Depremlerden ekonomik krizlere dek birçok olayda haber kaynaklarının kalitesi ve çeşitliliği, gazeteciliğin niteliği açısından daha da büyük önem kazanır. Çünkü bu tür olaylar, toplumun geniş bir bölümünü, uzun bir süre ve derinden etkiler. Peki, uzmanlar da dâhil haber kaynaklarını seçerken gazeteciler nelere dikkat etmeli?
Amerikalı gazeteci Neema Roshania Patel, çalışanı olduğu Washington Post gazetesinin haber kaynaklarıyla ilgili kurum içi eğitim kursunu yönetirken öğrendiklerini yazdı. Geçen yıl genç yaşta kaybettiğimiz Patel’in Poynter için kaleme aldığı bu yazıyı, “Temeller” dizisinde ilk kez Türkçe yayımlıyoruz.
The Washington Post’un “Yeni Nesil” ekibinin editörü pozisyonunda 6 ay önce yeni bir işe başladım. Tüm şirketin genç ve çeşitlilik yönünden zengin okur kitlelerine ulaşmasını sağlamakla ve mümkünse onları yaptığımız işin abone olmaya değer olduğuna ikna etmekle görevli, süreçler arası bir ekibiz. Bu ‘The Post’ta (gazetenin kısa ismi) türünün ilk örneği olan bir ekip, ancak yeni okurlar bulmak tüm sektörün karşılaştığı bir zorluk.
Ben editör olarak, haber merkezindeki gazetecilerin eleştirel ve yetkin haber sunumlarının yeni okurlarla bağ kurmasına destek olmaya odaklıyım. Muhabir ve editörlerle konuştuğumda duyduğum ilk şeylerden biri, bu konuda derhal kullanmaya başlayabilecekleri somut tüyolar –genç ve çeşitlilik yönünden daha zengin bir okur kitlesine ulaşmak başlıklı bu büyük ve önemli hedefi günlük işlerine tatbik etmenin yollarını– aradıklarıydı.
Her bir haberin nasıl aktarıldığı konusunda editör ve muhabirlere yardımcı olmayı amaçlayan (kendi tâbirimle) ‘kaynak kursu’nu meydana getirmeye beni yönelten de buydu. Bu benim büyük önem verdiğim ve henüz ulaşmamış olduğumuz okurların güvenini kazanmada temel bir adım olduğuna inandığım bir şey.
Haber kaynaklarını çeşitlendirmek daha çok gence erişmenizi de sağlar
Ekip olarak yaptığımız ilk işlerden biri, genç okurların haber kuruluşlarından ne bekledikleri konusunda bir araştırma yürütmekti. Ve okur araştırmamızın sonucu gayet netti: genç ve çeşitlik yönünden daha zengin bir okur kitlesine ulaşmanın ve onları kaybetmemenin anahtarı, kaynakların çeşitlendirilmesidir. Genç okurlar kendilerinin ve akranlarının deneyimlerinin, takip ettikleri haberlere yansıdığını görmek istiyor. Siyasetin sıradan insanların hayatları üzerinde nasıl bir etki bıraktığını görmek istiyorlar. Ve okuduklarıyla kişisel bir bağ kurduklarını hissetmek istiyorlar.
Kaynakları çeşitlendirmek bizim daha güvenilir haberciler olmamızı sağlıyor. Austin’deki Teksas Üniversitesi Medya İşleri Merkezi’nin 2020 yılında yaptığı bir araştırmada, katılımcılar Siyahi topluma dair haberlerin “tek taraflı” ve “nüanstan yoksun” olduğunu ve Siyahi Amerikalılar’ın genel anlamda habercilere güvense de, onların Siyahi toplum hakkında yaptıkları haberlere güvenmediğini ifade etmekteydi. Reuters Enstitüsü’nün 2021 yılında yaptığı bir araştırma, net bir şekilde, gençlerin çeşitlilik ve kapsayıcılık yönü ağır basan ve “insani, kişisel ve hakiki hikâyelerin” altını çizen haberlere yoğun ilgi gösterdiğine işaret ediyor.
Yani evet, araştırmanın sonucu net ama en önemlisi şu: Kaynak çeşitliliği en basitinden, haberciliğimizi iyileştirir. Dünyamızı yansıtma biçimimizi geliştirir ve bizi daha erişilebilir kılar.
Kaynak çeşitliliğinin anlamı
Çeşitlilik, habere bağlı olarak ırk, etnik köken, cinsiyet, yaş, coğrafi konum, bakış açısı, cinsel yönelim veya ekonomik arka plan gibi farklı biçimlerde kendini gösterebilir ve farklı anlamlara gelebilir. The Post’taki editörler için bu konuda bir kurs açarken, giriştikleri her haberde kendilerine sorup işe yarar bilgiler edinebilecekleri 5 soruluk bir set üretmek istedim.
Topluluklarla bir araya gelme uğraşımız, uzun sürecek bir oyun gibi görünebilir. Ancak bu aynı zamanda sahadaki muhabirlerin, haber merkezindekilerin iş yapışını değiştirme gücünün en fazla olduğu alan. Burası aynı zamanda, çaba göstermeleri için gereken ortam ve zaman tanındığında kazanacakları çok şey olan –daha doğru haberler yapacakları, en nihayetinde daha geniş ve sadık bir okur kitlesine hitap edecekleri– bir mekân.
Bahse konu 5 soru şöyle:
Habere konu olan olaydan en fazla etkilenen kişilerin görüşlerine yer veriyor muyuz?
Daha da önemlisi, bu görüşler haber içerisinde nasıl güçlendirilip önceliklendiriliyor? Haberin etkisini nasıl ortaya koyuyoruz? Mesela artan kiralarla ilgili bir haberde, yuvalarından kapı dışarı edilen insanlara yer veriliyor mu, yoksa sadece politikaya mı odaklanılıyor?
Haberde ‘uzmanlar’ı nasıl tanımlıyoruz?
Uzman derken bir kişinin özgeçmişinde yer alan bilgilerin ötesini düşünün. Yaşanmışlıklar bir uzman görüşü olarak kabul edilebilir ve edilmelidir de. Örneğin, bazen akademide veya düşünce kuruluşlarında uzman görüşlerine ihtiyaç duyduğumuzda, çeşitlilik eksikliğinden ötürü kısıtlanmış hissedebiliriz, fakat yaptığımız tanımı değiştirmek bizim elimizde. Uzun süreli COVID hastalarına dair şu haberi ele alalım. Özellikle, bilinmezliğini koruyan onca unsurun bulunduğu bir alan hakkındaki bu haberde, anlatılan hikâye hastaların deneyimine ve sağlık profesyonellerinin görüşlerine eşit muamelede bulunuyor.
Haber doğrudan ötekileştirilmiş gruplar hakkında olmasa dahi çeşitli kaynaklarla irtibata geçiyor muyuz?
Kısacası her haberde –yani çeşitlilikle veya ırkla ya da cinsel yönelimle hiçbir ilgisi olmayan haberlerde de– buna öncelik verip ötekileştirilmiş toplulukların seslerinin aşk, dostluk, mizah ve bildiğimiz hayatın iç yüzü hakkındaki haberlerde duyulmasını temin ediyor muyuz? Örneğin pandemi döneminde yalnız yaşayan kadınların deneyimlerini anlatan şu haber, mümkün olduğunca eksiksiz bir hikâye aktarabilmek adına kasıtlı olarak, muhtelif yaşlardan çeşitli görüşleri geniş bir yelpazede gözler önüne seriyor.
Okurlarımız hakkında varsayımlarda bulunuyor muyuz?
Çeşitli kaynakların dile getirdiği görüşlere kulak verdiğimizden emin olmak, tuzaklara düşmemizi önlemeye yardımcı olur. Son birkaç senede gördüğümüz üzere, “banliyöde yaşayan anne,” “işçi sınıfı” veya “protestan” ifadeleri [ABD’de] genelde basitçe “beyazlar” anlamına geliyordu. Bu tür bir kodlamanın önüne geçebiliriz. Bu haberlerde Siyahiler’in, Asyalılar’ın, Amerikan Yerlileri’nin ve Latin Amerikalılar’ın seslerinin de yeri olmalı.
Yayın süreçlerimizi kaynaklarımıza nasıl açıklıyoruz?
Kaynağınız gazetecilik mesleğini yapmıyorsa, kayıtlı ve kayıt dışı (off-the-record) görüşme arasındaki farkı bilmeyebilir. Bu kaynaklar, görüş olarak aldığınız sözlerinin nasıl kullanılacağının ve haberin nihai hâlinde bu görüşe yer verilmeyebileceğinin farkında olmayabilir. Görüşmenizin başında bazı temel hususları onlara birkaç dakikalığına açıklamanız bu süreçte güven tesis etmenizi sağlar ve kaynaklarınızla aranızda kurduğunuz köprülerin yıkılmasını önler.
Haber kaynakları konusunda düzenli olarak iç denetim yapın
Daha uzun vadeli hedefler de var tabii ki. Örneğin her bir kaynağınızı gözden geçirip onları belirli niteliklerine –ırk, cinsiyet vs.– göre tanımladığınız ve ulaştığınız sonucu okurlarınızla karşılaştırdığınız bir kaynak denetimi yapmak, ekibinizin veya haber merkezinizin sahip olmadığı çok fazla zaman ve kaynağa mal olacak gibi gelebilir.
Bunun yerine, belirli bir örneklem büyüklüğü belirleyip onu bir aylık bir zaman aralığıyla veya belli bir haber silsilesi ile sınırlayın ve bir mini kaynak denetimi yapın. Hangi haber kaynaklarına gereğinden fazla yer veriyorsunuz? Kime daha fazla kulak vermelisiniz? Bir adım geri attığınızda, haberde hangi boşluklar göze çarpıyor? Bunu yılda iki defa yapmak fark yaratacaktır.
Kaynak çeşitliliği yoksa, editörler haberi muhabire geri göndermeli
Bir kaynak veritabanı inşa etmek için alan yaratmak da kritik hamlelerden biridir. Böylelikle, bir son dakika haber geldiğinde daha geniş bir kaynak yelpazesine ulaşmak için önceden bir altyapı tesis etmiş olmanızın faydasını görürsünüz. Eğer siz veya editörleriniz nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız, Editors of Color adlı girişimin oluşturduğu, çeşitlilik barındıran [ABD odaklı ve İngilizce] bir veritabanına buradan ulaşabilirsiniz.
Ve son olarak, editörlere sesleniyoruz: Eğer kaynakların çeşitliliği sizi tatmin etmiyorsa, bir haberi geri göndermekten çekinmeyin. Kendinize şu soruyu sorun: Haber kimin tarafından, kimin hakkında ve kimin için yazılmış? Eğer çeşitlilik barındıran fikirlere yer vermiyorsak, o kulvarları daraltıyoruz ve hakkında haber yapmakla yükümlü olduğumuz dünyayı yansıtmıyoruz demektir.
Bu işi okurlarımıza, onlarla her gün haberleri paylaşacağımıza güvenen insanlara borçluyuz. Ve henüz ulaşmamış olduğumuz okurlara da, çünkü onlar bize güvenmiyor veya kendilerinin haberlere yansıdığını görmüyor –en çok da onlara bunu borçluyuz.
- İlk olarak Poynter‘da 7 Nisan 2022’de yayımlanan bu makaleyi Baran Orduran Journo için Türkçe’ye çevirdi. Arabaşlıklar Journo’ya ait. Makalenin yazarı ve Washington Post editörü Neema Roshania Patel ne yazık ki bu yayından aylar sonra, henüz 35 yaşında hayata veda etti.
“TEMELLER” YAZI DİZİSİNDE ÖNCEKİ BÖLÜM:
Gazeteciliğe karşı propaganda: Muhabir önce hakikate mi bağlıdır, yoksa ülkesine mi?