Dosya

Gazeteciler anlatıyor: “Değişik bir şey yapacağım” kaygısı çok yanlış, haberciler sadece kamu yararını gözetmeli

Fotoğraflar: Güldenay Sonumut

Afet bölgesindeki gazetecilerin izlenimlerini ve deneyimlerini aktardığımız “Deprem Haberciliği” yazı dizisinin 5. bölümü için, ulusal ve uluslararası medyadan 5 gazeteciyle görüştük. Sky News’un Türkiye editörü Güldenay Sonumut, “değişik bir şey yapacağım” kaygısının haberciliği örselediğini, oysa sadece kamu yararının gözetilmesi gerektiğini vurguluyor.

AFP’den İlyas Akengin, Yol TV’den Selin Yurdakul Şahin, Mezopotamya Ajansı’ndan Berivan Kutlu ve Artı TV’den Abdurrahman Kır deprem bölgesindeki koordinasyon eksikliğini doğruluyor. Akengin, “bölgede çalışan güvenilir gazetecilerin geçtiği haber ve bilgilere önem verilmesi” gerektiğini söylüyor.

Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen ve 10 ilde onbinlerce can kaybına neden olan iki depremin ardından Hatay’a giden Sky News’un Türkiye Editörü Güldenay Sonumut, daha önce defalarca ziyaret ettiği bu ili bu kez tanıyamamış. Antakya, Arsuz, İskenderun ve Samandağ ilçelerinde çalışan Sonumut şöyle diyor:

  • En kötüsü, gerçekten en felâketi Antakya’ydı… Açıkçası dünyanın sonu manzaralarıyla karşı karşıyaydık. Bugün de başka yabancı basın mensubu arkadaşlarımla konuşurken söyledim: Antakya’da apokaliptik mahşer görüntüsü vardı… Yani gerçekten koskoca bir şehir yok olmuş.

Hatay’da geçmişte beraber çalıştıkları kişilerin ya kendilerinin ya yakınlarının ya da akrabalarının vefat ettiğini söyleyen Sonumut, “Hatay’ın bir daha eski Hatay olmayacağı çok açık” diye ekliyor.

Deprem gibi olaylarda yanlış bilgi her zamankinden daha hızlı yayılıyor. Yanlış bilgiyle mücadele yöntemlerine dair konuşan Sonumut, Sky News’un gelen hiçbir bilgiyi teyit etmeden kullanmadığının altını çiziyor. Kanalın “üçlü doğrulama sistemi” var:

  • Haberleri ancak çoklu teyitten sonra, kaynaklarıyla beraber teyit ederek kullanmaya özen gösteriyoruz. Bu da çok zaman alıyor. Özellikle bu tür kriz haberciliğinde çok hızlı bir şekilde ilk haberi vermek çok doğru olmuyor…
Adıyaman’da Merve Apartmanı’nın enkazından 77 yaşındaki Fatma Güngör, depremin 212. saatinde kurtarılmıştı. Fotoğraf: Mesut Varol/AA

Meslek yaşamında ilk kez bir depremi takip eden Sonumut, Hatay’da gazeteciler arasında yardımlaşma olduğunu aktarıyor. Gazetecilerin dayanışmayı sürdürmeleri gerektiğini ifade eden Sonumut, önemli olanın haber atlatmak değil, doğru haber yapmak ve bunu halka doğru yansıtmak olduğunu belirtiyor.

Özellikle kimi genç muhabirlerin gazetecilik etiğine aykırı davrandığını belirterek kamu yararını vurgulayan Sonumut şunları söylüyor:

  • Habercilik yapacağım diye, değişik bir şey yapacağım diye çok yanlış, haberciliğin etiğine aykırı olan davranışlar var… Onun için benim doğru haber yapmam onlara yardım edecek. Eksiklikleri göstermemiz gerekiyor. Bizim görevimiz aslında halk için, halkın iyiliğine kamu yararını gözeten haberler yapmak. Kamu yararı, başka hiçbir şey değil…  İşimizi doğru yapmak her şeyin ötesinde.

Kriz haberciliğinin ayrı bir uzmanlık alanı olduğuna değinen Sonumut, “Sürekli yayın dışında hem insan hikâyelerinin hem de kamu yararını gözeten içeriklerin üretilmesi gerekiyor” ifadesini kullanıyor. Deneyimli gazeteci, sahada yaşadıkları zorlukları aşmaları için Sky News’un destek verdiğini, kanalın bir psikolojik destek hattının olduğunu belirtiyor.

Depremin sonuçlarının önlenememesi kadar afet bölgesini oluşturan 10 ile gönderilen yardımların yetersizliği, geç ulaştırılması ve kimilerinin engellendiğine dair birçok iddia mevcut. Arama kurtarma ekiplerinin bölgeye geç ulaşması da başka bir tartışma konusu. Tüm bunlar sahadaki gazetecilerin de gündeminde.

“Sanki rastgele bir dağıtım olduğunu gördüm”

Sonumut, Hatay’a ulaştıklarında birçok arama kurtarma ekibini gördüklerini ancak kentin aldığı hasar nedeniyle daha fazla insana gereksinimi olduğunu belirtiyor. Herhangi bir yardıma el konulduğunu görmediklerini söyleyerek şu ifadeleri kullanıyor Sonumut:

  • Açıkçası yardım dağıtımı konusunda bir koordinasyonsuzluk olduğunu gördük. Özellikle ben görüntü çektiğim ve kendi gözlerimle gördüğüm için… İnsanlar da birazcık zorlanıyorlardı. Çünkü yardım kamyonundan mesela bir şeyler dağıtıyorlar. Ama bir sıra yok. Sanki rastgele bir dağıtım olduğunu gördüm, Antakya’da olsun, Samandağ’da olsun… Organize olduğunu düşünmedim.
  • Mesela parkta şunu gördüm: Kıyafetleri yere bir tümsek olarak yaymışlar. Ayakkabı kutusu yapmışlar. Hangi ayakkabı, kaç numara? Bot mu başka bir şey mi? Herkesin yardım etmeye çalışması, kıyafet, ayakkabı göndermesi tabii ki çok önemli. Ama bunun lojistik açıdan daha koordineli, insanları rencide etmeden yapılan bir dağıtım olabilmesi gerekiyor. Burada çok ciddi bir sorun vardı.

Yardımlar dağıtılırken karayolu trafiğinde yaşanan sorunların da aslında önlenebileceğini vurgulayan Sonumut, “Belki bazı yolların sadece ambulanslara, bazı yolların sadece yardımlara, bazı yolların sadece sivillere tahsis edilmesi gerekiyordu. Yollarda da en önemli şey, koordinasyon” diyor.

Bilgi kirliliğiyle mücadelede güvenilir gazetecilerin rolü önemli

Agence France-Press (AFP) foto muhabiri İlyas Akengin, yaşadığı şehir Diyarbakır’da depreme yakalanmış. Bugüne dek Bingöl-Karlıova, Van, Erciş, Elazığ gibi birçok deprem bölgesinde gazetecilik yapan Akengin, bu şartlarda çalışırken yaşadığı sıkıntıları “haber ve fotoğraflarımızı geçemeyişimiz, bazı depremzedelerin fotoğraf çekmemize izin vermemesi, güvenlik güçlerinin belirlenen yer dışında çalışma koşulları yaratmaması” şeklinde sıraladı.

İlyas Akengin

Akengin, deprem ve savaş gibi olağanüstü olaylarda bilgi kirliliğinin hızlı yayılmasından, sahaya hiç çıkmayan bazı gazetecileri, bazı sosyal medya kullanıcılarını ve ideolojik hareket eden siyasetçilerin konuları malzeme hâline getirmesini sorumlu tutuyor.

Bilgi kirliliğine karşı, “bölgede çalışan güvenilir gazetecilerin geçtiği haber ve bilgilere önem vermelerini” meslektaşlarına ve halka öneren Akengin şöyle devam ediyor:

  • Adıyaman üzerinden örnek vermek gerekirse, yardımlardan ziyade koordinasyon eksikliği daha göze çarpan bir etkendi. Bu eksiklik nedeniyle, gelen gıda ve iş makineleri doğru bir şekilde organize edilemedi. Yardımların engellenmesi ile ilgili durum ise, yardımların tek elden yapılması her zaman tartışma konusu olmuştur. Örneğin X parti topladığı yardımı kendisi dağıtmak istiyor, hükûmetin ise bunun doğru olmadığını belirtip yardımları [Acil Durum Yönetimi Başkanlığı] AFAD üzerinden yapması sürekli konuşulan bir konu.

“Gerçekleri aktarmak için mücadele ediyoruz”

İlk kez 2011 yılında Van’da deprem sonrası gazeteci olarak görev yapan Yol TV İstanbul temsilcisi Selin Yurdakul Şahin, bu kez Adıyaman’da gelişmeleri takip ediyor.

“Yüreğimiz yanarken tüm duyguları bir kenara bırakıp gerçekleri aktarmak için mücadele ediyoruz meslektaşlarım ile” diyen Şahin, hava sıcaklığı ve zor koşullar nedeniyle hızlı hareket etmekte zorlandığını dile getiriyor.

Berivan Kutlu

İlk kez deprem bölgesinde görev yapan bir başka gazeteci, Gaziantep’e giden Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Berivan Kutlu.

Nurdağı ve Türkoğlu ilçelerinde haber yapan Kutlu, polisin herhangi bir engellemesiyle karşılaşmadığını, ancak askeri yetkililer tarafından uyarıldığını söylüyor:

  • Buradaki komutanların kendince kibar uyarıları oldu. “Yüzümüzü çekmeyin, sokaktaki cenazeleri çekmeyin, halkın ‘yarasını’ deşecek haberler yapmayın” gibi… O yarasını deşecek dediği haberler şu haberler: Kentin ne kadar yıkıldığını gösteren haberler; acı çeken, isyanını belirten kişilerin fotoğrafları veya videoları, sokakta yerde bekletilen cenazelerin görüntüleri… Komutan geliyor, bana diyor ki: “Bazı hassasiyetlerimiz var, onları gözeterek haber yap. Şöyle fotoğraf çek, şuna yer verme, şunu da gösterme… Cenazeleri gösterme, yaralıları gösterme, bizim yüzümüzü gösterme. Ağıt yakan insanları gösterme.” Benden ne yapmamı bekliyor, ben anlamıyorum. O an diyorum ki herhalde “Nurdağı’nda deprem oldu ama herkes çok iyi…” Böyle bir haber yapmamı mı bekliyorlar?

AFAD ve birçok arama kurtarma ekibinden önce bölgeye giden bir gazeteci olarak, depremzedelerin kendisinden yardım talep etmesi de Kutlu’yu zorlamış. Gaziantep halkına yardım edememenin acısını da yaşadığını söyleyen Kutlu şöyle devam ediyor:

  • Gittiğin her yere yardım gitmemiş oluyor. Kurtarma ekiplerinden, AFAD’dan önce oraya ilk giden sen olmuş oluyorsun. İnsanlar şunu soruyor: “Bize niye yardım edilmiyor? Biz niye unutulduk? Açız, susuzuz, ısınacak yerimiz yok, battaniyemiz yok. Bunlar bize niye sağlanmıyor?”
Selin Yurdakul Şahin

Sahadaki gazetecilerin bir başka sorunu: Resmî kaynaklardan teyit

Kutlu’nun aktarımına göre edindiği bilgileri resmî kaynaklara teyit ettirememek bir başka sorun. Kutlu, yetkililerden yanıt alamayınca için birden fazla kişiye sorup bölgede yaşayan tanıdıkları ve güvendiği insanlar aracılığıyla bu bilgileri doğrulamaya çalışmış.

  • Her şeyi gizleme üzerine bir politika izleyen yöneticilere bir şeyi teyit ettirmek imkânsız. Mesela gözümüzle görüyoruz: “Bunlar bugün çıkarılan cenazeler mi?” Kaç saattir bekletiliyor” diyorum. “Hayır, hayır cenazeler bekletilmiyor, biz daha 2 dakika önce çıkardık” diyorlar. Ama ben saatlerdir o bölgedeyim. O cenazelerin saatlerdir orada bekletildiğini görüyorum. Belki bir gün öncesinden, ben gelmeden önce… Ben üç saattir oradayım. Üç saattir bekletiliyor ama belki bunun öncesi de var. Bunu biliyorum ama teyit ettiremiyorum. Resmî kurumlar bize yalan söylemeye, bizi çarpıtmaya yönelik bir politika izlediği için teyitli bilgiyi çok zor alıyoruz… Doğru bildiğinden de şüpheye düşüyorsun… Normalde deprem yaşanan her yerde insanlar der ki: “Bizim devletimiz şeffaftır, bize her şeyi olduğu gibi yansıtır, yalan söylemez, bilgileri çarpıtmaz.” Ama maalesef biz bunu kendi ülkemizdeki iktidar için söyleyemediğimiz için benim aslında yapabileceğim pek bir şey yok.
Arama kurtarma çalışmalarının sonlandırıldığı Kahramanmaraş’ta 15 Şubat’ta enkaz kaldırma çalışmalarına başlandı. Fotoğraf: Feyat ERDEMİR-Orhan AŞAN/DHA

“Yardımların yetersiz olduğu konusu bir iddia değil, bir gerçeklik olarak sahada karşımıza çıkıyor” diyen Kutlu, Gaziantep’in özellikle Nurdağı ilçesinde kurulan AFAD çadırlarının hem tekil kapasitesinin hem de toplam miktarının sahadaki ihtiyacı karşılamadığını belirtiyor.

Kutlu, meslektaşlarına, “vicdanlarını, kime karşı sorumlu olduklarını, gazetecilik faaliyetinin ne olduğunu unutmamalarını” ve “Ben bugün burada haber yapacağım, yarın tutuklanacağım. İktidara karşı bir şey söylediğim için görevimden olacağım, kovulacağım ya da zorla istifa ettirileceğim gibi” kaygılarla hareket etmemelerini öneriyor.

“Bir depremzedenin sözlü ve fiziksel saldırısına uğradık”

Depremin ardından Ankara’dan Kahramanmaraş, Gaziantep ve Adıyaman’a giden Artı TV kameramanı Abdurrahman Kır da ilk kez deprem alanında çalışan gazetecilerden. Kır, bölgede teknik ve lojistik sıkıntılar dışında Kahramanmaraş’ta bir depremzedenin sözlü ve fiziksel saldırısına uğradığını söylüyor.

Gazeteciler olarak depremzedelerin ruh hâllerini anladıklarını, çekim yapmalarına izin vermedikleri bir durumda depremzedelere tepki göstermediklerini vurgulayan Kır, “Elimizin titreyip ‘Bunu yapamıyorum, ben bunu çekemem’ dediğimiz görüntüler oluyor” ifadesini kullanıyor.

Abdurrahman Kır

Bu yazı dizisi için Kır ile telefon görüşmesi yaptığımız 9 Şubat’ta, yani depremin dördüncü gününde arama kurtarma ekipleri Nurhak ilçesinin Kullar Mahallesi’ne ilk kez ulaşmış. Bu mahallede büyük bir hasar olduğunu ve birçok insanın yaşama veda ettiğini söyleyen Kır, “İnsanların cenazeleri araçlarla, traktörlerle gelince o görüntüleri içimiz almadı. Vicdanımız dayanmadı. Bu da ayrı bir zorluk yani mesleki olarak. Vicdanımız bazen mesleğimizi yapmamızın önüne geçebiliyor” diyor.

“Benim gördüğüm bir engelleme yok”

Kahramanmaraş’ta ilk gün otomobilde uyuduğunu, ertesi gün Elbistan’da çalışma arkadaşının yakınlarının çalıştığı bir inşaatta kaldığını belirten Kır, Artı TV’nin bölgede karşılaştıkları zorlukları aşmaları için maddî, manevi ve psikolojik her türlü desteği sağladığını belirtiyor. Kır’ın yardımlar ve koordinasyonla ilgili gözlemleriyse şöyle:

  • İkinci gün yardımlar toplanmaya başlandı gözlemlerime göre. Üçüncü günün sonunda, sadece Maraş-Elbistan bölgesinde gördüğüm kadarıyla, sivil yardımlar yeni yeni gelmeye başladı. İki gündür sivil yardımların daha yaygın olduğunu ve bugün sivil yardımların oldukça fazla gelmeye başladığını söyleyebilirim. Benim gördüğüm bir engelleme yok, yani şahit olmadım böyle bir şeye doğrusu. Ama bir koordinasyon eksikliği olduğunu söyleyebilirim…

6 Şubat 2023’te merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde bulunan 7,9 büyüklüğündeki depremden 9 saat sonra bu kez Elbistan ilçesinde 7,6 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmişti. Depremler 10 ilde binlerce can kaybına, onbinlerce yaralanmaya ve milyarlarca liralık maddî hasara neden oldu.

Çok sayıda gazeteci afet bölgesinde zor şartlarda, fedakârca görev yapmayı sürdürüyor. Journo, gazetecilerin deneyimlerini “Deprem Haberciliği” yazı dizisinde aktarıyor.

BU YAZI DİZİSİNDE BİR ÖNCEKİ BÖLÜM:

Gazeteciler anlatıyor: Depremde kaybettiğimiz 17 meslektaşımıza borcumuz fikri takip

Ebru Apalak

Ankara Üniversitesi İLEF Gazetecilik 2015 mezunu. Muhabirliğe Görünüm Gazetesi’nde başladı. Gazete Rüzgârlı’da muhabirlik yaptı. İkinci Yüzyıl Gazetesi’nde görsel iletişim tasarımcı, Fizik Mühendisleri Odası’nda (FMO) yayın sorumlusu ve sosyal medya yöneticisi olarak çalıştı. FMO’nun 50. Yıl Andacı'nı hazırladı.

Journo E-Bülten