Röportaj

Suriyeli aile: 15 Temmuz, Şam’daki hayatımızı bitiren geceye benziyordu

Esma, 20 yaşında genç bir kadın. Ailesiyle beraber Şam’dan kaçmak zorunda kaldığında 2012 yılıydı. Sıcak bir Ağustos günü, yaşadıkları mahalle savaşın ve dolayısıyla bombaların altında kaldı.

“Uzun, upuzun bir geceydi. Hayatım boyunca unutamayacağım bir gece…”

Esad rejimi, yaşadıkları bölgeye rastgele ateş ediyordu. Yollar kapatılmıştı. Esma o günlerde ölümü ensesinde hissediyordu. Şehir bombalanmaya başladığında sinir bozukluğundan gülme krizine girdi. Her bomba sesinde kahkahalara boğuluyordu. Her bomba sesinde evleri sarsılıyordu. Bir süre sonra elektrikler kesildi. Ailece birazdan katledilmenin korkusu içindeydiler. Jet sesleri susmak bilmiyordu. Ses yaklaştıkça herhangi bir bombanın evlerine isabet etmemesi için dua ediyorlardı. Esma ağlayan küçük kardeşini sakinleştirmek için internetten videolar açıyor, bulduğu komiklikleri kulaklığından ona son ses dinlettiriyordu.

O gece bitti, sabah oldu. Anne, çocuklarını alıp şehri terk etmeye karar vermişti. Ramazan bayramı bittikten hemen sonra Lübnan üzerinden Türkiye’ye geldiler. Esma, yol boyunca ağlamıştı. Ülkesini terk etmek istemiyordu. Bilinmezden korkuyordu:

“En fazla iki hafta Türkiye’de kalırız diye düşünüyorduk, dört sene oldu.”

15 Temmuz akşamı Suriyeli bir arkadaşından askerlerin Boğaziçi Köprüsü’nü kapattığına ve bir şeylerin ters gittiğine dair bir mesaj aldı. Bazı Türk arkadaşları ise darbe yaşandığına dair konuşmaya başlamıştı bile. Esma ise neler olup bittiğini anlamakta zorlanıyordu. O ne olup bittiğini anlayana kadar her şeyin bir anda alt üst olacağına inanmaya başlamıştı. Haberleri takip etmeye çalıştığı sırada telefon konuşması yapan annesinin gözyaşlarına boğulduğunu gördü. Annesi, konuştuğu kişiye tek bir şey soruyordu:

“Her şey düzelecek mi?”

Esma annesini teselli etmeye gitmedi çünkü ne diyeceğini bilemiyordu.

Camilerden sala okunmaya başladığında, Esma ve ailesi ezan vakti olmamasına rağmen dua okunmasını garipsedi. Bu durum onlara oldukça anormal gelmişti. Tarihin akışını değiştirecek olaylar yaşandığını düşünmeye başlamış ve korkmuşlardı. Esma uzun bir süreden sonra o gece babası ile erkek kardeşlerini de ağlarken gördü.

“Okunan salalar Suriye’de atılan bombaları hatırlatıyordu”

suriyeliEsma ve ailesi, endişe, korku ve sessizlik içindeydiler. Neler olacağını beklemeye koyulmuşlardı. Okunan salalar hepsine Suriye’de atılan bombaları hatırlatıyordu. Orada da benzerini yaşamışlardı. Bitmek bilmeyen gecenin ilerleyen saatlerinde Bakırköy’deki evlerinde elektrikler kesildi. Bu da memleketlerinden ayrılmadan önce yaşadıkları kabus gece ile bir başka benzerlik taşıyacaktı.

Esma, F-16’ların neden olduğu sonik patlamalar neticesinde sinir krizi geçirmeye başlamıştı. Evdeki herkes onu sakinleştirmeye çalışıyordu ve fakat başarılı olamıyorlardı.

“Darbe girişimi gecesi, Suriye’deki hayatımızı bitiren geceye çok benziyordu. Yeniden yollara düşeceğimizi, bir kere daha sıfırdan başlamamız gerekeceğini düşünmeye başladım. İnanılmaz bir hayal kırıklığı… Ancak bu kez daha da zayıf düşmüştüm. Sinir bozukluğundan kahkaha atmadım. Nefes alamıyordum.”

Esma, işler daha da kötüye gittiği takdirde gidecek başka yerleri olmadığını düşünüyordu. Suriye’ye de dönemeyeceklerdi. Ailece başka yerlere göç etmenin yollarını düşünmeye başlamışlardı bile. Kardeşine şöyle sormuştu:

“Sırada neresi var? Daha böyle kaç geceye tanık edeceğiz?”

Esma ve ailesi o gece çok yorgun olmalarına rağmen hiç uyuyamadılar. Zihinleri, darbe girişiminin başarılı olması halinde ertesi sabah kendileri gibi mülteci olan 2 milyondan fazla Suriyelinin akıbetinin ne olacağı ile meşguldu:

“Şu an ortam sakin ama hiçbir şeyin garantisi yok. Her şeye hazırlıklı olmam gerektiğini düşünüyorum artık. Geleceğin ne getireceği belli değil…”

Burcu Karakaş

Gazeteci.
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Boston Üniversitesi’nde gazetecilik ve Ortadoğu üzerine aldığı yüksek lisans eğitimini, “Devlet Söyleminde Kürt Meselesi: Diyarbakır Askeri Cezaevi Üzerine Bir Çalışma” başlıklı teziyle tamamladı. “Erkeklik Ofsayta Düşünce”, "Manşetleri Gör Aklını Kaçırırsın: 90'lı Yıllarda Gazetecilik", "Yalan Dünya: Reytingler, Tıklar ve Şimdi Reklamlar" adlı üç kitabı bulunuyor.

Journo E-Bülten