Görüş

Haberciye saygı: ‘Kopyala-yapıştır’ın da bir raconu olmalı

Gazeteciler tarih boyunca gerçeğin peşinden gitti, yaptıkları haberlerle vatandaşa gerçeğin bilgisini sunmaya çalıştı ve toplumsal hayatta önemli bir yer tuttu. ‘Sağlıklı işleyen gazetecilik’ her zaman gizleneni ortaya çıkarmaya, yalanı teşhir etmeye ve liberal kuramın ona atfettiği gibi demokrasinin dördüncü gücü olmaya çalışmıştır. Akıp giden bu süreçte gerek dünya gerek Türkiye siyasi tarihine baktığımızda gazeteciliğin ve yapılan haberlerin çok büyük etkilerinin olduğunu görüyoruz. Bir haberin hükümetleri devirebildiğini, büyük toplumsal direnişleri başlattığını ve hepsinden öte ciddi farkındalıklar yaratabildiğini pek çok örnekte yaşadık ve hiç şüphesiz yaşamaya da devam edeceğiz. Son yıllarda gazeteciliğin köşe yazarlığı sanılmasına inat bu etkilerinin büyük çoğunun muhabirlerin haberlerinden kaynaklandığı da bir gerçek.

Haber kime ait?

Ancak muhabirlerin uğruna yoğun çaba harcadığı ve kimi zaman büyük sonuçları olan özel haberlerinin kaynağından koparılarak dolaşıma sokulması emeğe saygısızlığın yanında ciddi de bir sorun. Bu tartışmanın kökeni ise yapılan haberin muhabirin mi yoksa kamuoyunun mu olduğu. Muhabir üzerinde çalıştığı haberi kendi merakını gidermek için yapmaz. Haberi yaparken bunun toplumda bir karşılığının olmasını ve mümkün olduğu kadar fazla dolaşıma girmesini, daha çok insana ulaşmasını bekler. Yani gazeteci haberini halk için yapar ancak o haberi yaparken verdiği emek, aldığı riskler tamamen kişiseldir ve burada ortaya konulan emeği görmezden gelmek hiçbir ahlaki forma uygun değildir.

Tabii geleneksel medya yöntemleri ile yeni medya yöntemlerinin beraber yürüdüğü mevcut dönemde muhabirin yaptığı haberin kopyalanmasına engel olması mümkün olmuyor. Hiçbir muhabir benim haberimi başka bir gazete, dergi, dijital haber medyası kullanmasın” yaklaşımında olamaz ve olmamalı da. Ancak yine hiçbir muhabir günlerce emek verdiği haberinin -imzası silinerek- binlerce farklı adreste yer almasını istemeyecektir. Unutulmasın ki; ne kadar tecrübeli olursa olsun bir muhabir için en büyük haz haberini okurken imzasını orada görmektir.

Peki, burada dengeyi nasıl kurmalıyız? Benim yaklaşımım şöyle:

  • Haberler ne kadar halkın haber alma hakkı için yapılsa da onları üretmek için emek veren muhabir/muhabirler vardır. Rutin haberler olmasa bile en azından özel haberlerde bu emeği göz ardı etmemek gerekir.
  • Haber, dijitale aktarıldığı anda binlerce web sitesi o haberi aynen kopyalıyor ve sosyal medyanın da desteğiyle hızlı şekilde dolaşıma giriyor. Haberi yapan muhabirin adı ve çalıştığı kurum bu kopyalamada kendine yer bulsa bile, okur haberi merkezinden değil aracısından almış oluyor. Burada holding medyasının ‘site trafiği’nin derdinde değiliz ancak çok önemli haberlere imza atan alternatif/muhalif medya için özgün haberlerinin kendi web sitelerinde okunması hayati bir önem taşıyor. Çünkü zaten mahrum bırakıldıkları ilan ve reklam gelirine kasıtlı olmasa bile bir darbe de böyle vurulmuş oluyor. Yani “X gazeteden Y kişinin haberine göre” kalıbını kullanarak o haberi tamamen kendi mecrasına taşıyan bir haber sitesi aslında o haberi yapan muhabirin ve onun çalıştığı kurumun gelirini çalmış oluyor.
  • Burada bazı dijital mecraların halihazırda kullandığı yöntem dengeli ve pratik görünüyor: Haberle ya da özel bir demeçle ilgili bir bölümü kendi mecrasına taşıyarak haberleştirmek ve haberi yapan kuruma bağlantı (link) vermek. Bu yöntem kullanıldığında hem haber dolaşıma sokuluyor hem haberi yapan muhabirin emeği göz ardı edilmiyor hem de haberi yayımlayan gazetenin ekonomisine ‘tık katkısı’ sağlanmış oluyor.

Haberleri kopyalanan gazeteciler ne diyor?

Hüseyin Şimşek (BirGün)
Bir internet sitesi yapılan haberi isimsiz olarak kendi bünyesine aldığında diğer siteler veya gazeteler onu alıp kendi muhabirinin imzasıyla yayınlayabiliyor. Bazı yerler ise sadece kurum adı yazıyor. Yetmez, muhabir adı da mutlaka olmalı. Haberler için büyük emek harcıyoruz ve bunun bizim emeğimiz yok sayılarak dolaşıma sokulması büyük bir saygısızlık.

Ozan Çepni (Cumhuriyet)
Haber temel olarak bir fikir işçiliği ürünü ve herhangi bir yer ya da kişi kaynak belirtmeden bunu kullandığında açık bir intihal ortaya çıkıyor. Temel bir emek hırsızlığı olarak, sosyal medyada ve dijital medyada karşımıza çıkan bu durum, bir diğer boyutuyla da bilgi kirliliğine yol açıyor. Çünkü kullanılan haberler farklı görsel ve içeriklerle birleştirilebiliyor, kendisine ait olmayan ifadeler haberi ilk üreten gazeteciye mal edilebiliyor.

Egemen Aldoğan

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede Gazetecilik yüksek lisans programı derslerini takip ediyor. Farklı medya mecralarında ve özel prodüksiyon kurumlarında çalıştı. Türkiye siyasi tarihi, basın tarihi ve siyasal iletişim konuları üzerine yoğunlaşıyor.

Journo E-Bülten