Görüş

Haberden kaçınanları nasıl yakalarız? Okuyucuların ilgisini çekmek için stratejiler

Dur durak bilmeyen bilgi akışıyla tanımlanan bir çağda, pek çok kişi kendisini sosyal medya akışlarında gezinirken ve geleneksel haber kaynaklarını bilinçli olarak es geçerken buluyor. Bu okuyucular arasında giderek artan bir duygu olarak, haberlerin bilgilendirici olmaktan ziyade yoğun bir şekilde üzücü olma eğiliminde olduğunu deneyimliyoruz. Bu olgu özellikle COVID-19 salgını gibi büyük küresel olayların ardından daha da belirginleşti. Gazeteciler olarak bu eğilimi ele almamız ve habercilik yaparken izleyicilerimizle yeniden etkileşim kuracak stratejileri keşfetmemiz çok önemli.

Reuters Enstitüsü’nün son araştırması endişe verici bir eğilimi ortaya koyuyor: İngiltere gibi önde gelen pazarlarda dahi haberlere olan ilgi tüm dünyada 2015’ten bu yana önemli ölçüde azaldı. Rapora göre, 2017’de dünya genelinde insanların %63’ü haberlere “çok” ya da “yoğun” ilgi gösterdiğini söylerken, bu oran 2023’te yüzde 48.

Çevrimiçi haber alma alışlanlıkları haberden kaçınma davranışıyla doğrudan alakalı ve okurların büyük bir kısmı bu yöntemleri değiştirmek istediğini aktarıyor. Haber tüketimini değiştirmek isteyen kullanıcıların %28’i daha az negatif ya da bunaltıcı içerik görmek istediklerini, %33’ü ise toksik içeriklerden uzaklaşmayı amaçladıklarını belirtiyor.

Haberler üzücü, okurlar stresli

Haber tüketim kalıplarındaki bu değişimin ardındaki motivasyonlar çok yönlü. Birçok kişi, durmaksızın üzerimize boca edilen üzücü haberlerin yarattığı duygusal tükenmişlik hissini dile getiriyor. Ekonomideki kötü gidişat, Ukrayna ve Rusya arasındaki durum gibi jeopolitik krizler insanları haberden uzaklaştıran olaylar. Özünde haberden kaçınma, okuyucuların zorlu ve çoğu zaman cesaret kırıcı bilgi sağanağı karşısında zihinsel sağlıklarını korumaya çalıştıkları bir yöntem. 

Uluslararası alanda gelişmeler böyle. Türkiye de tabii ki farksız değil. 2023’ün nasıl geçtiğini bir anımsamaya çalışırsak herkesi yorgun düşüren deprem ve seçimleri hatırlayacağız. 

Siyasi yorgunluk 

Siyasi kutuplaşmanın etkisiyle bireyler kendilerini ayrıştırıcı içeriğe boğulmuş hâlde bulabilirler. Bu tür söylemlere uzun süre mâruz kalmak, siyasi stres seviyelerinin yükselmesine katkıda bulunuyor ve mevcut toplumsal ayrışmayı daha da körüklüyor. Sonuç olarak, bireyler zihinsel ve duygusal refahlarını korumak için siyasi haberlere mâruz kalmayı sınırlandırmayı tercih ediyor. Bunu yaparak, sürekli partizan söylemlerin baskısından uzak, siyasi konularda daha dengeli bir bakış açısına olanak tanıyan bir alan yaratmayı umuyorlar. Bulabilirler mi? Şüpheli. Ama 2023 Genel Seçimleri’nden sonra çevrenizde kaç kişiden “Artık hiçbir şey takip etmiyorum. Haberlere bile bakmıyorum” dediğini duyduğunuzu bir düşünün. Yani özetle artık haber tüketicileri birer yorgun demokrat.

Okurlar haberlerde kendinden bir şey bulamıyor

Araştırmalar, haberden kaçınmaya katkıda bulunan önemli bir faktörün haberlerdeki kapsayıcılık ve çeşitlilik sorunu olduğunu gösteriyor. Birçok tüketici, “ana akım” haber kuruluşlarının toplumdaki tüm perspektifleri temsil etmekte yetersiz kaldığını düşünüyor. Kendini farklı kültür ve gruplara ait hisseden pek çok birey, dünyanın çok yönlü doğasını daha iyi yansıtan alternatif kaynak arayışında olduğu için haberlerden istemese de kaçınmaya başlıyor. 

Reuters Enstitüsü Direktörü Rasmus Kleis Nielsen’e göre, üzücü haber tufanı haberden kaçınmada şüphesiz önemli bir rol oynasa bile, altta yatan başka faktörler de var. Sorunun önemli bir kısmı, sektörün haber aboneliklerine yatırım yapmaya istekli tüketicileri hedeflemek için gösterdiği çabalardan kaynaklanıyor. Bunu yaparken, yayıncılar içeriklerini belirli demografinin tercihlerine ve ilgi alanlarına hitap edecek şekilde uyarlama eğiliminde.

Bu haber tüketicileri tipik olarak görece zengin/orta sınıf, yüksek eğitim seviyeli ve siyasi katılımı yüksek özelliklerle karakterize ediliyor. Bu stratejinin haber içeriğinden para kazanma konusunda verimli olduğu kanıtlanmış olsa da, istemeden de olsa daha geniş bir kesimi marjinalleştirmekte ve bu demografik özelliklere uymayanlar arasında haberlerden kaçınma davranışının artmasına katkıda bulunmakta. Bu durum, haber tüketimi alanında kapsayıcılık ve erişilebilirlikle ilgili önemli soruları gündeme getiriyor. 

Dezenformasyon haberden kaçınmayı besliyor

Haberden kaçınmayı şiddetlendiren kritik zorluklardan biri dezenformasyonun yaygınlaşması. Genellikle kötücül aktörler tarafından körüklenen veya iyi niyetli bireyler tarafından farkında olmadan paylaşılan yanlış veya yanıltıcı bilgilerin yayılması, haber kaynaklarına sıçrayan bir şüphecilik ve güvensizlik atmosferi yarattı.

Gerçek ve yanlış arasındaki çizgi bulanıklaştıkça, okuyucular yanlış bilginin kurbanı olma konusunda giderek daha temkinli davranmaya çalışıyor. Bu şüphecilik, güvenilir kaynakları yanlış haber yapanlardan ayırt etme gibi hayli yorucu bir görevle boğuşan bireylerin haberlerden tamamen kopmasına yol açabiliyor. 

Peki insanlar haberlerden uzaklaşırken gazeteciler çaresiz mi? Okurlar için haberleri nasıl daha dikkat çekici hâle getirebiliriz? Bazı tavsiyeler elbette var. 

  • Haber sunumunu yeniden tasarlamak

Çözümlerden biri, okurlarımıza haberleri nasıl sunduğumuzu yeniden değerlendirmekte yatıyor. Geleneksel tek tip haber ürünleri bazı okurlar için işe yarıyor, ancak farklı haber tüketici gruplarını giderek yabancılaştırıyor. Buna yanıt olarak, okuyucularımızın farklı tercihlerine ve ihtiyaçlarına hitap eden alternatif yaklaşımlar keşfetmeliyiz.

Artık okurların tık tuzaklarına ve başlıkla çelişen haber metinlerine ikna olmadığı, ilgisini kaybettiği ve bunlardan hoşlanmadığı ortada. Multimedya ve interaktif içerik üretmeyi denemek de haberi sunmakla ilgili. Videolar, infografikler ve interaktif özellikler gibi multimedya unsurlarını dâhil etmek, haber tüketimini daha ilgi çekici ve dinamik bir deneyim hâline getirebilir. Bu formatlar daha derin bir bağlanma düzeyi sağlayabilir ve farklı öğrenme tarzlarına hitap edebilir.

  • Haber içeriğinizi çeşitlendirin

Haberden kaçınmayla mücadele etmek için, kapsamımızı günün öne çıkan manşetlerinin ötesine genişletmeyi düşünmeliyiz. Farklı topluluklara seslenebilecek yerel hikâyeler de dâhil olmak üzere geniş bir konu yelpazesi sunarak daha ilgi çekici bir haber deneyimi sağlayabilirsiniz.

Bu yaklaşım, haberlerin yalnızca krizler ve zorluklarla ilgili olmadığını, aynı zamanda toplumların, kültürlerin dayanıklılığı ve canlılığıyla da ilgili olduğunu gösterebilir.

  • Pozitif ve çözüm odaklı anlatımın gücünden yararlanın

Eleştirel habercilik esas olmakla birlikte, umut veren ve çözümleri ortaya koyan olumlu haberlere yer vermek de aynı derecede önemli. Okurlar, yalnızca sorunların altını çizen değil, aynı zamanda yapıcı içgörüler ve bir eylemlilik duygusu sunan, harekete geçirici haberleri tercih ettiklerini dile getiriyor.

Daha olumlu anlatılara yer vererek iyimser ve ilgili bir okuyucu kitlesini teşvik edebiliriz. Endişe verici, korku yayan haberler son dakika gelişmelerinde fazla etkileşim alıyor olsa da uzun süreli bir okur kitlesini medya kuruluşlarının yanında tutmak için yeterli olmuyor. 

  • Haber tüketiminin kişiselleştirilmesinde yapay zekânın rolü

Yapay zekâ, haber içeriğini bireysel tercihlere göre uyarlamada güçlü bir araç olarak ortaya çıktı ve uzun süredir de faydalanılıyor. Yapay zekâ algoritmalarını kullanarak, farklı okuyucu profillerine hitap eden özelleştirilmiş haber deneyimleri sağlamak mümkün ve artık daha erişilebilir hâle gelen bu araç ve yöntemler üzerine düşünülmeye değer.

Bu kişiselleştirilmiş yaklaşım, özellikle ilgisini kaybetmiş okurlar arasında haber tüketimine olan ilgiyi yeniden canlandırma potansiyeline sahip.

  • Haber okuryazarlığı yoluyla okurları güçlendirin

Haber okuryazarlığını ve eleştirel düşünme becerilerini teşvik etmek, günümüzün bilgi odaklı toplumunda çok değerli. Gazeteciler, okurları güvenilir kaynakları ayırt etme ve bilgiyi eleştirel bir şekilde değerlendirme becerisiyle donatmada hayatî bir rol oynuyor.

Bu sadece okurların bilgi akışı içerisinde dolaşırken işlerine yarayacak becerilerini geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda daha ilgili bir okuyucu kitlesi yaratmayı sağlar.

  • Yapıcı tartışmaları teşvik etmek

Okur kitlesinin ilgisini çekmek sadece sağladığımız içerikle ilgili değil; aynı zamanda karşılıklı etkileşim için bir alan yaratmakla da ilgili. Haber konuları etrafında saygılı ve yapıcı tartışmaları teşvik etmek okuyucu katılımını artırabilir ve okurlar arasında bir topluluk duygusu yaratabilir.

  • Dezenformasyonla mücadele: Ortak bir sorumluluk

Dezenformasyonun haber tüketim alışkanlıkları üzerindeki zararlı etkisinin farkında olan gazeteciler, bu sorunu ele alma konusunda ortak bir sorumluluk taşımalı. Gazeteciliğin temel bir bileşeni olan teyitçilik, yanlış bilginin yayılmasını azaltmada çok önemli bir rol oynamakta.

Gazeteciler, haberlerin doğruluğunu özenle teyit ederek ve yanlışları ortaya çıkararak haber kaynaklarına olan güvenin yeniden inşa edilmesine yardımcı olabilirler. Ayrıca medya kuruluşları, okurlarını dezenformasyon yayanların kullandığı taktikler konusunda uyarmak için proaktif adımlar atabilir. 

Günümüz haber ekosisteminde zihinsel sağlığımızı korumak ve bilgi sahibi olmak arasında bir denge kurmak oldukça zor. Gazeteciler, güven ve inandırıcılığı teşvik ederek ve medya okuryazarlığını destekleyerek en azından zedelenen ilişkiyi tamir edecek adımlar atabilir.

Haberden kaçınmanın arttığı bir ortamda gazetecilerin yeni koşullara uyum sağlaması ve yenilikler yapması zorunlu. Haber sunma yaklaşımımızı yeniden değerlendirerek, içeriğimizi çeşitlendirerek, yapay zekâ gibi teknolojilerden yararlanarak ve yapıcı sohbetleri teşvik ederek daha geniş bir kitlenin ilgisini çekebiliriz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Journo Haber Tüketicisi Araştırması: Okur, izleyici ve dinleyici ne istiyor?

Gülin Çavuş

Dezenformasyon konusunda hem teorik hem pratik alanda uzman. Teyit’in eş kurucusu. 2017’de Uluslararası Doğruluk Kontrol Ağı Bursu ile mülteciler hakkında yayılan yanlış bilgilere odaklandı. Platformların dezenformasyonu nasıl sorumlu bir şekilde ele alabileceğini araştıran makaleler ve raporlar yazıyor. IPI'ın Türkiye Ulusal Komitesi ve Avrupa Doğruluk Kontrolü Standartları Ağı'nın Yönetim Kurulu üyesi. Kentsel Politika Planlaması ve Yerel Yönetimler alanında yüksek lisans derecesine sahip. Araştırma alanları arasında yerel yönetimlerin sosyal medya kullanımı üzerinden sivil katılım konusu da var.

Journo E-Bülten