Görüş

İktidar medyası bir haftada 49 ‘müjde’ verdi, milyonlar Google’dan öğrendi

Türkiye’de koronavirüsten ölenlerin sayısı maalesef 2 bini aştı, dolar 7 TL’ye dayandı, işsizlik tavan yaptı. İktidar medyası ise bu ortamda bile ‘müjde’li başlıklardan vazgeçemiyor. Son bir haftada 49 ayrı “müjde” haberi saydım.
Bu haberlerde ya yetkililerin açıklamaları çoğu kez abartılarak sunuluyor veya tamamen asılsız ve içi boş içerikler pompalanıyor. Dijital ortamda tık avcılığını ve propagandayı en geniş kitlelere ulaştıran ise yine Google oluyor.

İktidara yakın haber sitelerinin tık avcılığı amacıyla neredeyse her gün “Emekliye Müjde” gibi başlıklara sahip haberler yaptığı artık herkesin mâlumu. Sonuçta gazeteleri de aynı şeyi tiraj için yapıyor.

Bu yanıltıcı haber türünün en yeni konusu ise “ek ödeme.” Mesela A Haber’de son günlerde böyle ve şöyle versiyonları çıktı. 

Müjde” diye sunulan bu haberler yanıltıcı, çünkü sözde “müjde,” sadece bir derneğin dile getirdiği temenniden ibaret. Ek ödeme konusunda şimdilik resmi bir karar yok.

Buna rağmen yüzbinlerce vatandaşın yaptığı “ek ödeme” aramalarında Google, A Haber’in yanıltıcı “müjde”  içeriklerini, hem de çifter çifter en üst sıralara koyuyor. 

A Haber gibi hem haber arşivi (sayısal olarak) pek de derin olmayan, hem de Google’ın SEO ve içerik kurallarını rutin olarak ihlal eden bir sitenin, ABD merkezli bu şirket tarafından böyle kayırılmasını nasıl açıklayabiliriz?

Sonuçta bu haberler hem yanıltıcı oldukları için, hem de tık avcılığı amacıyla foto galeri şeklinde sunulduklarından, Google’ın kuralları gereği aslında çoktan arama sonuçlarından çıkarılmalıydı.

Dünyada bu ihlalleri sistematik olan yapan siteleri Google kara listeye alıyor.

Ama aynı Google, geçen hafta da yazdığım gibi, Türkiye’deki “ortaklarına” yaptırım uygulamak bir yana, ağır ihlaller içeren haberlerine rağmen onlara arama sonuçları ve dijital reklam altyapısı üzerinden milyonlarca lira aktarmayı sürdürüyor.

Google’ın yapay zekâsı, foto galeri kurnazlığını bile göremeyecek kadar aptal mı, yoksa işin altında başka bir iş mi var?

Eğer iktidara yakınsa, Google’a göre spor sitesi bile koronavirüs otoritesi

A Spor’un “koronavirüs müjdesi” haberini bile arama sonuçlarında üst sıralara koyabilen, ama gazeteciliğin olmazsa olmazını yapıp eleştirel bir yayın çizgisi izleyen medya kuruluşlarını bastıran/baskılayan bir ‘algoritma’dan bahsediyoruz.

Google, Türkçede tık avcılığının en pespaye örneklerini bile yapay zekâsıyla hâlâ ayırt edemediğine inanmamızı istiyor.

Google algoritması tarafsız mı? ABD'den bir uzman görüşü...

Güney California Üniversitesi Annenberg İletişim Okulu Profesörü Safiya Umoja Noble, “Zulmün Algoritmaları: Arama Motorları Irkçılığı Nasıl Destekliyor” başlıklı kitabının bir bölümünde şöyle yazıyor:

“Algoritmik zulmü idrak etmenin zorluluklarından biri, otomatik kararlar alınmasını sağlayan matematiksel formüllerin insanlar tarafından yazıldığının anlaşılmamasından ileri gelir. Genelde ‘büyük veri’ ve ‘algoritmalar’ gibi terimleri; iyi niyetli, tarafsız ve nesnel şeylermiş gibi düşünürüz. Oysa böyle değildirler. Bu kararları veren insanlar her tür değer yargısına sahip. Kimileri ırkçılığı, cinsiyetçiliği ve sahte bir meritokrasi anlayışını açıkça destekliyor. Bu durum, Silikon Vadisi’nde ve teknoloji sektörünün koridorlarında gayet iyi belgelenmiştir.

“Örneğin Google’ın erkek ve kadın çalışanları arasında ücret ayrımcılığı yaptığı suçlamasıyla bir federal soruşturma sürerken, James Damore adlı çalışanının yazdığı ‘çeşitlilik karşıtı’ manifesto 2017 ağustosunda viral olmuş ve erkeklerin psikolojik olarak kadınlardan üstün ve yazılım mühendisi olarak daha yetenekli olduğu gibi yanlış ve cinsiyetçi tezleriyle başka birçok Google çalışanının da desteğini almıştı.

“Bu kitap baskıya girerken birçok Google yetkilisi ve çalışanı, manifestoyu yazan ve arama motoru biriminde çalışan bu mühendislerinin görüşlerine karşı çıktılar. [Ancak] Bu süreçte benim asıl dikkatimi çeken şu oldu: Google’ın arama algoritmasını ve mimarisini geliştiren insanlardan bazıları, iş yerinde ve başka yerlerde cinsiyetçi ve ırkçı tutumları açıkça teşvik edebiliyor. Ve bu ortamda bizlerin, tam da bu çalışanlar tarafından geliştirilen dijital karar alma araçlarının ‘tarafsızlığına’ ve ‘nesnelliğine’ güvenmemiz isteniyor.”

Mesela son bir haftada Google Haberler uygulaması üstünde, başlıklarında “müjde” geçen en az 49 tane içi boş ve/veya asılsız içerik saydım.

Farklı medya kuruluşlarından birer tane olmak üzere 10 tanesinin bağlantısını en aşağıda verdim (Genelde aynı haber birden fazla sitede yayımlandığından, asıl sayı ve toplam erişimlerinin çok daha büyük olduğu aşikâr).

Google, suça teşvik eden ‘erken yaşta evlilik’ haberlerini de öne çıkarıyor

Bu içeriklerin birçoğu, Google Haberler uygulamasının ana sayfasında ve Google’a ait Chrome tarayıcısının sitelere çok büyük miktarda trafik çeken keşif bölümünde de öne çıkarılarak normalde iktidar medyasını hiç ziyaret etmeyecek okurların bile önüne düşürülüyor.

Bir hafta boyunca, iktidar ekseninde olmayan sadece bir adet siyasi “müjde” haberi görebildim. O da Sözcü’nün “İBB’den öğrencilere müjde” başlıklı haberiydi.

Tartışmasız en mide bulandırıcı “müjde” haberi ise yine bir dizi iktidar destekli yayında çıktı. 

Çocuk istismarcılarına af niteliğindeki infaz düzenlemesi, “erken yaşta evlilik mağdurlarına müjde” diye sunuldu.

Bu bakış açısıyla aslında bir suçu teşvik eden bu siteler de Google sonuçlarında en üst sıralarda yer aldı.

Çünkü Google onları da hâlâ “otorite” olarak görüyor!

Google’ın hâlâ yanıtlamadığı sorular

Hani Google, arama sonuçları ve haberler uygulamasında “çoğulculuğu” önemsiyordu?

Hani hem kamuoyunu hem de reklamverenleri korumak adına tık avcılığına, yalan haberlere ve kopyala-yapıştır yayıncılığına artık taviz vermeyecekti?

Google’ın “Kaliteli gazeteciliği destekleyeceğiz” diyen yöneticisi Richard Gingras, “Türkiye’de niye sadece Demirören Medya’yı fonluyorsunuz” diye soran Türkiye Gazeteciler Sendikası’na niye yanıt veremiyor?

Neyse, tadımızı daha fazla kaçırmayalım. 

İktidar medyasının Google destekli harikalar diyarından birkaç “müjde” haberiyle bitirelim:


Geçen haftaki yazıya gelen cevaplar, Google’ın cevap vermediği soruları tahmin edilenden çok daha fazla internet kullanıcısının sormaya başladığını gösteriyor.

Dijital platformların, nitelikli gazeteciliği ve özgün içerikleri öne çıkarması için, Google yanıtlayana kadar hep beraber sormalıyız.

Emre Kızılkaya

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Uluslararası İlişkiler lisansının ardından Marmara Üniversitesi'nde Gazetecilik yüksek lisansını tamamladı. 2003-2019 yılları arasında Hürriyet gazetesinde editör, dış haberler şefi ve dijital içerik koordinatörü; Hürriyet Daily News'da idari editör görevlerinde bulundu. İstifasının ardından 2019'da Harvard Üniversitesi'nde Knight Vakfı ve Nieman Vakfı'nın ortak bursuyla misafir araştırmacı olarak medyada sürdürülebilirlik konusunda çalıştı. Viyana merkezli Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) Başkan Yardımcılığını ve IPI Türkiye Ulusal Komitesi Başkanlığını yaptı. Journo'da proje editörü ve Harvard Kennedy School bünyesindeki Carr Center'da misafir araştırmacı olarak görevini sürdürüyor.

Journo E-Bülten