Yayımladığı haber gerekçe gösterilerek bir kez daha haksız şekilde tutuklanan Odatv Haber Müdürü ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu’nu, tahliyesinden günler sonra J Raporu’na konuk ettik. Aslen makine mühendisi olan Terkoğlu’na, “Tüm zorluklara rağmen gazetecilikte neden ısrar ediyorsunuz” diye sorduk.
Journo Proje Editörü Emre Kızılkaya ve TGS Akademi Direktörü Orhan Şener’in sunduğu J Raporu’nun yeni bölümünün devamında ise dünya medyasında ayın olaylarını konuştuk. Google’ın haberler için bazı ülkelerde medya kuruluşlarına ücret ödemeye başlayacağı açıklaması ve Facebook’a yönelik reklam boykotu gündemimizdeydi.
J Raporu podcast’inin tamamı 👇
Gazetecilik dendiğinde gözlerinizin parlamasının nedeni
Barış Terkoğlu, onca baskıya, tehdide ve hapse rağmen neden gazetecilikte ısrar ettiğini sorduğumuz ilk bölümde şunları söyledi:
- “Önünüze bir tercih hakkı geldiğinde ‘gazetecilik’ denilince gözlerizin parlamasının nedeni, aslında hayatla ilgili bir derdinizin, idealinizin olmasıdır. Dünyayı değiştirmek, daha başka bir dünya yapabilmek. Yeniden, insan eylemleriyle kurulmuş; birçok haksızlığın, adaletsizliğin ve hukuksuzluğun olmadığı bir dünya yaratabilmek için size fırsat vermesi nedeniyle gazetecilik insanlarda bir heyecan yaratıyor. Bende de o heyecanı yarattı.”
Dünyayı değiştirmek mutlu ediyor
- “Bir süre sonra gördüm ki siz ne yaparsanız yapın, bu tehlikeli alanlara dokunduğunuz zaman hem çok büyük bir tatmin yaşıyorsunuz, hem değiştirdiğiniz bir dünyayı karşınızda görerek mutlu oluyorsunuz. Öte yandan her zaman tehlike altında bulunuyorsunuz. İşte bu insanın hayatının seçimi. O tehlikelere rağmen bunu yapmaya devam edecek misiniz? Nihayetinde ben de bir seçim yaptım. Tehlikelere, ölüm tehditlerine ve hapishaneye rağmen dünyayı değiştirmeye dayalı bu iş devam edecek mi benim için? Buna ilişkin haberler yapmaya çalışacak mıyım, yoksa bu tehditlere boyun mu eğeceğim? Ben tehditlere boyun eğmeyeceğime karar verdim ve gazetecilik yapmaya devam ettim.”
Tehditlere boyun eğmeyeceğime karar verdim
- “Biliyorum, insanlar bana şöyle bakıyorlar: ‘Geçmiş olsun” diyor herkes. Ama benim hapishane şartlarında bile yaşamış olduğum tatmin öyle bir şeydi ki, hapishaneye ilk girdiğimde hemen istediğim şey bir masa, sandalye ve kâğıt kalemdi. Arkasından kitaplardı. Avukatımla ilk karşılaştığımda ilk sorduğum ise kendi davam değildi. ‘Bana lütfen elinizdeki iddianameleri getirebilir misiniz? Okuyup üzerlerine birşeyler yazmak istiyorum’ dedim. Siz gazeteciyseniz hapishanede bile temel derdiniz gazetecilik yapmak, yaptıkça kendinizi daha iyi hissetmek, dünyayı daha çok değiştirdiğinizi görmek, fikirlerinizi yine başkalarına ulaştırabildiğinizi bilmek oluyor.”
Bunları yapabilmek için gazeteci olmakta ısrar ettim
- “Tekrar söylüyorum: Bunun bir kişisel tatmin yanı var, bir dünyaya müdahale etme tarafı var, öte yandan da hayatla ilgili bir seçim tarafı var. O seçim de şu ki: İnsan gerçekten yaşadığı hayat boyunca, o hayatın içerisine kendi seçtiği eylemleri mi koyacak, yoksa bir başkasının hayatını, kendisi için kurgulanmış bir hayatı mı yaşayacak? Orada eğer bir gazeteci kendi eylemiyle kendi hayatını yaratan bir insan olmayı seçiyorsa, öyle şeyler yapıyor ki hem kendisini değiştiriyor, hem dünyayı değiştiriyor. Ben bütün bunları yapabilmek için gazeteci olmakta ısrar ettim, sırtımı dönmedim, pes etmedim ve mücadeleye devam ettim.”
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – DEMOKRASİ İÇİN ÖZGÜR MEDYA NEDEN ŞART 👇