Gazeteciler için ‘genç, güleryüzlü ve dünyalı’ bir dergi olma iddiasıyla 2015 martında yayın hayatına başlayan Journo, bundan tam bir sene önce Journo.com.tr oldu ve şu anda baktığınız ekrana taşındı. Tüm medya profesyonellerine hitap etmek için konularını çeşitlendiren platformumuz, bu bir yıl içinde YouTube‘dan Soundcloud‘a birçok farklı mecraya özel içerik yarattı. Sadece web sitemiz için 130’dan fazla gazetecinin 600’den fazla özgün haber üretmesi karşısında ne denebilir ki? Ellerimize sağlık!
İnsanın yaptığı işi anlatması zor elbette. Gün içinde farklı farklı mesaileri olan ekibimizi gecenin bir vakti ya da sabahın köründe Journo için çalışmaya iten şeylerden bahsedebilirim belki. Medyanın ve gazeteciliğin geleceğine dair konuları, yenilikçi biçimlerle sunmak bizi çok heyecanlandırıyor mesela. Tek bir haber için saatler vermekten bu yüzden yüksünmüyoruz. “Bunu en fazla bin kişi okur” dediğimiz bir mesleki dosyayı en iyi şekilde sunmak için kılı kırk yarmak bizim gündelik rutinimiz. Ve bundan zevk alıyoruz. Ya da bir virgül, bir inceltme imi üzerine tartışmak, bunun takıntı değil gereklilik olduğunda ortaklaşmak bu ekibe huzur veriyor. (Garip, değil mi?) Ha unutmadan, iyi başlığı bulunca Twitter’dan gelecek RT’leri beklemek ve ürün alıcısına ulaşana kadar rahat etmemek gibi alışkanlıklarımız da var tabii…
Yaptığımız işi iyi bir restoran işletmeye benzetiyorum aslında. Başkasının yemeğini “Beyoğlu’ndan Hacı Abdullah Lokantası’nın yemeğine göre” diyerek servis etmiyoruz. Beğenilir-beğenilmez; kendi yemeğimizi iyi yapıp, kendi sunumumuzu geliştirmeye odaklanıyoruz. Ve yemeyeceğimiz yemeği asla misafirimizin önüne koymuyoruz. Varsın o gün az çeşit çıksın. Menüde tadı birbirinin aynı 20 çeşit olacağına iki çeşit gerçek besin, sofistike sunum olsun. ‘Fast food’a karşı ‘slow food’u, hızlı gazeteciliğe karşı yavaş gazeteciliği savunuyoruz.
Tüm bunlar iyi bir mutfak ve idealist bir patronajla mümkün elbette. Her yerde dile getirdiğim için buradan söylemekte de beis görmüyorum: Bence genç kuşağın en iyileriyle çalışıyoruz. Bu platformda gördüğünüz isimlerin her biri medyanın geleceğini temsil ediyor. Ve tabii Sendika: Gazeteciler Sendikası olmasa böylesine rahat ve huzurlu bir çalışma ortamımız olmazdı. “Darısı tüm Türkiye medyasının başına” diyoruz.
Basılıda üçüncü, dijitalde ikinci yılımıza girerken meslek içi tartışmaların kürsüsü olma, günümüz medyası için çözümler önerme, farklı içerik formlarını gösterme ve gazetecilerin yeni medya olanaklarından yararlanmasını sağlama hedefimize daha sıkı bağlanıyoruz.
2017’de de siber güvenlikten app’lere, seyahatten sağlığa, dizilerden yeme-içmeye geniş bir yelpazede merak ettiklerimizi sizlerle paylaşmaya söz veriyoruz.
Yerel siyasetin kayıkçı kavgaları ve medya içindeki boş atışmalar inanın ilgimizi hiç çekmiyor. ‘Gelmekte olan’ı anlamak istiyor, bizimle aynı yolda yürüyen tüm dostlarımıza teşekkür ediyoruz.
İyi ki varsın Journo!