Söyleşi

Rich Kids of Turkey: Direniş mi, özenti mi?

Zengin ailelerin çocuklarının sosyal medyada #richkids etiketiyle başlattıkları, en çok Instagram’da gözlenen akım tüm dünyaya yayıldı. Türkiye’de de “Rich Kids of Turkey” hesabı 220 bini aşkın takipçisiyle oldukça popüler. Peki, bu küresel fenomenin perde arkasında neler var? Türkiye’deki “rich kids” akımında yer alan gençler için bu sadece bir özenti mi, yoksa derin bir arayışın veya direnişin sonucu mu? Türkiye bu açıdan diğer ülkelerdeki örneklerle nerelerde benzeşiyor veya ayrılıyor?  Bu sorular ve daha fazlası bir tez çalışmasına konu oldu.

Medya ve iletişim üzerine çalışan Özyeğin Üniversitesi Öğretim Görevlisi İlkay Tuzcu Tığlı’nın Galatasaray Üniversitesi’nde yazdığı doktora tezi, dünyadaki “rich kids” akımına bakarak Türkiye örneğini inceliyor. “Ağ Toplumunda Neo-altkültürler: Instagram’da Türkiye’nin Zengin Çocukları” başlıklı tezini Tığlı ile konuştuk. Çalışma; yeni medya ve internetteki sosyal ağların kullanımını olduğu kadar ‘Yeni Türkiye’nin zenginleri’ni ve onların çocuklarını kavrayışımıza da katkılar sunuyor. Onların eğilimlerini irdelemek, bugünün sosyal ve siyasal atmosferindeki ana akım kültürü okumamızı da kolaylaştırıyor. İlkay Tuzcu Tığlı bu özgün çalışmayı ilk kez Journo için anlattı.

Foto galeri mantığı hâkim

Bilmeyen pek çok okur vardır. Rich Kids of Instagram (RKOI) tam olarak nedir? Bir sosyal medya hesabı mı, hashtag (etiket) mi, yoksa daha fazlası mı?
Aslında bu bir Instagram hesabı. Menşei Londra olan; “über zengin” görünümlü bir grup gencin varlıklarını görgüsüzce sergilediği fotoğraflar ve hashtagler ile paylaştığı bir akım.

İngiltere’de başladıktan sonra neler oluyor?
Daha sonra viral olup dünyaya yayılıyor. Artık her yerde “rich kids” örneği var; İran’da, ABD’de, İngiltere’de… Şehir şehir, hatta semt semt paylaşımlar yapan “rich kids” hesapları var. Uluslararası medyada da çok yer alıyor özellikle bu aşırıya kaçan paylaşımları… Varlıklarını o şekilde ifşa etmeleri basının, medyanın ilgisini çekiyor. Uluslararası medyada daha negatif yorumlar alıyorlar. Daha yargılayıcı ifadeler ile tanımlanıyorlar.
Türkiye’de karşılığı şu an daha nötr. Bu, medyadaki habercilik kültürünün son zamanlarda geldiği durumdan da kaynaklanıyor olabilir. Türkiye’de içeriğin zayıf ama görselin önde olduğu haberler ağırlıklı malum. Genellikle bu tarz haberlerde ‘görsele tıkla’ [foto galeri] mantığı hâkim. Birkaç cümle ya da bir başlıkla sadece zenginliklerini vurgulayıp bunu nasıl o sayfada ifşa ettiklerini söylüyorlar. Onun dışında pek itham edici, yargılayıcı şeyler yok. Ancak Ekşi Sözlük ve İnci Sözlük gibi daha çok anonim kullanıcıların bulunduğu online platformlara bakarsanız, aslında uluslar arası medyada kullanılan ifadelerin kullanıldığını göreceksiniz. Örneğin The Guardian’dı sanırım; “Anne babalarının paralarını sünger gibi emiyorlar çünkü yarı zamanlı bir işte çalışarak Mercedeslerini Swarovski ile kaplayamazlar” diyordu. Ya da “çılgınlar”, “dudak uçuklatanlar”, “görgüsüzler” “şımarıklar” gibi ifadeler kullanılıyor. Şu an aklımıza gelen, dünyaca bilinen The Washington Post, The Telegraph, The Guardian, The Sun gibi birçok medya kuruluşunda konu edilmiş durumda/ temsilleri var.

Sayfa yöneticisinin hayali zengin olmak

Bu akımın Türkiye’ye gelişi nasıl oldu? Burada nasıl şekil aldı?
Türkiye’deki hesabın yöneticisinin yaratıcılığı ile ülkemizde de viral oluyor. Çünkü kendisi magazine, zenginlerin yaşamına ve paraya ilgi duyan birisi. Ve bunu açık açık söylüyor da. Hatta lisedeyken kuzeni ile Google’dan arayıp İstanbul’daki zenginlerin villalarının yerlerini bulurlarmış.

Bu gönderiyi Instagram’da gör

Rich Families Of Turkey (@rich.kids.of.turkey)’in paylaştığı bir gönderi ()

Bir dakika, yani Rich Kids of Turkey hesabının yöneticisi zengin değil mi?
Değil. Kendisi aslında Anadolu’dan, İstanbul’a ortaokul yıllarında göç etmiş. Dört kişilik bir ailede büyümüş. Baba devlet memuru, anne ev kadını. “Türkçem bile bozuktu” diyor anlatırken. İstanbul’a geldikten sonra düzeldiğini söylüyor. Kendisi 26 yaşında, lise mezunu ve hayali zengin olmak. İlk önce Rich Kids of Instagram (İngilizce) sayfalarını görüyor. Bir ampul yanıyor kafasında ve “ben de bunu yapabilirim” diyor. İlk önce çok zengin olarak gördüğü ve internette bulduğu kişileri sayfada izinleri olmadan etiketleyerek başlıyor. Bir sürü tepki alıyor; önce insanlar istemiyorlar, kızanlar ya da kaldırtanlar oluyor. Ama bu gencin iletişimi çok iyi ve bir şekilde hemen hemen herkesi ikna etmeyi başarıyor. Tabii sayfada etiketlendikçe güzel tepkiler de alıyorlar. Özellikle DM’ler (direct message, özel mesaj) çok gelmeye başlıyor. Bir süre sonra hoşlarına gidiyor. Benim tez çalışmam için görüşmelerimi de aslında çoğunlukla o kabul ettirdi diyebilirim, sayfa yöneticisi yani.

Rızayla benimsenen ve içselleştirilen iktidar

Evet mülakatların planlanmasından da bahsedelim. İkna gerektiğine göre istenmedi önce. Neden başlarda görüşmeyi istemediler, nasıl cevaplar verdiler?
Çünkü insanlar hem vakit harcamak istemiyor, hem de açıkçası korkuyorlar. Bir de onların ilgi alanına girmediğini de söylemek lazım. Sayfa yöneticisi genç bana referans olunca kolaylaştı işler. Hatta mülakat ayarlamak için beni kuzeni olarak da tanıttığı oldu.

Peki Rich Kids of Turkey yöneticisi olarak hayalleri gerçek oldu mu bu genç adamın, zengin oldu mu?
Bana görüştüğümüz dönemde o güne kadar hesaptan 45.000 TL para kazandığını söylemişti. Zengin demeyeyim ama artık orta sınıf değil en azından. Şöyle ki Kıbrıs’ta bir milyon değerinde bir iş yeri açtı şuan. Bunu kendisi karşılayamaz ama elbette bağlantıları gelişti bu süreçte. Diyor ki “Artık hayatım daha da iyiye gidiyor. Şimdi onlar gibi değilim ama günün birinde olacağım.” Şu anda bir BMW’si var mesela. Sonuçta başarıyı, gücü tamamen para ile bağdaştırıyor aslında.

Sizce bu Türkiyeli genç adam neyi temsil ediyor? Ona dair nasıl bir okuma yapıyorsunuz?
Bence kültürel hegemonyayı temsil ediyor. Yani rızayla benimsenen ve içselleştirilen iktidar. Aslında çalışmam da bu konuya odaklanıyor. “Neoliberalizmin hakim olduğu Türkiye’de, yeni medyanın etkisiyle kültür nasıl yaşanıyor; nasıl dönüşüp, evriliyor; bu noktada gençliğin rolü nedir?” gibi sorulara yanıt arıyor çalışma.

‘Apolitiğim ama Tayyip’e oy veriyorum’ diyenler var

Bütün bir ülke gençliğine dair bu gençler nasıl bir done sunuyorlar?
1980 sonrasından bu yana biliyorsunuz birçok yazar, çizer, aydın; apolitik, bireyselliğe önem veren ve tamamen tüketim kültürüne dayalı bir gençlik kültürünün oluştuğunu vurguladı. Bu nedenle Gezi olaylarında “elinde iPhone, ayağında New Balance’lı çocuklar geldiler, direndiler” diye yazılar yazdılar. İşte tezimin asıl meselesi bu. Her dönemin kendine göre bir ekonomik, kültürel ve sosyolojik yapısı var. Her coğrafyanın da var. Londra ise benim çıkış noktam oldu. Aynı örneğin Türkiye’deki nüksünü (yansımasını) inceledim.

Bu gönderiyi Instagram’da gör

Rich Families Of Turkey (@rich.kids.of.turkey)’in paylaştığı bir gönderi ()

Instagram’daki bu zengin çocuklar politikler mi? Mesela Gezi’ye katılmışlar mı?
Özellikle “Yeni Türkiye” döneminde zengin olanlar kendilerini vatansever olarak tanımlamalarına karşın, politikayla ilgilenmediklerini söylüyor. Ancak bir yandan da hepsi referandumda oy kullanacağını belirtmişti. “Apolitiğim ama Tayyip’e oy veriyorum” diyenler oldu. Aslında hepsi bir şekilde Gezi’ye katılmış. Meraktan gidenler çoktu. Çoğunluğu “Başlarda ağaçları kesmemek gibi güzel bir amaç vardı. Sonra bozuldu” dedi. 15 Temmuz’da köprüye yürüyen de vardı. Fakat kadın ‘rich kid’lerin çoğu ve “Yeni Türkiye” zengini olmayanlar Gezi’yi bizzat desteklediklerini ifade etti. Oradaki eylemcilere internetten yiyecek sipariş edenler, arabasının arkasını su, ilaç, maske vs. ile doldurup ilk yardım sağlayanlar… Aslında AKP’nin tutumundan ve mevcut politikalarından memnun değillerdi ama direnişleri Gezi’de polisle çatışan alt sınıf ya da orta sınıf gençlerinkinden farklıydı. Bir de harici olarak, maddi destek sağlıyorlardı. Çünkü aslında sınıfsal olarak oraya ait değiller, ideolojik olarak aynı inanca sahip olmalarına karşın, canlarını diğerleri gibi ortaya koymalarına gerek yok.

Sayfalar bir süre sonra ticarileşiyor

Dünyadaki diğer örnekleri nasıl? Mesela oralardaki sayfa kullanıcıları da zengin değil mi?
Onu ancak onlarla alakalı bir araştırma ve mülakatlar yaparak görebilirim. Ancak Türkiye ayağının Londra ayağından ayrıştığı noktalar gibi, aşikâr benzerlikleri de var. En azından fotoğrafları kullanma şekilleri, seçtikleri hashtagler, metin altı yazıları, verdikleri pozlar büyük ölçüde paralellik gösteriyor. Mantık aşağı yukarı aynı. Zenginliği “rich kids” olarak abartılı bir şekilde sergiliyorlar. İngiltere’de klozetinin üzerini altınla kaplatıyor. Türkiye’de de özel jetine biniyor; güneş gözlüğünü takıyor ve saatini gösteriyor. Bu şekilde poz veriyor. Burada karizmatik, cool olmak önemli. Hoşlarına gitmeyen ya da karizmalarını zedeleyeceğini düşündükleri bir yorum aldıklarında yöneticiden yorumu kaldırmasını istiyorlar. İngiltere daha farklı. Onlar özellikle bu tarz yorumlardan besleniyor. Dünyada da böyle mi bilmiyorum.
Ancak şöyle bir çıkarımım var: Her sayfa bir yerden sonra metalaşma ve ticarileşme sürecine giriyor ve reklam almaya başlıyor. Özellikle yöneticiler sayfaları o yöne çekiyor. Hiçbir sayfa yöneticisinin karşılıksız olarak bunu yapacağını düşünmüyorum.

Türkiye örneği özellikle Amerika ve İran ile ne gibi benzerlik ya da ayrılıklar gösteriyor desem?
Amerika aslında Londra kadar popüler değil. Ama Beverly Hills örneği var tabii. Hatta bu hayatları anlatan bir dizi yapıldı. Londra’da bir belgesel çalışması da var. 45 dakikalık, RKOI’nin bütün günlerini anlatan bir reality show gibi… Sonuçta Amerika’nın çok önemli bir örnek olmadığını biliyoruz. Ama özellikle Tahran kayda değer. Çünkü sayfada etiketlenen İranlı olup, İran dışında yaşayan pek çok genç de var. İçki ve cinsellik içerikli fotoğraflar paylaşıyorlar. Bu nedenle İran hükümeti sayfayı kapattırdı. Daha sonra sayfa yöneticileri bazı uluslararası gazetelerle yaptıkları söyleşilerde şunu söyledi: “Aslında bizim bütün amacımız İran’ın güzel yönlerini de dünyaya göstermek. Herkes İran hakkında kötü önyargılara sahip ve yanlış tanıyor; yalnızca biz daha güzelini yapabiliriz demek istedik. Tek amacımız bu idi.” Hatta onlara tepki olarak, çok popülerleşmese de “Poor Kids of Iran” diye bir sayfa açıldı. Bu hesapta tamamen İran’daki yoksulluğu vurgulayan fotoğraflar paylaştılar. Kısacası, RKOI o kadar popülerleşiyor ki bütün dünyada, bugün “Rich Parents of Instagram” (Instagram’ın zengin ebeveynleri) hesabı bile var.

Küreselle yerel birleşiyor

Bu arada İranlı zengin çocukların kapatılan sayfasına ne oldu?
Cinsellik ve alkol içeren postların temizlenmesi şartı ile tekrar açıldı sayfa. Tüm bu “rich kid” sayfaları zenginliğe dair benzer göstergeler sunsalar da şöyle bir şey var: Örneğin, İranlı bir rich kid havuz kenarında elinde nargilesiyle pozlar paylaşırlarken, Londra’da nargile ile poz veren kimse yok. Orada da küvetin içinde şampanyalarla poz veriyorlar. Türkiye’de de boğazın kenarına Ferrari’sini çekmiş; kapısını da açmış, nargilesini içerken poz veriyor mesela. Yani küreselle yerel birleşiyor.

Bu gönderiyi Instagram’da gör

RICH KIDS OF LONDON (@richkidslondon)’in paylaştığı bir gönderi ()

Türkiye’dekiler hiç içkili fotoğraf paylaşmıyorlar mı?
Burada içkiyi şöyle kullanıyorlar; o içkinin markası, hangi mekânda açıldığı ve kaç tane açıldığı önemli. Görüştüğüm genç zenginler “bir masada bir tane bilmem ne marka içki varsa bir anlamı yok” diyor. Ama bilmem şu marka şampanyadan gittiğin bir mekânda on tane şişe açılmış görüyorsun fotoğrafta. İşte o zaman bir anlamı oluyor, bu kişi zengindir diyorsun, rich kid’lere göre. Yoksa onlara göre gidip herkes o mekânlarda poz verebilir. Bir şişe herkes açtırabilir.

Hayırseverlik beklentisi yaratıyor

Gene bizim genel sosyal medya kullanımımızda kusursuz görünme kaygısı belirleyici. Onlar için de önemli mi?
Kesinlikle. İngiltere’de tam tersi, orada zıvanadan çıkmışlık var. Daha provokatifler. Mesela onların sloganâri bir cümlesi var, “Hepinizden daha çok paramız var ve işte bizim bütün yaptığımız bu” diyorlar. Türkiye’de de takip edenlerden hoşlanmayanlar yok değil. Özellikle direkt mesajlardan çok tepki aldıklarını söylüyorlar. Ama bu cinsiyete göre de değişiyor. Kadınlar daha olumlu tepkiler alırken, erkeklerin daha olumsuz tepkiler aldığını gözlemliyoruz. “Onu paylaştın da başın göğe mi erdi”, “senin gibi görgüsüzünü görmedim” “Allah sizi kahretsin gibi” öfke mesajlarıyla karşılaşıyorlar. Ya da olumlu tepkiler alıyorlarsa da muhakkak arkasında bir beklenti var. Hayırseverlik beklentisi gibi… “Ben boşanıyorum, paraya ihtiyacım var” ya da “öğrenciyim, paraya ihtiyacım var ,yardım eder misiniz?” talepleri gibi… “Araba aldım abi borcumu ödeyemedim yardım eder misiniz?” diyen bile çıkmış. Ve şöyle söyleyeyim RKOT’ların neredeyse yüzde 70’i bu mesajlara olumlu cevap verip yardım etmiş. Mesaj sahibiyle buluşup bankaya borç yatırmaya giden bile var. Ya da yurtdışında öğrencinin birine her ay 250 euro para gönderen…

Başka ne tip etkileşimleri oluyor? Mesela birilerini tavlama gibi bir yanı var mı?
Aslında sayfaya fotoğraflarını vermelerinin en önemli sebeplerinden bir tanesi de bu. Hiç birinin ihtiyacı yok bana söylediklerine göre. Belki yaşı biraz daha küçük olan erkekler, kız arkadaş edinme ihtiyacıyla yapıyor diyebiliriz. Ama nihayetinde neredeyse hepsi “ben kızlar için buradayım” diyor. Çünkü daha çok etkileşim kuruyorlar. “Yok mu normalde hayatında bir kadın ya da kız arkadaşın?” diye soruyorum; diyor ki “Var aslında. Buradan görüştüklerimle buluşmuyorum da”. Hatta kızların ilgisinden bunalanlar bile var ya da “benim param var; istediğim kadınla birlikte olabilirim zaten” diyenler…

Bir nevi sembolik ve pasif direniş

O zaman bu etkileşim onlar için neden önemli ?
Orada vakit geçirmek, bir şey yaşıyor olmak önemli. Gördükleri ilgi de hoşlarına gidiyor. Sadece sanal ilgi de değil mesele. Karşı cinsin basmakalıp eş seçimlerine ve tercihlerine karşı bir nevi sembolik ve pasif bir direniş. Bu da aslında kültürün bir parçası. Bunu şu şekilde açıklıyorlar: “Kadınlar gücü sever. Güç de parada. Para kimde? Bende.” Onlarla Instagram aracılığıyla iletişime geçen parası olduğu için yapıyor bunu. Bunun aslında farkında ama bundan bir şekilde de zevk alıyor.

Bu gönderiyi Instagram’da gör

Rich Families Of Turkey (@rich.kids.of.turkey)’in paylaştığı bir gönderi ()

Acaba onlara yazan kadınlar nasıl bir katmanda, zenginler mi mesela? Bir de kadın kullanıcılar bu etkileşime nasıl bakıyorlar?
Hepsi değil. Ama sayfada birbirleriyle etkileşim kuranlar da var. Hatta o sayfa dolayısıyla birbiriyle tanışıp çıkan bir çift de vardı bildiğim. Diğer sorunuza gelirsek; kadınlar daha farklı. Onlar daha çok eğlence boyutundalar işin. Çünkü popülerliği seviyorlar ve bunu kabul de ediyorlar. Bir tanesi çok eğlenerek anlatıyordu. Bu baya über zenginler sınıfında bir kız. Çok da tatlı; çok da güzel… “O kadar asilsin ki İngiliz kraliçesi gibisin” yazmış birisi ona. Çok hoşuna gitmişti ve çok eğleniyordu. Ailesi RKOT’da etiketlenmesinden hoşlanmamasına rağmen… Erkek arkadaşı da kızıyor duruma; hatta sayfanın yöneticisi ile kavga ediyor. Ama kız orada olmayı tercih ediyor sonuçta.

Etiketlenmek için bazı erkekler para ödüyor

#richkidsofturkey’de görünmenin bir zenginlik etiketine dönüştüğü söylenebilir mi?
Kesinlikle. Zaten amaç o. Aynı sosyal sınıfa mensup olmak bu gençlerin ortak noktası. O sayfa aracılığıyla olmasa da günlük hayatlarındaki kesişme noktalarından dolayı bir şekilde birbirlerinden haberdarlar. Bu sebeple o platformda üst sınıfa ait kolektif bir kimlik bilinciyle var olmak önemli.
İlginç bir şekilde sayfa yöneticisi bazı etiketlenen erkeklerden fotoğraf başına para alıyor. Para kazanmasının bir sebebi de bu. Ama bunların içinde über zenginler ve kadınlar yok. Çünkü onlar sayfanın mihenk taşı gibi. Onlar birer potansiyel, müşteri çekseler yetiyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – TİKTOK: TÜRKİYE’NİN AYNASINDA TEŞHİR VE SAMİMİYET

Bir iletişim akademisyeni olarak sayfa yöneticisi gencin seni çok etkilediği anlaşılıyor. Bunun sebebi tam olarak ne?
Ben 20 kişi ile görüştüm. Çok vazgeçmek istediğim zamanlar oldu. Görüşmeye ikna etme süreci oldukça zordu, bunaldım. Sayfanın yöneticisi bildiğiniz arkadaş olmuş onlarla, hepsinin gönlünü almayı başarmış. En entelektüelinden en eğitimsiz olanına kadar… Herkes seviyor ve güveniyor kendisine. Hayranlık mı bilmiyorum ama gerçekten yaptığı şey çok zor bir şey. Onları yönlendiriyor bir de. Kimilerini nasıl giyinip, hangi markaları kullanacağından, nasıl poz vereceğine kadar yönlendirdiği de oluyor. Bir ‘rich kid’in çok varlıklı olduğunu söylüyor ve diyor ki “Senin bu kadar paran var ama benim gibi bir hayat yaşıyorsun. Benim taktığım saati takıyorsun.” “Şimdi öğrendi ama” diye ekliyor. Nasıl diye soruyorum, şu cevabı veriyor: “Şu an mesela 20 tane saati var. Hepsi bilmem kaç bin Euro değerinde. Artık poz vermeyi öğrendi, bana teşekkür ediyor. ‘Senin sayende insanlar bana abi demeye başladılar. Eskiden yüzüme bakmazlardı’ dedi.”

Milliyetçilik söylemi öne çıkıyor

Ona pahalı hediyeler alıyorlar mı?
O kadar irdelemek istemedim. Ama kesinlikle zengin arkadaş olarak takıldıklarından para talebi olmadığını söylüyor. Zaten onu bildikleri için hesap ödetmiyorlarmış. Ya da mesela yurt dışına çıkıyorlar; onu da sevdikleri için yanlarında götürüp, hiç para harcatmıyorlar.

Bu gönderiyi Instagram’da gör

Rich Families Of Turkey (@rich.kids.of.turkey)’in paylaştığı bir gönderi ()

Türkiye örneği üzerinden kadınların ve erkeklerin motivasyonu değişiyor mu?
Evet ayrılıyor. Mesela milliyetçilik söylemi çıktı çok enteresan bir şekilde. “Biz Türk’ün gücünü göstermek istiyoruz” gibi. Aynen İran örneğine benziyor bu yanıyla. Ve kadınlarla erkekler aidiyet duygusu geliştirme konusunda birbirinden çok farklılık gösterdi. Güç göstermekten kasıt ise; zengin olmak, lüks tüketim mallarına ulaşabiliyor olmak. Kadınlarda da bunu diyen bir kişi oldu ama diğerleri tam tersine milliyetçi söylemden ve erkek egemen kültürden çok şikayetçi olduğu için kendini bu toplumla da, Rich Kids of Turkey ile de tam olarak özdeşleştirmiyor. Özellikle erkek egemen toplumun kadınlara yaklaşımı en büyük neden. Bu nedenle milliyetçilik söylemleri onlara etkileyici gelmiyor. Kadınların bazıları yine aynı sebeple yurt dışında Türk olduklarını söylemekten utandıklarını belirtiyor. Erkekler bu konuda daha gururlu ve iddialı.

Çoğunluk yeni zenginler

Aile profilleri nasıl? Eskiden beri zengin, köklü ailelerin çocukları mı bu sayfadaki gençler yoksa “Yeni Türkiye”nin zenginlerinin (AKP döneminde varlık kazanan özellikle inşaat sektörü zenginlerinin) çocukları mı?
Köklü ailelerden gelenlerin sayısı çok az. Diğerleri daha kalabalık ve hepsi Türk olmaktan gururlu. Çoğunun ailesi eğitimsiz, kendileri de okulu ya sevmiyorlar ya da bırakmışlar. Köklü zenginlerin daha eğitimli olduğu görülüyor. Hayat görüşleri farklı. Mesela, “Daha çok paran olduğunda ne yapardın” diye sorduğumda köklü zenginler grubu “Yine aynı şeyleri yapardım ama bütün arkadaşlarımla dünyayı gezerdim. İzlemek istediğim maçlar var, o maçlara arkadaşlarımı da götürürdüm” diyor. Diğerlerine sorduğumda ise ‘Şu arabayı alırdım ya da şu anda istediğim her şeyi yapabiliyorum zaten” cevabını veriyorlar. “İstediğim yerde yemek yiyebiliyorum, istediğim yerde tatil yapabiliyorum, istediğim kıyafeti alabiliyorum, istediğim arabaya binebiliyorum. Yapacak bir şey yok başka” demişti görüşmecilerimden biri.

Biz, Yeşilçam filmlerinden o sınıfın mensuplarını “hep zengin ama mutsuz” hatırlarız. Öyle bir yanı var mı? Tatmin ediyor mu hayatları onları?
Hepsi çok memnun durumundan. “Halime şükür” diyor. Onlar için önemli olan bu mevcut durumu korumak. Bu hepsi için önemli hemen hemen. Yaşantılarında gördükleri standartın altına düşmemek yani.

‘Hayatları bana çok sıkıcı geldi’

Sana özel bir şey de sormak istiyorum. Bu kadar genç zenginle görüştün, tanıştın. Bizlerin hayatı boyunca kazanamayacağı paraya hiç çalışmadan sahipler. Bunun seni rahatsız ettiği oldu mu?
Doğrusu olmadı. Açıkçası bana çok sıkıcı geldi hayatları çünkü hiçbir şey yapmıyorlar. Neredeyse hepsi “çalışıyorum” diyorlar ve “ne yapıyorsun” dediğimde, “Bizim aile şirketimiz var, babama yardım ediyorum” yanıtını alıyorum. Ben bunu canları istedikleri zaman gidiyorlar ve şirkette bulunuyorlar şeklinde algıladım. Tabii hepsi için geçerli değil bu; gerçekten çalışanları da var. Özellikle dededen, babadan zengin olanlar. Yaşı birazcık daha ileri olanlar. Yaptıkları şeyler genelde aynı ve şöyle; Çırağan’a gidiyorlar, nargile içiyorlar; Nusret’e gidiyorlar, yemek yiyorlar; Zorlu Center’a, İstinye Park’a gidip alışveriş yapıyorlar. Böyle geçen bir hayat. Çok da renkli değil. Ve özellikle bu “Yeni Türkiyeciler” kısmı yurt dışını hiç sevmiyor. Onlar tamamen Türkiye sevdalısı. Örneğin görüştüğüm kadın bir RKOT, Nusret’e gidip bir akşamda 24 bin TL hesap ödediklerini söyledi. Ama vejetaryen…

Bu gönderiyi Instagram’da gör

Rich Families Of Turkey (@rich.kids.of.turkey)’in paylaştığı bir gönderi ()

‘Kaliteli hesap’ ve narsisizm

Instagram’ın buradaki rolünden bahsedelim biraz da. İnsandaki narsisizmi ortaya çıkaran bir yanı olduğu hep söyleniyor. Buradaki rolüyle bu sav ilişkileniyor mu?
Elbette. Narsisizmi ortaya çıkarıyor bence. Onu kullanıcıların söylemlerinden de anlıyorum. Hemen hemen hepsi “kaliteli gözükmek çok önemli” diyor. “Benim hesabım kaliteli” diye bir kavram var kafalarında. Kalite ise kendi kriterleri ile belirledikleri bir olgu. Bunlar hava atan, zengin züppe çocuklar gibi görünüyor dışarıdan bakan birine. Ama o kendini diğerinden ayırıyor. Hem öz farkındalık geliştiriyor; bu tabii birazcık kendini beğenmek ve kendini daha üstün görmek gibi ortaya çıkıyor; hem de diğerine dair farkındalık oluşturuyor. Biz belki dışarıdan fark edemiyoruz ama her görüştüğüm kişi “Büyük ihtimalle benden istediğiniz datayı alamayacaksınız çünkü ben diğerlerinden farklı şeyler söyleyeceğim” dedi. Ya da “Normal hayatta çok yardımseverimdir. Hiç hava atmayı da sevmem. Benim en yakın arkadaşım kapıcımızın oğludur” gibi örnekler veriyorlar hep. Hepsi göründüklerinden farklı olduğunu anlatma ihtiyacı duyuyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – SOSYAL MEDYA DELİRTMİYOR, ORADA İYİLEŞMEYE ÇALIŞIYORUZ

Yine filmlerdeki gibi, “fakir çocuklar güvenilirdir” var burada galiba?
Öyle. Kapıcının oğlu derken de hayatta en güvendiği kişinin o olduğunu vurguluyor. Yani dışarı çıktığında, sarhoş olduğunda, aşık olduğunda, kavga ettiğinde birinci danıştığı kişi o kapıcının oğlu. Cüzdanını, kredi kartını da emanet ettiği. Başına bir iş geldiğinde herkesten önce söylediği. Ama bunu anlatan kişilerden “Ben de onun derdini dinlerim. O da bir şey olduğunda bana söyler. Şöyle vakit geçiririz” duymadım. “Biz onun eğitimine maddi destek sağlarız” ve “Benim en güvendiğim insan odur”! Alt sınıfla arkadaşlık kurma algısı aslında yine de hiyerarşik.

Bir altkültür çalışması olarak ele almışsın tezini. Sen nasıl açıklıyorsun altkültürü?
Şöyle açıklıyorum: Egemen kültürün benimsemiş olduğu değerlere ve normlara yaşam tarzı; müzik, giyim tarzı gibi kültürel göstergeler ile bilinçli ya da bilinçsiz olarak bir nevi direniş gösteren, toplumun genelinden ayrışan bir grup insan. Mesela cinsel yönelim, ideoloji, ekonomik sınıf, din, ırk bunlar altkültürün oluşmasında önemli etkenler.

ABD’de ‘iyi zengin’ arayışı var

‘Rich kid’ler toplumdan nasıl ayrılıyor?
Toplumun temelinde kabul gören şey zenginliğin bu kadar görgüsüzce gözler önüne serilmesi değil; daha makul, daha alçak gönüllü, daha gizli tutulması. Mesela Amerika’da bir çalışma var buna dair. Amerika’nın en zengin yüzde 1’lik kesimiyle görüşmeler yapılıyor ve bu insanların kendilerini nasıl gördükleri soruluyor. Ve bu en zengin yüzde 1, zengin olarak addedilmekten hoşlanmıyor. Hatta tam tersine kendilerini normal ve orta sınıf olarak tanımlıyor. Ama “the good rich” yani iyi zengin olarak anılmayı kabul ediyorlar. İyi zenginden de kastettikleri şu; paralarını bir şekilde hayır ve kültür sanat işleri ile topluma geri vermek, çok çalışmak, makul harcamalar yapmak. Daha mütevazı gözükmek. Bu şekilde anılmak istiyorlar. Çocuklarının da zenginliklerinden istifade etmesini istemiyorlar. Ancak Rich Kids of Instagram’da, Türkiye’de ve İran’da tam tersini gözlemliyoruz. Ne tutumlu, mâkul harcamalar, ne alçak gönüllük ne de bir yardımseverlik örneği var. Daha çok gösterişçilik ve göze sokma durumu söz konusu.

Bu gönderiyi Instagram’da gör

Rich Kids On The World 💸 🌍 (@richkidsontheworld)’in paylaştığı bir gönderi ()

‘Altkültür’e dair bu savlarının tarihsel bir dayanağı var mı?
Var diyebilirim. 1960-70’lerin İngiltere’sinde gençlik altkültürleri “Ahlaki panik oluşturan toplumun suçlu tabakaları” olarak görülüyorlar. Çünkü toplumun genelinden farklı bu çocuklar. “Sapıkça konuşuyor, sapıkça giyiniyor ve saçma sapan müzikler dinliyorlar” diyor toplum. Ama aslında o bir dönüşüme sebep oluyor toplumda. “Yeni Türkiye’de de özellikle zenginliğin bu şekilde ifşası acaba böyle bir ahlaki tartışmaya mı yol açıyor? Toplumun yeni suçlu tabakası bunlar mı? İngiliz gençlik altkültürleri; başlangıçta onları toplumun ahlaki suçluları olarak yaftalayan medya tarafından metalaştırılıp ve daha sonra yine aynı topluma bir arzu nesnesi olarak sunuldu.

Yeni medya bu kültürü kanıksamayı kolaylaştırıyor

Zengin olamayan çocuklar da aynı kültürel altyapıyı ediniyor diyebilir miyiz?
Bugün RKOT etiketiyle olmasa da benzer paylaşımlar yapan Instagram sayfaları görüyoruz zaten. Herhangi bir genç kendi çabası ile kendi arabasıyla fotoğraf çekiyor. Belki bir Ferrari ile değil ama kendi Peugeot’su ile paylaşım yapıyor. Kendi bütçesine göre aldığı saatinin ya da ayakkabılarının fotoğrafını çekip koyuyor. Yeni medya bu kültürü kanıksamayı kolaylaştırıp, hızlandırıyor.

Onların sosyal medyada bu varoluş biçimini “direniş” olarak da değerlendirdin. Düzene karşı itiraz gerekçeleri olmadığı çalışmanda aşikâr. Bu bağlamda “direnişten” kastını biraz daha açabilir miyiz?
Elbette birçok gençlik altkültürü, sisteme karşı bilinçli ve aktif bir şekilde direnişte bulunmuyor. Ancak aile kontrolünden ve genel toplumun disiplininden uzak izbe barlar, arka sokaklar, bodrum katları, bir zamanlar gençlik altkültürlerinin buluşma noktasıydı. Artık yeni medya yeni bir buluşma noktası sunuyor. Bunlar nerede buluşuyor? Instagram’da… Normal hayatta yan yana bile gelmiyorlar. Neden Instagram? Çünkü annesi yok, babaannesi yok, babası yok orada… Onlardan tamamen kaçabiliyor. “Facebook’ta engellersem ya da çıkarırsam anlıyorlar. Ama burada anlamıyorlar” diyorlar. Twitter sevmiyorlar. Çünkü siyasi görüşün, ideolojinin manifestosu nefret ettikleri bir şey. Twitter kullanmamalarının sebebi orada ideolojinin var olması. “Herkes aptal aptal fikirler paylaşıyor” diyorlar. Buna tahammülleri yok, fikir istemiyorlar. “Görünen köy kılavuz” istemez diyorlar. Aslında bu Guy Debord’un “gösteri toplumunu” anımsatıyor; sahip olmaktan çok görünür olmak değerli onlar için.

İlkay Tuzcu Tığlı

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – SAHTE PAYLAŞIMLARIN AMACI NE?

Ayşen Güven

Gazeteciliğe 2007 yılında Hayat Televizyonu ve Evrensel gazetesinde başladı. Evrensel Kültür dergisinin yayın kurulunda yer aldı. Muhabirlik, politika-bölge editörlüğü, kültür-sanat programı yapımcılığı ve sunuculuğu görevlerinde bulundu. Bir dönem Radikal Kitap ve Gazete Müstehak'ta yazdı. Posta Kitap, Evrensel ve NewsLabTurkey'de yazı ve röportajları yayımlanıyor.

Journo E-Bülten