İnşaat çalışmalarında onlarca yıllık ağaçlar kesiliyor. Kentsel dönüşüm yapan müteahhitler başka çarelerinin olmadığını söylüyor. Çevre Avukatı Ocak ise aynı fikirde değil.
Van Depremi sonrası tanıştığımız ‘kentsel dönüşüm’ süreci başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde tüm hızıyla devam ediyor. İstanbul’da, neredeyde her mahallede bir yıkım çalışması görmek mümkün. Türkiye genelinde 10 milyon konutu kapsayarak başlayan sürecin en can alıcı kısmı ise, yıkılan binalarla beraber kesinlen ağaçlar. Kaybedilen ağaçlara dair net bir rakam yok, ancak bu konuda yüzlerce habere ulaşabilmek mümkün.
İstanbul’da kentsel dönüşüm en yoğun yaşandığı ilçelerin başında gelen Maltepe’nin Altıntepe Mahallesi’nde 1 hafta önce yıkımına başlanan bir binanın bahçesindeki irili ufaklı onlarca fidan ve çam ağacı kesildi. Konuştuğumuz inşaat çalışanlarının ağaç kesimine dair açıklaması ise “Çalışma alanı açmamız gerekiyordu” oldu.
‘Kentsel dönüşüm ağaç kesmeden de olur’
İstanbul Barosu’ndan çevre ve ekoloji avukatı Alp Tekin Ocak ile kentsel dönüşüm sürecinde ağaçların kesilmesi ile ilgili kanunları, bu kanunların yaptırımlarını, yurttaşların sahip olduğu hakları, inşaat şirketlerinin yanlışlarını konuştuk. Av. Ocak sözlerine, “Öncelikle, dönüşümden önce değişime ihtiyacımız var, ağaç kesmeden de dönüşüm olabilir. Ağaçları sevin ey ‘bey’ler” diyerek başladı.
Ağaçların cinsi ve bulunduğu yere göre tabi oldukları yasa ve bu yasaların uygulanma biçiminin değiştiğini belirten Av.Ocak, söz konusu kanunları ve yaptırımlarını şöyle açıkladı: “Örneğin,bazı ağaçlar Orman Kanunu kapsamında orman ağacı statüsünde çam, sedir vb. Bu tür ağaçları kendiniz yetiştirseniz, tapulu mülkünüz üzerinde olsa dahi kesilmesi için bulunduğunuz yerde olan Orman İşletme Şefliğinden izin alınması gerekiyor. Aksi takdirde izinsiz ağaç kesme eylemi sayılıp, Orman Kanununa muhalefet suçu işlemiş olursunuz. Bu suçu işleyen kişiler hakkında Cumhuriyet Savcılığına şikâyet ihbarında bulunabilir, suçun kovuşturulmasını sağlayabilirsiniz. Bir site veya apartman bahçesinde bulunan ağaçların kesilmesi için de apartman yönetim kurulu kararı alınmasına ihtiyaç vardır.Orman Kanunu Cezai hükümler başlığında; Madde 91, 14’üncü maddenin (A) ve (B) bentleri ile yasak edilen fiillerde ‘ağaç kesenler, kökünden sökenler veya hayatiyetini sona erdirecek şekilde boğanlar üç aydan beş yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır’ hükmü vardır.”
‘Şirketlerin takdirine bırakılamaz’
Av. Ocak, yasadışı bir kesim gerçekleştiğinde yurttaşların ilgili kurumlar ve savcılar nezdinde şikayette bulunması ve sürecin takipçisi olması gerektiğini vurguladı. Av. Ocak şöyle devam etti: “Esasında şikayet dışında hepimizin ortak varlığı, bizi var eden doğal varlıklara müdahalenin fiili olarak önüne geçmek, bu konuda demokratik tepkisini ortaya koymak her yurttaşın hakkı, hatta görevidir de.”
İnşaat şirketlerinin kentsel dönüşüm kapsamında söz konusu kanunları bildiğini belirten Av. Ocak, “Bu kanunların farkında olmak, kanunlar çerçevesinde davranmak onların işlerine gelmiyor. Dolayısıyla bu konu şirketlerin takdirine inisiyatifine bırakılabilecek bir konu değil” dedi.
’Radikal tutum gerekli’
Ekolojik bir kriz ile karşı karşıya olduğumuzu belirten Av. Ocak, Türkiye ve dünyadan örneklerle şu açıklamaları ekledi: “Dünyanın biyo-fiziksel sınırlarının kalıcı, insan türünün ‘çevresine’ müdahale kapasitesinin ise her geçen gün kat be kat arttığını düşündüğümüzde; sosyal ve ekonomik krizin de tetiklediği bir ekolojik kriz ile karşı karşıya olduğumuz hepimizin malumu. Buradan çıkış ancak radikal bir tutum ile mümkün. Yakın dönemde Yeni Zelanda’da yerli halk Maoriler tarafından kutsal sayılan Whanganui Nehri’nin ‘canlı varlık’ olarak tanınarak hukuki statü verilmesi, Avrupa Adalet Divanı’nın Polonya hükümetinin ülkedeki 10 bin yıllık Bialowieza ormanında ağaç kesimini acilen yasaklaması yönünde verdiği kararlar örnek gösterilebilir. Artvin Carettepe’de yapılmasına karar verilen bir maden ocağının işletilmesini engellemek için Artvinlilerin bir çam ağacının tomruğunu yolun ortasına sererek araçların geçişini engelledikleri görüntü hâlâ aklımdadır.”