Haber

TGS Basın Özgürlüğü Raporu açıklandı: “Anti-demokratik uygulamaların tedavisi özgür habercilik”

TGS raporunu Ülkü Şahin ve İlyas Coşkun hazırladı. Foto muhabiri Alp Eren Kaya'nın, 19 Nisan'da Yozgat'ta düzenlenen CHP mitingini izlerken zorlu şartlarda görev yapan gazetecileri görüntülediği, sosyal medyada çok paylaşılan fotoğrafı, bu yılki raporun kapağında yer aldı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), 2024-2025 Basın Özgürlüğü Raporu’nu, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde açıkladı.

TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, TGS Akademi’de bugün düzenlenen basın toplantısında “Anti-demokratik uygulamaların tedavisi özgür haberciliktir” diyerek şu ifadeleri kullandı:

Her yıl olduğu gibi yıllık basın özgürlüğü raporumuzun detaylarını 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde açıklıyoruz.

Kuvvetler ayrılığının tamamen yitirilmesi ve adaletsizliğin katmerlenmesi nedeniyle gazeteciler bu yılı da cezaevlerinde, adliyelerde ve karakollarda geçirdi. Basın özgürlüğü yine büyük zarar gördü ve basın özgürlüğü, kendisini koruyan Anayasa ve Basın Kanunu ile birlikte çiğnendi.

İşte bu yüzden her yıl olduğu gibi bu yıl da raporumuz maalesef dolu dolu…

Biz gazeteciler her yıl olduğu gibi son 1 yılda da; emek mücadelemizi basın ve ifade özgürlüğü mücadelemizle birlikte vermek zorunda kaldık. Bu başka hiçbir iş kolunda, başka hiçbir meslekte bizimki kadar çetin bir mücadele anlamına gelmiyor.

Bir yandan insan gibi yaşayabilmek için yetecek kadar bir ücret talep ederken, bir yandan özgürce haber yapabilmenin peşine düştük. Her iki mücadelemizde yine büyük güçler karşımızdaydı. Patronlar ile hâkimler, savcılar, polisler her iki mücadelemizde yine bizlere engel olmaya çalıştı.

Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da raporumuzda basın özgürlüğüne yönelik müdahalelere ve gazetecilerin ekonomik-sosyal haklarındaki duruma odaklandık. Tek bir konuya odaklanmanın mümkün olmadığı ülke gündemi nedeniyle raporumuz; demokrasi, basın özgürlüğü, sendikal haklar, gazetecilerin özgürlüğü konularına yoğunlaştı.

Gazetecileri hedef alan adlî tacizin şiddeti artıyor

Bir yıl boyunca hukuk birimimizin yürüttüğü izleme çalışmalarının sonuçlarını sıraladık. Bir yıl içinde en az 29 gazeteci cezaevine girdi. 17 gazeteci hâlâ cezaevinde.

Gazeteciler hakkında 313 soruşturma açıldı. Gazetecilere yönelik 123 gözaltı işlemi uygulandı. Gazeteciler 90 soruşturmada ifadeye çağrıldı.

Son bir yılda elimize ulaşan verilere göre 212 davada, 311 gazeteci yargılandı. Bu yargılamaların 196’sı ceza yargılaması iken, 16’sı tazminat talepli özel hukuk davasıdır. 300 gazeteci ceza davalarında; 11 gazeteci ve 4 kurum ise özel hukuk davalarında hâkim karşısına çıktı.

Toplamda 137 yıl 23 gün hapis cezası kararı çıktı. 57 gazeteci beraat etti. Toplam 161.980 TL adlî para cezasına hükmedildi.

Sendika olarak bu duruşmaları takip ettik, yargılanan gazeteci arkadaşlarımıza hukukî destek verdik.

Hukuk birimimizin izleme çalışmalarında, ev hapsi basın ve ifade özgürlüğü için eski ama daha fazla kullanılmaya başlanan bir tehdit hâline geldi. Çünkü ev hapsi kararları, biz gazetecileri haberden, haber merkezinden, haber kaynağından, haber alma hakkına hizmet ettiği toplumdan koparıyor. Ev hapsi kararları, gazetecilerin nefes borusunu tıkamak anlamına geliyor. Son bir yılda en az 6 gazeteci hakkında konutu terk etmeme adli kontrol tedbiri uygulandı.

Dezenformasyon Yasası’nın ağır bilançosu

Daha önceki raporlarımızda da yer vermiştik Dezenformasyon Yasası’na. Çok itiraz ettik. Hem sokakta, hem Meclis’te bu yasanın basın ve ifade özgürlüğü önündeki en büyük engellerden biri hâline geleceğini çok söyledik. Ama sözümüzü dinletemedik. Yasanın yürürlüğe girdiği Ekim 2022’den Nisan 2025’e kadar en az 67 gazeteci hakkında 85 soruşturma açıldı. Sadece bu yasa gerekçe gösterilerek en az 15 gazeteci gözaltına alındı, 4 gazeteci tutuklandı.

Sansür Yasası’nın ardılı olarak Etki Ajanlığı Yasa Teklifi’nin iki defa Meclis’e sunulup geri çekilmesi ve Siber Güvenlik Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle gazeteciler üzerinde suç düzenlemeleri ile gözdağı verilmeye devam ediliyor.

Fiziksel saldırılar, dijital sansür ve keyfî para cezaları

Biz gazeteciler; toplumsal muhalefetin “haber olma” hakkını, gazetecilerin de “haber verme” hakkını sokakta da savunduk. Bu savunmayı sadece mesleğimizin kurallarına uyarak yapmaya çalıştık. Ama her yıl olduğu gibi bu yıl da bu en doğal hakkı içlerine sindiremeyenler vardı. En az 56 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı. En az 90 gazeteci sözlü olarak tehdit edildi.

90 haber içeriğine erişim engellendi. 34 haber içeriğine hem erişim engellendi hem de bunların tamamen silinmesine karar verildi. 3 basın kurumuna saldırı düzenlendi. 3 basın kurumu hedef gösterildi.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından alınan kararlarda basın yayın kuruluşlarına 59 ayrı idarî para cezası verildi ve toplamda yaklaşık 87 milyon TL idarî para cezası kesildi. SZC TV’nin ekranının 10 gün süreyle karartılmasına karar verildi. Kanalın lisans iptali tehdidi ile karşı karşıya. Açık Radyo’nun karasal yayın lisansı RTÜK tarafından resmi olarak iptal edildi. 30 yıla yakındır faaliyet gösteren radyo yayınına son verdi.

Gazetecilerin yarısı kendisini yoksul hissediyor

Bu yılki raporumuzda işsizlik, güvencesizlik ve ekonomik belirsizlik altında mesleğini icra etmeye çalışan basın çalışanlarının yaşadığı yoksulluğun boyutlarını hem yetkili hem yetkisiz işyerlerindeki üyeler için iki ayrı anket üzerinden inceledik.

Anket sonuçlarına göre;

    • Gazetecilerin yarısı kendisini yoksul hissediyor. Gazetecilerin neredeyse tamamı bugünkü alım güçlerinin geçen yıla göre düştüğünü ifade ediyor.
    • Gazetecilerin çoğunluğu ek iş yapmıyor ancak fırsatını bulsa ek iş yapmaya hazır olduğunu belirtiyor.
    • Yetkili işyerlerinde de yetkimizin olmadığı işyerlerinde de üyelerimiz işsiz kalmaktan endişe ediyor. Her ay kredi kartı borcunun tamamını ödeyebilenlerin sayısı toplamın üçte biri bile değil.
    • Ve belki de en önemlisi gazetecilerin çoğunluğu mesleği bırakmaya hazır.

Gazetecilerin örgütlenmekten, dayanışmayı güçlendirmekten başka çareleri yok

Raporumuzun ancak özetinin özeti bile gazetecilerin yaşadıklarını tam olarak anlatmaya yetmiyor aslında. Gazeteciler hem hayatta kalmaya, aileleriyle birlikte en azından orta düzey bir refah seviyesinde yaşamaya çalışırken; bir yandan haber yapmaya, haberini yaparken de polisle, savcıyla, hâkimle, soğuk adliye duvarları ile, ondan daha soğuk cezaevi parmaklıkları ile karşı karşıya gelmemeye çalışıyor.

Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak bizlerin de tüm amacı gazetecilerin, üyelerimizin bu mücadelesine destek olmak. Onların haber yapma haklarını korurken, toplumun da haber alma hakkını savunabilmek. Basın ve ifade özgürlüğünün daha iyi günlerinin geleceğine inancımız tam. O gün geldiğinde göreceğiz ki gazetecisi özgür olan bir toplumun seçilmiş milletvekili de, seçilmiş belediye başkanı da, avukatı da, sendikacısı da, emeklisi de, öğrencisi de daha özgür olacak. Çünkü biliyoruz ki bir toplumda hak ve özgürlüklerin tam olarak yaşanabilmesinin yolu basın ve ifade özgürlüğünün tam olarak yaşanabilmesinden geçiyor.

Bu vesileyle bir kez daha ifade etmekte fayda var ki gazetecilerin örgütlenmekten, dayanışmayı güçlendirmekten başka çareleri yok. Bu karanlık tabloyu ancak sendikalaşarak aşabiliriz, aydınlatabiliriz.

Ülkü Şahin ve İlyas Coşkun‘un hazırladığı 2024-2025 TGS Basın Özgürlüğü Raporu‘nun 95 sayfalık tam metnine şu sayfadan ulaşabilirsiniz.

İLGİLİ:

Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 159. sıraya geriledi

Sayılarla adlî taciz: Gazetecileri susturmak için kaç dava açıldı?

TGS Basın Özgürlüğü Raporu açıklandı: “Geçinemiyoruz”

Journo

Yeni nesil medya ve gazetecilik sitesi. Gazetecilere yönelik bağımsız bir dijital platform olan Journo; medyanın gelir modellerine, yeni haber üretim teknolojilerine ve medya çalışanlarının yaşamına odaklanıyor, sürdürülebilir bir sektör için çözümler öneriyor.

Journo E-Bülten