Haber

TDK açıkladı: Değişen kelimeler ve yeni yazım kuralları

Türk Dil Kurumu (TDK) 18 sözcüğün yazımını değiştirdi. Bazı kelimelerin tanımlarının cinsiyetçi olduğu gerekçesiyle sözlükten çıkarılmasının yanı sıra “horon tepmek” ifadesinin ve “Türkiyeli” kelimesinin sözlüğe eklenmesi de tartışma yarattı. Gözden kaçan önemli ve ilginç değişiklikler de var. Örneğin eskiden ayrı yazılan “ki” her zaman bağlaçtı. Oysa TDK’nin yeni kurallarına göre bu kelimenin türü, cümledeki anlamına göre edat da olabilir. TDK’nin yazımını değiştirdiği kelimeleri, sözlükten çıkarılan tanımları ve yeni kuralları özetliyoruz.

TDK’nin hazırladığı Türkçe Sözlük ile Yazım Kılavuzu temmuzda piyasaya çıktı. 12. baskısı yapılan sözlük, 82.135 madde başı ve 18.133 madde içi olmak üzere söz, terim, deyim ve anlamdan oluşan 132.334 söz varlığına sahip. 27. baskısı yapılan kılavuzda ise toplam 18 sözcüğün yazımı değiştirildi. Bunlar şöyle:

TDK’nin yazımını değiştirdiği sözcükler

  1. Akça armudu (eski) / Akçaarmut (güncel)
  2. Akzambak (eski) / Ak zambak (güncel)
  3. Boy bos (eski) / Boy pos (güncel)
  4. Çiğ börek (eski) / Çi börek (güncel)
  5. Doğubeyazıt (eski) / Doğubayazıt (güncel)
  6. Hasıraltı (eski) / Hasır altı (güncel)
  7. Horon vurmak (eski) / Horon tepmek (güncel)
  8. Kayyum (eski) / Kayyım (güncel)
  9. Kümeden düşmek (eski) / Küme düşmek (yeni)
  10. Marmara Ereğlisi (eski) / Marmaraereğlisi (güncel)
  11. Pilili (eski) / Pileli (güncel)
  12. Sultan efendi (eski) / Sultanefendi (güncel)
  13. Unvan (eski) / Ünvan (güncel)
  14. Yeşilbiber (eski) / Yeşil biber (güncel) 
  15. Yeşilsoğan (eski) / Yeşil soğan (güncel)
  16. Yeşilzeytin (eski) / Yeşil zeytin (güncel)
  17. Yakan top (eski) / Yakantop (güncel)
  18. Yürük (eski) / Yörük (güncel)

TDK, Yazım Kılavuzu’nun yeni baskısını yayımlarken yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

  • Türk Dil Kurumunun 1996 yılında yayınladığı kılavuzda yazımı gelenekleşmiş biçimleri esas alma, yazımdaki tartışmalara son verme amacıyla yazımda orta yolun tutturulması ilkesi bu baskıda da gözetilmiştir. Yazım Kılavuzu’nun bu baskısı Türkçe Sözlük’ün son baskısıyla eş güdüm içerisinde hazırlanmış, dilde yaşanan gelişmeler sonucunda ortaya çıkan yazımla ilgili yeni sorunlar bir kurala bağlanmış, önceki baskılarda değinilmeyen konular yazım kuralı hâline getirilmiştir.

Gerekçesi açıklanmadan bazı kelimeler bitişik, bazısı ayrı yazılıyor

TDK’nin, “ayrı yazılan birleşik kelimeler” gibi çelişkili kavramlar geliştirmesi yıllardır eleştiriliyor. Kurum 2005 ve 2012’de de benzer kararlar almış, özellikle birleşik sözcüklerin yazımındaki değişiklikler o dönemlerde de çokça tartışılmıştı.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim üyesi Raşit Koç, bu bağlamda TDK’yi eleştirmişti. Kurumun 1966, 1970, 1988, 1996 yıllarında yaptığı değişiklikleri örnek gösteren Koç şöyle yazmıştı:

  • Bugüne kadar hazırlanan birçok imlâ kılavuzunda birleşik kelimelerin genellikle bitişik yazılmaları esası benimsenmiş olmakla birlikte, bunlar da yine kesin kurallar olmayıp itibarî değerler olduğundan yazılışta bir birlik sağlanamamıştır. Aynı yapıdaki bazı kelimeler bitişik yazılırken, bir kısmı da ayrı yazılmakta ve bunun sebebi açıklanamamaktadır.

TDK’nin son bildirisinde de bu konudaki değişikliğe dair bir “gerekçeli karar” açıklamış değil. Ancak geçmişteki eleştirilerin dikkate alındığı görülüyor. Örneğin eskiden “yeşilzeytin, yeşilbiber, yeşilsoğan” gibi kelimelerin bitişik yazılması gerektiği bildirilirken yeni TDK kılavuzunda bunlar ayrı gösteriliyor. Fakat gerekçe olarak öne sürülen “benzer kelimeler” kuralı hâlâ tam olarak uygulanmadığından tutarsızlıklar sürüyor. Örneğin yeni TDK kılavuzunda “kırmızıbiber” şeklinde bitişik yazım var.

TDK’nin tartışmalı değişiklikleri: “Horon tepmek” ve “Türkiyeli”

TDK Yazım Kılavuzu’nun son baskısında değiştirilen bazı sözcükler ise ulusal ve yerel hassasiyetlerle yöneltilen eleştirileri tetikledi. “Horon vurmak” ifadesinin “horon tepmek” olarak değiştirilmesine bazı Rizeliler tepki gösterdi. Bölgede “horon oynamak” ifadesinin yaygın olarak kullanıldığı belirtildi.

TDK’nin çevrimiçi ortamdaki Güncel Türkçe Sözlük’üne “Türkiyeli” kelimesinin, “Türkiye’de yaşayan halk ve halkın soyundan olan kimse” tanımıyla eklenmesi ise sosyal medyada tartışma yarattı.

TDK sözlüğündeki “Türkiyeli” tanımında “Türk” kelimesi yer almadı. Benzer yapıdaki diğer sözcüklerin tanımlarında durumun farklı olduğunu vurgulayanlar, kurumun “çifte standart” uyguladığını öne sürdü. BBC’nin haberine göre Dil Derneği Genel Başkanı Sevgi Özel, “İktidar Türk demeye korkuyor” dedi.

Tepkilerin ardından “Türkiyeli” kelimesi çevrimiçi ortamdan kaldırıldı ve sözlüğün son baskısının satışı, “teknik bir arıza” gerekçe gösterilerek durduruldu.

TDK, sözlüğün hazırlık sürecinde kurumun mevcut yönetiminin yer almadığını, eleştirilerin dikkate alınarak inceleme başlatıldığını ve gelişmeler hakkında en kısa zamanda açıklama yapılacağını açıkladı.

Cinsiyetçi 8 kelime tanımından 4’ü yeni sözlükten çıkarıldı

TDK sözlüğünün yeni baskısında, geçmişte cinsiyetçilik eleştirisi yöneltilen 8 kelimeden 4’ünün tanımlarının değiştirilmesi de dikkat çekiyor. Bunlar şöyle:

Müsait: Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın)

Kirli: Aybaşı durumunda olan (kadın)

Serbest: Ağırbaşlı olmayan, hoppa (kadın)

Esnaf: Kötü yola sapmış olan kadın

Dilbilimci Necmiye Alpay, bu değişiklikle ilgili şu yorumu yaptı: “Farklı boyutlarda ve kapsamda sözlükler yapılır. Genel-orta boy bir sözlükten kadınlara yönelik aşağılayıcı sözleri çıkarmak sözlüğün izlediği bir politika olabilir ve bu isabetli bir karar olur.”

Change.org’da başlatılan kampanyada, cinsiyetçi diye nitelenen 8 tanımın TDK sözlüğünden çıkarılması istenmişti.

TDK, yazım ve anlam dışında bazı sözcüklerin türünü de değiştirdi. Bunlar şöyle:

“Ayrı yazılan ki” artık bağlaç olmak zorunda değil

Cümlede “ayrı yazılan ki” her zaman bağlaçtı. Şimdi ise cümledeki anlamına göre edat da olabiliyor. Örneğin;

    1. edat Bir cümlenin sonuna getirildiğinde şüphe veya pekiştirme anlatan bir söz:
      Öfkelerim, sevgilerim vardı benden önce / Ben arttırdım sürdürmedim mi ki?” – Necati Cumalı
          Acaba gelmez mi ki? Bunu bana bırakırlar mı ki? 
    2. edat Yakınma, kınama vb. duygular anlatmak için bir cümlenin sonuna getirilen bir söz:
          Böyle de olmaz ki! Sana güvenilmez ki!
          “Hanım da böbürlenmekten dinleyemez ki!” – Sait Faik Abasıyanık

TDK, bağlaç olan ‘ki’yi ise şöyle örnekliyor:

    1. bağlaç Anlam bakımından birbirleriyle ilgili cümleleri birbirine bağlayan bir söz; kim (II).
    2. bağlaç Özneyi, tümleci güçlendirerek cümlenin temel bölümüne bağlayan bir söz:
          Siz ki beni tanırsınız, niçin böyle düşünüyorsunuz?
    3. bağlaç “Öyle, o kadar, o denli” vb.nden sonra, kullanıldığı cümleye güç katan bir söz.
    4. bağlaç İkinci cümledeki yargının birincideki hareketin yapılışı sırasında görülerek şaşıldığını bildiren bir söz:
          Kapağı kaldırmış ki sandık bomboş. Bir de ağzıma aldım ki şeker gibi tadı var.
    5. bağlaç Bazı kelimelerin sonuna bir ek gibi eklenerek birtakım zarflar, yeni bağlaçlar oluşturan bir söz: belki, çünkü, hâlbuki, mademki, sanki vb.

“Ait” kelimesi sıfattı, edat oldu

Bir adın önüne gelerek o adı nitelik, nicelik, yer, sıra vb. bakımlardan belirten kelimelere “sıfat” (ön ad) adı veriliyor. Edat (ilgeç) ise “birlikte kullanıldığı sözler arasında ilgi kurmaya yarayan, anlamı yalnızca bağlamla belirginleşen kelime türü” olarak tanımlanıyor.

TDK Güncel Türkçe Sözlük’ün son baskısında “ait” kelimesinin türü değiştirildi. Eskiden sıfat olan bu kelimenin türü artık edat olarak kabul ediliyor. “Ait” şöyle tanımlanıp örneklendirilmiş:

    1. edat “İlgilendiren” anlamında kullanılan bir söz; ilişkin, değgin:
      Kendime ait bir şey sormaya gelmiştim.” – Ömer Seyfettin
    2. edat → İlişik

“Diye” kelimesi zarftı, edat oldu

Diye” kelimesinin de türü eskiden zarf (belirteç) iken artık edat kabul ediliyor. Bu sözcüğü, anlam bakımından kendinden önceki sözcükle ilişkilendirdiğimiz için böyle bir değişiklik uygun görülmüş olsa gerek. Zira zarf; “fiilin, sıfatın veya zarfın anlamını zaman, durum, yer, ölçü, nitelik ve soru kavramları bakımından belirleyen veya sınırlayan kelime” olarak tanımlanıyor.

“Diye” sözcüğünün tanımı ve örnekleri ise artık şöyle:

    1. edat Adında:
      İki yıldır buraya Süleyman diye biri gelmedi.” – Oğuz Atay
    2. edat Birlikte kullanıldığı kelime veya kelime grubunu “diyerek” anlamıyla fiile bağlayan bir söz:
      Güneş yakmasın diye onun güzel başını/ Gördüm siper olurken iki arkadaşını” – Faruk Nafiz Çamlıbel

TDK’nin sıkça yaptığı değişiklikler; yazımında uzlaşım sağlanamamış birçok sözcüğün nasıl yazılması gerektiği konusunda ikiliklerin çoğalmasına neden oluyor ve herkesin kendine has bir yazım kuralı geliştirmesinin önünü açıyor. Dilin değişiklikleri, yenilikleri içerisinde barındırması doğalken bir şekilde imlâda da ortaklaşmanın sağlanması gerekiyor.

Gazeteciler imlada hangi kaynakları referans alıyor? 5 haber merkezinde son durum

Kübra Derin

Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okudu. Feminist Güzergâh adlı podcast programının hazırlayıcısı ve sunucusu. Serbest gazetecilik yapıyor.

Journo E-Bülten