Türkiye’de haber tüketicilerinin tutum ve taleplerini araştırarak medya profesyonellerine yönelik kapsamlı bir rehber hazırladık. Journo Haber Tüketicisi Araştırması 2022, Türkiye nüfusunu ulusal seviyede temsil eden 1.000 katılımcıyla yapılan bir anket, dijital medya pazar verileri, sektörün önde gelen uzmanlarının görüşleri ve izlerkitle yorumlarıyla, yeni yıla girerken okurun, izleyicinin ve dinleyicinin fotoğrafını çekiyor.
İçindekiler
Dijital Medyada Haber Yayıncıları: Büyükler ve Diğerleri
Mecralar, Platformlar ve Tercihler
Haber Tüketicilerinin Medyaya Bakışı
Demokrasi, Siyaset ve Gazetecilik
Yönetici Özeti
Türkiye 2023 seçimlerine giderken bağımsız gazetecilik, bir yandan basın özgürlüğü ihlâlleriyle, bir yandan toplumsal kutuplaşmayla, bir yandan da dijitalleşmenin getirdiği ekonomik ve teknolojik dönüşümle mücadele ediyor. Bu zorluklar, haber ekosisteminin dengesini bozarken gazetecilerin ve medya kuruluşlarının mesleki direncini de artırıyor.
Türkiye’deki medya ortamının normalleşmesi kısa ve orta vadede mümkün olacak mı, bunu zaman gösterecek. Bağımsız gazetecilerin vakit kaybetmeden ve mevcut zorluklara takılıp kalmadan “normal” bir medyanın yeniden inşası için hazırlanması, demokrasimizin geleceği ve kamu yararı için elzem. Böyle bir hazırlığın, ancak nesnel verilere dayanabileceği gerçeğinden hareketle, 2022 itibarıyla Türkiye’de haber tüketicilerinin tutum ve taleplerini araştırarak medya profesyonellerine bilimsel yöntemlerle oluşturulmuş bir kaynak sunmak istedik.
Önde gelen pazar ve kamuoyu araştırması şirketlerinden olan İstanbul Ekonomi Araştırma, Journo için Türkiye nüfusunu ulusal seviyede temsil eden 1.000 katılımcıyla kapsamlı bir anket yaptı. Ayrıca bu rapor için uzmanların (medya temsilcileri, akademisyenler, ekonomistler) görüşlerini aldık. Okurları, izleyicileri ve dinleyicilere de kulak verip bu verilerin arkasındaki nedenleri inceledik. Sonuçlar özetle şöyle:
Haberi nereden, ne kadar takip ediyoruz?
- Türkiye’de yetişkin nüfusun %69‘u haberleri izliyor, %50’si dinliyor, %47,8’i okuyor.
- %68, haber gündemini takip etmeyi “çok önemli” veya “önemli” buluyor.
- Çoğunluğun haber tüketiminde kullandığı cihazlar, televizyon ve telefon.
- Haber tüketimi için en çok tercih edilen dijital platformlar, %40,9 ile haber siteleri ve %34,3 ile Google. Bunlar dışında %20’nin üstüne çıkabilen iki platform da sosyal medyada: Instagram ve Twitter.
- Geleneksel medyada en çok tercih edilen mecra, %76,9 ile televizyon. Basılı yayınlar %8,3, radyo ise %5,1 oranında takip ediliyor.
- Katılımcıların %17,6’sı, yerel medyayı takip ediyor.
Haber medyasına dair tutum ve beklentiler
- Katılımcıların %69’u, demokrasi için bağımsız gazeteciliğin şart olduğunu düşünüyor.
- %55, takip ettiği haber mecrasında görüşlerine ters düşen bilgileri de görmek istediğini söylüyor veya buna tahammül edebileceğini belirtiyor.
- Ancak tüketicinin bugünkü haberciliğe yönelik güven düzeyi, geleneksel ve yeni medya dâhil hiçbir mecrada %40’ı bulmuyor.
- Medyadan memnuniyette ayrıştırıcı etmen, hükûmete güven düzeyi. Hükûmete güvenmediğini belirten katılımcıların yalnızca %13’ü mevcut medyanın ihtiyaç ve beklentilerini karşıladığını ifade ediyor. Hükûmete güvenen katılımcılarda ise bu oran %44’e çıkıyor.
- Haber gündemi takibi, siyasi kutuplardaki kimliklerde ‘merkez’dekilere göre daha yoğun.
- Habere ücret ödeyebileceğini söyleyenlerin oranı, ideolojik boyutta en yüksek kendi kimliğini “ilerici” (%78,9), en düşük ise “sağ” (%21,1) olarak tanımlayanlarda.
Habere niye para vermiyoruz, ne yapılırsa veririz?
- Habere hiç ücret ödememiş %69,5’lik dev bir kitle var. Ancak son 1 ay içinde haber için ücret ödeyen kitle de %13,2 ile hatırı sayılır bir büyüklükte.
- Katılımcıların %29,2’si, “haber için para ödeyebilirim” diyor. Bu veriden yola çıkarak Türkiye’de reklam gelirine dayalı medya iş modellerinin potansiyel pazarının 44 milyon, abone gelirine dayalı olanlarınsa 18 milyon medya tüketicisinden oluştuğu söylenebilir.
- Haber için bir ücret ödemek istemediğini söyleyenlerin %18,6’sı, gazetecilerin ve medyanın beklentilerini karşılamamasını, %10,1’i ise güvenilir olmamalarını gerekçe gösteriyor.
- %40’lık bir kitle “haberin ücretsiz olması gerektiğini” söylüyor. %26,7 ise “şu anda her habere internette zaten ücretsiz olarak ulaşabildiğini” belirtiyor.
- Habere para ödenmesi için en çok önemsenen unsurlar içeriğin kalitesi (%69,9) ile gazetecinin tarafsız olması ve doğru haber vermesi (%26,9).
Haber tüketiminin çoğu dalında Türkiye’nin büyük bölümü; demografik özellikler, gelir düzeyi, siyasi görüş, yaşam tarzı ve etnik kimliklerden bağımsız olarak benzer bir manzara çiziyor.
Yaklaşık 43 milyon vatandaşın ortak özelliği, habere bugüne dek hiç para ödememiş olmaları. Türkiye’de reklam geliri ağırlıklı medya iş modelleri bu sayede en azından bir süre daha ağırlığını koruyabilir.
Nitelikli gazetecilikle izlerkitlenin beklentilerini karşılayan ve güvenini kazanan bir medyanın potansiyel abone kitlesi ise habere para ödeyebileceğini söyleyen 18 milyonu aşkın vatandaş.
Bu bulgular, Türkiye’de haber medyası için riskler kadar fırsatların da çok büyük olduğunu gösteriyor. Rapordaki uzman görüşleri ve izlerkitle yorumları, bu risk ve fırsatlara dair yeni içgörüler sunuyor.
Giriş: Amaç ve Yöntem
Türkiye’de haber medyası tüketicilerini anlamaya yardımcı olabilecek, veriye dayalı ve derinlemesine kaynakların sayısı çok az1. Bu rapor; medya profesyonellerine referans olabilecek, güncel veriye dayalı yeni bir rehber sunmayı hedefliyor.
Raporun belkemiğini, Journo’nun “haber tüketicisi profilini” çıkarmak için tasarladığı anket oluşturuyor. Bu kapsamda İstanbul Ekonomi Araştırma, ulusal seviyede temsiliyet gösteren saha çalışmasını Türkiye çapında 1.000 katılımcıdan oluşan bir örneklemle gerçekleştirdi.
Türkiye’nin 12 NUTS 1 bölgesini temsil eden 12 ilde ikâmet eden katılımcılarla, 24 Mayıs – 13 Haziran tarihleri arasında görüşmeler yapıldı. Önceden hazırlanmış soru formuna bağlı CATI (bilgisayar destekli telefon anketi) yöntemi ve Türkiye Raporu dijital anket paneli kullanıldı. Örneklemin demografik kırılımlarını gösteren grafikler, bu raporun ekinde yer alıyor.
Raporun yazarları, İstanbul Ekonomi Araştırma’nın ön analizinin ardından verileri ayrıntılı olarak inceledi. Medya sektöründen temsilcilerle, farklı branşlardan çok sayıda uzmanla ve haber tüketicisiyle görüşmeler yapıldı. Yazarlar, rapor yayımlanmadan önce bu topluluklardan katılımcıların yer aldığı bir odak grubuyla bir araya gelerek sonuçları değerlendirdi. Haber tüketicilerinin görüşlerinin aktarıldığı Journo içeriklerinden de raporda alıntılar yapıldı.
Tüm bu nitel ve nicel verilere dayanan rapor; Türkiye’de haber tüketicisinin tutum ve beklentilerinin yanı sıra, farklı gelir modellerine göre haber medyası pazarının büyüklüğünü de gösteriyor. Haber tüketim alışkanlıkları ve mecra tercihleri gibi alanlarda demografinin yanı sıra siyasi görüş, ideoloji, yaşam tarzı ve etnik kimlik gibi kırılımlarla da veriler inceleniyor.
2022 başında açıklanan resmi verilere göre Türkiye’de 19 yaş üstü 59,6 milyon insan yaşıyor. 18 ve 19 yaşındakiler de hesaba katılırsa yetişkin nüfus yaklaşık 63 milyon seviyesinde. Bu rapordaki saha araştırmasının ulusal seviyede temsiliyet gösterdiğinden hareketle, ilgili analizlerde yetişkin nüfus olarak bu sayı esas alındı.
Türkiye’de haber kuruluşlarının büyük çoğunluğunun dijital trafik verileri, bağımsız denetime tâbi değil. Bu nedenle, çeşitli göstergelerden (sosyal medya etkileşimi, arama yoğunluğu vb.) yola çıkılarak ancak tahminlemeler yapılabiliyor. Okurlara bu konuda bir fikir vermesi için 2022 itibarıyla dijital mecralarda öne çıkan haber yayıncılarına değinerek kısa bir giriş yapacağız. Raporun devamında, haber tüketicilerine ve mecralara odaklanan verileri ele alacağız.
Dijital Medyada Haber Yayıncıları: Büyükler ve Diğerleri
2022 sonbaharında en yüksek tiraja sahip gazeteler: Sabah, Hürriyet, Sözcü, Milliyet ve Posta oldu. Ancak tiraj verileri, dijital medyaya dair fazla bir şey söylemiyor. Bunun dört nedeni var. Birincisi, tirajların özellikle son yıllarda gerçek verileri yansıtmadığına ve “şişirildiğine” dair yaygın eleştiriler. İkincisi, en çok satan gazetenin bile 200 bin tirajın altına düşmesi ve ortalama haber sitelerinin dahi her gün milyonlarca kullanıcıya eriştiği Türkiye medya pazarı için artık fazla anlam ifade etmemesi. Üçüncüsü, basılı yayınları tüketenlerle dijital medya kullanıcılarının örtüşmemesi. Dördüncüsü ise dijital medyanın birçok büyük yayıncısının (örneğin basılı gazetenin yayınına 2019’da son veren Habertürk’ün yanı sıra Halk TV, NTV ve TRT de bu kuruluşlar arasında) bir basılı yayına sahip olmaması.
Bu nedenle 2022 itibarıyla dijital medyanın en büyük izlerkitleye erişen haber yayıncılarını, gösterge niteliği taşıyan farklı verilerde aramak gerekiyor. Bu göstergelere dayanarak kendisine özgü bir yöntemle tahminleme yapan ve medya sektöründe de kullanılan SimilarWeb’in 2022 ağustos-kasım dönemi verilerine göre Türkiye’nin en çok ziyaret edilen 20 sitesinden 6’sı haber yayıncısı. Sırasıyla Hürriyet, Sözcü, Milliyet, Sabah, Habertürk ve Mynet… Ayrıca Ensonhaber, Haberler.com, Cumhuriyet, sondakika.com, Onedio, Haber7 ve Takvim de SimilarWeb’e göre ilk 30’da (bkz. Ek Tablo 2).
Bu raporun devamında da görüleceği gibi arama motoru Google, Türkiye’de tüketicilerin habere eriştiği başlıca dijital kanallardan. IPI Türkiye Dijital Medya Raporu‘nda Google’ın, iktidara yakın bir dizi medya kuruluşunu algoritmasında daha fazla öne çıkardığı saptanmıştı. Bu nedenle, çok aranan çeşitli anahtar kelimelerde (örneğin medya sektörü için “haberler” ve “son dakika” gibi aramalar) belirli yayıncıların algoritma tarafından kayrılması, SimilarWeb gibi kuruluşların verilerini de bir miktar bozuyor. Çünkü aslında o yayıncıları özellikle tercih etmeyen bir haber tüketicisi de Google ilgili aramada önerdiği için bu yayına yönlendiriliyor. Birinci el verilere sahip olmayan SimilarWeb gibi kuruluşların dijital trafiğe dair kestirimleri ise genel arama motoru performansına büyük bir ağırlık veriyor.
Bu yüzden, Google’da doğrudan belirli yayıncıları arayan haber tüketicilerine de bakalım. Kasım 2022 itibarıyla Google Trends verilerine göre markaları en çok aranan 5 haber yayıncısı sırasıyla Sözcü, Sabah, Habertürk, Milliyet ve Hürriyet.2
Not: Sözcü markasını arayan kullanıcı sayısı, onu takip eden üç yayıncının toplamına yakın bir seviyede seyrediyor. Sabah genelde ikinci sırada. Habertürk, Milliyet ve Hürriyet’in trafikleri ise birbirine çok yakın. Google 1 Ocak 2022’de Trends algoritmasını değiştirince tüm haber kuruluşlarına yönelik aramalar azalmış görünse de bu sadece bir hesaplama farkı.
Google Trends verilerine göre Türkiye’nin doğusundaki 16 il ve Yozgat’ta en çok aranan yayıncı Sabah iken geriye kalan her yerde birinci sırada Sözcü var. Sözcü, en çok Ege ve Trakya’nın yanı sıra Ankara, Giresun ve Tunceli’de aranıyor. Sabah için bu iller Bingöl, Gümüşhane, Bursa, Erzurum ve Kahramanmaraş. İstanbul’da Sözcü’nün peşinden ikinci sıraya yerleşen Habertürk, Gümüşhane’de ise birinci olan Sabah’ın hemen arkasında.
Haber kuruluşları için kaydadeğer bir başka dağıtım kanalı olan sosyal medya platformlarındaki duruma da Facebook örneği üzerinden bakalım. Crowdtangle’ın Journo ile paylaştığı verilere göre Kasım 2021-2022 arasında Facebook’ta en çok etkileşim alan 10 haber yayıncısı şöyle: Sözcü (21,6 milyon), TRT Haber (17,8 milyon), TRT Spor (14,7 milyon), Haber7 (11,3 milyon), Cumhuriyet (11 milyon), A Haber (10,6 milyon), Yeni Şafak (10,3 milyon), Halk TV (10,2 milyon), Sabah (9,2 milyon) ve Show Ana Haber (9 milyon). Bu kuruluşlardan bu yıl Facebook takipçi sayısını en çok artıranlar Haber7 (3,8 kat), Halk TV (2,4 kat) ve Cumhuriyet (2,1 kat) oldu. (Tam liste için bkz. Ek Tablo 3)
Bu haber kuruluşlarının, farklı platformlarda izlerkitlelerine ne tür içerikler sunduğu bir başka araştırma konusu. Türkiye’de haber üretimi ve dağıtımındaki pratikler de çok çeşitli. Örneğin nitelikli gazetecilik içerikleri, yalan haberlerle aynı platformlarda yayılıyor. Kamu yararına yapılan haberler, ticari saiklerle yaratılmış algoritmaların yarattığı haksız rekabetle de mücadele ediyor. ProPublica’nın bu yıl yayımladığı araştırma; Google’ın Türkiye’de de yanlış bilgi yayan yayıncılarla, teyit kuruluşlarının uyarısına rağmen reklam gelir işbirliğini sürdürdüğünü göstermişti.
Sadece dijital haber medyasının büyük oyuncularını incelersek resmin önemli bir bölümünü göremeyiz. Çünkü üstte ismi geçen haber yayıncılarının erişimi de dijital medyadaki bütün içerik üreticileri hesaba katıldığında aslında düşük kalıyor. Örneğin SimilarWeb verilerinde zirvede yer alan haber kuruluşlarının hiçbirinin toplam dijital trafikteki payı %1’i geçmiyor. Binlerce küçük yayıncı, haber medyası ekosisteminin parçalı yapısını oluşturuyor. Haber kuruluşlarının yanı sıra birçok bağımsız gazeteci de dijital medyada büyük kitlelere ulaşıyor.
Peki, yayıncılar ve dijital platformlar arasındaki haber tüketicisi kim? Türkiye’deki haber medyasına dair ne düşünüyor, ne söylüyor, ondan ne istiyorlar?
Önce “büyük resme” bakalım: Türkiye nüfusunu ulusal seviyede temsil eden 1.000 katılımcıyla yaptığımız ankete gelen yanıtları analiz ederek haber medyası pazarını dört kategoride özetleyen ‘Journo Kadranı’nı oluşturduk. Grafikteki her bir insan figürü, 1 milyon tüketiciyi temsil ediyor.
Tüketicilerin haberleri ne sıklıkta takip ettiği (ilgi seviyesi) ve habere ücret ödemeye hazır olup olmadıkları (istek seviyesi) değişkenlerini esas alan dört kategori şöyle: Tutumlu Müdavimler (ücret ödemeye istekli olmayan sıkı haber takipçileri), Haber Tutkunları (ücret de ödeyebileceğini söyleyen takipçiler), Haberden Kaçanlar (haberleri sık takip etmeyen ve para da vermek istemeyenler) ve Yavaş Destekçiler (haberleri nadiren takip eden ama yine de ücret ödeyebileceğini belirtenler). Grafiğin ortasında ise ortalama ilgi düzeyindeki isimsiz kitle var.
Türkiye’de 2022 itibarıyla haber için ücret ödemek istemeyen 44 milyon medya tüketicisini (kadranın sol yarısı), reklama dayalı iş modellerinin potansiyel hedef kitlesi olarak tanımlayabiliriz. Haber için para ödeyebileceğini söyleyen 18 milyon medya tüketicisi ise aboneliğe dayalı iş modellerinin hedef kitlesi (kadranın sağında).
Bu hedef kitlelerin kırılımlarında cinsiyet kritik bir rol oynamasa bile kadranda bu açıdan şu ayrıntı dikkat çekiyor: Üç kategorinin her birinde erkek medya tüketicilerinin sayısı, kadınlardan yaklaşık 1 milyon fazla. Sadece “Tutumlu Müdavimler” kategorisinde kadın sayısı erkekleri geçiyor. Yani haberleri yakından takip ettiği hâlde bunun için para ödemek istemeyen kadınların oranı görece yüksek.
Mecralar, Platformlar ve Tercihler
Şimdi bu büyük izlerkitlenin haber tüketim alışkanlıklarını daha ayrıntılı inceleyelim. Bu alanda anketin ilk sorusuna katılımcıların verdiği yanıtlarla başlıyoruz:
Haberleri takip ederken hangisini tercih edersiniz?
Bu soruya verilen yanıtlar, Türkiye’de haber medyası tüketicisinin en çok görsel içerikleri (TV, video) tercih ettiği tezini destekliyor. Potansiyel dinleyici kitlesinin 31 milyonu, haberleri okumayı tercih ettiğini söyleyenlerin ise 30 milyonu aştığını da vurgulamak gerekiyor.
Demografik kırılımlar ise bize özetle şunu söylüyor: Haberleri izlemeyi ve dinlemeyi tercih edenlerin oranları, farklı yaş ve eğitim grupları arasında birbirine yakın seyrediyor. Ancak “Haberleri okurum” diyenlerin oranı, yaş ilerledikçe düşüyor. “İlkokul ve öncesi” eğitim düzeyinde %28,7 ile dibe vuran haber okuru oranı, “yüksekokul ve üzerinde” ise %70,7 ile zirveye çıkıyor.
Öte yandan katılımcıların toplam %68’i, yani Türkiye nüfusunu temsilen 42 milyonu aşkın vatandaş, haber gündemini takip etmeyi “önemli” veya “çok önemli” buluyor:
Haber gündemini takip etmek sizin için ne kadar önemlidir?
Bu soruya verilen yanıtların eğitim düzeyine göre kırılımında büyük farklar yok. Haber gündemini takip etmeyi “çok önemli” ve “önemli” bulanların oranı tüm eğitim düzeylerinde %64’ü aşıyor. 18-34 yaş arasında %58 seviyesine gerileyen bu oran, daha üst yaş gruplarında ise %42-52 arasında seyrediyor. (Ayrıntılı tablo için bkz. Ek Tablo 6)
İzlerkitle yorumluyor: Haber gündemini takip etmek neden önemli?
“Özellikle global etkilerin bizdeki yansımasını takip etmek benim için çok önemli. İçerideki gündemde (şu an için en azından) ekonomi ve önümüzdeki yılın seçimi var. Fakat şu anda dünyada dış etkenler daha da etkili ve önemli oldu.” Osman Yazıcı, 39, İstanbul, insan kaynakları iş ortağı
“Ülkemizde olan bitenden haberdar olmak ülkemin yararına ve zararına olan şeyleri paylaşabilmek için önemlidir.” Şükran Yolcu, 62, İstanbul, emekli
“Çok önemli değil. Çünkü her gün gündeme bakmak moralimi bozuyor, malum canım memleketimde sular durulmuyor. Sadece gün içerisinde olan yeni gelişmeleri takip edip ona göre vaziyet almak için bakarım.” Muhammed Faruk Şaar, 22, Van, öğrenci
Haber tüketimi için tercih ettiğiniz dijital platformlar hangileri? Birden fazla seçeneği işaretleyebilirsiniz.
Haber tüketicisinin tercih ettiği dijital platformlar arasında %30 düzeyini sadece haber siteleri ve Google geçebiliyor. En popüler sosyal medya platformları Instagram ve Twitter. Daha düşük tercih oranlarına sahip görünen platform ve mecraların kitlesinin de aslında toplam nüfus düşünülünce oldukça yüksek olduğunu hatırlatmak gerek. Örneğin e-bültenleri yaklaşık 3,5 milyon, podcastleri ise 1,5 milyon kişi tercih ediyor.
İzlerkitle yorumluyor: Platform tercihinin nedenleri
“Haberleri Instagram’dan takip ediyorum. Çünkü televizyondaki haber kanalları bana pek gerçekçi gelmiyor ve Instagram sayfaları son dakika olaylarını daha hızlı paylaşıyor.” Buse Türkmen, 21, Çanakkale, anaokulu öğretmeni
“Haberleri Twitter üzerinden takip ediyorum. Çünkü Twitter’da güvendiğim kişiler veya sitelerden baktığım zaman haberlerin gerçekliğine daha çok güveniyorum.” Beytullah Değirmenci, 22, İstanbul, satış danışmanı
Yaş gruplarına göre platform tercihlerinde büyük farklar yok. Twitter ve Instagram gençler arasında daha yaygın. Haber sitelerini tercih edenlerin oranı ise 18-24 ve 65+ yaş gruplarında düşüyor.
Siyasi, ideolojik ve etnik kimlik kırılımlarına göre haber için tercih edilen platformları da değerlendirdik. İkili gruplar arasındaki en büyük farklar incelendiğinde muhalefete güvenenlerin, iktidara güvenenlere kıyasla Facebook, TikTok ve YouTube‘u daha çok tercih ettiği görülüyor. “Muhafazakâr” tüketicilerin Instagram’daki yoğunluğu daha yüksek. Kendisini “solcu” olarak niteleyenlerin, “sağcılardan” daha fazla tercih ettiği platformlar Twitter ve TikTok iken Facebook, Instagram ve YouTube‘da oranlar çok yakın. TikTok‘u tercih eden “dindar” oranı kendi beyanlarına göre “laik” olanlarınkini 3,8 puan geçiyor. Kimliğini “Kürt” olarak beyan edenlerin “Türk” olarak beyan edenlere haber tüketimi tercihinde en çok yaklaştığı platform da TikTok (%5,3).
İzlerkitle yorumluyor: Platform tercihinin nedenleri
“Haberleri telefon aracılığıyla takip etmeyi tercih ediyorum. Çünkü televizyonda haberler çok detaylı anlatılmıyor ama telefondan araştırdığımda her detaya ulaşabiliyorum, daha verimli oluyor.” Sema Horoz, 22, İstanbul, çocuk gelişimi öğretmeni
“Haberleri televizyondan takip ediyorum. Çünkü telefon ve bilgisayar gibi cihazlara kıyasla daha kolay ulaşabiliyorum.” Ali Erol, 60, Kayseri, emekli
Haber tüketicileri nezdinde, genel olarak daha eski haber mecralarına daha fazla güveniliyor. Bu açıdan televizyon, haber siteleri ve basılı yayınlar tüketicilerce daha güvenilir bulunuyor. Türkiye nüfusunun genelinin daha az aşina olduğu görece yeni mecralardan podcast, e-bülten ve sosyal medyanın tüketici nezdinde güvenilirliği ise daha düşük. Ancak hâlihazırda bu mecralardan haber tüketenlere aynı soru sorulduğunda durum değişiyor ve güven seviyesi yükseliyor.
Aşağıdaki platformlarda paylaşılan/önerilen haberlere ne kadar güveniyorsunuz?
İzlerkitle yorumluyor: Platform tercihinin nedenleri
“Sosyal medyadan ulaştığım haberlere daha çok güveniyorum. Çünkü televizyon haberleri ideolojik olarak patronun yönlendirmesiyle yapılıyor ve gerçekler deforme ediliyor. Sosyal medyada ise haberi yapan daha özgür ve bağımsız olduğu için diğerlerine göre daha güvenilir.” Önder Kızılkan, 44, İstanbul, video prodüktörü
“Haberleri telefondan takip ediyorum. Elimin altında olduğu için daha kolay ulaşabiliyorum.” Hümeyra Kılınç, 22, Konya, market çalışanı
“Mobil haber uygulamalarından takip ediyorum. Çünkü kolayca erişebiliyorum.” Esin Bek, 22, İstanbul, paramedik
Her 100 kişiden 17’si yerel medyayı takip ediyor
“Yaşadığınız bölgede en güvenilir yerel medya kuruluşu sizce hangisi?” sorusuna katılımcıların %82,4’ü, “Yerel medyayı takip etmiyorum” yanıtını verdi. Bir yerel medya kuruluşu söyleyen %17,6’lık kitle ise Türkiye çapında 11 milyon tüketiciyi temsil ediyor.
Katılımcılardan akıllarına gelen ilk beş haber kuruluşunu yazmalarını da istedik. Açık uçlu bu soruda herhangi bir seçenek sunmadık. Katılımcıların %8,4’ü cevap vermedi. %5’in üzerinde hatırlanan haber kuruluşları şunlar oldu: TRT (%10,6), FOX TV (%10), ATV (%7,5), Show TV (%6,2), Habertürk (%6,10), Kanal D (%5,3) ve CNN Türk (%5,1).
Bunu takiben katılımcılara, saydıkları kuruluşlara dair dört soru daha sorduk:
Belirttiğiniz kuruluşların haberlerini hangi sıklıkta görüyor veya tüketiyorsunuz?
İzlerkitle yorumluyor: Habere niçin para ödeyebilirsiniz?
“Son zamanlarda devlet kurumları tarafından bile yalan haberlerin yapıldığını duydum ve bu yalan haberlerin yaygınlaşmasını engellemek için doğru, gerçek haberlere ücret ödeyebilirim.” Sametcan Teke, 22, İstanbul, yazılım geliştiricisi
Bu haber kuruluşlarını hangi mecralardan takip ediyorsunuz?3
İzlerkitle yorumluyor: Bir okur ve bir dinleyici
“İzlemeye vaktim olmuyor, telefondan okuyarak haberlerin takibini yapabiliyorum.” Yunus Emre Akın, 22, İstanbul, öğrenci
“Genelde işyerindeyim ve yoğun bir çalışma temposunda haberleri dinleyerek takip etmek daha kolay oluyor.” İbrahim Şimşek, 44, İstanbul, işletme sahibi
Haberleri hangi cihazlardan takip ediyorsunuz?
İzlerkitle yorumluyor: İki izleyici ve bir okur
“Haberleri izleyerek takip ederim çünkü daha akılda kalıcı ve anlaşılır oluyor.” Ayşe Çelik, 23, İstanbul, yolcu hizmetleri memuru
“Haberleri izliyorum çünkü görsellik daha ilgi çekici ve benim üzerimde daha çok kalıcılık yaratıyor.” Merve Duran, 24, Mardin, Hemşire
“Haberleri okuyarak takip ederim. Çünkü yoğun iş hayatımda uzun uzun haber izlemeye vakit ayıramayabiliyorum.” Belinay Varol, 22, İstanbul, reklamcı
Bu haber kuruluşlarına ne kadar güveniyorsunuz?
İzlerkitle yorumluyor: Aykırı fikir ve bilgiler, haber tüketicisini nasıl etkiliyor?
“Takip ettiğim haber mecrasında görüşlerime ters düşen bir bilgi veya yorum görürsem tepki göstermem. Herkesin görüşlerine saygı gösteririm, düşüncelerine katılmasak bile saygı göstermek zorunda olduğumuza inanıyorum.” Murat Demir, 40, İstanbul, satış ve pazarlama
“Kötü hissedebilirim tabii ki ancak tepkim en fazla takip etmemek olur.” Sedanur Akınay, 23, Yalova, öğrenci
“Hakaret ya da saygı duyduğum birtakım değerleri aşağılayıcı unsurlar barındırıyorsa o mecrayı takip etmeyi bırakırım. Salt bir eleştiriyse ve kaydadeğer birtakım şeyler yazılmışsa okur, incelerim. O kadar!” Doğukan Yaşin, 28, İstanbul, yazar ve yönetmen
Haber Tüketicilerinin Medyaya Bakışı
Özetle, Türkiye’de nüfusun yaklaşık yarısı, haberleri “her zaman” veya sıklıkla takip ediyor. “Asla” haber takip etmeyenlerin oranı %9,8.
Televizyon haber kuruluşları için hem bir numaralı mecra hem de cihaz olarak bir kez daha öne çıkıyor. Haber tüketicileri, özellikle akıllı telefonlar aracılığıyla (%53,6) haber sitelerini, mobil haber uygulamalarını ve video akış platformlarındaki haberleri takip ettiğini söylüyor (toplam %60,6’lık bir kitle).
%47,8’i haber medyasına farklı düzeylerde güven, %22,3’ü güvensizlik ifade eden4 tüketiciler, gazetecilerin mesleki performansından memnun mu? Katılımcılara bunu da sorduk:
“Bir haber tüketicisi olarak Türkiye’de medyanın genel olarak ihtiyaçlarımı ve beklentilerimi karşıladığını düşünüyorum” ifadesine katılıyor musunuz?
Türkiye’deki tüketicilerin sadece %20,3’ü, ihtiyaç ve beklentilerinin haber medyasınca karşılandığı görüşünde. Peki, neredeyse tüm haber medyasının reklama dayalı iş modellerine dayandığı mevcut ortamda tüketiciler, habere para veriyor mu veya hangi şartlarda verir? Araştırmanın bu bölümünde “ücretli haber” tüketimini sorguladık.
Haber içeren bir ürüne (basılı gazete, dijital haber aboneliği, bağış, vb.) en son ne zaman para verdiniz?
“Haber için para ödeyebilirim” ifadesine katılıyor musunuz?
👍 %29,2
👎 %70,8
Haber için ücret ödeyebileceğini söyleyen %29,2’lik kitle, 18,3 milyon vatandaşa denk geliyor. Hanehalkı gelirine göre yanıtlara baktığımızda bir bağıntı göremiyoruz. Yani bu soruya evet veya hayır diyenlerin oranıyla gelir düzeyi arasında bir ilişki yok.
Haber gündemini takip etmeyip önenseme düzeyinde ise ilginç bir ilişki var. Gündemi takip etmeyi “hiç önemli” bulmayanlar ile “önemli” veya “çok önemli” bulanlarda habere ücret ödeyebileceğini söyleyenlerin oranı sadece %20-29 seviyesinde. Gündemi takip sorusuna “önemli değil” ve “ne önemli ne değil” diyenlerde ise habere ücret ödeyebileceğini söyleyenlerin oranı %38-43 düzeyine çıkıyor. (Ayrıntılı tablo için bkz. Ek Tablo 5)
Aynı sorunun gruplara göre kırılımlarında en güçlü ilişkiyi, “mecra tercihi” ve “haber için en son ücret ödenen zaman” boyutlarında görüyoruz. Basılı yayınları tercih edenlerin yarısı habere ücret ödeyebileceğini söylerken dijital video akış platformlarında bu oran %25,9’a düşüyor. Son bir hafta ve bir ay içinde habere ücret ödeyenlerde de oran %50. Ancak bu süre üç ayı geçince aynı oran %27’nin altına iniyor. (Ayrıntılı tablo için bkz. Ek Tablo 7)
İzlerkitle yorumluyor: Habere niçin para ödeyebilirsiniz?
“Ödeyebilirim ancak bu tavsiye veya gözlem yoluyla olur. Yani haberlerin objektif olduğu farklı kişilerce onaylanmış ise mutlaka ben de üye olurdum.” Okan Yakışır, 28, İstanbul, satış danışmanı
“Haber için para ödeyebilirim” ifadesine katılmıyorsanız, neden?
Bugün bile habere para ödeyebileceğini söyleyen 18 milyonu aşkın tüketici var. Potansiyel kitle ise bunun yaklaşık iki katı. Zira “haberin ücretsiz olması gerektiğine” inanan %40’lık kitle bir yana bırakılırsa 37 milyon tüketici, gelecekte belirli şartlar sağlandığında habere para verebileceğini söylüyor.
Muadil haberlerin zaten ücretsiz olarak sunulması, “kopyala-yapıştır” yayıncılığın yanı sıra Türkiye’nin netameli medya ekonomisi ve eksik telif hakları mevzuatıyla da ilgili bir boyut. Ama gazeteciliğin niteliğini daha dolaysız olarak ilgilendiren olgular da var: Milyonlarca tüketici, beklentilerini karşılayan ve güven veren bir gazeteciliğe ücret ödeyebileceğini söylüyor. İçeriğin kalitesi ve derinliği, yayın hızından ve estetikten çok daha fazla önemseniyor.
Bir haber kuruluşunun veya gazetecinin, yapacağınız maddi katkıyı hak etmesi için sizce en önemli unsur hangisi?
Katılımcıların “Diğer” kategorisinde sıraladığı etmenler arasında gazetecinin doğru/gerçek haber vermesinin (%34,4) yanı sıra tarafsız (%26,9), dürüst (%9,3), güvenilir (%9,1), bağımsız (%2,9) ve adil (%1,5) olması öne çıkıyor.
Demokrasi, Siyaset ve Gazetecilik
Fransa’nın önde gelen üniversitelerinden Sciences Po’da yapılan ve 2022 ekiminde yayımlanan bir araştırmada Türkiye’deki medya tüketici pazarını da yakından ilgilendiren iki saptama yer aldı. Birincisi, Türkiye’de siyasi ve toplumsal kesimler arasındaki temel ayrımın artık demokrasi ve otoriterlik arasında olduğu saptandı. İkincisi, siyasi iktidarın kontrolüne giren eskinin ana akım medya kuruluşlarının, bu kimlikle birlikte izlerkitle çeşitliliğini kaybettiği ve artık büyük ölçüde hükûmet destekçilerinin adresi olduğu belirlendi.
Bu raporun son bölümü, söz konusu olgulardan hareketle, medya tüketicilerinin demokrasi-gazetecilik ilişkisine bakışını, farklı izlerkitle segmentlerini buluşturabilen bir ana akım medyanın temel özelliklerinden olan görüş çeşitliliğine karşı tutumlarını, ayrıca siyasi, ideolojik ve etnik kimlikleri bağlamındaki kırılımları ele alıyor.
“Bir ülkede demokrasinin yaşayabilmesi için güç odaklarından bağımsız olarak gazetecilik yapılabilmesi şarttır” ifadesine katılıyor musunuz?
“Görüşlerime ters düşen bir bilgiyi veya yorumu, takip ettiğim haber mecrasında…”
Verilere göre Türkiye’de önemli bir çoğunluk (%69,2), demokrasi için bağımsız gazeteciliğin şart olduğunu ifade ediyor. Kendisinin katılmadığı fikirleri de bir yayında görmeyi istediğini veya en azından buna tahammül edebildiğini söyleyenler de çoğunlukta (%55,3).
Haber tüketicilerinin, medyadan genel bir memnuniyetsizliği var. Kendisini “sağ” ve “muhafazakâr” olarak niteleyenlerde medyadan memnuniyetsizlik oranı %54 seviyesindeyken diğer gruplarda %50-53 bandında seyrediyor.
Demografik özellikler, siyasi-ideolojik duruş ve etnik kimlik kırımlarında gruplar pek ayrışmıyor. “Habere ücret ödeme isteği” ve “haber gündemini takip yoğunluğu” konusunda ise daha büyük farklar söz konusu. Örneğin:
- Habere ücret ödeyebileceğini söyleyenlerin oranı, ideolojik boyutta en yüksek kendi kimliğini “ilerici” olarak tanımlayanlarda (%78,9), en düşük ise “sağ” seçmenlerde (%21,1) görülüyor. Etnik boyutta ise kendisini en yüksek Zaza (%32,5), en düşük Türk (%22,4) olarak tanımlayan gruplarda.
- Haber gündemi takibi, siyasi kutuplardaki kimliklerde daha yoğun. Kendisini muhafazakâr, dindar veya laik olarak tanımlayanların haber gündemi takibini önemli veya çok önemli bulma oranı %75’i aşıyor. “Merkez” siyasi görüşü seçenlerde aynı oran %61’de kalıyor. Türk, Kürt ve Zaza haber tüketicileri arasında bu oranlar yakın düzeyde fakat kimliğini Arap olarak bildiren katılımcılarda haber gündemi takibi %52 ile dibi görüyor.
Haber medyasına bakışta ana etmen: Hükûmete güven
Verileri analiz edince tüketicinin medyaya bakışında ayrıştırıcı etmenin ideoloji veya etnisite değil, “hükûmete güven” düzeyi olduğunu görüyoruz.
“‘Bir haber tüketicisi olarak Türkiye’de medyanın genel olarak ihtiyaçlarımı ve beklentilerimi karşıladığını düşünüyorum” ifadesine ne derece katılıyorsunuz?” sorusuna gelen yanıtların hükûmete güven düzeyine göre kırılımı:
Bu tabloya göre hükûmete güvenmediğini belirten katılımcıların yalnızca %13’ü mevcut medyanın ihtiyaç ve beklentilerini karşıladığını ifade ediyor. Aynı oran hükûmete yüksek güven duyanlar için %44 düzeyinde.5 Yani hükûmeti destekleyen kitlede bile çoğunluk (%56) medyadan memnun değil.
“Hükûmete kesinlikle güvendiğini” belirtenler, diğer katılımcılardan bir noktada daha ayrışıyor. Bu katılımcıların %40’ı farklı görüşte haber görmekten rahatsız olacaklarını söylüyor.
Journo Haber Tüketicisi Araştırması’nın bulgularını uzmanlar yorumluyor:
Kadri Gürsel şöyle devam ediyor: “Bu nedenle ülkemizde gerçek bir medya işlerliğinin olduğu öne sürülemez. Bağımsız gazetecilik yapmak isteyenlerin bunu başarmalarının önündeki engel, maddi imkânsızlık kadar iktidarın gazeteciliğe izin vermiyor oluşudur. Bu çıkmazdan ancak demokratikleşme yoluyla kurtulmak mümkün ama bu da fasit bir dairedir aslında. İyi habercilik ve bağımsız gazetecilik yapmaya çalışanlar bu şartlarda mitolojideki İkarus gibiler. İyi gazetecilik hedefine yaklaştıkları anda engellenirler. Bugün bağımsız haberciliği olanaklı kılacak bir iş modeli geliştirelemese bile gazetecilikten vazgeçmemek gerek, çünkü niyet de çok önemli.”
Reha Başoğul şunları ekliyor: “Türkiye Haber Tüketicisi Araştırması’nın, günümüzde haber sitelerinin okur tanımlamalarındaki dinamik değişkenlikleri, tehditleri algılamaları ve üyelik modelleri gibi reklam gelirlerine ek olarak enflasyonist düzlemde ışık var mı yok mu açısından, medya yöneticileri ve gazeteciler için yol gösterici bir araştırma olacağına ve sektöre yönelik yeni araştırmaları tetikleyeceğine inanıyorum.”
Süleyman Sarılar, yorumunun devamında şu ifadeleri kullanıyor: “İktidarın çeşitli enstrümanları kullanarak medyada sahiplik yapısını değiştirmesi, RTÜK sopası veya Basın İlan Kurumu sopasıyla iktidarı eleştirebilen bağımsız medyayı yok etmesi, Türkiye’de iki bloklu medyanın doğmasına yol açtı. Medya maalesef iktidara övgü/sövgü ile muhalefete övgü/sövgü ikilime sıkıştırıldı. Çoğunluğunu iktidarın kontrol ettiği medya kuruluşları iktidarın her icraatını övmekten, muhalefeti eleştirmekten; muhalif medya diye tanımlanan kuruluşlar ise iktidarı eleştirmekten, muhalefeti övmekten öteye geçemiyor. Kendi siperlerinden karşısında gördüklerine ateş eden bu medya ortamında, sadece gerçekler öldürülüyor. Türkiye’nin bu zehirli iklimden kurtulması gerekiyor. İki tarafın da sadece gerçeklere odaklanması, iktidara da muhalefete de eşit mesafede/yakınlıkta durması gerekiyor. Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında da iktidarı destekleyenlerin bile yarısından fazlası medyaya güvenmiyor. Türk medyasının bu güven sorununu aşabilmesi için, uluslararası gazetecilik ilkeleriyle habercilik yapacak merkez medyanın yeniden inşaası gerekiyor. Yine araştırma verilerine göre merkez medyanın inşaasına bir TV kanalıyla başlamak gerekiyor. Çünkü haberler büyük çoğunlukla televizyondan alınıyor. Kişisel bir deneyimimi de eklemek isterim. ‘Haberse Olay TV verir’ sloganıyla herkese eşit mesafede duracağımızı ilan ettiğimiz Olay TV’nin kuruluş aşamasında, iktidar cephesinde hala görevde olanlar bile tarafsız bir haberciliğe ne kadar çok ihtiyaç olduğunu vurgulamışlar, ‘Biz medyanın büyük bölümüne hükmediyoruz ama inandırıcılığımız yerlerde sürünüyor’ demişlerdi. Ama aynı iktidar bağımsız haberciliğe tahammülü olmadığını gösterdi, 26 gündür yayında olan Olay TV’yi kapattırdı. Türkiye’de bağımsız haberciliğe çok büyük ihtiyaç olduğu açık, iktidarın buna izin vermeyeceği de açık ama, Türkiye’nin bağımsız gazetecileri mutlaka bir yol bulacaktır.”
Neyran Elden şöyle devam ediyor: “Burada iki önemli konu dikkatimi çekiyor: Haber siteleri ve Google’dan sonra haber tüketiminde en çok tercih edilen iki platform olarak karşımıza Instagram’ın ve Twitter’ın çıkması ve habere para ödenmesinde en çok önemsenen unsurların içeriğin kalitesi ve gazetecinin tarafsızlığı oluşu. Biliyoruz ki genç okur ve izleyici haberi yoğunlukla videonun da oldukça fazla tüketildiği sosyal mecralardan takip ediyor. Bütün bunlar önümüzdeki dönemde nitelikli ve objektif gazeteciliğin geleneksel medyada ve internet sitelerinde olduğu kadar ‘trend yakalayan’ Instagram ve TikTok gibi yeni platformlarda da önem kazanması gerektiğini işaret ediyor olabilir.”
İpek Yezdani, sözlerine şunu ekliyor: “Siyasi konjonktür, teknolojik gelişmeler, haber tüketicisinin değişen tercihleri ve bağımsız haberciliği sürdürme isteği beni de diplomasi muhabirliği ve dış haber editörlüğünden kendi kanalımda uzman konuklarla haber-analiz yapmaya itti. 25 yıllık gazete ve televizyon haberciliği tecrübemin ardından her şeyi bırakıp YouTube kanalı açtım.”
Sonuç: Yorumlar ve Öngörüler
Son yıllarda farklı ülkelerde, yüzlerce medya kuruluşuyla yapılan çok sayıda araştırmadan çıkan sonuçlar, habercilikte sürdürülebilirlik için başlıca unsurların şunlar olduğunu gösteriyor: farklılaştırılmış ürün, sağlam bir iş modeli, deneme-yanılma ile sürekli güçlendirilen temel faaliyetler ve uygun bir piyasa ortamı. Bu şartlarda kendi kitlesini yaratan haber kuruluşları; ardından uygun metrikler, doğru iş akışları ve yetenekli insan kaynağını da geliştirerek yeni topluluklara genişleyebiliyor.
Bu bağlamda Journo araştırması, Türkiye’de 2022 sonu itibarıyla haber medyası için manzaranın birçok unsur açısından idealden uzak olduğunu doğruluyor. Ancak bardağın dolu kısmı da var. Örneğin, kutuplaşmanın da etkisiyle siyasi görüş, medyaya yönelik tutumda ayrıştırıcı bir etmen olsa da her 10 kişiden 7’si bağımsız gazeteciliğin önemini takdir ediyor. Fakat nüfusun yarıdan fazlası, bugünkü medyanın ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamadığını söylüyor.
Farklı cinsiyet, gelir düzeyi ve eğitim durumlarından Türkiye’deki haber tüketicilerinin çoğunluğu, kendi görüşüne ters düşen bir bilgiyi veya yorumu takip ettikleri haber mecrasında görmekten rahatsızlık duymayacağını belirtiyor. Tüketicilerin yaklaşık üçte biri haber için para ödemeye hazır. Yeter ki nitelikli, özgün gazetecilik yapılsın…
Bunu yapabileceğini söyleyen tüketiciler habere ne kadar para ödeyebilir? İçeriğin kaliteli olmasından bahsederken tam olarak neyi kastediyorlar? Hangi haber kategorilerinde kaliteli içerik üretilirse abonelik veya üyelik ücreti ödeyebilirler? Ne tür içerikler reklamla finanse edilmeye daha uygun?
İzlerkitle “işe yarar” haber içerikleri istiyor
Saha araştırmasının kapsamını ve ölçeğini aşan bu soruları, Türkiye’nin önde gelen gazetecileri, medya yöneticileri ve iletişim akademisyenlerinin yanı sıra okurlar, izleyiciler ve dinleyicilerden oluşan odak gruplarla yaptığımız bir dizi görüşme ve etkinlikte yaklaşık 50 kişiyle irdeledik.
Erkeklerin ağırlıkta olduğu 35 yaş üstü beyaz yakalılar, siyasi kutuplaşma ortamında geniş kitlelere erişebilen medya kuruluşları açısından “habere para verebilecek” personalar içinde en çok öne çıkan grup olarak yorumlanıyor. Üst düzey bir medya yöneticisine göre belirli görüş/yorum yazarlarını yakından takip eden bu grup, siyaset haberlerine de ücret ödemeye hazır. Evi ve otomobili olan, ağırlıklı olarak Batı’daki metropollerde yaşayan bir izlerkitle bu.
Okurlardan, izleyicilerden ve dinleyicilerden gelen görüşler, “vaziyet almak” için son dakika gazeteciliğine ilgi gösteren sadık kitlenin de sanılanın aksine habere para ödeyebileceğini öne sürüyor. Özellikle seçim öncesi gibi kritik dönemlerde siyasetin yanı sıra ekonomi-finans haberlerinde de hızlı ve kaliteli içerik beklentisi, sıkça seslendirilen bu talebi besliyor.
Haberin ötesi: Aidiyet ve sosyal dayanışma
Siyaseten kutuplaşmış tüketiciler, medya kuruluşlarına ve gazetecilere destek konusunda faydacılığın ötesinde gerekçeler de seslendiriyor. Bağımsız ve tarafsız medyayı desteklemek, “yalan haberlerin yaygınlaşmasını engellemek” gibi idealist gerekçeler bu bağlamda sunuluyor. Bu görüşler; dijital aboneliğin yanı sıra üyelik ve bağışa dayalı izlerkitle gelir modellerinin, etkin bir kurguyla Türkiye’deki haber kuruluşlarının sürdürülebilirliğini destekleyebileceği tezine güç veriyor.
Kültür-sanat ve bilim-teknoloji gibi farklı kategorilerde içeriklere kaydadeğer bir talep olduğu dijital medyadaki erişim ve etkileşim verilerinde gözlense de Türkiye’de bugün faaliyette bulunan görece büyük ölçekli haber kuruluşlarının çoğu bu alanlarda kullanıcıları aboneliğe ikna edebilecek bir fark yaratmakta 2022 itibarıyla zorlanıyor. İzlerkitle, bu gibi kategorilere dikey olarak yoğunlaşan daha küçük ölçekli yayıncıların sunduğu reklam destekli (ücretsiz) içerikleri şu an için tercih etse bile gelecekte bu durum değişebilir.
Kitlesel medya açısında haberin en çok aleladeleştiği kategorilerden olan spor ve yaşam–magazin de reklam güdümlü gelirleştirme yapısını kısa ve orta vadede değiştirmeyecek gibi görünüyor. Merkez medya ile rekabet iddiası olmayan dikeyleşmiş yayıncıların bu alanlarda farklılaşan içerikleri, 2022 itibarıyla yaklaşık 63 milyon kullanıcıdan oluşan izlerkitlenin %1’ine dahi ulaşamıyor.
Neredeyse tüm haber kategorilerinde izlerkitle büyüdükçe erkek oranının arttığını medya yöneticileri dile getiriyor. Buna karşın niş topluluklara odaklanan, daha küçük ölçekli yayınlarda ve bilhassa belirli haber kategorilerinde ve biçemlerde kadınların oranı çok yükseliyor. Bir gazeteci; günlük haber e-bültenlerinin birkaç bin abonesinin yaklaşık %70’inin kadın olduğunu söylerken bir diğeri, COVID-19 salgın sürecinde ürettikleri sağlık gazeteciliği videolarıyla YouTube kanallarına abone kadın sayısının hızla arttığını belirtiyor.
Reklam geliri hâlâ şart fakat geleceği belirsiz
Deneyimli bir medya yöneticisi; Türkiye’de televizyon izlenme oranlarının, araştırmadaki katılımcıların seslendirdiğinden de yüksek olabileceğini belirtti. Reyting ölçümleri de bu görüşü destekliyor. Tüketicilerin yaptıklarını değil, söylediklerini esas alan veriler bu açıdan, katılımcı beyanına dayanan her araştırmada var olan kısıtlılığı işaret ediyor.
Buna karşın bu alanın önde gelen uzmanlarından birinin işaret ettiği gibi araştırmada ortaya çıkan haber tüketicisi pazar verileri, genel dijital reklam piyasasıyla büyük ölçüde uyumlu görülüyor. 2022 itibarıyla Türkiye’de toplanan davranışsal veriler, dijital reklam genel pazarının 60 milyon yetişkin kullanıcı civarında olduğuna işaret ederken 12-18 yaş grubu katıldığında bu sayı daha da artıyor. Bu araştırmada her tür dijital içerik ve platforma değil, sadece haber tüketicilerine odaklanıldı. Bu durumda toplam dijital reklam pazarı ile yetişkin haber tüketicisi kitlesinin kabaca %80 oranında örtüştüğü söylenebilir.
Dijital reklam uzmanlarından medya portalı yöneticilerine ve sosyal medya odaklı bağımsız gazetecilere dek birçok katılımcı, reklam gelirinin süregiden önemine dikkat çekerek mevcut düzende izlerkitle gelirinin “devede kulak kaldığı” görüşünde birleşiyor. Yakın gelecekte izlerkitle gelirini temel alan bir iş modeliyle Türkiye’de bir haber kuruluşunun sürdürülebilirliğe kavuşup kavuşamayacağı sorusuna ise haber tüketicilerinin beklentilerini tam olarak karşılayan, yeterince büyük ölçekli bir girişim 2022 sonu itibarıyla ortada olmadığı için spekülasyonun ötesine geçemeyen olumlu ve olumsuz yanıtlar geliyor.
Türkiye’de birçok reklamveren siyasi baskılar ve ilintili çekinceler nedeniyle eleştirel habercilik yapan kuruluşlara doğrudan reklam veremiyor. Karmaşık bir aracılar ağı ve mekaniğine sahip programatik reklamlar, bu yayıncıların da dijitalde kaydadeğer gelirler etmesini sağlayan bir kanal olarak son dönemde iyice öne çıktı. Ancak Google ve Facebook gibi platformların aracı olarak bu gelirlere (kimi zaman yüksek komisyon bedelleriyle) ortak olduğunu unutmamak gerekiyor.
Dünyanın önde gelen dijital platformları ve e-ticaret devleri, 2022’de birçok ülkede yaşanan yüksek enflasyon ve ekonomik durgunluk sırasında reklam gelirlerinin düşmesiyle ciddi oranda küçülmeye gitti. Medya yöneticileri ve diğer uzmanların paylaştığı veriler, örneğin 2022 sonundaki indirim günlerinde Türkiye’de de markaların dijital reklam harcamalarının bir önceki yılın kabaca üçte biri seviyesinde kaldığını gösteriyor.
Yaklaşan seçimlerin kamu harcamalarında yaratması beklenen yapay artış dışında 2023’ün, Türkiye’deki haber medyasının reklam geliri tarafında zorlanacağı bir yıl olacağı öngörülebilir. Bir uzmanın da belirttiği gibi Türkiye’deki çoğu reklamverenin sadece erişime bakması, yayımlanan içerik ve mecralara dikkat edenlerin az olması, nitelikli gazeteciliğin bu kanaldan finansmanına yönelik engel oluşturmaya devam edecek.
Aboneler 2023’te gelir çeşitlemesine katkı sağlayabilir
2022 kasımında yürürlüğe giren “Dezenformasyon Yasası” ile haber sitelerinin Basın İlan Kurumu’nun resmi ilan havuzuna dâhil edilmesi ise özellikle yerel medyadaki basılı gazetelerin önemli bir mali kaynağının daralmasına neden olabilir. Bu nedenle birçok gazeteninin küçülmesi, kapanması ve bilhassa yerel medyada son yıllarda hızlanan konsolidasyonun sürmesi bekleniyor.
Bu durumda haber medyası için gelir çeşitlemesinin önemi pekişirken abonelik başta olmak üzere izlerkitleye dayalı modeller geçerli bir çözüm yolu gibi görünüyor. ABD ve Avrupa’nın aksine Türkiye’de bu alanda başarılı, büyük ölçekli bir örneğin henüz olmaması, “ilk başlayan” (first-mover) avantajını da akla getiriyor. Fakat birçok uzman, izlerkitle gelirine dayalı bir haber medyası girişiminin 2023’te de başarılı olma ihtimalini düşük görüyor.
Tüketicilerin çoğunun habere para ödemek istememesinin yanı sıra mevcut medya ekosisteminin siyasi ve ekonomik tarafta getirdiği zorluklar buna temel neden olarak gösteriliyor. Ayrıca üst düzey bir medya yöneticisi, “Dijitalde trafik üretip para kazanmayı bilenler, haber alanını da ele geçiriyor. Gerçek haberciler ise dijitalde trafik üretip para kazanmayı bilmiyor. Bu nedenle, içinde haber olmayan bir habercilik sistemi oluşuyor” diyor.
Bu dışsallıkların yanı sıra giderek pahalanan teknoloji tarafındaki kısıtlılıklar da 2023’te haber medyasını zorlamaya devam edecek. Toplumsal kutuplaşmanın izlerkitle üstünde yarattığı olumsuz etkilerin ortadan kalkması her halükârda uzun bir zaman alacak. Tüm bu olgulara rağmen araştırmadaki veriler, kaydadeğer sayıda haber tüketicisinin talep ve beklentilerine yanıt veren medya kuruluşlarına ve gazetecilere sessiz bir mesaj veriyor. Onlar, kendilerine “Neden?” diye soranlara, bu verilere dayanarak şu yanıtı verebilirler: “Neden olmasın?”
Dipnotlar
1 : Bu kaynaklara üç örnek: Reuters Dijital Haber Raporu, IPI Türkiye Dijital Medya Raporu ve NewsLab Turkey araştırmaları
2: Buraya kadar ismi geçen kuruluşlar arasındaki Mynet haber dışında birçok hizmet sunduğu için bu kıyaslamaya dâhil edilmedi. Cumhuriyet ve Haber 7 aramalarının bu yayıncılar için mi, yoksa bu kelimelerin diğer anlamları esas alınarak mı yapıldığını Google Trends verileri ayırt edemediğinden bunlar da hariç tutuldu. “Sabah” aramalarının bir kısmının örneğin “sabah ezanı” vaktini aramak için yapılmış olması mümkün. Google Trends’in ilgili etkileşimli grafiği şu sayfada.
3: Bu ve sonraki iki soruda, katılımcılara birden fazla seçeneği işaretleyebileceklerini söyledik.
4 : Reuters Enstitüsü araştırmasında, “‘Haberlerin çoğuna genelde güvenilebilir’ ifadesine katılıyor musunuz” diye sorulmuştu. “Evet” yanıtını verenlerin oranı Türkiye’de %36, Almanya’da %50, ABD’de %26 çıkmıştı. Journo araştırmasının katılımcılarına yöneltilen sorunun bu açıdan iki farkı var: Birincisi, “genel” olarak haber medyasını değil, katılımcıların aklına gelen ilk 5 kuruluşa göre güven düzeylerini sorguladık. İkincisi, yanıtlarda evet-hayır şeklinde bir çift kutup yerine, toplam 5 düzeye yer vererek grinin tonlarını da görmek istedik.
5 : “Muhalefete güven” düzeyi ile medyadan memnuniyet arasında böyle bir ilişki yok. Bkz. Ayrıntılı tablo ve aşağıdaki Ek Tablo 8
Ek Tablolar
Ek Tablo 1
Saha Araştırmasının Demografik Örneklemi (1.000 Katılımcı):
Ek Tablo 2
Ek Tablo 3
Ek Tablo 4
“Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hayat görüşünüzü ve kökeninizi nasıl tanımlarsınız? (Dilediğiniz sayıda seçeneği işaretleyebilirsiniz.)” sorusuna ankete katılan 1.000 kişinin verdiği yanıtların dağılımı:
Ek Tablo 5
“Haber gündemini takip etmek sizin için 1-5 arasında ne kadar önemlidir? (1=Hiç önemli değil, 5=Çok önemli)” sorusuna gelen yanıtların yaş ve eğitim düzeyine göre kırılımı:
Ek Tablo 6
“Haber için para ödeyebilirim.” ifadesine katılıyor musunuz?” sorusuna gelen yanıtların gelir düzeyi ve “haber takibi önem düzeyine” göre kırılımı
Ek Tablo 7
“Haber için para ödeyebilirim.” ifadesine katılıyor musunuz?” sorusuna gelen yanıtların “mecra tercihi” ve ‘haber için en son ücret ödenen zaman’a göre kırılımları:
Ek Tablo 8
Muhalefete 1-5 arasında ne derece güveniyorsunuz? (1=hiç güvenmiyorum, 5=Kesinlikle güveniyorum)