Kitap

Kavgam: ‘Sıradan’ hayatın sıradışı hikâyesi

Norveçli yazar Karl Ove Knausgaard altı ciltlik Kavgam (Min Kamp) otobiyografik roman serisiyle 2009 yılından bu yana tüm dünyayı sallıyor.

Kavgam serisi 22 dile çevrildi, dünyada büyük bir heyecan dalgası yarattı, deli gibi sattı ve birçok ödül aldı.

Knausgaard, bu romanlarda ‘kendi hayatını’ anlatıyor. Ama öyle böyle değil! Gerçek isimlerle, gerçek zamanlarla, gerçek olaylarla!

Kitap ilk yayınlandığında Norveç’te çok büyük patırtı kopmuş. Öyle ki, her 9 Norveçli yetişkinden 1’i kitabı okumuş.

İlk cilt yayınlandığında ailesi ona dava açmış ve karısı terk etmiş.

Çünkü roman gerçek bir ‘itiraflar’ serisi. En mahrem anlar, büyük pişmanlıklar, kendini ve diğerlerini acımasızca suçlamalar, en çıplağından öfke nöbetleri. Kısacası, bir hayattan naklen yayın.

Kitapla ilgili şahsi duygularım şöyle: İlk cildi (adından dolayı biraz önyargılı olarak) elime aldığımda, çok şaşırtıcı bir şey oldu. Sineğin bala yapışması gibi yapıştım sayfalara. Yazara aynı anda hem büyük saygı duydum, hem acayip tırstım, hem de fena halde kıskandım. Sonuçta -bir yazar olarak- heyecandan uçtum.

Ne yazık ki bizim ülkede kitap karşısında benim gibi heyecandan uçan insan sayısı pek fazla değildi. Kitapla ilgili hep şöyle cümleler duydum: Ay çok sıkıcı, teşhirci, fazla ayrıntı var, ne olmuş yani ben de yazsam benim hayatım da roman olur, vs vs.

kavgam-cilt-1Lafın kısası, dünyayı sallayan roman(lar) Türkiye’de henüz tam algılanamadı.
Romanların dünyada bu denli başarılı olmasının iki sırrı var bence. Birincisi adıyla ilgili… Serinin adı ‘Kavgam’ı, bilerek seçmiş Knausgaard.

Büyük ideallerin (!), büyük projelerin adamı Hitler’e gönderme olarak. Bir nevi nanik!

Çünkü Knausgaard’ın Kavgam’ında ‘sıradan /önemsiz bir adam’ var. O adamın beceriksizlikleri, aptallıkları, mücadelesi anlatılıyor.

Knausgaard altı ciltlik romanıyla ‘hayat, ancak büyük ideallerle anlam kazanır’ laf salatasına sağlam bir çalım atıyor.

Çünkü asıl ‘challenge’, büyük idealleri olmayan / sıradan bir hayatı dolu dolu yaşamaktır. Asıl cesaret budur. Asıl anlam budur.

Kavgam işte o sıradan hayatın romanı. Ama sadece büyük bir yazarın yazabileceği sıradan bir hayat bu! Çünkü, insan ruhunun en derinlerine korkusuzca yapılan sondajlar içeriyor. Ve o kadar derinlerde, güzellikle çirkinlik iç içedir. Kibirle sonsuz bir aşağılanma duygusu kucak kucağadır.

İnsanla ilgili en doğru tanım bence şudur: İnsan bir çelişkiler yumağıdır.

Çelişkiler içinde yuvarlanmayan, kendinden pek memnun, her şeyi doğru doğru dosdoğru yaptığına inanan insanlardan kaçının! Çünkü onlar tehlikelidir.

Gerçek insan, çelişkiler içinde kulaç atar. İyilik ve kötülük, güzellik ve çirkinlik arasında gider gelir. Akıllılık ve aptallık arasında mekik dokur. İnsanı insan yapan bu mücadeledir. Dışarıdan dikte edilmeyen, insanın kendi ruhunda kopan bu mücadele! İnsanı güzelleştiren budur.

asik-bir-adamKnausgaard’ın fotoğraflarına bakın. Ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bütün bir ömrü, her anını didikleyerek, kendini her an gözlemleyerek ve sorgulayarak geçirmiş bir adamın güzelliğidir o.

Bir röportajında şöyle diyor: “Hayatım boyunca en çok istediğim şey ‘iyi bir adam’ olmaktı. Ama sonra bu romanları yazdım ve sonuçta iyi bir adam olamadığımı kabullenmek zorundayım. Çünkü bu romanları yazmakta ahlaksızca bir taraf var.”

İşte bu vicdan muhasebesini ancak ‘kendisiyle ölümüne didişen’ bir adam yapabilir.

Romanın başarısının diğer sırrı ise, biz modern zaman okurlarına ‘Carpe Diem’i hatırlatması.

Ne var bunda demeyin. Çünkü teknoloji devriminden sonra dünya çılgın bir hızla dönerken ve hayatlarımız Facebook, Instagram, Twitter eşliğinde delirtici bir gündemle, paldır küldür geçerken değil ‘an’ı, ayları yılları bile yakalayamıyoruz artık.

Hiçbir şeyi ‘gerçekten’ yaşayamıyoruz, hissedemiyoruz. Yaşar gibi, hisseder gibi yapıyoruz. Çocuklarımız haberimiz olmadan büyüyor, ne olduğumuzu anlamadan yaşlanıyoruz, aşk aşk diye sayıklarken gerçek bir aşk yaşamadan ömürleri tüketiyoruz.

Kavgam işte bize bu korkunç gerçeği hatırlatıyor: Hayatlarımızı nasıl ıskaladığımızı. Ve bizi o eski, dingin, iç sesimizi duyabildiğimiz çağlara geri götürüyor.

Okuyun, okutun.

İnsan olmayı yeniden hatırlamak ve hayatı ıskalamaya bir kitap okumalık ara vermek için.


* Kitapların ilk ikisi Türkçede yayınlandı (Monokl Yayınları)
Kavgam (2015)
Aşık Bir Adam (2016 Mayıs)

Neslihan Acu

İstanbul'da doğdu, 1995'ten bu yana İzmir'de yaşıyor. Boğaziçi Üni. Mühendislik Fak. mezunu. Gazeteciliğe İzmir Life dergisinde röportajlar yaparak başladı. Medyatava'da üç yıl medya yazıları, Yeni Asır'da dört yıl köşe yazıları yazdı. Yayımlanmış yedi romanı var: Meltem K'yı Kim Öldürdü, Kadından Donkişot Olmaz, Ne Güzel Bir Hiçlikti Aşk, Kuzgunun Şarkısı, Artık Ayrılsak Diyorum, İyi Tanrının Çocukları, Z Yalnızlığı.

Journo E-Bülten