Haber

Gazetecilik için ayağa kalk: EFJ ile TGS’nin panelinden ne öğrendik?

Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), 23-24 Eylül’de, “Zor Zamanlarda Toplu Pazarlık” temasıyla Türkiye Gazeteciler Sendikası Basın Akademisi’nde (TGS Akademi) bir dizi panel düzenledi. Etkinlik, “Gazetecilik İçin Ayağa Kalk” projesinin ilk aşamasını oluşturuyor. Etkinliği iki gün boyunca izledik, öğrendiklerimizi 6 maddede özetliyoruz.

20 Avrupa ülkesinden sendikaların temsilcileri ve üyeleri, İstanbul’daki TGS Akademi’de iki gün boyunca medya ve sendikalılık ilişkisini konuştu. Medyada sendikal örgütlülük oranının artırılması, genç gazetecilerin sendikalara ilgisi ve habercilerin toplu iş sözleşmeleri gibi önemli başlıklar masaya yatırıldı.

1. Onurlu çalışma koşulları talep etmekten vazgeçmeyeceğiz

EFJ Başkanı Maja Sever’in açış konuşmasında vurguladığı gibi; gazetecilikte bağımsızlığın, işçi haklarının ve medya özgürlüğünün sağlanabilmesi için “onurlu çalışma koşullarının vazgeçilmez olduğu” notunu aldık. Gazetecilerin özgür ve güvenli bir ortamda çalışabilmesinin demokratik bir toplum için kritik öneme sahip olduğuna dikkat çeken Hırvat gazeteci şöyle dedi:

  • Medya bağımsızlığını, gazetecilerin haklarını ve basın özgürlüğünü, insanca çalışma koşulları olmadan koruyamayız. Önemli sosyal ve politik değişimlerin, ekonomik baskıların ve mesleğimizde artan belirsizliklerin yaşandığı bir dönemde, bu koşulları elde etme çabalarımızın merkezinde kolektif eylem olmalı.

2. Bireysel çaba yetmez, kolektif eylem gerekli

Sever’in bahsettiği kolektif eylemin gerekliliğini, TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş da konuşmasında vurguladı. 

Gazetecilerin Türkiye’de medya özgürlüğü ve daha iyi çalışma koşulları için verdiği mücadeleyi ve karşılaştıkları zorlukları örneklerle anlatan Durmuş, basın özgürlüğündeki gerilemenin, meslekî güvencesizlikle doğrudan bağlantılı olduğunu belirtti. Durmuş, durumu tersine çevirebilmek için, bireysel çabaların, tüm medya sektöründe ortak bir hedef yolunda mücadeleye dönüşmesi gerektiğini ifade etti.

TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş

3. Dünyada da, Türkiye’de de başaranlar var

“Eski usûl” grevlerin mi, yoksa sosyal medya eylemlerinin mi daha etkili olduğunun tartışıldığı ilk panelde üçüncü dersimizi aldık: Medyada daha iyi çalışma koşulları için mücadelenin hem Türkiye (örneğin BBC grevi) hem de dünyada (örneğin Hollywood grevi) başarıya ulaşan birçok örneği var. Önemli olan, kolektif eylemde doğru yöntemi seçmek ve etkili biçimde uygulamak. Bazı durumlarda gazetecilerin iş bırakması gerekir, bazı durumlarda ise dijital araçları kullanarak kamuoyunun farkındalığı artırmaları…

Uluslararası Aktörler Federasyonu’ndan (FIA) sendika temsilcisi Sercan Gidişoğlu, toplu pazarlık güçlerini artırmak amacıyla grev eylemleri düzenleyerek üyelerini mobilize etmedeki başarılarını anlattı. Özellikle Hollywood’daki grev, bu konuda örnek gösterildi ve etkili stratejiler üzerinde duruldu.

Berlin’deki TikTok Çalışanlar Konseyi’nden Andreas Hanisch, dijital platformlarda genç medya çalışanlarını örgütlenmenin getirdiği zorlukları ve bu süreçte yaşadığı deneyimleri anlattı. Hanisch, “Grev herhangi bir araç değil, iyi kullanılırsa size güç verir ama yanlış kullanılırsa sizi öldürebilir de” dedi.

Soldan sağa: Yuk Lan Wong, Maja Sever ve Sercan Gidişoğlu

4. Dijitalleşme sendikaları da dönüştürüyor

İkinci panelin konusu, toplu iş sözleşmesi süreçlerinde izlenebilecek yenilikçi taktikler idi. Tamara Filipovic’in yönettiği bu panelde, Karadağ Medya Sendika üyesi Marijana Camovic Velickovic, Fransa Gazeteciler SendikasI’ndan (SNJ-CGT) Pablo Aiquel ve Radu Stochita, bu bağlamda deneyimlerini aktardı. 

Dijital yeniliklere hızla adapte olmanın ve geçmişten dersler çıkarmanın önemi panelde vurgulandı. Aiquel, “Dijitalleşme, işgücünü modernize ederken sendikaların da yeni stratejiler geliştirmesini zorunlu kılıyor” dedi.

Sonraki iki oturumda da dijital araçlardan ve sendikacılıkta yeni iletişim stratejilerinden sıkça bahsedildi. Norveç Gazeteciler Birliği’nde gazetecilik ve örgütlenme bölüm başkanı olan Espen Brynsrud, üyelerin pazarlık süreçlerinde ve sonrasında aktif tutulması için gereken iletişim becerileri hakkında önerilerde bulundu. 

TGS örgütlenme uzmanı İlyas Coşkun ise BBC grevi örneğinde, sosyal medyanın nasıl büyük bir etki yarattığını ve bir milyonun üzerinde etkileşim alan TGS paylaşımlarını örnek verdi. Coşkun, “Kolektif eylemin sonucunu ve işe yaradığını gösterirseniz, insanlar sendikanın taleplerine cevap verebileceğini ve değişim sağlayabileceğini anlayacaktır” dedi.

5. Gençler seslerinin duyulmasını istiyorsa dayanışmaya katılmalı

24 Eylül’deki oturumlarda tartışılan konuların başında gençlerin medya sektöründeki hak mücadelesine katılımı ve basın özgürlüğü vardı. Farklı Avrupa ülkelerindeki durumu Türkiye ile karşılaştırma imkânı bulduk.

Danimarka Medya Öğrencileri Birliği Başkanı Markus Valentin, genç gazetecilerin taleplerini ve beklentilerini ülkesinden somut örneklerle anlattı. Valentin, “Sendikalar gençlerin katılımını kolaylaştırmalı. Genç gazeteciler seslerinin duyulmasını istiyorlar. Eşit muamele görmek ve karar alma süreçlerine katılmak istiyorlar” diye konuştu.

Sendikalar dijitalleşmeyle kolektif eylemi yaygınlaştırırken bu ilişkinin karşılıklı olduğunu da unutmamak gerekiyor: Genç gazeteciler seslerinin duyulmasını istiyorlarsa, öncelikle seslerini duyurmaya çalışmalılar. Bunun en etkin yollarından biri de, sendika üyesi olmak.

Atölye çalışmalarını da içeren iki günlük etkinliğin son panelini yöneten TGS Genel Sekreteri Banu Tuna, “Sendikanın üyesi olsanız da olmasanız da önemli olan dayanışma içinde olmak” ifadesini kullandı.

Soldan sağa: Banu Tuna, Neda Tadic, Salla Nazarenko ve Nadire Mater

6. Sadece maaşlar için değil, basın özgürlüğü için mücadele

Medya sektöründeki dayanışmanın birçok boyutu var. Son panelde; Bosna Hersek devlet televizyonu BHRT’den Neda Tadi ve Finlandiya Gazeteciler Birliği’nden Salla Nazarenko bu iki ülkeden örnekleri anlattı. Banu Tuna’nın yanı sıra Bianet kurucu ortağı Nadire Mater de Türkiye’deki basın özgürlüğü mücadelesinin farklı boyutlarına değindi. 

Türkiye medyasındaki zorlu ekonomik koşulları anlatan Mater, “Bianet olarak bağımsız bir kuruluş olduğumuzu söyleyebiliriz ve bu kesinlikle doğrudur, ancak enflasyonun bu kadar yüksek olduğu ve devlet müdahalesinin bu denli fazla olduğu bir ülkede bütçe oluşturmak kolay değil ve ayakta kalmak gerçekten zor” dedi.

Sendikalar ile işverenler arasındaki sosyal diyaloğun sürdürülebilir olması için iş ilişkilerinin güçlendirilmesi ihtiyacı etkinlikte seslendirildi. Mobbing ve toplumsal cinsiyet sorunları gibi konuların toplu iş sözleşmelerinde yer alması gerektiği de ifade edildi.

TGS Genel Sekreteri Tuna, Türkiye’de basın özgürlüğü için çalışmanın sendika olarak görevlerinin önemli bir parçası olduğunu da vurguladı:

  • Dava takibi yapıyoruz, Türkiye’de basın özgürlüğünün durumu hakkında raporlar hazırlıyoruz, özellikle Kürt illerine dayanışma ziyaretleri düzenliyoruz. Bunlar dayanışmayı güçlendirmenin yanı sıra sosyal diyaloğu geliştirmemizi de sağladı. Çünkü insanlara verdiğimiz mesaj şu oldu: Biz sadece maaşlarla veya işçi haklarıyla ilgili değil, aynı zamanda ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü için de çalışıyoruz.

Sendikalaşırken dikkat etmeniz gereken 12 ipucu

Bu dergilerde grev var: Dünyanın en büyük medya gruplarından birinde kırmızı halılı iş bırakma eylemi

5 maddede: Uluslararası Gazetecilik Festivali’nde ne öğrendik?

Semanur Beşevli

Çeşitli mecralara telifli haberler yazıyor. Bahçeşehir Üniversitesi Yeni Medya bölümünde okuyor.

İda Özkan

Zehra İda Özkan, 2001 doğumlu. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Televizyon Haberciliği öğrencisi. Gazetecilik sektöründe staj yaparak pratik deneyim kazanan Özkan, haber anlatımında yenilikçi yöntemler geliştirmeye odaklanıyor.

Journo E-Bülten