Dosya

3 dijital platformda spor yayıncılığı: Takipçi çok, etkileşim az

Instagram, YouTube ve TikTok’taki 44 spor yayıncısı, yüksek takipçi sayılarına kıyasla oldukça düşük bir etkileşime sahip. En yüksek beğeni/takipçi oranına ulaşan Derin Futbol’un yayımlandığı Beyaz TV’nin Spor Müdürü Onur Yıldız, “Z Kuşağı’nı yakaladıkları” görüşünde.

Ajansspor Genel Yayın Yönetmeni Kenan Başaran, dijital medyada “amigodan daha amigolaşanların” çok izlendiğini söylüyor. TRT Spor yorumcusu Evren Göz özgünlüğü vurguluyor. Atahan Altınordu ise “Socrates’in bilgi ve rahatlık dengesini iyi kurduğunu” belirtiyor.

Bu araştırma için 24-25 Haziran tarihlerinde TikTok, Instagram ve YouTube’da 100 binin üzerinde takipçisi olan 44 spor yayıncısını inceledik. Bu yayıncıların son 5 gönderilerinin ortalama beğeni sayılarını kaydettik. Ayrıntılı tabloyu bu içeriğin sonunda bulabilirsiniz. Sonuçlar özetle şöyle:

  • 44 yayıncının ortalama takipçi sayısı 1 milyonu aşıyor. En çok takipçisi olan 5 hesap şöyle: Galatasaray’ın Instagram hesabı (11.4 milyon), Fenerbahçe’nin Instagram hesabı (7.8 milyon), Futbotv’nin TikTok hesabı (5.9 milyon), Beşiktaş’ın Instagram hesabı 4.9 milyon, BuzzSpor’un TikTok hesabı (4.4 milyon).
  • 44 yayıncının ortalama beğeni sayısı ise sadece 62.691. En yüksek beğeni sayısına sahip 5 hesap şöyle: Derin Futbol’un YouTube hesabı (929 bin), Galatasaray’ın Instagram hesabı (279 bin), Fenerbahçe’nin Instagram hesabı (235 bin), Hastalık Bu Futbol adlı YouTube kanalı (213 bin), Kısa Paslar YouTube kanalı (154 bin).
  • Takipçi başına beğeni oranına göre ilk 5 hesabın tamamı YouTube’da yer alıyor: Derin Futbol (3,69), Kısa Paslar (0,66), Hastalık Bu Futbol (0,31), L1 Üçgen (0,31), Sansürsüz Futbol (0,26)
  • 44 yayıncının ortalamada en yüksek takipçi sayısını yakaladığı platform TikTok (2,4 milyon). Ortalama beğeni sayısında ise birinci sırada YouTube var (100 bin). Aynı zamanda YouTube, yayıncıların takipçi başına en çok beğeni aldıkları platform (0,35)

Algoritmalar, eğlence ve yorumu öne çıkarıyor

Spor yayıncılarının dijital platformlardaki etkileşimleri, takipçi sayılarının oldukça gerisinde kalıyor.

  • Dijital platformlarda, 500 bin üzeri takipçisi olan Tivibu Spor ve NTV Spor’un etkileşimi binlerde, A Spor’un ise 3 binlerde. YouTube’da 1 milyon takipçisi olan S Sport’un beğeni sayısı 2 binlerde. Süper Lig’in yayıncı kuruluşu olan beIN Sports’un da yine 1 milyonu aşan takipçi sayısına rağmen beğeni sayısı 5 binlerde kalıyor.
  • Türkiye’nin en köklü spor gazetelerinin bu platformlarda yayımladığı içerikler de benzer bir durum var. Fotomaç, 337 bin takipçi sayısıyla 2 bin etkileşim bile alamazken 288 bin takipçi sayısıyla Fanatik, paylaştığı 5 gönderide yalnızca 418 etkileşim aldı. En çok takipçi sayısı TikTok’ta olan Maçkolik ise 908 bini aşan takipçi sayısına rağmen 305 beğeni de kaldı.
  • Spor kulüplerinin dijital yayın platformlarındaki performansı da çok farklı değil. “4 Büyükler” sosyal platformlarda milyonlarca kullanıcı tarafından takip edilse de beğeni ortalamasına bakıldığında diğer birçok yayıncının gerisine düşüyorlar. En çok takipçi Galatasaray’da, en yüksek etkileşim ise Fenerbahçe’de.
  • Bu platformlarda yoruma dayalı eğlence içeriklerinin, genelde bilgiye dayalı analiz içeriklerinden daha çok etkileşim aldığını bir kez daha görüyoruz. Ancak istisnalar da var. İzlenmeye sayıları yüksek olan yayıncılar arasında örneğin Socrates Dergi ve Vole öne çıkıyor.

Peki yayıncılar, spor içeriklerinin dijital platformlardaki performansı ve medyanın geleceğiyle ilgili neler düşünüyor.

Onur Yıldız, "Z Kuşağı’nı yakaladık, yorumcularımız renkli" diyor.

Derin Futbol ve Beyaz Futbol’un da yayıncısı olan Beyaz TV’nin Spor Müdürü Onur Yıldız, “Yorumcularımızla yaşımız Z kuşağının çok çok üstünde olsa da kendimizi güncellemeyi başardık. Biz Z Kuşağı'nı yakaladık, yakaladığımız için de dijital medyada bu kadar başarılıyız” dedi ve şunları ekledi:

  • YouTube’da bu kadar etkili olmamızın sebebi, yorumcularımızın çok renkli olmasından kaynaklanıyor bence. Beyaz Futbol yorumcuları, her an her şeyi söyleyen çok dikkat çekici yorumcular. Hepsi tam bir televizyon ya da dijital yayıncılık anlamında YouTube yıldızı. Yorumcularımızın renkli hareketleri, yorumları, konuşma tarzları ve tavırları YouTube seyircisini çok çekiyor. 
  • Sporun sadece saha içindeki kısmını değil, insanların o istediği tartışma, kaos gibi durumları da en iyi yapan programlardan biriyiz… Televizyon programlarını YouTube’a da koyduğumuz için YouTube seyircisini de düşünerek oralara da espriler ya da birtakım aksiyonlar eklemek durumundayız. Zaten bizim de en sevilen yönlerimizden biri bu. İnsanlar hem televizyonda izliyor, sonra tadını biraz daha almak doya doya izlemek için açıp YouTube’da yeniden izleyebiliyor. 

Onur Yıldız’a göre geleneksel ve dijital medyanın bugünkü ağırlığı “yarı yarıya.” Sıcağı sıcağına, anlık iletişimde televizyonun hâlâ önemli rol oynadığını belirten Yıldız, tamamen dijitale geçilmesinin ancak uzun yıllar sonra mümkün olabileceğini düşünüyor.

Kenan Başaran: “Geleneksel medyayı ayakta tutan orta yaş ve üstü”

Ajansspor Genel Yayın Yönetmeni Kenan Başaran, geleneksel medyayı ayakta tutan kesimin orta yaş ve üstü izlerkitle olduğunu belirtiyor. Referans, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde uzun yıllar spor editörlüğü ve yazarlığı yapan Başaran şunları ekledi:

  • Özelde spor, genelde tüm medyadaki dijitalleşme, geleneksel medyanın egemenliğini yıkacak. Bugün geleneksel medyayı ayakta tutan orta yaş ve üstü insan grubu. Bugünün Z kuşağı, yarının yaşlı nüfusu olduğunda belki dönüşüm tamamlanacak. Elbette dünyayı sarsan çok sıra dışı gelişmeler olur da dijital devrim çökerse geleneksel medya belki yeniden bir seçenek hâline dönüşebilir. 
  • Bugün bile spor medyası geleneksel medyadan daha belirleyici hâle geldi. Zaman ve mekân kısıtlaması olmayan dijital medya, tüm olay ve olguları kısa sürede okuyucuya ulaştırarak geleneksel medya için her şeyi bayatlaştırıyor. Geleneksel medya ayrıca habere ve haberciye yatırım yapmayı da bıraktığı için ertesi sabaha çok özel içerikleri sunamıyor. 
Kenan Başaran

“TV yorumcularının gözleri sürekli cep telefonlarında”

  • Tabii bu eleştiri özellikle bizim ülkemiz için geçerli. Geleneksel medyanın içerikleri de ancak dijital medya tarafından yeniden sürüme sokulduğunda dikkat çekiyor. Bu, gazeteler için olduğu kadar TV’ler için de söz konusu. Bugün çok ses getiren spor programları esasen reyting listelerinde ilk 10’a bile girmiyor. Onları çok konuşulur hâle getiren dijital medyanın yeniden üretimidir. 
  • Basit bir örnek vermek gerekirse TV’lerdeki tüm yorumcuların gözü sürekli cep telefonlarında. Konuşmalarının bir an evvel dijital medyaya düşüp yankılanmasını istiyorlar çünkü. Dijital medya, geleneksel medyanın yazma ve konuşma biçimini doğrudan etkiledi. Ayrıca izlenirliğini de içeriklerini de etkiledi ve dönüştürdü. Gündem belirleme de de öne geçti. Gelecekte bu daha da güçlenecek. 
  • Son somut örneği geçtiğimiz aylarda Beşiktaş kongresinde gördük. Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, bazı yöneticilerin dijital medyadaki yayınlardan ötürü yeni dönemde görev almak istemediklerini itiraf etti. Eskiden geleneksel medya koltuktan ederdi oysa…

“YouTube’daki yorumcular, bir amigodan daha amigolaşabiliyor”

YouTube kanallarının “RTÜK kıskacında olmadığı için daha özgürce yayın yaptığını” dile getiren Kenan Başaran, durumu, ilk özel televizyonların kurulduğu 1990’ların başına benzetiyor. O dönemde TRT’nin tekeli son bulunca özel televizyonlarda bir içerik patlaması yaşanmıştı. Bunlar arasında da kaliteliler az, kalitesizler boldu.

“YouTube’daki yorumcular kendilerini hiçbir şekilde medya ilkeleriyle sınırlamıyor. Bir amigodan daha amigolaşabiliyor ki birçok kanal zaten “taraftar kanalı” hüviyetinde” diyen Başaran, bugün de bu platformda hem uluslararası standartlarda nitelikli spor içeriklerine, hem de “avam,  tutarsızlıktan beslenen kanallara” rastlanabildiğini belirtiyor.

4 gazetedeki 1.778 haberin bize söyledikleri: Bunun adı spor değil, futbol haberciliği

Atahan Altınordu: “Socrates bilgi ve rahatlık dengesini iyi kurdu”

YouTube’da en çok izlenen spor kanalları arasında alan Socrates Dergi’nin editörü Atahan Altınordu, dijitaldeki başarıyı, yansıttıkları arkadaş ortamına ve samimiyete bağlıyor:

  • Televizyondan alışık olduğumuz resmiyet ve soğukluk dijital medyaya taşındığında bunun ilgi görmediğine, yürümediğine şahit oluyoruz. O içerik dijital medyada gitmiyor. İzleyici yine bir şekilde liyakat sahibi olmanızı bekliyor. Tabii beklemeyen de var ama bu içeriklerin de çok uzun ömürlü olamadığını görüyoruz. Genel izleyici, ilgisini biraz daha kendine yakın gördüklerine ve samimi bulduklarına yöneltiyor. Bu insanların da konu hakkında ilgi ve bilgi sahibi olduklarını gördükleri sürece, biraz daha laubalileşmesine ve kendi arkadaş ortamlarındaki sohbetlere benzer sohbetler yapmasına izin veriyorlar. 
  • Ama burada o ilgi ve bilgi konusu çok önemli. Senin konuya hakim olduğunu bilip buna rağmen yeri geldiğinde o şekilde konuşmayı tercih ettiğini düşünmeleri önemli. Socrates’in bu bilgi ve rahatlık dengesini iyi kurduğunu düşünüyorum. İnsanlar, ekranda gördükleri figürlere uzaktan bakıyor gibi değil de onları kendi çevrelerinden biriymiş gibi görüyor ve öyle de söylüyorlar. Bir de şunun iyi yansıdığını düşünüyorum: Buradaki insanlar birbirleriyle arkadaşlar. Çok fazla ego, kibir, kişisel hırs işin içine girmiyor. Bir arkadaş grubundaki insanlar ağabeyleriyle, ablalarıyla, kardeşleriyle beraber yayıncılık yapmaya çalışıyor ve takip edebildiğim kadarıyla bu dışarıdan da tam olarak bu şekilde görünüyor. O arkadaşlık ve samimiyet yansıyor. Bence Socrates’in sevilme sebeplerinden en önemlisi bu.

YouTube’da en çok ilgi çeken spor içerikleri

Altınordu, YouTube’da hikâyelerin ve “hap bilgilerin” ilgi çektiğini belirterek “Biraz dergi mantığı gibi işliyor. Tabii ki her şeyin alıcısı var ama genellikle derin analizlerden ziyade, insanların birebir sohbet ediyormuş hissi yaşamak istediklerini düşünüyorum” diyor. “Bir de gerçek ya da yalan fark etmeksizin; transfer haberleri ya da kulüplerin içinden bilgiler geleneksel medyada olduğu gibi dijital medyada da yoğun ilgi görüyor” diye ekliyor.

TRT Spor Yorumcusu Evren Göz ise geleneksel ve dijital medyadaki spor içeriklerinin üç boyutuna dikkat çekiyor: Biçim ve gelir.

  • Örneğin YouTube’da TV kanallarının ayrı içerikler yaptığı başka bir alan oluşuyor. TV’de montaj stili, programların süreleri ve içerikleri farklı. Dijitalde biraz daha kısa, biraz daha dinamik montaj, söylem dilinde de biraz daha rahat bir ortam var. Şimdilik ayrı gibi görünse de zamanla bunun bütünleşeceğini, tek parça olacağını düşünüyorum. 
  • Dijitaldeki kanalların sayılarının artması, maddi gelir anlamında da spor yayıncılığı yapan insanlar için olumlu. Yalnızca TV, gazete ve dergilerin olduğu dönemde kurumların sayısı kısıtlıydı. Şimdi kurumların daha da artması, insanlar için gelir kalemlerinin de artmasına sebep oldu.
Evren Göz'e göre YouTube'da özgünlük ve dinamizm önemli.

Göz’e göre bir başka kilit unsur, zamanlama. Dijitalin geleneksel televizyondan en önemli farkının, içeriğin istenen zamanda ve “ileri-geri sararak” tüketilebilmesi olduğunu belirten Göz, alternatiflerin çoğalmasının, içerik sürelerinin kısalmasının ve insanların daha az zamana sahip olmasının yayıncıları da etkilediğini vurguluyor. 

“YouTube kanallarında genelde özgün, çoğu zaman insan hikâyelerine dayalı, sıradan olmayan, farklı dinamik içeriklerin daha çok tuttuğunu düşünüyorum” diyen Göz, sözlerini şöyle tamamlıyor:

  • Ana akım medyada kıyafetinden üslubuna kadar daha farklı bir yapı var. Çünkü izleyicisi bile daha farklı. Ana akım medyada, daha köşeli, daha seçerek ve daha sakin, herhangi bir aşırı tempo yapmadan programlar yürütülebiliyor ama dijitalde öyle değil. Dijitalde biraz daha diyalog lazım. Orada karşılıklı atışma, hiciv, espri, daha rahat bir üslup gerekiyor ama laçka olmadan tabii, orada ince bir çizgi var. Yani rahatlık ve samimiyetle cıvıklık arasında ince bir çizgi olduğunu düşünüyorum. Ana akım medyayı biraz daha derli toplu TV adabıyla, dijitali de çok cıvıklığa kaçmadan daha rahat, samimi sanki bir kafede, bir parkta, bahçede oturur gibi sohbet ediyor havasında değerlendirebiliriz. Birisi daha rahat daha günlük dilden, öteki tabii ki TV’nin getirdiği ağırlıkla, daha TV diliyle, yayıncılık diliyle ele alınıyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

‘Arkadaşlar, sorunuz yok mu gerçekten?’

Didem Çam

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Fotomaç gazetesinde stajyer muhabir olarak görev aldı. 2012 yılından bu yana çeşitli TV, gazete, dergi ve haber portallarında muhabirlik, spor muhabirliği ve editörlük yaptı. Serbest gazeteci.

Journo E-Bülten