Dosya

Yüncüler: Halkın travması benim derdim oldu

Diyarbakır'da, Cizre’de ve Nusaybin'de haber takibi yapan BirGün Gazetesi Editörü Zeynep Yüncüler ile çatışma bölgesi deneyimlerini konuştuk. Yüncüler yaşadıklarını travma olarak adlandırmıyor ve unutmak istemiyor.
FES Türkiye Temsilciliği’nin katkılarıyla
FES Türkiye Temsilciliği’nin katkılarıyla

Diyarbakır, Cizre ve Nusaybin’de bulundun. Bölgede gördüklerin ve yaşadıkların nedeniyle travma yaşıyor musun? Bu travma ile nasıl başa çıkıyorsun?
Tam olarak bunun adı travma mı bilmiyorum ama, aklımdan hiç çıkmayan ve çıkacağını da zannetmediğim anlar ve görüntüler var. Bunların bir kısmı bana ait, tabii ki büyük bir kısmı da oranın halkına ait. Bu yüzden benimki biraz travma değil de, daha çok oradaki halkın, arkadaşlarımın travmalarını kendime dert edinme. Çünkü ben İstanbul’da yaşıyorum, onlar ise çatışma bölgesinde yaşıyor ve ben sadece çatışma bölgesinde kısa süreli gazetecilik faaliyeti yürüttüm. Kısa süre de olsa gittiğim için, orada yaşananlara tanık olmaya çalıştığım için çok memnunum. O zamanları yaşayarak, görerek yazmak, İstanbul’da bölgeyi takip etmekten kuşkusuz çok daha değerliydi, önemliydi… Evet zordu, her an tehlikenin olduğu zamanlardı. Sonuçta çatışma vardı. Şakası yoktu. Etrafta gazlı, tazyikli sulu bir çatışma yoktu, adını bile bilmediğim, bomba ve silahlar vardı. Duyduğumuz, gördüğümüz işkenceler vardı… Ve bunları göstermeyen, gösterse de, işte o bahsettiğimiz travma yaşayan halkı göstermeyen medya vardı. Özetle, travma yaşayan bir halkın yanına gittim tanık olmak için ve onların travması benim derdim oldu. Bu tabii ki bende bir iz bıraktı, bunun adı travma veya başka bir şey, bilmiyorum. Bunlarla baş etme konusu ise benim için biraz şöyle: Bunlar kalıcı izler ve mesleğim gereği bana yardım eden izler aslında. Pek baş etmek istemiyorum. Çünkü çok gerçekler ve gazeteciliğime yardım ediyorlar. Örneğin, her an her şeyde ciddi empati kurabiliyorum, kafamda o anlar hep sıcak ve güncel kalsın istiyorum, pek unutmak istemiyorum. Yani, o zamanlar sadece bir haber yazabilmek için malzeme olarak kalsın istemiyorum. O izler anlar, görüntüler dursun bende, çünkü asıl o halkın travmasını onarmak biraz zor olacak gibi.

Düzenli olarak psikolojik destek alıyor musun?
Hayır.

Bölgeye gitmeden önce, gittiğinde veya döndükten sonra kurumun destek almana yardımcı oluyor mu?
Gittiğimde sadece normal olarak çoğu zaman iletişim halindeydik. ‘Ne yaptın? İyi misin? Bir sorun var mı, ihtiyaç?’ vs. şeklinde. Sadece bu.

‘Gazetecilik yaptığımız için özel harekatçıların saldırılarına maruz kaldık’

Gözaltına alınma, tacize uğrama, tutuklanma, hatta bunu söylemek çok üzücü ama işkence görme ihtimali var. Çatışma bölgelerinde gazetecilik yapanlar bu tehlikelerle karşı karşıya. Buna rağmen seni bölgede gazetecilik yapmaya iten motivasyon nedir?
Evet, maalesef bu gerçekler var ve bunlar benim de başıma gelebilir diye gittim. Bu Türkiye genelinde böyle, sadece çatışma bölgesinde değil. Ancak, orada bu sorunlar daha çok. Birçok meslektaşımız var orada, gözaltına alınan, tutuklanan, işkence gören, öldürülen… Aslında bu yüzden de gittim, elimden geldiği kadar destek olmak, görmek için. Hatta Cizre’deyken bölgede çalışan bir meslektaşımla, Cudi Mahallesi’nde özel harekatçılar tarafından gazetecilik yaptığımız için yaklaşık 1 saatlik bir takım saldırılara maruz kalmıştık. O gün iyi ki onun yanındaydım, diyorum. Utandım da. Bunun tarifi biraz zor. Ben sadece 1 saat, onlar her an her dakika. Zor.

‘Haber Nöbeti ile başlayan dayanışmamız Ben Gazeteciyim adlı yeni bir inisiyatif ile devam ediyor’

Meslektaşlarınla dayanışma halinde misiniz?
Evet sürekli dayanışma halinde olmaya çalışıyoruz. Bu da haber yapmak kadar önemli artık Türkiye’de, hepimiz biliyoruz. ‘Haber Nöbeti’ ile başlayan dayanışmamız, şimdilerde de ‘Ben Gazeteciyim’ adlı yeni bir inisiyatif ile devam ediyor.

Gerek güvenlik güçlerinden gerekse bölgede yaşayan halktan ya da silahlı gruplar tarafından tehdit edildiğin oluyor mu? Buna karşı nasıl bir savunma mekanizması geliştiriyorsun?
Birçok haberimden dolayı sayısız tehdit aldım, tek tek saymak istemiyorum. Cizre’de de bir özel harekatçı bana şöyle demişti: Seni bu mahallede bir daha görüntü alırken görürsek, sana ne yapacağımızı çok iyi biliyorsun.

Kendini yalnız hissediyor musun?
Zamana göre değişiyor.

Yaşadığın travmayı atlatmak, güvencesizliği telafi etmek adına gerekli sosyal haklarını kullanabiliyor musun ve aldığın maaş sence yeterli mi?
Sosyal haklar meselesi biraz sorunlu, çünkü muhalif isen haklarını kullanmana engel oluyorlar, mutlaka karşına bir sorun çıkıyor. Maaş konusu ise, tabii ki yeterli değil, ama muhalif sol gazetelerin, özgür basınının maddi gelir elde etmesine karşı ciddi engeller var. Bu yüzden hepimiz düşük maaşlar alıyoruz, yaptığımız şeylerle kıyaslanmayacak kadar düşük.

Etiketler

Gülin Küpelioğlu

İzmir Ekonomi Üniversitesi Medya ve İletişim/Habercilik bölümü mezunu. 2012 ve 2015 yılları arasında Habertürk TV'de program editörlüğü ve haber prodüktörlüğü yaptı. Kadir Has Üniversitesi İletişim Bilimleri yüksek lisans programını bitirdi. Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya Laboratuvarı'nda koordinatör olarak çalışıyor.

Journo E-Bülten