Görüş

Arkeoloji haberlerinde gazetecilerin altın kuralı: Eser odaklı bakmayın

SARAT Projesi kapsamında yapılan kamuoyu araştırmasının sonuçlarına göre, toplumun arkeoloji ile ilgili bilgiye ulaşmasında medyanın büyük bir rolü var. Peki, gazeteciler arkeoloji haberlerine nasıl yaklaşmalı? Medyanın bu alanda sık yaptığı hatalar neler ve bu hatalar nasıl giderilebilir? SARAT Projesi’nde medya uzmanı olarak çalışan Nur Banu Kocaaslan’ın ilk olarak vurguladığı ‘altın kural’a göre gazeteciler arkeolojiye “eser odaklı” yaklaşmamalı. Journo’ya konuşan Kocaaslan, bu alanda çalışan habercilerin dikkat etmesi gereken diğer konuları da açıkladı.

SARAT Projesi, adını “Safeguarding Archaeological Assets of Turkey” (Türkiye’nin Arkeolojik Varlıklarının Korunması) ifadesinin baş harflerinden alıyor. Bu proje kapsamında, Türkiye çapında arkeoloji ve toplum ilişkisinin incelendiği ilk kamuoyu araştırması yapıldı. Ankete katılanlara “Arkeoloji ile ilgili bilgiye hangi kaynaklardan ulaşıyorsunuz” sorusu yöneltildi. SARAT Projesi’nde medya uzmanı olarak çalışan Nur Banu Kocaaslan’a göre soruya “100 kişiden 37’si televizyon, 100 kişiden 34’ü internet, 10’u da gazete ve dergiler” yanıtını verdi.

Bu kadar çok insan arkeoloji ile ilgili bilgilere TV, internet, gazete ve dergiler yoluyla ulaşırken, gazetecilerin bu konuda nelere dikkat etmesi gerektiğini Kocaaslan’a sorduk, şu cevabı verdi:

“Haberciler için belki de ‘altın kural’ olarak bahsedebileceğimiz konuların başında arkeolojiye ‘eser’ odaklı bakmamak gerektiği geliyor. Bu özellikle de definecilik, kaçakçılık haberlerinde rastlanan bir sorun. Çünkü arkeolojik kazılar eser bulma amacıyla yapılmaz, kazılan her katmandan eski uygarlıklarla ilgili kronolojik bilgi, siyasi olaylar, yaşam tarzı, inançlar, beslenme gibi bilgiler öğrenilir. Dolayısıyla habercilerin de arkeolojiye ‘eskinin bilimi’ olarak bakmaları; definecilik ve kaçakçılık haberlerinde meselenin sadece kaçırılan eserlerin ‘kurtarılması’ veya ‘ele geçirilmesi’nden ibaret olmadığını, bu faaliyetlerin büyük zararlar verdiğini hatırlayarak haberlerini yazmaları gerekiyor.”

Tarihi eserler fiyat bilgisi ile anılmamalı

Arkeoloji haberlerinde yapılan hatalara değinen Kocaaslan, örneğin kaçakçılık ve definecilik haberlerinde eserleri fiyat bilgisi ile anmamak gerektiğini söylüyor. Ona göre “1 milyon liralık hazine”, “piyasa değeri 10 milyon dolar” vb. başlıklarda kullanılan fiyat bilgileri gerçekten uzak ve abartılı olmakla birlikte, kaçakçılığa ve defineciliğe de teşvik ediyor.

Kocaaslan, bazı haberlerde definecilerin sanki arkeologlara alternatifmiş gibi sunulduğunu belirterek şöyle diyor: “Açıkçası ortada birbirine denk iki meslek grubu yok. Bilimsel yöntemlerle çalışan arkeologlar ve hepimizin ortak mirasına zarar veren, yasa dışı kazılar yapan birtakım insanlar var. Defineci dernekleri, define dergileri gibi haberlerde bu ayrımın iyi yapılması gerekiyor. ‘Defineciler kaçakçılığa engel olacak’, ‘Türkiyeli Indiana Jones’, ‘Define avına çıktım’ gibi haber başlıkları, okurda definecilik faaliyetine sempati ve merak uyandırarak defineciliğe teşvik ediyor.”

Definecilerin iddialarına dikkatli yaklaşılmalı

Arkeoloji haberlerinde gazetecilerin, definecilerin iddialarına karşı hazırlıksız yakalanmaması da gerekiyor. Definecilerin “Biz altın avcısıyız, tektekçiyiz”, “Biz olmasak bu eserler yurt dışına kaçırılırdı”, “Biz zaten izinli defineciyiz” gibi argümanlara dikkatli yaklaşmak gerekiyor.

Kocaaslan’a göre restorasyon haberlerinde ise gazetecilerin çıkış noktası “‘Bu restorasyon iyi mi, kötü mü?’ sorusu olmamalı. Bunun yerine, “Bu restorasyon neden yapıldı?”, “Bu restorasyon gerekli miydi?”, “Koruma amacıyla mı yoksa turizm endişesiyle mi yapıldı?” gibi sorular sorarak ilerlenmeli.

Alanında uzman kişiye soru yöneltilmeli

Kocaaslan, gazetecilerin arkeoloji haberleri için görüş alırken dikkat etmesi gerektiğini söylüyor: “Her ne kadar mevcut düzenlemeler arkeologların medyaya görüş bildirmesinde zorluklar yaratsa da uzmanlık alanı uygun olan kişiye soru yöneltilmesi gerekiyor. Neolitik bir kazıyla ilgili haber yazarken sırf popüler bir isim olduğu için Osmanlı tarihçisinden görüş almak, haberi yapan muhabiri de yanıltabiliyor.”

Hataların sonucu: Defineciliğe özendirme

“En büyük sorun belki de kötü niyetle yazılmamış bile olsa haberlerin defineciliğe özendirmesi” diyor Kocaaslan. Çünkü “defineciliği daha fazla trafik ya da reyting almak için gizemli/eğlenceli gösteren yayınlar, sonunda kaçak kazılarda korkunç bir artışa neden oluyor. Haftalarca televizyonda yapılan sorumsuzca yayınlarla, yıllardır bilimsel kazıların yapıldığı arkeolojik kalıntıların Türkiye’nin dört bir yanından defineci akınına uğradığı örnekler var.”

SARAT, Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü (BIAA) başkanlığında yürütülen bir proje. Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) ve Uluslararası Müzeler Konseyi İngiltere Şubesi (ICOM UK) projenin ortakları. Proje kapsamında, Türkiye’de arkeolojik varlıkların korunması ve kurtarılması için eğitim, atölye ve araştırma çalışmaları düzenleniyor.

Gazeteciler için atölyeler düzenleniyor

Türkiye’deki arkeolojik varlıkların korunmasını, insana yönelik kapasite ve farkındalık arttırıcı yaklaşımlarla katkı sunmayı hedefleyen projenin çalışmaları arasında gazetecilere yönelik atölyeler de yer alıyor. Düzenlenen atölyelerde arkeoloji haberlerinin yazımında gazetecilerin mesleki donanım ve farkındalığının yükseltilmesi amaçlanıyor. Kocaaslan SARAT’ın bu faaliyetleri şöyle aktarıyor:

“Atölyeler için Türkiye’de arkeoloji haberlerinde sıklıkla yapılan hataları uzun bir arşiv aramasıyla derledik. Gazetecilerle arkeologları bir araya getirdiğimiz atölyelerde, arkeoloji hakkında yazarken doğru haber perspektifleri neler olabilir sorusunun peşine beraber düşüyoruz ve akıl yürütüyoruz. Gazeteciler için ayrıca Arkeolojik Terimler ve Faydalı Bilgiler adında bir kitapçık da hazırladık. Şu zamana kadar İzmir’de Yeşilova Höyüğü’nde ve Antalya’da Koç Üniversitesi Suna & İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Merkezi’nde (AKMED) iki atölye gerçekleştirdik. Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve İstanbul’da da birer atölye yapacağız, Bursa’dan bizi çok mutlu eden bir davet aldık. Projenin ilerleyen dönemlerinde, zamanımız yettikçe daha fazla şehre gitmeyi arzu ediyoruz.”

Eylem Sonbahar

Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik bölümü mezunu. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) için basın ve ifade özgürlüğü davalarını takip ediyor. Freelance muhabirliğe devam ediyor.

Journo E-Bülten