Türkiye’de haber tüketicilerinin önemli bir bölümü sosyal medyanın herkese açık uygulamalarından WhatsApp gibi kapalı platformlara kayıyor. WhatsApp ise uygulamanın kişisel mesajlaşma dışında kullanılmasını engellemek için ilk kısıtlayıcı adımları attı. Peki, WhatsApp’da haber bülteni ve blog yayını nasıl yapılıyor? Financial Times neden WhatsApp için beş kişilik bir ekip kurdu ve The Economist niçin artık Line’ı tercih ediyor? WhatsApp yayınlarına başlayan Medyapod’un Genel Yayın Yönetmeni İlkan Akgül’e sorduk.
Reuters’ın bu yılki Dijital Haber Raporu’nda, WhatsApp ve kapalı Facebook gruplarının haber paylaşımı için en çok Türkiye’de kullanıldığı bildirilmişti. Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya bölümünden Çiğdem Bozdağ ile Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünden Suncem Koçer’in Mart 2019’da saha çalışmasını yürüttükleri “Türkiye’de Sosyal Medya ve Yanlış Bilgi” başlıklı araştırmada da WhatsApp’ın Türkiye’de haber için yoğun olarak kullanıldığı saptaması yer almıştı.
Dünyada birçok medya kuruluşu WhatsApp’ı haber bültenlerini okurlara ulaştırmak için yıllardır kullanıyor. Financial Times gibi büyük yayınların yanı sıra, yerel başarı örnekleri de var. Örneğin Almanya’da beş yerel gazetenin yayıncısı olan inFranken.de‘nin 2014’te başlattığı WhatsApp bülteni 12 bini aşkın abonesiyle böyle bir örnek sayılıyor. inFranken.de’nin WhatsApp bülteni şöyle görünüyor:
Kişisel mesajlaşma için yaratılan uygulamanın şirketlerce toplu mesaj gönderimi amacıyla kullanılmasına sıcak bakmayan WhatsApp haber bülteni gibi faaliyetlere aslında hiçbir zaman resmi destek vermedi. Medya kuruluşları bu platformda yarattıkları abone gruplarının bir günde uçabileceğini yıllardır biliyor. Ancak bu yılbaşından itibaren WhatsApp ilk kez toplu mesaja resmi bir yasak getirdi. Geçen hafta yapılan açıklamada ise 7 Aralık 2019 itibariyle yayıncıların haber bülteni göndermesine izin verilmeyeceği duyuruldu.
Whatsapp blogu nasıl açılır?
Ancak büyük yayıncıların haber bültenlerinin yanı sıra, son dönemde WhatsApp’ı bir blog sağlayıcı gibi kullanan birçok vatandaş da var. WhatsApp’ın çok büyük olmayan gruplara ifade ve medya özgürlükleri gereği göz yummaya devam edeceği tahmin ediliyor.
Peki, Medium, WordPress, Blogger, Tumblr, Instagram vs. blog açabileceğiniz onlarca mecra varken neden WhatsApp? Çünkü tasarımdı, kodlamaydı (ki bazen gerçekten gerekiyor) uğraşmamak için en kullanışlı ve kolay alternatiflerden biri…
Öncelikle yapmanız gereken bir grup kurmak.
Grubun ismini belirleyin. WhatsApp ana ekranında yer alan üç nokta işaretine ve “Yeni Grup” sekmesine tıklayarak grubunuzu oluşturun. Dilerseniz telefon listenizdeki herkesi bu gruba ekleyebilir veya kişileri tek tek kendiniz seçebilirsiniz.
WhatsApp blogunuzda kurallar oluşturmanız gerekiyor.
Örneğin; kişisel konuşmaların, küfür ve hakaretin, konudan sapmaların olmaması, alakasız reklam mesajları paylaşılmaması gibi kuralları baştan açıklayıp uymayanları gruptan çıkarmalısınız.
Grubun kullanıcı bölümüne girdiğiniz zaman en altta yer alan “Bağlantı Yoluyla Davet Et” sekmesine tıkladınız karşınıza çıkacak linki kopyalayarak sosyal medya hesaplarınızda paylaşabilir ve böylece listenizdekiler haricindekiler de bu blog grubuna katılabilir.
İsterseniz etkileşim ile yönetebilir, isterseniz sade yayın yapabilirsiniz.
WhatApp, blog yazılarınıza ilişkin tartışma ortamı sağlayacak bir mecra olabilir. Takipçilerinizin fikirleri ile yayınınızı geliştirebilir, bir sonraki yayınınız hakkında toplantıvâri bir sohbet kurabilirsiniz. Ancak, “Ben sadece yayın yapacağım, listemdekiler de beni ve yayınımı sadece takip etsin” diyorsanız, takipçileriniz istediği sürece, elbette bu da mümkün…
Grup ayarları bölümüne girdiğinizde “Mesaj gönderebilir” sekmesinden mesajlaşmayı takipçilerinize kapatabilirsiniz.
Başka bir web siteniz varsa, WhatsApp grup blogunuzda eş zamanlı yayın yapabilirsiniz.
Ayrıca yazı yerine örneğin YouTube kanalınızın linkini, tıpkı Instagram story’leri gibi WhatsApp “Durum” hikâyesi ile paylaşmak da mümkün… Bunu yapmak için YouTube kanalınızdaki videoyu herhangi bir tarayıcıda “paylaş” sekmesinden WhatsApp’ı seçerek açıp “Durumum” sekmesine tıklayın. Buradan yönlendirmeli olarak yayın yaptığınız mecranın linkini paylaşabilirsiniz.
Tabii, bu hikâye paylaşımını yaptıktan sonra grubunuzda buna ilişkin kısa bir mesaj yazarsanız iyi olur. Zira hikâyenin ömrü 24 saat olduğu için takipçileriniz bu sürede onu gözden kaçırabilir.
İlkan Akgül: Yayıncılara düşen şey kendini iyi anlatmak
Son zamanlarda WhatsApp yayınlarına başlayan Medyapod’un Genel Yayın Yönetmeni İlkan Akgül ile bu tür yayınlara ilişkin kısa bir görüşme gerçekleştirdik. Akgül, “Bu konuda beğendiğim örneklerden biri de Financial Times. Beş kişilik bir ekiple yönetilen WhatsApp grubunda her gün bir hikâye paylaşılıyor ve WhatsApp gibi bir yerde okuyucu ile arasındaki sıcaklığı da korumak için çeşitli emojiler kullanılıyor” diyor.
‘Temennim bunu yapan gazetecilerin çoğalması’
Çok yakın bir zamanda Medyapod olarak WhatsApp yayınlarına da başladınız. Öncelikle, sizi bu yayını açmaya karar vermeniz nasıl oldu?
Bu tür güncel içeriklerin paylaşıldığı platformlarda insanlara sadece sosyal mecradan ulaşmak yetmiyor. WhatsApp gibi anlık mesajlaşma platformları son iki yıldır ülkelerin kaderini değiştirebilecek bir niteliğe dönüştü. En çok haberin paylaşıldığı ve haber alındığı mecranın Twitter, Facebook ya da Instagram gibi mecralar olduğunu savunanlar, veriler karşısında yanılıyor. Bu yüzden biz de WhatsApp gibi haberin en çok paylaşıldığı yerlerin başında gelen ve insanların bir haber alma aracı haline getirdikleri WhatsApp’tan kullanıcılara veri akışı sağlamanın oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz.
Gazetecilerin blog üzerinden yayın yapma girişimleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Özellikle Türkiye’de gazetecilerin kendilerine yarattıkları özerk bölge, kendi özgürlük fikirlerini yaratmaları açısından oldukça önemli. Bu konuda karşılaştığımız en güzel örnek ise Burcu Karakaş’ın, yaptığı haberleri satın alabilecek bir kuruluş bulamadığı zaman haberi Twitter hesabında flood şeklinde belgeleri ile yayınlaması. Tabi bunun maddi kısmı oldukça önemli. Türkiye’de henüz bir ürüne ya da insana emeklerinden dolayı ücret ödeme kültürü oturmadığı için, bu gazeteciler bir markadan bağımsız olarak bu işe giriştiklerinde hayatlarını idâme edecekleri bir sabit gelir modeli sorunu ile karşılaşıyorlar. Bağımsız gazetecilere destek olmak için Patreon önemli bir mecra ancak yardımlaşma kültürü ortada. Temennim bunu yapan gazetecilerin çoğalması ve aynı oranda da insanların destek kültürüne alışabilmesi.
‘İnsanlara yakın olmak için iyi bir iletişim modeli’
Sizce WhatsApp blogu ile yayıncılık yapılabilir mi? Bu tür yayınlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu tür içerikler aynı zamanda kolay ulaşılabilir olmak zorunda. Bu bakımdan WhatsApp, insanların günde 100’lerce kez açıp baktıkları bir platform olarak bu görevi fazlasıyla görüyor. Tabii burada da yine bazı dezavantajlar var. İnsanlar senin internet üzerindeki bloguna organik olarak tıklayıp üye olabilirken ve bunun sınırı olmazken, WhatsApp grup ve listelerinde 250 kişiyi barındırabiliyor. Bu konuda ekstra efor sarf etmek, manuel olarak insanları listeye eklemeye çalışmak gibi olaylar yorucu olabilir. Mesela The Economist WhatsApp’ın bu sınırlamaları nedeniyle Line ile çalışmaya başladı. Benim bu konuda beğendiğim örneklerden biri de Financial Times. Beş kişilik bir ekiple yönetilen WhatsApp grubunda her gün bir hikâye paylaşılıyor ve WhatsApp gibi bir yerde okuyucu ile arasındaki sıcaklığı da korumak için çeşitli emojiler kullanılıyor. İnsanlara yakın olmak ve onları özel hissettirebilmek için WhatsApp yayıncılığı iyi bir iletişim modeli olsa da, dediğim gibi zorluklarını da göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Sizce, bu tür yayınlar ile gelir modeli oluşturulabilir mi ve nasıl oluşturulabilir?
Az önce de bahsettiğim üzere, Türkiye’de henüz bir yardımlaşma kültürü tam olarak oluşmuş değil. Bu da serbest çalışan gazeteci ve yayıncıları zorlayabilecek bir etken. Ben asıl gelir modelinin organik olarak okuyuculardan oluşması gerektiği kanaatindeyim. Her ne kadar nitelikli bir haber yapsan ve blogunda binlerce kez okunsa da, ufak reklam gelirleri haricinde hayatınızı idâme ettirebilmenize olanak sağlamıyor. Burada yayıncılara düşen şey kendilerini iyi anlatmak, okuyucuya verecekleri desteğin nereye ve nasıl gideceği konusunda güzel bir sunum yapmak ve onlarla arayı daima iyi tutmaktan geçiyor.