Haberlere yorum yapan okurlar, medya kuruluşlarının en sadık takipçi kitlelerinden birini oluşturur. Peki, bir yayın “yandaşlaştığında” veya kapandığında, bu takipçiler ne yapar?
Hürriyet, Sabah, Habertürk ve Radikal’in haberlerine 10 yıl önce yorum yapan 7 okuru bulduk. Bugün nerede olduklarını sorduk.
Geçmişin sıkı haber takipçileri, artık genel olarak medya kuruluşlarından şikâyetçi. Bireysel gazeteciler nispeten daha fazla beğeniliyor.
Medyanın dönüşümüyle birlikte çoğu, haber tüketimini azaltmış. Kutuplaşma ve “ideolojik gazetecilik” kadar, tık avcılığının da bunda etkisi var gibi…
Gazetelerin dijital ortamlara taşınması, okurların geri bildirim yapmalarını kolaylaştırmıştı. Önceleri okuyucu mektuplarıyla veya gazeteye açılan telefonlarla yapılan geri bildirimler, gazetelerin internet sitelerinde haberlerin yoruma açılmasıyla arttı, hızlandı ve herkes tarafından görülür oldu. Üstelik bazı gazeteler internet sitelerinde okuyucularının bloglarına yer vererek onları da üretim sürecine bir şekilde dâhil ettiler.
Geçmişin merkez medyasının internet sitelerinin neredeyse tamamı bugün okuyucu yorumlarına kapalı. Yorum modülleri kaldırıldığı için eski yorumlara ulaşmak da mümkün değil. Sosyal medya platformları ve e-ticaret siteleri, içerik üreticilerini ve satıcıları daha çok yorum almaya teşvik edecek şekilde algoritmalarını düzenlerlerken, gazetelerin okuyucularıyla aralarında zaten var olan bu bağı neden kopardıklarını anlamak güç.
Geçmişteki yorumlarının sorulmasından rahatsız olanlar var
Sosyal medyadaki yorumlar, neyse ki yerli yerinde duruyor. Bu yorumlar geçmişin merkez medyasının sıkı takipçilerinin izini sürebilmek için fırsat sunuyor. Biz de öyle yaptık. Hürriyet ve Sabah’ın yanı sıra, kapanan Habertürk ve Radikal gazetelerinin 10 yıl önceki haberlerine Twitter’da yapılan yorumları bulduk. Bu okuyuculara ulaşıp gazetelere ve gazeteciliğe bakışlarının nasıl değiştiğini onlarla konuştuk.
Bu süreçteki ilk büyük zorluk, geçmişteki haberlere yapılan yorumların bulunup sorulmasından rahatsız olunmasıydı. Eski tweetlerin dava konusu yapılması, okuyucuların daha temkinli davranmaya başlamalarına sebep olmuş gözüküyor.
İsmini vermek istemeyen bir Sabah okuru, eskiden Sabah ile beraber Cumhuriyet, Radikal ve Hürriyet de okuduğunu söylerken artık bıraktığını söylüyor: “Sosyal medya yeterli oluyor ve ülke gazeteciğini şeffaf bulmuyorum.”
Haberleri artık BirGün ve BBC Türkçe’den takip ettiğini söyleyen bu okur, geçmişle bugünü kıyasladığında oldukça mutsuz: “Ana akım ve hükûmete yakın medya tarafında değişen bir şey yok. Muhalif medya da hâlâ sürünüyor maalesef.”
Sosyal medyada yorumu sürdürenler, cevap alamamaktan şikâyetçi
Okuyucuların haberlere yorum yapma şansı sosyal medyada devam edebilse de yorum yapmaya devam eden okuyucular, geri dönüş alamamaktan şikâyetçi. Eski bir Habertürk okuru olan Özkan Yılmaz, eskiden sık sık yorum yaparken beş altı yıldır aktif olmadığını, yaptığı yorumları da sadece mesleki konularla sınırlandırdığını söylüyor ve ekliyor: “Taraflı ve yanlı bulduğum haberlerin hepsine yorum yapardım. Tepki verilecek haberlere tepki veriyorum, evet ama geri dönüş ve etkileşim olmadığından onu da bıraktım son zamanlarda.”
Yılmaz bir 10 yıl öncesinin gazeteciliğiyle bugünü kıyasladığında değişimi şöyle özetliyor: “İdeolojik gazetecilik çok çok daha azdı, şu anda tamamen ideoloji üzerine gazetecilik yapılıyor, ayrıca araştırmacı gazetecilik neredeyse ülkemizde yok gibi, tabii nedenleri olabilir bunun ancak sonucu bu oldu.”
Yine de haber takip etmeye devam eden Yılmaz, gazeteciliğin geleceğini tek başına çalışan gazetecilerde görüyor:
- Ana akım gazeteleri takip ediyordum, hâlâ da ediyorum. İnternet gazeteleri de eklendi buna. Tamamının taraflı olduğunu düşünüyorum ama takip etmek için engel olmadığı görüşündeyim. Hem sosyal medya, hem ana akım medyanın taraflı olduğunu düşünüyorum. Tarafsız gazeteciliğin bireysel anlamda yapıldığı kanısındayım.
‘Bu kadar donanımlı gazetecinin bir arada olduğu yayın kalmadı’
Anonim kalmak isteyen bir diğer okur, eskiden Radikal okuyucusu olan bir medya profesyoneli:
- Çalıştığım ajansta her gün gazete alınırdı, ben de hafta sonları almaya çalışırdım ama web’den daha çok takip ediyordum son zamanlarda. Bu kadar donanımlı gazetecinin bir arada olduğu bir yayınla karşılaşamadık sonrasında. Yayınların ve gazetecilerin durumu da gittikçe kötüleşti zaten.
- Araştırmalarda Türkiye’deki basın özgürlüğü en son sıralarda biliyorsunuz. Yani bir yayına bağlı çalışan herhangi bir gazetecinin gerçek anlamıyla gazetecilik yapabilmesi pek mümkün değil. Şu an daha çok bağımsız medya kuruluşları ya da YouTube üzerinden yayın yapan gazetecileri takip ediyorum. Bence gazetecilerin kendi mecralarını oluşturması ve bir yayına bağlı kalmamaları haber alma hakkımız için en iyi çözüm.
Haberler takibi için Cüneyt Özdemir ve Nevşin Mengü’nün YouTube kanallarını takip ettiğini söyleyen okuyucunun kurumsal tercihleriyse T24 ve Sputnik. Ancak finansal olarak desteklediği üç kanalın hiçbiri haber kanalı değil. Hepsi popüler bilim yayıncılığı yapan YouTube kanalları…
‘Online olarak da sadece muhalif yayınları takip ediyorum’
İşi gereği uzun süre tüm yayınları takip etmiş bir okuyucu, aynı zamanda eski bir gazeteci olan Seval Budak Özer. Bugün bir reklam şirketinde içerik yöneticisi olarak çalışan Özer, “Hürriyet, Milliyet vs. basılı hiçbir gazeteyi asla almıyor ve okumuyorum. Online olarak da sadece muhalif yayınları takip ediyorum” diyor.
Medya tekelleşmeye başladığından beri durumun böyle olduğunu söyleyen Özer, “para verip yalan haber okumak yerine online alternatifleri tercih ettiğini” ekliyor:
- Gazeteciliğe 10 yıl önce “Bir şeyler değişebilir ve bunu ancak haber sektörü yapabilir” düşüncesiyle bakıyordum. Öyle bir düşüncem kalmadı. Medya tek elden yönetiliyor artık. Medya devlerinin yapamadığı haber akışını insanlar sosyal medya ile kendi kendine yapıyor. Yurttaş haberciliği dev medya kuruluşlarının önüne geçti. Elinde akıllı telefonu olan herkes muhabir artık. Bu sebeple de haberleri sosyal medyadan ve muhalif online mecralardan takip etmeyi tercih ediyorum.
Dalyan Gümüştaş ise bir restoran işletmecisi. Eskiden Hürriyet ve Sözcü gazetelerini okuyan Gümüştaş’ın görüşleri de Özer’le benzer: “Sözcü gazetesine internetten ulaşmaya başladıktan sonra almayı bıraktım. Amiral gemi olan Hürriyet’i ise havuz medyasına kaydığını düşündüğüm için.”
‘DW ve BBC Türkçe’yi bir tık da olsa daha güvenilir buluyorum’
Haber kanalı olarak Haber Global’i takip eden Gümüştaş, gazeteden ziyade artık tarih dergisi okuyup günlük olarak bütün gündemi öğrendiğini söylüyor: “Birçok gazetenin aynı manşetlerle çıktığına şahit olduğum, gazetelerin inandırıcılığını kaybettiğini düşündüğüm için artık gazete almıyorum. Muhalif veya havuz medyası fark etmiyor, gerçeği yansıtmadıklarını düşünüyorum.”
İki taraftan da memnun olmayan Gümüştaş’ın eskiden takip ettiği yayınlar için söyledikleri düşündürücü: “Bir 10 yıl önce daha ılımlıydım. Okumaktan keyif aldığım köşe yazarları vardı ve bu kadar kutuplaştırıcı olmadıklarını düşünüyordum.”
Bir başka Radikal okuru Gökhan Baykal da benzer vurguyu yapıyor: “Gazetecilik dünyanın en önemli mesleklerinden biri ama maalesef bu ülkede kalemi satılmış çok fazla ‘gazeteci’ var.”
Yine “artık asla” gazete okumadığını söyleyen Baykal, Radikal kapandıktan sonra BirGün ve Duvar’dan haber almaya başlamış. Bir süre Solhaber’i takip etmiş ama şimdilerde tercihi DW ve BBC’nin Türkçe servisleri olmuş: “Bir tık da olsa daha güvenilir buluyorum.”
‘En son ne zaman Hürriyet’i açtığımı hatırlamıyorum’
Haber takibi için tercihler değişiyor; ancak haber takibini bırakanlar veya iyice azaltanlar da var. Onlardan biri, eskiden Hürriyet okuru olan Ceren Kaysadı:
- Hatırlayabildiğim kadarıyla 2015-2016’ya kadar düzenli olarak Hürriyet’e bakardım. Yüzde 100 tatmin olmadım hiçbir zaman ama görece daha objektif bulduğum için mümkün mertebe Hürriyet’e de bakardım ana gündemi takip etmek için. Son üç dört yıldır haber sunumundan maalesef hiç memnun değilim. En son ne zaman Hürriyet’i açtığımı hatırlamıyorum açıkçası.
Halkla ilişkiler ve medya iletişim uzmanı olarak çalışan Kaysadı, uzun süredir haber mecralarını minimal ölçüde takip ettiğini söylüyor:
- Gereksiz yere beni strese sokan ve bana veya topluma genel olarak bir fayda sağlamayan hiçbir bilgiyi tüketmeme kararı alarak bunu protesto ediyorum. Sosyal medyadan yayımlanan haberleri beğenmiyorum, paylaşmıyorum, çoğu zaman tıklamıyorum. İlla merak ettiysem direkt mecranın sitesine girip bakıyorum ki bu çok nadir. En çok T24 uygulamasından haber takip ediyordum onu da maalesef azalttım. Gördüğüm kadarıyla yanlı ve sınırlı bilgi paylaşan bir mecraya dönmüş orası da.
‘Sağ olsunlar futbol ligine döndürmüşler ortalığı’
Kaysadı da eski merkez medyanın okurlarının çoğu gibi, kutuplaşmış iklimden rahatsız:
- Şu anda tüm ana mecralar kuşkusuz yanlı; çoğu zaman eksik ve dolayısıyla algı manipülasyonu yaratan haberler yayımlıyorlar. Aldığım bilgiye kesinlikle güvenmiyorum ve bana, hayatıma ya da dâhil olduğum topluma yarar sağlar bir içerik de göremiyorum. Tüm haber kanalları sağ olsunlar futbol ligine döndürmüşler ortalığı. Kısa laf dalaşları ve anlık sansasyondan beslenen boş gereksiz bilgiler topluluğu. Hedefim taraf tutmak olup stres atmaksa maça gidip bunu yapmayı daha çok yeğlerim sanırım.
Kutuplaşmış iklimin en önemli sonuçlarından biri, içeriğin kalitesindeki düşüş Kaysadı’ya göre:
- Verilen bilgi veya bilgisellerin neredeyse hiçbirinin kritik düşünce filtresinden geçmediğini görüyorum. İşini doğru yapan haber mecralarının en büyük başarısı akademisyenler, bilim insanları, toplum araştırmacıları gibi uzmanların çalışmalarından esinlenerek bir fikir ortaya koymaları. Bunu yapmıyorlarsa bile en azından tüm yanlarıyla farklı fikir görüşlerinden beslenerek hikâyeyi desteklemeleri. Bunu da maalesef göremiyorum pek.
‘Umuyorum yerli mecralar da bunu benimsemeye başlar’
Yüksek lisansını dijital iletişim üzerine yapan Kaysadı, dijital alternatiflerin de yanlış yolda ilerlediğini düşünüyor:
- Maalesef clickbait’le [tık avcılığı] sektörü kurtarmaya çalışmak sadece gülünç bir şark kurnazlığı ve hiçbir geleceği yok. Bunu yurtdışındaki kanallar geç de olsa anlamaya başladılar ve ekonomi modellerini değiştiriyorlar. Umuyorum yerli mecralar da bunu benimsemeye başlar. İşin yandaş olma kısmına ne denebilir bilmiyorum. Medya kanalları ana akım siyasetin propaganda aracı olmaya devam ettiği müddetçe çok fazla kalite öngörmek mümkün değil; o yüzden tüketicileri olarak ben olmayacağım uzun süre hedef kitlelerinde. Bunu söyleyebilirim sadece.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – HABERE PARA VERENLER: GAZETELERİN DİJİTAL DESTEKÇİLERİYLE KONUŞTUK