Dosya

Medyadaki en zor iş: Hürriyet’in eski moderatörleri, engelleri nasıl aştıklarını anlatıyor

Çoğu insan uzaktan çalışma düzeniyle ilk kez COVID-19 salgınında tanıştı. Oysa bazı işlerde yıllardır uzaktan çalışılıyor. Medyada bu işlerden birini, 2011’den itibaren Hürriyet gazetesinin okur yorumlarını düzenleyen ve şirketin “engelli kadrosunda” çalışan moderatörler yapıyordu.

Doğan Medya Grubu’nun 2018’de Demirören’e satılmasından sonra Hürriyet’in internet sitesindeki okur yorumları kaldırıldı. Ardından engelli moderatörler gazete binasına çağrılarak işten çıkarıldı. 2021’de kapatılan bu birimde görev yapan 3 isimle, içerik moderatörlüğünü ve engelli istihdamını konuştuk.

Özelde gazeteler, genelde yayıncılardaki tüm iş pozisyonları içinde en zorlarından biridir içerik moderatörlüğü ve yorum editörlüğü…

Yayıncılar ve platformlar birçok ülkede bu işi aracı firmalara devreder. Bu aracıların moderatörlere sunduğu çalışma şartları ülkeden ülkeye farklılık gösterse de bir gerçek değişmez: Her gün yüzlerce içeriğin uygunluğunu hukuki ve etik açılardan denetlemek ve kimi zaman risk alarak yayına vermek insanı yorar.

Üç yıl önce ABD’de yapılan bir araştırmada, “Facebook moderatörlerinin gizli yaşamı” anlatılıyordu. Her gün nefret söylemine, siber zorbalığa ve pornografiye maruz kalan moderatörlerin psikolojik sorunlarla mücadele ettiği vurgulanıyordu. Örneğin bir cinayeti gösteren videonun Facebook kurallarına aykırı olup olmadığını denetlerken onu izlemek zorunda kalan bir moderatör, o günden beri panik ataktan muzdaripti.

Haberlere yorum yapan okurlar şimdi nerede? Eski medyanın sıkı takipçilerine, yeni adreslerini sorduk

İçerik moderatörlüğünün bir başka zorluğu, muhabirlerin ve editörlerin aksine, fiziksel olarak da çoğu kez yalnız başınıza olmanız.

Türkiye’de örneğin Hürriyet gazetesinde bu görev yıllardır kadrolu çalışanlarca, ama uzaktan çalışma düzeninde yapılageldi. Moderasyon bölümünün şefi dışında, ekibin tamamı genelde evlerindeydi. Şirket, yaklaşık 10 yıl boyunca bu çalışanları, “engelli kontenjanından” istihdam etti. Özel sektör için %3’lük bir engelli kotası var.

İstifadan iki ay sonra toplu işten çıkarma

Türkiye’de resmi olmayan verilere göre yaklaşık 9 milyon engelli birey yaşıyor. 30 yaşındaki Mustafa Çağrı Üstün de onlardan biri. Ankara Başkent Üniversitesi’nin Radyo, Sinema ve Televizyon Bölümü’nden mezun olan multiple ekzositoz hastası Üstün, mezuniyet sonrasında 6 ay içinde iş bulmayı kendisine hedef seçmiş.

Bir iş ilanları sitesinde Hürriyet’in moderatör aradığını görünce başvurmuş. “İlan sadece engellilere yönelik miydi değil miydi, tam hatırlamıyorum. Başvurdum ve görüşmeye çağrıldım. Sonrasında Hürriyet.com.tr’de ‘adminlik’ pozisyonunda işe başladım. İnternet sitesine yapılan yorumları denetleyen adminlerden biriydim” diye hatırlıyor o günleri.

O dönemde genel olarak “home office” çalıştıklarını, belirli bir sırayla ofise gittiklerini belirten Üstün, bu işin kendisine zor gelmediğini ama sıkıldığını söylüyor. Bu yüzden bir süre sonra ayrılmayı kendisi tercih etmiş ve 2018’de istifasını vermiş. Şunları ekliyor Üstün:

  • Fotoğrafçılık eğitimi aldım. Eğitim bittikten sonra da üç arkadaşla beraber moda fotoğrafçılığı için bir stüdyo kurduk. Bu sebeple işten ayrıldım. Hatta hatırlıyorum, “Beni çıkarın” diye üstlerimle çok konuştum ama çıkarmadılar, ben istifa ettim. Bu olaydan iki ay sonra da [moderasyon ekibindeki] arkadaşların hepsi işten çıkarılmış.

“İyi ki çıkarılmışım, psikolojik olarak yoruldum”

29 yaşındaki Şerife Yetgel İnsan Kaynakları Yönetimi Bölümü’nden mezun ve Radyo ve Televizyon Bölümü’nde eğitimini sürdürüyor. Nöromüsküler destekli kas hastası olan Yetgel bir tanıdığının yönlendirmesiyle Hürriyet’te yorum editörlüğüne başlamış. Öncesinde gazetenin Ankara bürosunda bir haftalık eğitim aldığını belirten Yetgel şöyle diyor:

  • Özellikle ağır engelliler için oturarak çalışmak çok kolay bir şey değil. Çünkü oturmaktan bacaklarınızda yaralar oluşabiliyor. Çalıştığım süreç boyunca beni en zorlayan şey sürekli oturuyor olmaktı. Bu bende hareket kaybına yol açtı. 9-10 saat boyunca bir ekranın karşısında yorum okuyarak geçen süreç açıkçası benim için zorlu bir süreçti.

‘Yorumları kapatan haber siteleri, okurları sosyal medyaya yönlendirmiş olmuyor’

Hürriyet’in Demirören’e satılmasının ardından içerik moderatörlerinin önce sayısı azaltılmış ve geçen yıl bu servis tamamen kapatılmıştı.

İşe başladıktan iki ay sonra bir şirket yetkilisi Yetgel’i arayıp işine son verildiğini söylemiş. “Çalışmalarım için teşekkür edildi. Başka herhangi bir açıklama yapılmadı” diyen Yetgel, “İki ay sonunda iyi ki çıkarılmışım diyorum çünkü ben bu şekilde yapamayacağımı anlamıştım. Psikolojik olarak yoruldum” ifadesini kullanıyor.

“Eleştirebileceğim tek konu, teknik destek eksiği”

Aynı biriminde çalışan ve ismini vermek istemeyen bir başka moderatör, doğum sırasında sinir ezilmesi sebebiyle sol kolda ve bilekte hareket kısıtlılığı yaşıyor.

Geçmişte başka kuruluşlarda engelli personal kadrosunun dışında çalıştıktan sonra internette bir iş ilanı görünce engelli kontenjanından Hürriyet’teki işe girmiş. 30-40 dakikalık bir mülâkattan üç dört gün sonra aranıp 15 günlük bir eğitimin ardından yorum editörlüğüne başladığını belirterek şöyle diyor:

  • Home office çalışıyorduk, bu sebeple çalışma şartları açıkçası beni çok zorlamadı. Ayrıca istediğimiz zaman işyerine gelip orada da çalışabileceğimiz söylendi. Ekip olarak ara ara işyerine gelip çalışmamızı sürdürüyorduk. Ekipte herkes birbiriyle iyi anlaşıyor ve yardımlaşıyordu. Müdürümüz her şekilde arkamızda, tam destekti. Belki burada eleştirebileceğim tek konu, home office çalıştığımız için şirket tarafından verilen internet desteğinin (servis sağlayıcı, veri paketi vb.) günümüz şartlarında az oluşuydu. Şirket tarafından bilgisayar desteği de verilmemişti.

“Yarın ofise gelin, iş çıkışınız yapılacak”

Yaklaşık üç yıl Hürriyet’te çalıştıktan sonra gazetenin Demirören’e satıldığını belirten bu yorum editörü şunu ekliyor:

  • Satıştan sonra yaklaşık üç ay daha çalıştım, ta ki bir gün öncesinden müdürüm arayıp “Yarın ofise gelin, insan kaynakları tarafından iş çıkışınız yapılacak’’ diyene kadar. Bu süreç çok hızlı ilerledi. Home office çalıştığım için ertesi gün insan kaynakları departmanına gittim ve iş çıkışım gerçekleşti. Gerekçe ise “işyerinin küçülmeye” gitmesi idi. Tazminat ve alacağım haklar konusunda bir problem çıkarmadılar.
  • Engellilerin iş hayatında daha da fazlası olması gerekiyor, kotaları çok az buluyorum. Şu anda hem devletin kamuda, hem de şirketlerin özel sektörde [pozitif ayrımcılık gereği zorunlu olarak] çalıştırması gereken engelli sayısının çok az olduğunu düşünüyorum. Bu kotanın her iki taraf için de artırılması gerektiğini düşünüyor ve bunun olacağını umuyorum.

‘Okurlar haberi yok sayan medyaya artık tahammül edemiyor ama edindiği bilgiyi de sorgulamıyor’

Görüş aldığımız üç isim de Türkiye’de engellilerin iş hayatına katılımını yeterli bulmuyor. Mustafa Çağrı Üstün, bu durumun bireyin engel durumuna göre de değiştiğini belirterek şöyle diyor: “Benim gibi düşük engel oranına sahip arkadaşlar şirketteki herhangi bir kişinin yaptığı işi yapabilir.  Mesela bazı arkadaşlar yatalak ya da yürüyemiyor. Böyle durumlarda evden çalışmak onlar için büyük avantaj hâline geliyor. Tabii burada devletin politikaları da ayrı bir etken…”

“Senin zihninde bir problem var galiba”

Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (EKPSS) 80 puan almasına rağmen atanamadığını belirten Şerife Yetgel de şunları söylüyor:

  • Engelli istihdam kadrolarından, sağlıklı insanları işe aldıkları duyumları geliyor. Bu durum engellerin iş hayatında var olmasını engelliyor. Oysa benim takip ettiğim, gözlemlediğim bir sürü başarılı insan var. Engellilere bir fırsat verilmeli, bizlerin yapabileceği tek şey çalışmak ve ailemiz göçüp gittikten sonra da hayatımızı idame ettirebilmek… Eğitimin ilkokul sıralarında başladığını düşünüyorum. Genellikle veliler çocuklarını engelli öğrencilerle okutmak istemez. İşte bu durum, ilerleyen zamanlarda iş yaşantısına yansıyor. İş hayatında da bir engelli gördüklerinde “Bu yapamaz” diyorlar. Nereden biliyorsun yapamayacağını? Bazı şeyleri yapabilmemiz için bir fırsat tanınması gerek.

Yetgel, bu fırsatı tanıyarak pozitif ayrımcılıkla engelli istihdam eden şirketlerde bile ayrımcılığa ve hakaretlere maruz kalınabildiğine de dikkat çekerek okur yorumlarını modere ederken yaşadığı bir olayla noktalıyor sözlerini:

  • Bir gün başımızdaki sorumlumuzun bana sergilediği bir tavır beni çok üzmüştü. Onayladığım bir yorumu aslında onaylamamam gerekiyormuş. Sürekli yorum taradığımız için dikkatlerden kaçabiliyordu. Sorumlumuz, yaptığım hataya karşılık bana, “Senin zihninde bir problem var galiba, eğer öyleyse seni bir doktora gösterelim’’ demişti.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – HABERLERE YORUM YAPAN OKURLAR ŞİMDİ NEREDE?

Sariye Nur Dönmez

2019 yılında Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünden mezun oldu. Aydın Doğan Genç İletişimciler Yarışması'nda “Kuşun Gözünden Bakınca Hepimiz Engelliyiz” röportajı ile ödüle layık görüldü. Sağlık haberciliği üzerine haber röportaj formatındaki blog yayınlarına devam ederken bir yandan da birçok mecra için farklı platformlarda içerik üretiyor.

Journo E-Bülten