Muş’ta haber takibi yaparken gözaltına alınan ve 23 Ocak günü tutuklanan gazeteci Seda Taşkın’ın yargılandığı dava başladı. İlk duruşmada gazeteci Taşkın’ın savcılık kararı olmadan teknik takibe alındığı, polisin polise yaptığı ihbar sonucu gözaltına alındığı ve TEM’deki gözaltı sırasında çıplak aramaya maruz kaldığı dile getirildi. Dava; Taşkın’ın tutukluluğunun devamına karar verilerek 2 Temmuz gününe ertelendi. Avukat Kaleli’nin dosya hakkındaki yorumu şu: “Eğer belli düşüncenin dışına çıkarsanız, her an tutuklanabilirsiniz.”
Haber takibi yapmak için gittiği Muş’ta “hakkında ciddi ihbar var” denilerek gözaltına alınan ve hakkında dava açılarak, 23 Ocak günü tutuklanan gazeteci Seda Taşkın hâkim karşısına çıktı. Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya gazeteci Taşkın, tutuklu bulunduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nden ‘Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’ (SEGBİS) ile bağlandı. Duruşmada Taşkın hakkındaki ihbar mail’inin ‘gönderen’ kısmında “egm.gov.tr” ibaresi yer aldığına dikkat çekilerek, emniyetten gönderilen mail üzerine Taşkın’ın gözaltına alındığı ve hakkında delil toplandığı dile getirildi. Taşkın’ın avukatları iddianamenin usulüne uygun hazırlanmadığını savunarak, mailin kimden geldiğinin tespitini mahkeme heyetinden istedi ancak heyet talebi reddetti. Gazeteci Taşkın’ın kimlikte yazan isminin “Seher” olduğunu ancak “Seda” ismini kullanmasını “kod ad” diye değerlendiren mahkeme heyeti, tanıdığı herkesin “Seda” dediği gazetecinin, komşuları tarafından da “Seda” olarak bilinip bilinmediğinin tespiti için oturduğu adresteki karakola yazıl yazılmasını ve gerekli tespitlerin yapılmasını istedi. Mahkeme tutukluluğun devamına karar vererek, sonraki duruşma tarihi olarak 2 Temmuz gününü belirledi.
EGM.gov.tr ibaresi
Duruşma sonrasında değerlendirmede bulunan Taşkın’ın avukatı Gulan Çağın Kaleli, tutuklamaya neden ihbarda “ilimizde video çekerek örgüt propagandası yapıyor” dendiğini aktararak, her gazetecinin yaptığı bir işten suç çıkarılmaya çalışıldığına işaret etti. Dosyaya ihbarın yapıldığı e-e-posta’nın gönderen kısmında yazan “egm.gov.tr” ibaresine dikkat çeken Kaleli, e-mail’in kimden atıldığının tespitini istediklerini ancak reddedildiğini şöyle anlattı: “Emniyet bu ihbarın kimden geldiğini açıklamasa da bize sonradan ulaşan belgelerle bu ihbarın Muş İl Emniyeti’nden yapıldığı ortaya çıktı. Yani dosya usûle uygun olmayan bir ihbarla başlamış. Bir polis diğer polise mail üzerinden ihbarda bulunmuş. Hukuka uygun olmayan bir delille başlayan bir soruşturmanın akıbeti de usulsüz olacağından bu mailin nereden, hangi cihazdan kim tarafından atıldığının ve mail’in IP adresinin tespit edilmesini istedik. Bu dosyada ana delil niteliğindeydi ancak mahkeme bunu reddetti. İhbar 16: 40’ta yapılmış, ‘bu kişi ilimize gelerek video çekip örgüt propagandası yapıyor’ denilmiş. Seda ise saat 17’de yakalanmış. Yani 20 dakika içerisinde Seda’nın nerede olduğu, hangi sokakta olduğu, hatta hangi kafede olduğu tespit ediliyor ve polis eliyle koymuş gibi Seda’yı gözaltına alıyor. Bu şaibeli bir durum. Demek ki Seda öncesinde teknik takip altındaydı.”
‘Soruşturmayı kolluk yürütmüş’
Teknik takibe dair dosyada herhangi bir evrak olmadığını belirten Av. Kaleli “Seda’yı ortada soruşturmaya gerekçe olacak bir durum olmadan teknik takibe almışlar. Normalde teknik takibi savcılık talep eder ve mahkeme kararıyla teknik takip yapılır. Dosyada Seda’nın teknik takibe alınmasına ilişkin karar yok. Seda saat 17’de yakalanıyor, savcının talimatı üzerine yakalama yaptıklarını söylüyorlar ancak savcı gözaltına alınma kararını 17: 30’da veriyor.” dedi.
Söz konusu ihbarın Terörlü Mücadele Şubesi (TEM) tarafından “süslendiğini” belirten Kaleli, “İhbar metni ile TEM’in düzenlediği tutanak arasında fark var. TEM’deki tutanakta fazladan bilgiye yer verilerek, Taşkın’ın hayatını kaybeden bir örgüt mensubunun abisiyle röportaj yaptığı ileri sürülüyor. Ancak ortada ne böyle bir röportaj var, ne de röportaja ilişkin dosyada bir bilgi var. Zaten böyle bir röportaj da yapılmamış” diye konuştu.
‘Gazeteciliğin delili yaptığı haberler’
Seda Taşkın dosyasının basın özgürlüğü açısından ne anlama geldiğini değerlendiren avukat Kaleli, şunları söyledi: “Zaten Seda’nın yapmış olduğu hiçbir haber dosya içerisinde yok. Mahkeme başkanı Seda’ya ‘iddianameye göre senin haberlerin örgüt propagandası içeriyor’ dedi. Ancak Seda’nın dosyasında kendi haberi yok. Biz de Seda Taşkın isimli hiçbir haberin dosyaya konulmadığı, çalıştığı haber kurumunun yayın politikasını krimalize edildiğini söyledik. Basın ve ifade özgürlüğünde bahsediyorsak, toplum tarafından benimsenmeyen düşüncelerin bile ifade edilmesi gerektiğini belirttik. Seda’nın çalıştığı kurumun yayın politikasının muhalif olduğunu ve bunu krimalize edersek basın ve ifade özgürlüğünün önünü kesildiğini anlattık.Soruşturma sadece Seda’nın gazetecilik faaliyetini yargılama üzerine kurulmuş. Bu basın ve ifade özgürlüğünün geldiği son noktadır. Siz eğer belli düşüncenin dışına çıkarsanız, her an tutuklanabilirsiniz.”
‘Çıplak arama ifadesine güldüler’
Avukat Kaleli, mahkeme salonunda çok sayıda polis olduğunu ve polislerin gazeteci Taşkın’ın SEGBİS ile bağlanarak yaptığı savunmayı alay ederek izlediklerini şu sözlerle anlattı: “Duruşma salonunun içerisinde bir sürü polis vardı. Tahrik ediciydi. Seda mahkemede TEM’de maruz kaldığı çıplak aramayı dile getirdi ve bu işkencedir. Salon içerisindeki polislerin dalga geçer vaziyette güldüklerini ve ‘hadi canım’ dediklerini gördük. Bu bizi tahrik etmeye yönelikti. Ancak tahrik olmadık. Bu noktada dosyanın basından arkadaşları tarafından daha çok sahiplenilmesi gerekiyor.”