Haber

Fabrizio Romano: Transfer haberleriyle “dünyanın en ünlü gazetecisi” oldu

Haber siteleri yaz boyunca hemen her gün Fabrizio Romano'ya dayandırdıkları transfer haberleri verdi.

“Dünyanın en ünlü gazetecisi” sayılan İtalyan muhabir Fabrizio Romano olmasa Türkiye medyası neredeyse transfer haberi veremeyecek! Romano’nun tweetleri teyit edilmeden, aynen kopyalanıp yapıştırılarak yaz boyunca medyamızda hemen her gün aktarıldı. Peki, kimdir bu Fabrizio Romano?Napoli’de doğan bir serbest gazeteci, nasıl oldu da dünyanın en büyük medya kuruluşlarından daha etkili ve güvenilir bir marka hâline geldi? “Lütfen her gün transfer haberi verin. Doğru olup olmadıkları önemli değil” diyen okur ve izleyicilerin ağırlıklı olduğu bir mecrada “hayal satan” Fabrizio Romano’nun hayatına yakından bakalım.

Futbolda bir transfer sezonu daha geride kaldı. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de yaz boyunca spor sayfalarında neredeyse her gün göze çarpan, hatta sık sık başlığa taşınan bir haber kaynağı vardı: Fabrizio Romano.

21 Şubat 1993’te Napoli’de doğan Fabrizio Romano, henüz lisedeyken ücret almadan kentteki spor siteleri için futbol yazıları yazmaya başladı. 2011’de, yani 18 yaşındayken bir İtalyan menajerin sızdırdığı bilgiye dayanarak o dönemde Barcelona’da olan Mauro Icardi’nin Sampdoria’ya transfer olduğunu duyurdu. İki yıl sonra Icardi’nin bu kez Inter ile anlaştığını 6 ay öncesinden haber yapan Romano, böylece ülkesi İtalya’da büyük ün kazandı.

Bu süreçte yalan haber yapmasa da Romano’nun gazetecilik süreçlerinde etik ilkelere ne kadar bağlı kaldığı tartışmalı. Zira örneğin o ilk başarısında, Barcelona’nın futbol akademisiyle bağlantılı bir kişi, genç Icardi’yi Sampdoria’ya pazarlamak için Romano’ya bir profil yazısı yazdırmıştı. Bu kişi sonradan Icardi’nin menajeri oldu ve bu yeni işteki kariyerinin başında ona yardım eden Romano’yu, iki yıl sonra Inter transferi haberini sadece bu genç muhabire sızdırarak ödüllendirdi.

Gazetecilik eğitimi almayan ama liseden beri dijital spor medyasının içinde yer alan Romano’nun “temas ve mesafe” nedir bilmeden yakın ilişkiler kurduğu menajerlerin ve dolayısıyla özel haberlerinin sayısı günden güne arttı. Bu yüzden onun haberlerinin, gazetecilikten çok, bir halkla ilişkiler faaliyeti olduğu söylenebilir. Ancak Romano’nun çifte teyit vurgusu ve transferleri erken öğrenmek için dünya çapında dev bir haber kaynağı ağını çok çalışarak kurması gibi özelliklerinin de hakkını vermek gerek.

“Yılın Spor Gazetecisi” ve Twitter’ın en etkili hesabı

Şöhreti zamanla İtalya’yı aşan Fabrizio Romano, 2013’te İngiliz TV kanalı Sky Sports’un transfer muhabiri oldu. 2018’de The Guardian gazetesinde yazmaya başladı. Sosyal medyadaki takipçi sayısı bu dönemde katlanarak arttı. 2022 geldiğinde Forbes’un “Avrupa’da 30 yaş altı en etkili 30 medya kişiliği” arasında gösterilen Romano, aynı yıl “Globe Soccer Award – Yılın Spor Gazetecisi” ödülünü kazandı.

“Romano bir transfer haberini verirken ‘Here we go’ (işte başlıyoruz) dediyse iş bitmiştir” inancı birçok ülkedeki futbol taraftarları arasında yerleşmiş durumda. Galatasaray da resmî hesabından Icardi’nin transferini Romano’nun bu ünlü sözünü kullandığı videosuyla duyurmuştu.

Bu yıl yayımlanan bir araştırmaya göre 18 milyon takipçisiyle Twitter’ın en etkili hesabına sahip olan Romano, 2023 haziranında Sky Sports ile yollarını ayırdı. Facebook‘ta 14 milyonu, Instagram‘da 2 milyonu aşan takipçisiyle Sky Sports’u aşalı zaten çok olmuştu. Gelir elde etmek için bir numaralı mecrası olarak kullandığı YouTube‘a gelmedik daha…

Gazetecilik alanında saygın yayınlardan Columbia Journalism Review’da “dünyanın en ünlü gazetecisi” başlığıyla, serbest gazeteci Jem Bartholomew imzasıyla 5 Eylül’de yayımlanan yazıda, Fabrizio Romano şöyle anlatılıyor (arabaşlıklar Journo’ya ait):

Tek başına çalışıyor, geleneksel medyaya sürekli haber atlatıyor

Birkaç ay önce dünyanın en ünlü futbol gazetecisi Fabrizio Romano ile ilk kez iletişime geçtim. Milyarlarca dolarlık futbol transferleri dünyasında, çoğu Avrupa kulübü için oyuncunun transfer edilebileceği son güne kadarki süreçte haber yapmaya devam ediyordu.

Bu yıl bu tarih 1 Eylül’dü. Romano’nun canlı yayını, Avrupa futbol kulüplerinin oyuncuları milyonlarca, hatta 100 milyonlarca dolara alıp sattığı 2 aylık bir dönemin sonunu işaret ediyordu. Tek başına çalışan Romano, bu aylar boyunca yaptığı haberlerle geleneksel medya kuruluşlarını sürekli geride bırakıyor.

Romano ve onun sağ kolu olan İtalyan futbol gazetecisi Francesco Porzio’nun çalışmalarını gözlemlemek üzere onları ziyaret edip edemeyeceğimi sordum. Bana oldukça yoğun olacaklarını belirttiler. Ancak Porzio “Tabii ki mümkün” dedi. Romano’nun ana üssü olan Milano’ya vardığımda, futbol menajerleri ve spor direktörlerinin anlaşma yapmak için toplandığı bu kalabalık şehirde Romano’nun Floransa’ya gittiğini öğrendim. Sesli notta, “Muhtemelen yarın ya da bu gece dönerim, henüz bilmiyorum” diyordu.

Transferin son gününün baskısı onun üzerinde hissediliyordu. Günlük YouTube videolarında, izlenme sayıları düzenli olarak yarım milyonun üzerine çıkarken, kahverengi gözlerinin altındaki torbalar büyümeye devam ediyordu.

Geçen gece, uykuya daldıktan yaklaşık 3 saat sonra, İngiliz kulübü Chelsea hakkında bir transfer haberini atladığını rüyasında gördü. Onu uyandıran bu rüya, yalnız kalma istediğini gösteriyor gibiydi. “Bu benim kişisel görüşüm” dedi Romano, “Son günlerde etrafımdaki sessizliği korumak ve tamamen yalnız olmak istiyorum.”

Ben de Romano’nun bir zamanlar yaptığı gibi, futbol transferlerinin tuhaf dünyasını ve onun üzerine kurulu büyük gazetecilik işini anlamak üzere bir yolculuğa çıktım.

Milyarlarca dolarlık bir ekonomi, şov ve jeostrateji

Avrupa futbol sezonu her yıl ağustostan mayısa kadar sürer. Bu dönemde en büyük beş ligde —İngiltere, İspanya, Almanya, İtalya ve Fransa— ve Avrupa müsabakalarında her hafta onlarca maç vardır. (Takıntılılar ayrıca bu liglerin altındaki takımları ya da Major League Soccer gibi yükselen ligleri de takip eder. Ancak Orta ve Güney Amerika futbolunun hikâyeli dünyası gibi, diğer ligler farklı bir ekosistemi temsil eder.)

Taraftarlar, sahadaki dramayla, kıyasıya tarihi rekabetlerle, antrenörler ve oyuncular, antrenörler ve diğer antrenörler, antrenörler ve hakemler arasındaki atışmalarla eğlenegelir. Saçma saç kesimlerini, öfkeli yorumcuları ve kötücül jeopolitiğin artan çekim gücünü söylemiyorum bile… Bir yüzyıl kadar önce mahalle takımları olarak başlayan büyük kulüpler, artık Rus sahiplerine karşı yaptırımlarla başa çıkmak ya da Suudi Arabistan, Katar veya Birleşik Arap Emirlikleri tarafından satın alınmayı yönetmek zorunda.

Bu süreç, “Gerçek Ev Hanımları” adlı reality show gibidir. Farkı, çocukluklarından itibaren ayaklarının dibindeki topla neredeyse inanılmaz olanı yapabilen elit oyuncuların nabız yükselten karşılaşmalarıdır. Ağacın tepesinde —her ülkedeki yaklaşık 6 veya daha fazla büyük kulüp için— inanılmaz zenginlikler ve küresel bir şöhret vardır. Şampiyonlar Ligi’nde yer almak en azından 17 milyon dolar değerindedir ve kazananın ödülü 90 milyonu aşar.

Fabrizio Romano: Transfer piyasası orman gibidir, her şey olabilir

Doğru oyuncu tüm farkı yaratabilir. Ve bu “doğruluğa” sahip olabileceği düşünülen çok fazla oyuncu yok. Bu yüzden sezona ara verilen, yalnız ve boş geçen aylarda 5 milyar kişi, takımlarının bir sonraki sezonda başarılı olmasını sağlayacak o sihirli insanın atacağı imzayı takıntı hâline getirebiliyor.

The Athletic’te gazetecilik yapan Andy Mitten bana, “Transferlere taraftarlığın diğer alanından daha fazla takıntılı olan insanlar var” dedi. Onlara göre, bu, “maçlara gitmekten, hatta maçların sonuçlarından bile daha önemli.”

1995’te, transfer piyasasını serbest bırakan bir yasal kararın ardından, bir oyuncunun sözleşmesi varken bir kulüpten diğer kulübe gitmesine imkân sağlayan bonservisine ödenen rekor fiyat 16,5 milyon dolardı (İtalyan kulübü AC Milan, kanat oyuncusu Gianluigi Lentini için bu parayı ödedi). 1990’ların sonunda bu miktar 40 milyon dolara yaklaştı.

Son 10 yıl içinde transferler için küresel pazar iyice şişti. 2012’de 2,66 milyar dolardan 2022’de 6,5 milyar dolara çıktı. Bu paranın 4 milyar dolardan fazlası, toplam 20.209 transferin sadece 276’sına ayrıldı. Bir yeteneği kendi saflarına katmak için bir zamanlar saçma görünen rakamlar şimdi sıradan. 2016’da Paul Pogba, Juventus’tan Manchester United’a yaklaşık 116 milyon dolar karşılığında transfer oldu. 2017’de Neymar, Barcelona’dan PSG’ye neredeyse çeyrek milyar dolar karşılığında gelerek rekor kırdı. Bu yaz, Suudi Pro Ligi’nin kulüpleri, Avrupa ligleriyle yarışmaya çalışırken neredeyse bir milyar dolar harcadı. “Transfer piyasası bir orman gibidir” diyor Fabrizio Romano. “Her şey olabilir.”

Fabrizio Romano, 23 Mart 2021, Kaynak: Doubletapcontentofficial/Wikimedia Commons

“Lütfen her gün transfer haberleri yazın. Doğru olup olmadıkları önemli değil”

Bir zamanlar otoyollardaki dinlenme tesislerinde buluşup iş yapan futbol menajerleri artık ihtişamlı malikânelerde, en iyi otellerde ve restoranlarda bir araya geliyor (Neymar’ın menajerliğini yapan babası, 2017’de çıkan haberlere göre 40 milyon dolar komisyon aldı.) Taraftarlar oyuncuların ve kulüplerin özel jetlerini takip ediyor veya bir oyuncunun binada olduğuna işaret eden Lamborghini veya Rolls-Royce otomobiller için kulüp ofislerinin otoparklarını izliyorlar.

Kulüpler ise oyuncuları, menajerleri ve aileleri kazanmaya, bir oyuncularını kaybetmek üzere olan öfkeli rakipleri yatıştırmaya ve bir transferi tamamlamak için yüksek riskli bir bürokrasi yürütmeye çalışıyor. En az bir büyük transfer, gece yarısına doğru bir faks makinesinin çalışmaması nedeniyle suya düştü.

Transferin son günü yaklaştıkça, gerçekleri çoktan geride bırakan transfer dedikodularından daha hızlı hareket eden tek şey, daha fazlası için taleptir. BILD Grubu’nun futbol şefi olan Christian Falk anlatmıştı: “Bana uzun zaman önce biri şöyle dedi: ‘Transfer haberlerini seviyorum, lütfen her gün transfer haberi verin. Doğru olup olmadıkları önemli değil!'” Futbol taraftarları haber istiyor, hem de çok hızlı…

Fabrizio Romano’nun takipçi sayısı, Mbappe ve Haaland’ın toplamından fazla

Bugün 30 yaşında olan Fabrizio Romano, futbolun en tanınmış transfer muhabiri. Bu nedenle muhtemelen dünyanın en ünlü gazetecisi. 18 milyondan fazla Twitter takipçisi var: Bu, Kylian Mbappe ve Erling Haaland’ın toplamına denk. Bir transfer anlaşması onaylandığında kullandığı “Here we go!” (İşte başlıyoruz) ifadesi, futbolun küresel dilinin bir parçası hâline geldi ve kulüpler, oyuncular ve politika yapıcılar tarafından tekrarlandı. Ona “internet çağının pop yıldızı,” “transfer dedikodularının kralı” ve bir süper-menajerin sözleriyle “her şeyi bilen çocuk” denildi.

Romano’nun sihirbazlık numarası, genellikle şüpheyle yürüyen bir işte insanların ona güvenmesini sağlamak. Bunu, son derece klasik gazetecilik becerilerini kullanarak ve kendisinden daha geleneksel muhabirlerin sadece hayal edebileceği doğruluk, hız ve güvenilirlik için bir ün inşa ederek başardı. “Yaptığı iş için çok çalışıyor, her sözüne inanan genç takipçilerinden bir ordu kurdu” diyor Mitten.

16 yaşında futbol muhabiri olmaya karar verdi

Fabrizio Romano, Şubat 1993’te doğdu ve Napoli’de büyüdü. Babası Luigi ona futbol sevgisini aşıladı. 16 yaşına geldiğinde futbol gazetecisi olmaya karar verdi. Romano, 2010 yılında, transfer dedikoduları sitesi Tutto Mercato Web için ilk makalesini yazdı.

Kısa bir süre sonra birisi, mavi gökten düşercesine, Barcelona altyapısındaki genç Arjantinli forvet oyuncusu Mauro Icardi’nin İtalyan kulübü Sampdoria’ya transferini haberleştirip haberleştirmeyeceğini ona sordu. Icardi o zamanlar nispeten tanınmayan biriydi. Ama bu, Romano’nun ilk başarısıydı ve bağımlılık yaratmıştı.

18 yaşında üniversiteye gitmek için Milano’ya taşındı. Ancak kısa süre sonra tekrar transfer anlaşmalarının peşine düştü. Sky’da muhabir olan Gianluca Di Marzio için çalışmaya başladı. “Benim için Sky’daki bu fırsat, gazetecilik üniversitesine gitmek gibiydi” diyor Romano.

Anahtar, her muhabir için olduğu gibi, güvenilir bir iletişim ağı oluşturmaktı. Transfer muhabiri olan Kai Psotta, o dönemde bu ağı nasıl oluşturduklarını hatırlıyor: “Bir editörüm bana şöyle demişti: ‘Psotta, seni ofiste görmek istemiyorum. Dışarı çık. İnsanlarla tanış. Yemek ye. Golf oynamak için lisans al.’”

Romano, dedikodu kırıntılarını toplamak üzere Palazzo Parigi veya Excelsior Hotel Gallia gibi 5 yıldızlı otellerde toplanan piyasa oyuncularıyla karşılaşmaya çalışarak Milano sokaklarında günde 20 saat çalıştığını söyledi. Birçok internet gazetecisinin kaçındığı maliyetli bir sosyal yatırım demekti bu. “Bir yemek için zaman ayırmalısınız. Orada birlikte bir şişe şarap içerek iki üç saat oturursanız, başka bir ilişki, başka bir duygu kazanırsınız” diyor Falk.

Fabrizio Romano’nun sırrı: Habere yakın olmak ve çok çalışmak

Genç Romano için Milano “transferlerin şehriydi.” Otel lobilerinde ve açık hava kafelerinde, sessizce anlaşmaların yapıldığına kulak misafiri bile olabilirdiniz. Milano’daki Deloitte Legal’in spor müdürü, efsanevi İtalyan futbolcu ve menajer Fabio Capello’nun oğlu olan Pierfilippo Capello, “Transferler Milano’da biter” diyor. Bu, “orada olmanın her zaman fayda sağlayacağı” anlamına geliyor.

Habere yakın olmak ve çok çalışmak, Romano’nun işine yaramaya başlamıştı. 2013’te, Icardi ile ilgili bir güncel bilgi daha aldı. Oyuncu, Sampdoria’dan İtalyan futbolunun devi Inter Milan’a transfer oluyordu. Romano bir kez daha haber atlattı. Bu seferki büyük bir başarıydı. 20 yaşındaydı ve artık tanınıyordu.

Romano transfer sezonunda genellikle en fazla 5 saat uyur, sabah 5’ten 10’a kadar. Bu yılın 5 Temmuz’undaki ekran süresi 17 saat, 37 dakika idi. Alman menajer Volker Struth, Romano’nun durmaksızın onu arayıp “Merhaba arkadaşım, nasılsın” diye söze başladığını belirtiyor.

Falk, yakın zamanda Milano’da Romano ile bir akşam yemeği yemiş. O yemekte Romano’nun tüm yemek boyunca transfer görüşmeleri hakkında bilgi almak için telefondan ayrılmadığını belirtiyor. Romano haberi teyit ediyor, netleştiriyor ve tekrar teyit ediyordu. Falk’ın oğlu ise yemekte bu çalışma temposunu görünce şoke olmuştu. Telefonunu neden bırakmadığını sorduğunda Romano, “İşte bu yüzden bir kız arkadaşım yok” dedi.

Kulüp haberini yalanladı ama sonunda transfer doğrulandı

Fabrizio Romano, bu sözlerle rolünün getirdiği büyük baskıya da atıfta bulunmuş olabilir. Geçen yıl, İspanyol savunmacı Marc Cucurella’nın Brighton’dan Chelsea’ye 70 milyon dolarlık transferini açıkladı. Brighton, bu haberi yalanlamak için bir tweet attı. Bu, Romano’ya karşı 2 gün boyunca şiddetle devam eden çevrim içi saldırıları tetikledi. Ama sonuçta Romano’nun dediği çıktı ve transfer doğrulandı.

Romano, haber kaynaklarını elbette açıklamaz. Ancak Psotta, Romano’nun bu iş için havaalanlarında, taksi duraklarında, otellerde, restoranlarda muhbirler çalıştırdığını söylüyor. “Bayern [Münih] oyuncularının ve eşlerinin plaka numaralarını ezbere biliyorduk” diyen Psotta, şimdi Struth ile birlikte menajerlik yapıyor. İşi, bilginin basına sızmasını engellemek. “Fabrizio hızlı ve iyidir” diyor. “Her zaman ensemizde. O bir rock yıldızı.”

Fabrizio Romano, 2 Kasım 2021’de Lizbon’da bir konferansta. Kaynak: Sam Barnes/Web Summit, Sportsfile

Azimli bir serbest gazeteci, Ronaldo haberinde de tüm medyayı atlattı

Fabrizio Romano‘nun en büyük başarısı, devrin en büyük yıldızlarından biri olan Cristiano Ronaldo’nun Ağustos 2021’de Juventus’tan Manchester United’a dönüşünü haber vermesiydi. Romano ve Porzio, özel haberi aldıklarında canlı bir Twitch yayını başlatmak için hızla harekete geçtiler. Romano, neredeyse 100 bin kişiye, yani Barcelona’nın stadı Camp Nou’yu dolduracak bir kalabalıktan büyüğüne bu yayında seslendi. Bir nefes aldıktan sonra, “İşte başlıyoruz!” dedi. Bu an, Romano’nun nasıl bir marka olduğunu; haber için onunla rekabet eden medya kuruluşlarını geride bırakıp Napoli’den çıkan azimli bir serbest gazetecinin, transfer ormanının kralı olarak taç giydiğini gösteriyordu.

Romano, bu tür özel haberler yapmanın “Şampiyonlar Ligi finalinde gol atmak” gibi hissettirdiğini söylüyor. Ancak bir kariyer inşa etmek farklı bir şeydir. “İlk olmak bir takıntı değil” dedi bana. “Takıntım, kaynaklarımla olan ilişkimde saygılı olmaktır. Sektördeki insanlarla ilişkimde önceliğim dürüstlüktür.”

Bu, muhabirlerin sadece bir pazarlık aracı olabildiği bir dünyada azımsanacak bir başarı değil. Bir menajer, bir transfer dedikodusu haberine ünlü takım isimlerini eklemek için bir muhabire başvurabilir. Capello’nun bana söylediği gibi, fiyatı artırmak için bunu yaparlar veya bir oyuncunun gerçek hedefini gizlemek amacıyla diğer takım isimlerini bir duman perdesi olarak eklerler. (Kendisinin bu tür taktikleri kullanıp kullanmadığı sorulduğunda Capello “Hayır” dedi ancak meslektaşlarının bunu yaptığını ekleyerek “Ben buna dâhil olsaydım da sana söylemezdim” ifadesini kullandı.)

“Dedikodu, söylenti ve hatta gerçekleri satmıyor. Hayal satıyor”

Dengeyi sağlamak, Fabrizio Romano‘nun bazen bildiği haberleri duyuramaması sonucunu doğuruyor. Mesela son dönemin en heyecan verici forvetlerden biri olan Haaland’ın, Borussia Dortmund’dan Manchester City’ye imza atacağını ve Dünya Kupası kazanan Arjantinli savunmacı Nicolás Tagliafico’nun Ajax’tan Lyon’a transfer olacağını biliyormuş ama haberleştirememiş. Çünkü kaynaklarının koyduğu kısıtlamalara saygı göstermiş. Böyle durumlarda durup beklemeyi tercih ettiğini söylüyor.

Bu tavır, çok eski moda görünen değerleri, yeni medyanın ustalığıyla birleştiriyor. Geçen yılın kasım ayında, Twitter’da günde ortalama 16 paylaşım yapıyordu. Düzenli olarak çeyrek milyondan fazla görüntülenen YouTube kanalında, boş bir duvarın önünde oturuyor. Kulaklarında AirPods, nefes nefese “Merhaba arkadaşlar, kanalıma tekrar geldiğiniz için teşekkürler! Ben Fabrizio Romano, sizi transfer piyasası konusunda bilgilendirmek için her zaman buradayım! Hadi hep birlikte” derken kameraya bakıyor.

Romano’yu izlerken, transfer günlerinin, hayal ve dileklerin gerçekleşme zamanı olduğunu fark edersiniz. Doğru transferlerle, bu sezonun takımınızın nihayet büyük başarı kazanabileceği sezon olabileceğini umabilirsiniz. Geleceğin parladığı birkaç haftadır bu… Dedikodu, söylenti ve hatta gerçekleri satmıyor Romano. Hayal satıyor.

Transferin son gününden önce, Romano’yu kusursuz haber kaynağı ağını kurduğu yerlerde aradım. 5 yıldızlı Palazzo Parigi otelinin kapıcısı adını hatırlayamadı. Antica Osteria Cavallini’de de şansım yaver gitmedi. “Hiçbir fikrim yok” dedi Juventus’un spor direktörünün ofisinin bulunduğu binanın kapıcısı.

Romano’yu anınca Excelsior Hotel Gallia’da ve Botinero restoranında garsonların yüzlerinde bir tanıma ışığı var gibi görünüyordu ama her ikisi de bana yardımcı olmayı reddetti. Sadece Westin Palace otelinin kapıcısı yardım teklif etti. “Fabrizio Romano mu? Evet, onu tanıyorum” dedi, “ama onu görmedim.” Onu nerede bulabileceğimi biliyor muydu? “Hareket hâlinde, belki, birçok otelde,” dedi, Milano kentini işaret ederek.

Transfer döneminin son günlerinde birçok özel haberi duyurdu

Ben Romano’yu ararken, o haber patlatmaya odaklanmıştı. Transfer döneminin son günlerinde birçok özel haberi duyurdu. Ancak yaz, yeni bir zorlukla gelmişti. Suudi Arabistan’ın harcamaları, yeni haber kaynaklarının bulunması gerektiği anlamına geliyordu. Kime güvenebileceğini anlamaya çalışıyordu. Romano, yakın zamandaki bir söyleşisinde, bazı Suudi transferlerinin “habere dâhil olmaya çalışan sahte insanlarla dolu olduğunu” söyledi.

Transfer sezonunun son akşamında, beyaz bir tişört ve parlak spor ayakkabılar giymiş, kahverengi saçı ve sakalı kısa kesilmiş Romano, Porzio ve Double Tap ajansının yöneticisi Aviv Levy Shoshan’ın yanında bir kanepeye oturdu. Yayını 40 bin kişi izledi ve taraftarlar yorumlarda Romano’dan takımlarına öncelik vermesini istedi.

Barcelona ve Manchester United, yani bu sporun en büyük kulüplerinden ikisi, son saatlerde transfer işlerini tamamlamak üzere yoğun bir şekilde çalışıyordu. Yayın başladığında Romano, cümlesinin ortasında odadan hızla çıkıp bir arama yapmak üzere telefonunu kulağına koydu. “Merhaba arkadaşım” diye cevap verdi. Bir başka “İşte başlıyoruz” için zaman neredeyse gelmişti.

Transfer sezonu kapandığında bile Romano rahatlamadı. Gece saat 1 ile 3 arasında, kendisine bilgi sağlayan tüm menajerlere, avukatlara ve spor direktörlerine teşekkür etmek için mesaj attığını söylüyor. Bir sonraki transfer dönemi içinse hazırlık 1 Ocak’ta başlıyor.

Fabrizio Romano’nun 2 milyon abonesi olan YouTube kanalında bugün itibarıyla son video:

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

4 gazetedeki 1.778 haberin bize söyledikleri: Bunun adı spor değil, futbol haberciliği

Haber paylaşım verileri: Facebook’ta depremzedelerin sesini futbolcular ve eşleri duyurdu

 

Spor gazeteciliğinde tarafsızlık: ‘Uzman muhabir olacaklarına amigo oluyorlar’

Journo

Yeni nesil medya ve gazetecilik sitesi. Gazetecilere yönelik bağımsız bir dijital platform olan Journo; medyanın gelir modellerine, yeni haber üretim teknolojilerine ve medya çalışanlarının yaşamına odaklanıyor, sürdürülebilir bir sektör için çözümler öneriyor.

Journo E-Bülten