Dosya

Çocuk istismarı haberlerinde bu kelimeleri kullanmayın

Küçükçekmece'de 22 Nisan'da 5 yaşındaki bir kız çocuğu sokakta oynarken kaçırıldığı binada cinsel şiddete maruz kalmıştı. Kanarya'da halk protesto yürüyüşleri yapmış, 25 Nisan'da yakalanan zanlı ertesi gün tutuklanmıştı.
İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinin Kanarya mahallesinde geçen hafta cinsel istismara uğrayan beş yaşındaki çocukla birlikte son günlerde istismar haberleri yeniden gündemde. Peki, çocuğa yönelik cinsel istismar haberlerinde neye dikkat edilmeli? Bianet tarafından geçtiğimiz ay yayımlanan “Çocuk Odaklı Habercilik” el kitabını hazırlayan gazeteci ve Eğitim Reformu Girişimi araştırmacısı Umay Aktaş Salman ve Çocuk Hakları Merkezi Koordinatörü Ezgi Koman ile bu konuyu konuştuk, özellikle “haberlerde kullanılmaması gereken kelimeler” meselesi üzerinde durduk.

Geçmişte Radikal gazetesi ve Al Jazeera Türk gibi kuruluşlarda gazetecilik yapan Umay Aktaş Salman, cinsel istismar haberlerinde “Çocuğun yararını her şeyin önünde tutmak lazım. Haberde odak noktası çocuğun cinsiyeti değil, cinsel istismar olmalı” diyor. 2016 yılında olağanüstü hal (OHAL) kapsamında kapatılan dernekler arasında yer alan Gündem Çocuk Derneği’nin de kurucusu olan çocuk hakları aktivisti Ezgi Koman ise en önemli noktanın “çocuğun yaşadığı şiddeti ayrıntılı bir şekilde vermemek” olduğunu söylüyor. Salman ve Aktaş’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

Çocuk istismarı haberlerinde çocuğa zarar vermeden nasıl bir dil kullanılabilir? Cinsel istismar mı, cinsel saldırı mı hangisi kullanılmalı?
Umay Aktaş Salman: Cinsel istismar demek daha doğru bence. Cinsel istismar haberlerinde “okşadı”, “kucakladı”, “özel bölgeleri” gibi önemsizleştirici kelimeler, hikâye dili kullanmamak gerekiyor. Haberde cinsel istismarın detaylarına da yer vermemek gerekiyor. Dava tutanakları, polis raporları kullanırken bunlara dikkat etmek gerekiyor. Olduğu gibi yazmamak, süzgeçten geçirmek önemli. Haberde çocuğun yararını her şeyin önünde tutmak lazım. Çocuğa sorumluluk yükleyen bir dilden kaçınıp, bu anlama gelecek görüşleri  vermemek lazım. Yetişkinlerin ve devletin çocuklarla ilgili yükümlülüklerine atıf yapmak çok önemli. Kanunlara, kanunlarda ya da uygulamada yaşanan sorunlara, çocuğun cinsel istismarı ile ilgili verilere, çözüme dair yapılması gerekenlere yer verilmesi gerekiyor.

Umay Aktaş Salman

‘Sapık’ veya ‘canavar’ değil ‘fail’

Haberde odak noktası çocuğun cinsiyeti değil cinsel istismar olmalı kesinlikle. Öte yandan cinsel istismarı gerçekleştiren kişiye “sapık,” “saldırgan,” “pedofil” veya “canavar” değil, fail demek gerekiyor. Fail kelimesi suça odaklanır ve suçun sorumluluğunu eylemi işleyen kişiye yükler. Diğer tanımlamalar ise konuyu psikiyatrik bir mesele haline getirerek cinsel istismar suçunu gerekçelendirmiş oluyor. Özetle, çocuğa yönelik cinsel istismar vakaları haberleştirilirken kullanılan dil, şiddeti normalleştirmemeli. Bianet’in internet sitesindeki Çocuk Odaklı Habercilik Kütüphanesi‘nde bulabileceğiniz Çocuk Odaklı Habercilik El Kitabı ve Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin Doğru Kelimeleri Kullanmak isimli rehberi bu konuda tüm gazetecilere ve gazeteci adaylarına destek olabilir.

Ezgi Koman: İstismar bir şiddet türü. Bunun bir şiddet meselesi olduğunu, güçler arasındaki eşitsizlikten kaynaklandığını, bir hastalık olmadığını vurgulamak için cinsel şiddet şeklinde kullanmak durumu daha iyi tanımlıyor.

İstismar haberlerinde çocuğun kimlik bilgileri genelde saklı tutuluyor ancak aileden birilerinin isimleri açıkça veriliyor. Çocuğu yeniden hedef haline getirmeden bu tür bilgiler nasıl verilmeli ya da verilmeli mi?
Umay Aktaş Salman: Çocuğun cinsel istismarı haberlerinde kesinlikle çocuğun kimliği açık bir şekilde verilmemeli. Ancak kimi zaman çocuğun adını soyadını kodlarken, ailesinden birinin adının açık yazıldığı ya da fotoğrafının kullanıldığını görüyoruz. Ya da çocuğun kimliğini açığa çıkaracak; oturduğu yer, gittiği okul gibi bilgilere açıkça yer verilerek onu tanıtan bilgiler veriliyor. Bunların yapılmaması gerekiyor. Öte yandan sadece cinsel istismara uğrayan değil, istismarı gerçekleştiren ya da suç teşkil eden bir olay nedeniyle yargılanan ya da mahkum edilen bir çocuğun da ismi açık bir şekilde verilmemeli.

Şiddetin ayrıntılarına girilmemeli

Ezgi Koman: Neden çocuğun adını vermediğimizin sebebini içselleştirdiğimizde hangi bilgiyi ne kadar vermemiz gerektiğini zaten anlayabiliriz. Çocukların kimlik bilgilerini saklı tutuyoruz çünkü çocuğun özel yaşamına saygı duyuyoruz ve zaten hak ihlaline uğradığı yaşamında daha fazla örselenmesinin önüne geçmek istiyoruz.

Bu tür haberlerde haber dilini kurarken şiddeti, istismarı ve travmayı yeniden üretmemek adına neye dikkat edilmeli?
Ezgi Koman: En önemlisi çocuğun yaşadığı şiddeti ayrıntılı bir şekilde vermemek. Evet, haber yapmak için bazı ayrıntılara ihtiyacınız olabilir. Nerede, nasıl oldu diye… Ama buradaki sınırı iyi belirlemek gerekiyor: 1- Çocuğun yeniden aynı şeyi yaşamasına yol açmamak, 2- haberi okuyan kişinin uzaktan da olsa tanık olarak şiddete maruz kalmasını engellemek. 3- onca ayrıntıyla – kimi zaman baş edememekten kaynaklı – şiddetin normalleşmesine sebep olmamak.

Ezgi Koman

Çocuğa haberde nasıl hitap edilmeli?
Umay Aktaş Salman: Çocuğun cinsel istismarı haberlerinde, dediğim gibi çocuğun isminin zaten açık bir şekilde yazılmaması gerekiyor. Ayrıca, hem bu tür haberlerde hem de çocukların yer aldığı her haberde “mağdur çocuk”, “kurban çocuk”, “suçlu”, “katil”, “sapık”, “sokak çocuğu”, “tinerci” , “yavru”, “zavallı çocuk” gibi çocuğu damgalayan, etiketleyen, küçümseyen ya da ötekileştiren sıfatlar da kullanmamak gerekiyor. Sokak çocuğu değil, sokakta yaşayan çocuk ya da sokakta çalıştırılan çocuk.

‘Mağdur çocuk’ ifadesi kullanılmamalı

Suçlu çocuk değil, kanunla ihtilaflı çocuk; çocuk gelin değil, çocuk evliliği ya da erken yaşta zorla evlendirilmiş çocuk; kimsesiz çocuk değil, koruma altındaki çocuk; mağdur çocuk değil, maruz kalmış çocuk… Çocuk, yetişkinler gibi, mahkeme kararı yoksa “suçlu”, “hırsız” veya “katil” değildir. Bu, “masumiyet ilkesinin” ihlali. Çocuğa özgü adalet anlayışına da aykırı. Türk Ceza Kanunu’na (TCK) göre 12 yaşın altındaki çocukların eyleminden suç olarak bahsedilemez. Haberlerde çocuğu tanımlayan “başarılı”, “güzel”, “üstün”, “yaramaz”, “fakir” gibi pek çok başka sıfat da kullanılıyor. İçlerinde olumlu gözükenler olsa bile, bu tür sıfatlar çocukları ayrıştırıyor, ayrımcılığa yol açıyor.

Çocuğa yönelik cinsel istismar haberlerinde hem çocuk hem de fail açısından fotoğraf kullanımında neye dikkat edilmeli?
Umay Aktaş Salman: Cinsel istismara uğramış çocukların kimliğini açık edecek fotoğraflara kesinlikle yer verilmemeli. Cinsel istismara uğrayan çocuğun ya da yakınlarının fotoğrafı asla kullanılmamalı. Ayrıca bu haberlerde temsili olarak da blurlanmış [buzlanmış, bulanıklaştırılmış], dramatik efektler kullanılmış çocuk veya çocukların kullanıldığı kampanya görselleri ya da duygusal sömürü içeren değişmeceli görseller kullanılıyor; kırılmış oyuncak (araba veya bez bebek), çocuk siluetleri, ağlayan-utanan çocuk imajları, kızgın çocuk görseli, dur işareti yapan çocuk görseli, gelinlikli çocuk görseli, kınalı çocuk eli görseli… . Bu tür görseller bir yandan da “bütün bunları yaşayan çocuk utanmalı veya saklanmalı, yalnız ve çaresizdir” gibi mesajlar veriyor. Bu görseller de kullanılmamalı. Bunların yerine bu konuda çalışan sivil toplum örgütlerinin eylemlerinin, taleplerinin görünür olduğu fotoğraflar, çizimler, stickerlar, kullanılabilir.

Güçsüzlük algısı veren görsel yayımlanmamalı

Ezgi Koman: Çocuk açısından hiçbir şekilde onun kişisel bilgilerini açık etmeyecek görsel kullanılmalı. Temsili görsellerde de çocukların güçsüz korunmaya muhtaç olduğu algısını pekiştirecek görseller seçilmemeli. Bu konuda yapılmış bir çalışmadan, eylemden slogan görseli, toplumun hareketliliğini verecek, hatta cesareti artıracak görseller kullanılabilir. Fail açısından da, şiddet sanki sadece bir grup insanın uygulayacağı bir şey izlenimi vermeyecek, farklı gruplara ayrımcılığa yol açmayacak temsili görseller seçilmelidir.

Sosyal medyada bu tür olaylara dikkat çekmek adına “Çocuk susar, sen susma” kampanyaları yürütülüyor. Çocuğun susması doğru bir tabir mi?
Umay Aktaş Salman: Çocuğun susması ön kabulü yerine susmaması gerektiğini anlatmak gerekiyor. Onu birey olarak görüyor, saygı duyuyor, her şartta sevdiğimizi hissettiriyor ve destek oluyorsak susmaz. “Susar” değil; susmaması, sesini çıkarması gerektiği vurgusu önemli. Çocuklar eşit, hak ve özgürlük sahibi bireyler. Yetişkinlerin susmaması ne kadar önemli ve gerekliyse, çocuğa sesini çıkarması için destek olmak, bunu öğretmek de o kadar önemli.

Yanlış bir slogan kullanıldı

Ezgi Koman: Çok yanlış bir slogan. İyi niyetli bir şekilde insanları hareket geçmeye, şiddete karşı ses çıkarmaya çağırıyor ama başka yanlış bir mesaj veriyor: Çocukların şiddete karşı sessiz kaldıkları… Bu mesaj yukarıda söz ettiğimiz çocukların korunmasız, güçsüz varlıklar olduğu algısı sebebiyle kullanılıyor. Oysa biliyoruz ki, çocuklar şiddete maruz bırakıldıklarında şiddete karşı pek çok yolla tepki verirler. Önemli olan bu tepkileri anlamaya çalışmak ve tüm süreçte çocuğun yanında olmak.

Çocuğun medyada yer alışı çoğunlukla adli haberlerde oluyor. Bu haberlerde çocuğun “mağdur”, “zavallı”, “eksik yurttaş” olduğu algısını değiştirmek mümkün mü? Nasıl yapılabilir?
Umay Aktaş Salman: Medyadaki temel sorunlardan biri, çocuğu “eksik yurttaş” olarak gören toplumsal algıyı normalleştirmesi. Çocuklar medyada yok sayılıyor. Haber olduklarında da dediğiniz gibi çoğunlukla belirli kalıp yargılara göre haber oluyorlar (“mağdur”, “zavallı”, “suçlu”, “tehlikeli varlık”). Çocuğun çoğunlukla olumsuz olaylar çerçevesinde haber olması, üstelik haberlerin genellikle çocuğun yararı ve sorunlarının çözümü açısından kurulmaması, hak ihlali. Gazetecilerin çocuk haklarının hayata geçmesinde, çocukların bilgi edinme ve düşüncelerini açıklama hakkını kullanmasını sağlama sorumluluğu, yükümlülüğü var. Medya, çocuğun toplumda nasıl algılandığını yansıtma ama aynı zamanda bu algıyı yeniden oluşturma gücüne sahip. Bu nedenle çocukların medyada ne kadar ve nasıl yer aldığı, medyanın çocuk hakları odaklı olup olmadığı, çocuklara yönelik tutumların oluşmasında etkili. Bu da çocuk odaklı habercilikle yapılabilir.

Çocuk bir birey olarak görülmeli

Çocuk odaklı habercilikten kastım ise öncelikle çocuğu hak ve özgürlük sahibi birey olarak görmek. Sonrasında çocuğun haberlerde sadece nesne değil özne olarak da temsil edilmelerini sağlamak. Çocukların yaşadıklarına devletlerin çocuk hakları yükümlülükleri temelinde bakmak, hak ve özgürlükleri konusunda farkındalık yaratacak haberler yapmak, hak ihlallerini takip edip görünür kılmak ve bu ihlallerin önüne geçilmesi ve politika üretilmesi konusunda proaktif davranmak önemli. Aynı zamanda çocuk hak ihlaline uğrayıp haber olduğunda, onu daha da mağdur etmeyecek şekilde haberi yazmak gerekiyor. Çocuk odaklı habercilikten kastım sadece çocukların yer aldığı haberler değil elbette. Her türlü haberi yaparken, çocuğun nasıl etkileneceğini sorgulamak gerekiyor.

Ezgi Koman: Bu algıyı değiştirmek elbette mümkün. Siz sürekli çocuğun başına gelen kötü olayları haber yapar, bu olayları sanki çocuk olduğu için başına geliyor gibi sunar, çocukları güçsüz ve korunmaya muhtaç varlıklar olarak gösterir, bu yüzden de “sadece korunması, sadece sakınılması” gereken bir varlık gibi verir, onun da yaşamı değiştirme potansiyeli olduğunu görmezden gelirseniz hakları ve özgürlükleri olan, yaşamın eşit ortakları, bağımsız kişiler olarak algılanmasının önüne geçersiniz.


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – ‘YAYINCILIK DEĞİŞTİ, MEDYANIN ÇOCUKLARI DÜŞÜNMESİNİ BEKLEMEYİN’

Rabia Çetin

Lisans eğitimini Atatürk Üniversitesi Gazetecilik bölümünde tamamladı. 2012’den bu yana İHA, DİHA, T24, BasNews, K24 gibi kurumlarda muhabir ve editör olarak çalıştı. Şanlıurfa Gazeteciler Birliği’nin 2013 yılı Gazetecilik Ödülleri’de görüntülü haber dalında ödül aldı. Sinem Babul’la birlikte Tahir Elçi’nin hayatını ‘Kırık Saat’ ismiyle belgeselleştirdi.

Journo E-Bülten