Haber

Anayasa Mahkemesi’nden pilot karar: Basın İlan Kurumu, basın özgürlüğünü ihlal ediyor

AYM’nin kararına göre BİK’in uyguladığı resmi ilan kesme cezaları, basın özgürlüğünü ihlal ediyor. Yüksek Mahkeme, bu uygulamanın, “kimi basın mensupları açısından caydırıcı etki yaratabilecek bir cezalandırma aracına” dönüştüğünü vurguladı. Pilot karar uyarınca TBMM’nin, BİK cezalarına dayanak yapılan yasayı değiştirmesi gerekiyor. BİK ise cezalara yol açan başvuruları yasa değişene kadar gündemine almayacağını açıkladı.

Anayasa Mahkemesi (AYM), gazetecilik örgütlerinin uzun süredir eleştirdiği Basın İlan Kurumu (BİK) cezalarının basın özgürlüğünü ihlal ettiğini tescilledi.

Cumhuriyet’e 13 haber ve köşe yazısı; Sözcü’ye 5, Evrensel’e 3 ve BirGün’e 1 haber nedeniyle BİK’in verdiği resmi ilan ve reklam kesme cezalarını bu medya kuruluşları yargıya taşımıştı. Asliye hukuk mahkemelerinden sonuç alamayan gazeteler, son olarak AYM’ye başvuruda bulunmuştu.

Ayrı ayrı yapılan başvuruları tek dosyada birleştiren AYM’nin 10 Mart 2022 tarihinde oy çokluğu ile aldığı 2016/5903 başvuru numaralı kararı, Resmi Gazete’nin dünkü 31919 sayılı nüshasında gerekçesiyle birlikte yayımlandı.

BİK’in yetkileri sınırlanmamış, mevcut yasa keyfiliğe yol açıyor

BİK’in ceza verirken dayanak gösterdiği Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun‘daki belirsizliğin keyfi uygulamalara neden olduğunu vurgulayan AYM, şu değerlendirmeleri yaptı:

  • Basının etik değerlere uygun yayın yapması amacıyla kabul edilen 49. maddedeki kural meşru bir sınırlandırma sebebi sunsa da Kuruma [BİK] verdiği iki aya kadar ilan ve reklam kesme cezası yetkisini nasıl kullanacağını tarif etmemekte, gazetelerin basın özgürlüklerine Anayasa’nın 13. maddesindeki ölçütlere uygun olarak müdahale edebilmesine yardımcı olacak araçları da sunmamaktadır. Kanun’un 49. maddesindeki kuralın kapsamı ve sınırlarının belirli olmaması nedeniyle BİK’in sahip olduğu yetkinin sınırlarının öngörülemez biçimde geniş tutulmasına zikredilen itiraz usulündeki belirsizlikler ve basın organlarının itirazlarını ve iddialarını ileri sürebilecekleri çelişmeli bir yargılama usulünün dışlanmış olması gerçeği eklendiğinde BİK kararlarına karşı aynı kuralda öngörülen itiraz usulü ile sonuç alınma ihtimali bulunmadığı değerlendirilmişti. Yukarıdaki hususlar birlikte değerlendirildiğinde başvuruya konu müdahalelerin başvurucuların Anayasa’nın 26. ve 28. maddeleri ile korunan haklarını ihlal ettiği ve ihlalin ifade ve basın özgürlüklerinin korunmasına ilişkin temel güvencelere sahip olmaması nedeniyle doğrudan kanundan kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.

Caydırıcı etki yaratabilecek bir cezalandırma aracına dönüştü

AYM, kararın devamında şu ifadeleri kullandı:

  • Anayasa Mahkemesine BİK tarafından sunulan bilgi ve belgelere göre BİK’in 2018 yılı istatistiklerinde gazetelerin basın ahlak esaslarını ihlal ettiği gerekçesiyle 39 gün, 2019 yılı istatistiklerinde 143 gün, 2020 yılı istatistiklerinde 572 gün resmî ilan ve reklam kesme cezası verdiği görülmüştür. Bu doğrultuda verilen cezalara bakıldığında Kuruma verilen yetkinin basının etik değerlerini düzenleme amacından öteye giderek artık kimi basın mensupları açısından caydırıcı etki yaratabilecek bir cezalandırma aracına dönüştüğü ve bu durumun sistematik bir soruna neden olduğu gözlemlenmiştir.

“Demokratik toplum düzeninin gerekliliklerine uygunluk ölçütü” yönünden de BİK kararlarının basın özgürlüğünü ihlal ettiğine hükmeden AYM, ortada bir “yapısal sorun” olduğu için söz konusu haber ve köşe yazılarının içeriğini tek tek incelemedi.

BİK, cezalara dayanak olan başvuruları, yasa değişene kadar değerlendirmeyecek

Bu yapısal sorunu TBMM’nin yasal düzenleme yaparak çözebileceğini bildiren pilot karar gereğince söz konusu medya kuruluşlarına BİK’in tazminat ödemesine ve mahkeme masraflarını karşılamasına da hükmedildi.

BİK ise AYM kararının, kendisine kanunla verilen “müeyyide uygulama yetkisinin bulunduğunu açıkça ifade ettiğini” açıkladı. Kurum şu duyuruyu yaptı:

  • Olağanüstü gündemle toplanan ve AYM’nin kararını bu çerçevede değerlendiren Yönetim Kurulumuz, TBMM tarafından 195 sayılı Kanunun 49. maddesinde değişiklik yapılana kadar Basın Ahlak Esasları kapsamında yapılan başvuruları toplantı gündemine almamaya karar vermiştir.

“Basın özgürlüğü adına çok önemli bir gelişme”

Cumhuriyet gazetesine konuşan hukukçular ise kararı şöyle yorumladı:

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu: “Kararın doğru olduğunu düşünüyorum. Yeni bir düzenleme olmalı. Siyasal iktidarların özellikle basına müdahale etme olanağını ortadan kaldıran düzenlemelere ihtiyaç var. Temel sorunumuz bu noktada. Bunlar yapılmadığı sürece basın özgürlüğünden söz etme olanağı yok.”

Ankara Barosu Başkan Yardımcısı Mahcemal Seyhan: “Son yıllarda kendi görüşünden olmayanı cezalandıran bir kuruma dönüşen BİK açısından dikkate alınması gereken, önemli bir karar. Alınan karar basın özgürlüğü adına çok önemli bir gelişme.”

Yargıtay 18. Ceza Dairesi Onursal Başkanı Hamdi Yaver Aktan: “Benim için üzücü olan, bu sorunun Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin çözmesi gerekirken AYM’ye kadar gidilmesi. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de bu kararı verebilirdi… Öncelikle ve ivedilikle yapılması gereken, 195 sayılı kanunun 49. maddesinin yasama organı tarafından değiştirilmesi gerekliliğidir. Bu yasama organına bir müdahale değildir. Evrensel ölçütlere ve kurallara, öğreti ve evrensel içtihatlara göre düzenleme yapılmalı. TBMM’nin bunu dikkate alacağını düşünüyorum. AYM çok güzel bir karar vermiş. Karar, bütün basın yayın organları için sevindiricidir.”

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ HABERLERİ

Abdi İpekçi: Basın İlan Kurumu’nun demokrasiye tehdidini 64 yıl önce görmüş ve okuru uyarmıştı

Ulusal ve uluslararası basın örgütlerinden BİK’e çağrı: Ambargoyu kaldırın

Journo

Yeni nesil medya ve gazetecilik sitesi. Gazetecilere yönelik bağımsız bir dijital platform olan Journo; medyanın gelir modellerine, yeni haber üretim teknolojilerine ve medya çalışanlarının yaşamına odaklanıyor, sürdürülebilir bir sektör için çözümler öneriyor.

Journo E-Bülten