Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, 20 Temmuz’da basın özgürlüğünün genel durumuyla ilgili özel bir rapor yayımladı. Çalışmanın ana teması oligarklar ve küresel bir trend olarak medya üzerindeki etkilerinin artması. Rapordan önemli başlıkları Journo okurları için derledik.
Oligarkların gizli yüzleri
Türkiye, Rusya ve Çin’de, siyasi iktidarların hamiliğinde yeni medya imparatorlukları kuruluyor. Bu imparatorlukların sahipleri, haber ve kanaat üretimini sıkı bir şekilde kontrol ediyor ve bu güçlerini siyasi iktidarın hizmetine sunuyor.
Kuzeyden gelen oligarklar
Rus kapitalizminin çılgın ilk yıllarında, sadece birkaç seçilmiş kişi özelleştirmeden faydalanabiliyordu. Haber medyasının özelleştirilmesi de bu sürece dahildi. Bu sürecin sonunda -Putin iktidarı eline aldıktan sonra- hayatta kalabilenler Kremlin’e sadık olanlarla sınırlıydı.
Bir siyasetçi, aynı zamanda medya patronu olabilir mi?
Normal hayatta, bir insan hem filmin oyuncusu, hem de eleştirmeni olabilir mi? Elbette hayır, en azından ‘çıkar çatışması yaşamadan’ böyle bir şey mümkün değil. Öte yandan, medya patronluğuna heveslenen siyasetçiler dünyanın her yanında mevcut, Kanada, Brezilya, ve Avrupa ülkeleri gibi önde gelen batı demokrasilerinde bile… Üstelik, ‘çıkar çatışması’ bu siyasetçiler için pek de sorunmuş gibi görünmüyor.
Krallar ve medya
Özellikle Arap dünyasında kraliyet aileleri ve Hindistan’da sanayi devleri güç ve prestijlerini arttırmak için muazzam büyüklükte medya imparatorlukları kurdu ya da satın aldı. Bu durumun ilk kurbanı genellikle basın özgürlüğü oldu ve böylece basında sistematik oto-sansür yaygınlık kazandı.
Yeni medya imparatorları
Finans, telekomünikasyon, sanayi patronları ve İnternet milyarderi gençler… Bu yeni nesil oligarkların ortak noktası, dünyanın önde gelen medya şirketlerini satın alabilecek maddi güce sahip olmaları. Burada asıl mesele ne amaçla satın aldıkları. Bir görüşe göre, daha çok para kazanmak için. Diğer bir yorum ise, medya devlerini iflastan kurtarmak için olduğunu iddia ediyor. Bu karşıt görüşlerin ötesinde esas soru şu: Yeni oligarklara güvenebilir miyiz?
Euronews – Kahireli kurtarıcı
Temmuz 2015’te, Mısırlı milyarder Naguid Sawiris, ‘Avrupa’nın Sesi’ olarak kabul edilen Euronews’ı satın aldı. Mısır’ın en zengin üçüncü adamı olan Sawiris, ülkenin en büyük telekomünikasyon şirketi Orascom’un da sahibi. Orascom, aynı zamanda altın madenciliği, otelcilik ve inşaat sektöründe faaliyet gösteriyor. Sawiris, (darbeyle başa gelen) Albay Sisi’nin hükümetine desteğini gizlemiyor ve Sisi’nin, Müslüman Kardeşler’i yok etme hedefini paylaşıyor.
Medyayı kontrol eden çokuluslu şirketler
Medyada küresel trend, mecra sahipliğinin tek elde toplanması yönünde. ABD’de medyanın %90’ı sadece altı şirket tarafından kontrol ediliyor. Avrupa da benzer bir istikamette yol alıyor. Şu anki haliyle Avrupa medya sektörü, yeni grupların oluştuğu, ulusal devlerin sürekli el değiştirdiği ve amiral gemilerinin çok ufak meblağlara satıldığı bir vaziyette. Geleceğin kitlesel medyasının kontrolü için çılgın bir yarış son hızıyla devam ediyor.
‘Diploki’den payı kapma savaşı
Yunanistan’ın, bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki büyük aileleri on yıllardır ülke ekonomisi ve siyaseti üzerinde söz sahibi durumda. Sanayici, armatör, arazi sahibi ve bankacı olan bu ailelerin veliahtlarının birçoğu aynı zamanda önde gelen medya şirketlerinin en büyük hissedarları. Yunanların bu yapı için kullandıkları isim ‘diploki’ (yani iç içe geçmiş). Başbakan Aleksis Çipras, işte bu ‘diploki’ye savaş açmış vaziyette.
Medyanın sopası
Gelirinin çoğunu sigara üretiminden kazanan Bulgar oligarkı Delyan Peevski, karanlık işler çeviren bir medya imparatorluğu kurdu. Bu imparatorluğu kullanarak rakiplerine daha kolay saldırabilmeyi amaçlıyordu ve görünen o ki, planı işe yaradı. Peevkis ailesi, tüm yolsuzluk ve çıkar çatışması suçlamalarına karşın hâlâ Sofya’nın en etkin politik ve ekonomik gücü olarak görülüyor.
Demokrasisiz kapitalizm
Türkiye’de Ferit Şahenk, Turgay Ciner ve Yıldırım Demirören gibi büyük holding sahipleri geçtiğimiz 10 yıl içerisinde ülkenin en büyük medya organizasyonlarının da sahibi oldu ve hızla iktidarın yanında saf tuttu. İktidar aleyhine haber yapan gazeteciler, kimi zaman iktidarın müdahalesi ile ama genellikle bir müdahale dahi olmadan oto-sansürle susturuldu ve birçok durumda işlerinden oldu.