirtiyor. İsrail'den gelen yardım ekibinin, diğer ülkelerden gelen yardım birimleri gibi koordinasyon amaçlı kısa bir süre bekletildiğini aktarıyor.

T24’te yer alan haberde ise gazeteci Fatih Altaylı’nın sosyal medya hesabında, İsrail’den gelen sağlık ve kurtarma ekiplerinin havalimanında bekletildiği anlara ilişkin görüntüleri paylaştığı bilgisi veriliyor.

“Deprem vergileri nerede” içerikli haberler

Cumhuriyet gazetesi ve Halk TV’nin “Deprem vergileri nerede” başlıklı haberlerine yer verilen açıklamada bunların "manipülasyon ve provokasyon" içerdiği öne sürülüyor.

"Antakya’da cenazeler isim yerine numara verilerek gömülüyor”

Yeni Yaşam gazetesinin sosyal medyada paylaştığı habere yer veren Doğrulama Servisi, binlerce yurttaşın öldüğü Antakya’da cenazelerin numara verilerek gömüldüğü haberinin "manipülasyon" içerdiğini öne sürüyor.

"Hatay'da depremzedelere çadırlar dağıtılmadı, kurulmadı"

Gazeteci İsmail Saymaz’ın Hatay’da bulunduğu sırada Halk TV’ye bağlandığı bir yayında "Hatay'da depremzedelerin sığınabileceği çadırlar dağıtılmadı, kurulmadı" sözlerinin doğru olmadığı iddia ediliyor. Hatay'da, AFAD koordinasyonunda çadırların kurulduğu ifade ediliyor.

"Kurtarma çalışmalarını takip eden muhabire polis tekme attı"

Halk TV ve Gazete Duvar’ın Gazeteci Ferit Demir’e tekme atıldığına ilişkin haberlerin doğru olmadığı ve sahadan edinilen bilgiye göre böyle bir olayın hiç yaşanmadığının anlaşıldığı iddia ediliyor.

“Yardım aracı Hakkari Valiliği tarafından engellendi"

Mezopotomya Ajansı’nda yer alan haberde, sivil toplum kuruluşlarının deprem bölgesine gönderdikleri yardım aracının Hakkari Valiliği tarafından engellendiği belirtiliyor.

Doğrulama Servisi bu haberin doğru olmadığını, AFAD kontrolünde yardımların deprem bölgesine gönderildiğini öne sürüyor.

TÜİK'in verilerinin sorgulandığı haber

ANKA Haber Ajansı’nda yer alan haber, Sinop’ta yaşayan bir emlakçının konut satışına tepki gösterdiğini ve Emlakçı’nın TÜİK verilerinden yola çıkarak bu kadar konutun satılmadığını belirttiği haberin gerçeği yansıtmadığı iddia ediliyor.

"Yabancıların doğrudan yatırımı neredeyse sıfır"

Diken’in Alaatin Aktaş’ın görüşüne yer verdiği, “yabancıların gayrimenkul yatırımı olmasa doğrudan yatırım neredeyse sıfır” haberinin gerçeği yansıtmadığı öne sürülüp bu iddiaları ortaya atan gazetecilerin ülkemize yapılan yatırımların %80’inin gayrimenkul sektörüne olduğu tezine nasıl vardığının anlaşılamadığı belirtiliyor.

"MHP'li ilçe başkanının üzerine kayıtlı hattan İstiklal bombacısı ile görüşme trafiği ortaya çıktı"

T24’ün MHP’li ilçe başkanının üzerine kayıtlı hattan İstiklal Caddesi bombacısıyla görüşme trafiğinin ortaya çıktığı haberinin doğru olmadığı; GSM hattının, MHP Güçlükonak İlçe Başkanı Mehmet Emin İlhan adına Cizre'de bulunan GSM bayisi tarafından yasadışı yollarla çıkarılarak 3. şahsa verildiğinin tespit edildiği iddia ediliyor.

"Erdoğan 2021 yılında 305 çocuğa hakaret gerekçesi ile dava açtı"

TELE 1 VE Gazete Duvar’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 305 çocuğa hakaret davası açtığı haberinin gerçek dışı olduğu öne sürülüyor. Söz konusu davaların Cumhurbaşkanı tarafından değil, savcıların resen başlattığı soruşturmalar ile açıldığı aktarılıyor.

"'Yanıltıcı bilgi' içeren tweet atana 3 yıl hapis cezası"

Sözcü gazetesi, iktidarın meclise getirdiği Dezenformasyonla Mücadele Yasası’nın sosyal medya paylaşımlarına ve gazetecilere 3 yıl hapis getirdiğine dikkat çekiyor. Bültende ise "'Yanıltıcı bilgi' içeren tweet atana 3 yıl hapis cezası" iddiasının doğru olmadığı iddia ediliyor.

"Sayıştay raporlarına yansıdı: İletişim değil 'zarar' başkanlığı"

"Rusya’dan kiralanan 15 #helikopter, paraları ödenmediği gerekçesiyle 'kalkış yap' emrini yerine getirmedi"

Cumhuriyet gazetesinde yer alan haberde, Orman Genel Müdürlüğü’nün kiraladığı helikopterle hava gücünü artırmasına karşın orman yangınlarına havadan yeterli müdahale edilemediği belirtiliyor. Doğrulama Servisi, bu iddianın doğru olmadığını, 2021'de 55 adet helikopter ve 20 adet uçak kiralandığını ve helikopterlerin kiralama sürelerinin, sınıflarına göre değiştiğini öne sürüyor.

İLGİLİ - VERİ GAZETECİLİĞİ

Son 3 ayda en çok Cumhuriyet ve BirGün’ün haberlerine erişim engeli getirildi

RTÜK’ün mimik cezası: Basın özgürlüğü ihlallerinde sınırsız keyfilik dönemindeyiz

7 bölgeden 201 gazeteciye sorduk, 77’si yargılandığını söyledi

Atiye Eren

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik mezunu.

Journo E-Bülten