Haber

Yalan haber konusunda son araştırmalar: Yanlış mı, tartışmalı mı?

ABD'deki TV programlarıyla tanınan ve Hürriyet gazetesine de yazan Dr. Mehmet Öz (solda) haberlerin sosyal medyada yayılımıyla ilgili bir araştırmada örnek verildi.
Yalan haber konusundaki son akademik araştırmalarda yeni bulgular ortaya çıktı. Buna göre teyit kuruluşlarının, dijital platformlarda haberi “yanlış” veya “tartışmalı” diye nitelemesi, okur algısı açısından büyük fark yaratıyor. Siyasi liderlerin medyayı yalan haber yapmakla suçlamasının etkisi ise, insanların daha fazla haber okuması oluyor.

Harvard Üniversitesi’nin Kennedy Okulu’ndaki Shorenstein Medya, Siyaset ve Kamu Yönetimi Merkezi’nin idari editörü Denise-Marie Ordway, yalan haber konusundaki son araştırmalardan çıkan sonuçları Nieman Lab için derledi.

1. Teyit için kullanılan tanımlayıcı sözcük önemli

Google ve Facebook gibi platformlarla çalışan teyit kuruluşları, kontrol ettikleri haberleri “yanlış” veya “tartışmalı” gibi ifadelerle etiketleyip yalan haberlerin yayılmasını engellemeye katkıda bulunuyor. Dartmouth Koleji ve Michigan Üniversitesi tarafından yapılan ve akademik literatür dergisi Political Behavior’da (Siyasi Davranış) yayımlanan bir araştırmaya göre bu etiketlerde kullanılan ifade önemli bir fark yaratıyor. “Yanlış olarak notlandı” gibi bir ifadeyi gören okurlar, “tartışmalı” ifadesini görenlere kıyasla haberin başlığını daha az kabulleniyor. Genel bir uyarıyla “Yanıltıcı içeriklere dikkat edin” gibi ibareler kullanılması ise ters tepiyor ve insanlar doğru ile yanlış bilgiyi ayıramadıkları gibi, doğruya olan güvenlerini de kaybediyorlar. Araştırmacılar, yalan haberle mücadelede teyit mekanizmalarının “belirli bir başarı düzeyine” ulaştığını vurgularken, bu süreçte sözcük kullanımına dikkat edilmesini tavsiye ediyorlar.

2. Sitenin güvenirliği için kitle kaynak işe yarıyor

Teyit kuruluşlarının internetteki tüm içeriği denetleyecek bir kadro istihdam etmesi imkansız. Bu yüzden uzmanlar, kitle kaynak (crowdsourcing) yöntemiyle tüm internet kullanıcılarını sürece dâhil etmenin iyi bir fikri olup olmadığını araştırıyor. Regina Üniversitesi ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün bu konudaki son araştırmasında olumlu sonuçlar alındı. Daha önceki araştırmalarda içerikleri tek tek teyit etmekte pek de başarılı olmadıkları gözlenen sıradan insanlar bu kez internet sitelerinin güvenilirliğini notlamak üzere görevlendirildi. Bu görevde sıradan insanların da profesyonel teyit uzmanlarıyla büyük ölçüde uzlaştığı görüldü. Her iki grup da aşırı partizan ve yalan haber üreten sitelere düşük notlar verdi. Ancak dikkat edilmesi gereken noktalar var: Örneğin sıradan insanlar, yeni ve tanımadıkları sitelere daha düşük not verme eğiliminde oluyor. Ayrıca araştırmanın yapıldığı ABD’de Demokrat seçmenin, güvenilir haber kaynaklarını saptamada Cumhuriyetçilere göre daha başarılı olduğu gözlendi.

3. Yalan haberden şikayet tweetleri haber tüketimini artırıyor

Virginia Teknoloji Üniversitesi ile Eğitim Teknolojisi Hizmetleri ve Araştırmaları Kurumu (EAB) tarafından yapılan ve Mass Communication and Society (Kitle İletişim ve Toplum) dergisinde yayımlanan araştırmada,  ABD Başkanı Donald Trump’ın “yalan haber medyasından” şikayet etmek için attığı tweet’lerin kullanıcılar üstündeki etkisi incelendi. Sonuçlara göre bu tür tweetleri daha çok okuyan insanların gelecekteki haber tüketimi de artıyor. Araştırmacıların medya kuruluşlarına da bir tavsiyesi var: Trump’ın yalan haberden şikayet için tweet atmasından hemen sonra doğru haberlerinizi paylaşırsanız onun yarattığı “zehirli etkiyi” bertaraf eder, üstelik medya kuruluşunuza güveni daha da artırabilirsiniz.

4. Kuruluşların değil kişilerin itibarı, içeriğe güveni etkiliyor

Chicago Üniversitesi ve Amerikan Basın Enstitüsü’nün yaptığı, Digital Journalism (Dijital Gazetecilik) dergisinde yayımlanan araştırmada, bir haberin güvenilirliğinin insanlardaki algısına haber kuruluşlarının veya kamuya mâl olmuş kişilerin ciddi oranda etki edip etmediği incelendi. Sonuçlara göre örneğin Dr. Mehmet Öz sosyal medyada bir haber paylaştığında, insanların bu habere yönelik tavırları, Öz’e ne kadar güvendikleriyle yakından ilişkili oluyor. Haber kuruluşlarının ise bu sürece kamuya mâl olmuş kişiler kadar etkisi yok. Araştırmacılar bu konuda şunu yazdı: “Okur kitlelerinin güvenini temin etmek için markalarının gücüne güvenen haber kuruluşları söz konusu olduğunda, sosyal medyadaki haberlerinin insanlar tarafından nasıl algılandığının markalarıyla pek ilgisi olmadığını gördük. Haber kuruluşlarının, tek tek gazetecilerinin sosyal ağlarda daha çok varlık gösterip rol üstlenmelerini sağlamaları, ürettikleri ve paylaştıkları içeriklere güveni artırmak için faydalı olabilir.”

5. Facebook’ta yalan haber azaldı ama sorun sürüyor

New York Üniversitesi ve Stanford Üniversitesi’nin yaptığı, Research and Politics (Araştırma ve Siyaset) dergisinde yayımlanan araştırmada, sosyal medyada dolaşımda olan dezenformasyonun hacmindeki değişimlere bakıldı. Buna göre 2016’dan beri Facebook’ta yanıltıcı içeriklerin etkileşimi ciddi oranda düşerken (ayda 160 milyondan 60 milyona), Twitter’da arttı (ayda 4 milyondan 5 milyona). Yani hâlâ çok fazla insan yanlış bilgiye tıklamaya, yorumlamaya, onu ‘like’lamaya ve paylaşmaya devam ediyor.

6. Zihinsel tembel olmayanlar yalan habere de kanmıyor

Yale Üniversitesi’nde yapılan ve Cognition (Biliş) dergisinde yayımlanan araştırmaya göre bilişsellik testlerinde yüksek not alan yetişkinler, yalan haberi gerçeğinden ayırmada da daha başarılı oluyor. Siyasi görüşlerinin veya eğitim düzeylerinin bu süreçte etkisi yok. İnsanların düşünmekte tembellik etmesi yalan haberlerin yarattığı zararın arkasındaki en önemli etmenlerden biri. Bu araştırma da Trump seçmenlerinin, yalan ve gerçek haberi ayırmada Demokratlara kıyasla daha başarısız olduğunu doğruluyor.

7. Görsellerin ve sözcüklerin teyitteki etkisi

Northwestern, Hayfa ve Temple üniversitelerinin Political Communication (Siyasi İletişim) dergisinde yayımlanan araştırmasında, teyit kuruluşlarıyla ilgili 30 akademik çalışmanın sonuçları derlendi. Bu meta analize göre:

  • Teyit içeriklerinde “hakikat terazisi” gibi görselleştirmeler ters tepiyor. Yanıltıcı bilginin düzeltilmesinde bu tür unsurların kullanılmadığı mesajlar daha etkili.
  • Bir ifadenin bütününün teyit edilmesi, sadece bir bölümünün teyit edilmesinden daha etkili oluyor.
  • Teyit etkisi, seçim kampanyalarında yapılan açıklamalar söz konusu olduğunda daha düşük gerçekleşiyor.
  • Bir kişinin kişisel ideolojisine ters düşen fikirleri reddeden teyitler, onun ideolojisiyle uygun fikirleri reddedenlere kıyasla daha etkili oluyor.
  • Basit mesajlar daha etkili oluyor. Karmaşık sözler kullanılması teyidin etkisini düşürüyor.

Seda Arıgül

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. 2019'dan beri serbest yazar olarak yeni medya ve kadın odaklı içerikler hazırlıyor.

Journo E-Bülten