Basın özgürlüğü alanında en köklü uluslararası kuruluşlardan biri olan Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), 250 bini aşkın takipçiye sahip olduğu X platformunda bundan böyle paylaşım yapmama kararı aldı. Eski adı Twitter olan X’in Elon Musk’ın denetiminde olduğu bu dönemde alınan kararın nedenlerini, RSF Türkiye temsilcisi ve Bianet medya özgürlüğü raportörü Erol Önderoğlu Journo takipçileri için yazdı. Önderoğlu, “Hepinizi temiz dijital mecralara adım atmaya davet ediyoruz” diyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), dezenformasyonuna karşı birçok kez başvurduğu X şirketinin bilerek harekete geçmemesi üzerine suç durusunda da bulunmuş bir kuruluş olarak, X üzerinden paylaşım yapmama kararı aldı.
RSF, Instagram, LinkedIn ve Facebook üzerinden sağladığı yayınını; bundan böyle, İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, Çince ve Türkçe (rsf-tr) hesapları üzerinden Bluesky’da sürdürecek.
RSF Uluslararası X hesabından (RSF_İnter) 220 bin, RSF Türkçe (RSF_tr) kanalından 30 bin kadar kullanıcıya hitap ediyorken böylesine bir ayrılık kararı ve henüz emekleyen başka bir dijital mecra üzerinden bu yeni başlangıç, uluslararası ve meslekî bir sivil toplum örgütü bakımından bir risk barındırabilir. Acaba bu yeni platformun bir kalıcılığı olur mu? Aynı savunuculuk etkisi burada da gerçekleştirilebilir mi?
Gelin görün ki, Ekim 2022’de Elon Musk’ın mülkü hâline gelmesinden sonra X’in küresel ölçekte yaygınlaştırdığı içerikler yalnızca nitelikli gazetecilik içeriklerinin dezenformasyon, şiddet, manipülatif yayınlar içerisinde görünmez kılınmasına yol açmadı, bizzat RSF kuruluşunu hedef alan sahne video ve paylaşımlara yol verilmesine de neden oldu.
Dezenformasyon ve manipülasyon RSF’yi hedef aldı
Nitekim RSF, platformun Avrupa Birliği Dijital Hizmetler Yasası‘nın (Digital Services Act – DSA) yükümlülükleri çerçevesinde başlattığı raporlama sistemi aracılığıyla yaptığı 10 bildirimden sonuç da alamayınca, sahte haberlerin yayılması ve kimlik hırsızlığı nedeniyle X şirketiyle ilgili Fransa yargısı önünde suç duyurusunda bulundu.
RSF’nin başlattığı yasal işlem, Eylül 2024’te Rus yetkililerce sahte bir videonun yayılmasının ardından geldi. Videoda RSF’nin Ukrayna ordusuyla ilgili bir raporundan yanlış alıntı yapılıyor ve manipülatif bilgi yaymak için BBC ve RSF’nin marka görselleri kullanılıyordu. Kremlin yanlısı hesaplar tarafından yaygın bir şekilde paylaşılan video 400 binden fazla kez izleniyordu.
Bernard: “X, dezenformasyonun yayılmasında suç ortağı”
RSF’nin yöneticilerinden Antoine Bernard, büyüyen sorunu, “X’in yanlış ve yanıltıcı olduğu bilinen bir içeriği kaldırmayı reddetmesi onları dezenformasyonun yayılmasında suç ortağı hâline getiriyor” sözleriyle ortaya koyuyordu.
“Artık X’in hesap verme zamanı geldi. RSF’nin mağdur olduğu bu Muskçı ağında hızla yayılan dezenformasyon ve savaş propagandasına karşı suç duyurusunda bulunmak son çaredir.”
Olanaktı, gazeteciliği ve bilgiyi tehdit eder oldu
Haberleşmenin süratle işlediği şartlarda, sosyal medya platformları üzerinden binlerce okur ve izleyiciye, yüzlerce medya kuruluşu, sivil toplum ve hak örgütü veya kamu kuruluşuna birkaç tıkla ulaşabilmek son derece pratik olsa da söz konusu işlerlik uzun yıllara dayalı bir çabayla mümkün kılınabiliyor.
RSF Türkiye, medya özgürlüğüne yönelik ihlallerin ötesinde, kuruluşun dünya çapında dâhil olduğu çok çeşitli girişimin gazetecilik topluluğuna duyurmak için söz konusu platformların her birimizin hayatına getirdiği dijital kolaylıklarından faydalandı. Ancak X mecrası sadece birçok sektörün içerik ve paylaşım kirliliğinden etkilenmesine yol vermedi, her bir yurttaşı platformda gezinirken bilgiyi dezenformasyondan, haberi sansasyonel ve komple teorisinden ayırma güçlüğü, dayatmacılığı, yorgunluğu ve yılgınlığıyla baş başa bıraktı.
Kaldı ki bu soruna, gerçek kadar haberin özüne zarar veren paylaşımların odağı hâline geldiği için, gazeteciliği karşı karşıya kaldığı tehditlere karşı koruma misyonu sahibi bir RSF hiç göz yumamazdı.
Medyaya platformlara karşı rekabet avantajı
RSF, gazetecinin ürettiği haber ile sosyal medya platformlarının yaydığı diğer tür içerikler doğrudan bir rekabet içerisindeyken ‘güveni yeniden tesis etmek için uygun şartlar oluşturmaya dönük yapısal çözümler geliştirmenin aciliyeti’ne inanıyor.
Örneğin RSF’nin öncülük ettiği ve dünyada medyanın güvenirliğini desteklemek için geliştirilen Gazeteciliğe Güven Girişimi’ne (Journalism Trust Initiative – JTI) 80’i aşkın ülkede dâhil olan radyo, TV, haber sitesi ve gazetelerin sayısı 2 bini aştı. JTİ, haber medyasında şeffaflığın ve meslekî normlara saygının ödüllendirilmesini ve iyi gazetecilik pratiğinin yaygınlaştırılmasını hedefleyen bir sertifikasyon uygulaması.
Musk’ın X’i Avrupa ile krizde
JTI sertifikası, kamuya açık bir etiket vermenin yanı sıra, güvenilir kaynakların platformlardaki görünürlüğünü artırmaya yardımcı oluyor. Şeffaflık, gazetecilik metodolojisi ve etik ilkelerin uygulanmasına odaklanan bu uygulamaya yanıt veren medya, güvenilir bilgi kaynaklarını vurgulamak için JTI kullanan Microsoft veya Newsback gibi platformlar tarafından algoritmik önceliklerden yararlanabiliyor. Nitekim, Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası’nda (European Media Freedom Act – EMFA) söz konusu sertifikasyon girişimine de atıf yapılıyor.
Gelinen noktada X, AB’nin Dijital Hizmetler Yasası’nı ihlal etmekle suçlanıyor. Buna karşın X’i “sınırsız ifade özgürlüğü mecrası” gibi elinde bulunduran Musk’ın Avrupa’daki seçimlere müdahalesi de bu platformların “yanlış ellerde” ne kadar manipülatif bir araca dönüşebileceğine dair açık bir fikir veriyor.
Yeni ve temiz bir bilgi ekosistemi üzerine düşünmek
Daha geç olmadan, sınırsız içerik akışının hayranlıktan sonra yol açtığı sersemliği hızla üzerimizden atarak bilgi toplumundan alıp götürdüklerine odaklanıp haber ve her tür güvenilir bilginin korunduğu yeni bir ekosistem üzerine de düşünmeliyiz, zihinlerimizi kirleten dolaşım sistemlerini kararlı şekilde reddetmeliyiz.
Türkiye gibi, medya sahipliğinin %80’i aşkın kısmıyla iktidar yanlısı olduğu, eleştirel haberciliğin çoklu yollarla bastırılmaya çalışıldığı, sosyal medya platformlarının neyin haber ve bilgi olduğunu rahatça dikte edebildiği toplumlarda, uluslararası yapıcı çalışmalara ve çözüm arayışlarına eklemlenmenin ve bilgi kirliliğini reddetmenin önemi daha büyük olsa gerek.
Hepinizi temiz dijital mecralara adım atmaya davet ediyoruz.
İLGİLİ:
AB araştırması: Dezenformasyon oranı en yüksek platform Twitter
Twitter’da Elon Musk sansürü: Gazetecilerin hesaplarını askıya aldırdı