Görüş

Tutuklu gazeteci Pınar Gayıp: Gazetecilik benim için hakikat arayışıdır

Gazeteci Pınar Gayıp, Suriye’de öldürülen meslektaşları Cihan Bilgin ve Nazım Daştan için Şişhane’de yapılmak istenen açıklamada gözaltına alınıp tutuklanan 6 haberciden biriydi. “4 Kadın Gazeteci, 4 Dava” yazı dizisinin son bölümünde, Gayıp’ın yargılandığı bir başka davayı mercek altına alıyoruz. Cinsel taciz faili Sezgin Keleş ile ilgili haberleri nedeniyle Keleş’in sistematik şikâyetlerine maruz kalan ve sayısız kez ifade veren, hatta bu nedenle gözaltına alınan gazeteci Pınar Gayıp, tutuklu bulunduğu Bakırköy Cezaevi’nden sorularımızı yanıtladı.

Aslında Pınar Gayıp ile tutuklanmadan önce kısaca görüşmüştük. 22 Aralık’ta, Suriye’nin Rojava bölgesinde öldürülen gazeteciler için yaptıkları basın açıklamasından sonra, 5 gazeteciyle birlikte tutuklanan Gayıp, şu anda Bakırköy Cezaevi’nde bulunuyor. “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” ve “örgüt propagandası yapmak” suçlamalarıyla tutuklanan Gayıp, sorularımızı cezaevinden yanıtladı.

İzmir’de yaşadığı yıllarda gazetecilik yapmaya karar verdiğini söyleyen Gayıp, 2015 yılında Etkin Haber Ajansı’nda (ETHA)  çalışmaya başladı. Şu anda ajansın editörlerinden biri.

*Gazetecilik benim için hakikat arayışıdır” diyen Gayıp, gazetecilik mesleğini seçmesinin nedenini şu sözlerle anlattı: “Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi bu ülkede de egemenlerin verdiği bilgiler doğrultusunda haber yapan çok sayıda gazeteci var. Gerçeklerin halka ulaşmasını sağlamak için bu mesleği seçtim.”

Hak odaklı habercilik yapan Gayıp; “Mesleğe başladığımdan bu yana, kalemimi hep işçilerden, emekçilerden, kadınlardan, gençlerden. LGBTİ+lardan, hayvanlardan ve doğadan yana kullandım. Bu topraklarda gadre uğrayan ancak mücadeleden taviz vermeyenlerin, direnenlerin haberlerini yapıyorum. Sosyalist bir kadınım ve örgütlü mücadelenin elzem olduğuna inanıyorum” diyerek neden bu alanı seçtiğinin de altını çizdi.

Hak odaklı habercilik yapan pek çok gazeteci gibi hedef alındığını belirten Gayıp, sık sık gözaltına alınması ve tutuklanmasının nedenlerinin de bilincinde olduğunu vurguladı.

Cinsel taciz mağduru kadın ona güvendi

Pınar Gayıp, 2022 yılında cinsel taciz mağduru bir kadının ona ulaşması üzerine, mağdurla röportaj yaparak yayımladı.

Bu röportajı yapma sürecini şöyle anlattı Gayıp: ”Sezgin Keleş avukat olduğu yıllarda yanında staj yapan kadını taciz etti. Kadın açısından çok zorlu bir süreçti. Mağdur kadın bana güvendi, ulaştı ve haber yapmamı istedi. Bu, benim için oldukça kıymetli.”

Gayıp’ın röportajından sonra, fail Sezgin Keleş, sadece ilgili habere dair şikayette bulunmakla yetinmemiş, aynı zamanda Gayıp’ın neredeyse tüm haber ve yazılarını takip ederek hakkında farklı suçlamalarda bulunmuştu. Keleş’in şikâyetleri sonucu açılan soruşturma ve davalar nedeniyle Gayıp pek çok kez ifadeye çağırıldı, hatta gözaltına alındı.

İşin tuhaf yanı; Gayıp’ın röportajı yayımlandığında, Sezgin Keleş cinsel taciz suçundan yargılanıp ceza almış ve cezası Yargıtay tarafından onaylanarak kesinleşmişti. Hükmü sabitti ve aynı zamanda taciz suçundan cezası kesinleştikten sonra avukatlık mesleğinden de ihraç edilmişti. Buna rağmen Keleş, Gayıp’ın röportajında geçen “tacizci” kelimesini şikâyet ederek, dava ve soruşturma silsilesini başlattı.

Pınar Gayıp

Avukat Özge Büşra Boyoğlu, hukukî süreci değerlendirdi

Gayıp’a yönelik başlatılan dava ve soruşturmaların hukuki boyutlarını, avukatı Özge Büşra Boyoğlu’yla konuştuk.

“Sezgin Keleş’in şikâyetleri nedeniyle sayısını bilmediğim kadar ifade verdi Pınar. Toplamda 4 soruşturma dosyası açıldı. Bunlardan 2’si birleştirildi ve tek bir dava dosyasına dönüştü. Bir soruşturma dosyamız daha dava dosyasına dönüştü. Şu an, açık olan bir soruşturma dosyamız var. Bu dosyada henüz ifadeye gitmedik” diyen Boyoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

  • Pınar’ın, Sezgin Keleş’e dair yaptığı haberler nedeniyle açılan hakaret davalarından birinin ilk duruşması 19 Aralık’ta görüldü. Müşteki de, Pınar da duruşmaya katıldı ve ikisinin de sorgusu yapılıp beyanları alındı. İkinci duruşma, 29 Mayıs’a ertelendi. Ara kararla Keleş’in yargılandığı cinsel taciz dosyasının celbi ve Pınar’ın yargılandığı dosyaların listesi istendi. 29 Mayıs’ta karar çıkar diye düşünüyorum. Bir diğer dava ise 18 Şubat’a ertelendi.

Sezgin Keleş’in; Gayıp’ın yanı sıra çalıştığı ajans ETHA’yı da, “devleti aşağılama” ve “örgütlere finans sağlama” suçlamasıyla şikayet ettiğini ekleyen Boyoğlu, bu dosyaya dair şunları söyledi:

  • Sezgin Keleş’in ihbarda bulunarak, Pınar’ın ve ajans yetkilisinin yargılanmasına sebebiyet verdiği bir dosya… Dava, ilk derece mahkemesinde görüldü, ajans yetkilisi Mehmet Acettin ve Pınar, ceza aldılar. Dosya şu an istinaf aşamasında ve istinaf sonucunu bekliyoruz.

“Keleş, hukuk bilgisini kötüye kullanıyor”

Hukukî olarak bakıldığında Pınar’ın suçlu olmadığını belirten Boyoğlu şu değerlendirmeyi yaptı:

  • Eğer Pınar, henüz karar çıkmadan veya karar çıksa dahi Sezgin Keleş hakkındaki ceza kesinleşmeden bu haberi yapmış olsaydı, belki masumiyet karinesini ihlal ettiğini düşünebilirdik. Ama Pınar’ın yaptığı haberler, Sezgin Keleş’in yargılandığı cinsel saldırı davasında karar çıktıktan ve Keleş’e verilen ceza kesinleştikten sonraki tarihlere tekabül ediyor. Galiba mahkeme de bunu gözetecek. Çünkü bize bu tarihleri sordu.

Keleş’in hukuk bilgisini, Gayıp’a karşı kötü niyetle kullandığını düşünen Boyoğlu şöyle devam etti:

  • Keleş, ruhsatının iptal edilmesi nedeniyle şu an avukat değil ama hukuk fakültesi mezunu bir hukukçu. Hukukçu olmasından mütevellit bir strateji izliyor. Mesela bütünlüklü bir suç duyurusu yapmıyor ve ayrı ayrı suç duyurularında bulunuyor. Gidip tek bir haberi şikayet ediyor ve şikâyet hakkını sürekli kullanıyor. Bu durum artık sistematik bir hâle geldi. Yasal bir hak, kötüye kullanıldığında artık yasal olmaktan çıkar. Keleş’in haklarını ve hukuk bilgisini kötüye kullandığını düşünüyorum çünkü eski bir avukat olması nedeniyle bunları öngörebilecek bir bilgi birikimine sahip.

“Failler, erkek egemen sistemden güç alıyorlar”

Pınar Gayıp ise Bakırköy Cezaevi’nden verdiği bilgilerle Sezgin Keleş’in şikâyetleri sonrası yaşadıklarını şöyle anlattı:

  • Röportaj sonrası Keleş, her kanaldan saldırıya başladı. Farklı sosyal medya hesaplarından tehditler aldım. Keleş, ısrarla benim örgüt üyesi olduğumu ve bu davalardan para kazanarak örgütleri finanse ettiğimi öne sürdü. İddialarını ispatlayamadı elbette ama çalıştığım ajans ETHA’yı Maliye’ye, beni de Terörle Mücadele Şubesi’ne şikayet etti. Ona tacizci dediğim için bana karşı sistematik şekilde suç duyurularında bulunuyor. Oysa tacizciye tacizci dedim ve başka bir hitap kullanmamın mümkünü yok. Çünkü Keleş, yargılandığı davada, taciz suçundan hapis cezası aldı.

Keleş’in diğer taciz failleri gibi erkek egemen sistemin verdiği güçle davrandığını belirten Gayıp şu sözleri kullandı:

  • Sezgin Keleş bana ve kadın avukata yönelik saldırılarını, bu sisteme güvenerek yapıyor. Mahkemede ise “12 yaşındaki oğlumun psikolojisi bozuldu, travma yaşıyor” diyerek, iftiraya uğrayan masum erkek, cefakâr ve vefakâr baba rolünü oynuyor. Taciz ve şiddet suçunu bu kadar rahat üstlenmesi ve iftira yalanına sığınması, suçu hak görmesinden kaynaklanıyor.

“Gerçekleri yazan tüm gazeteciler bunları yaşıyor”

Hakkındaki suçlamaların nedenini de yorumlayan Gayıp, “Keleş, suçun dillendirilmesini önleyerek kendine açtığı prestijli alanın elinden alınmasını istemiyor” dedi.

Bu süreçten nasıl etkilendiğini sorduğumuzda ise Gayıp şu yanıtı verdi:

  • Her gün kadın ve çocukların tacize, şiddete maruz kaldığı, katledildiği topraklarda yaşayan bir kadın olarak, bir erkeğin şiddetine karşı çıkma hakkımı, özsavunma hakkımı kullanıyorum. Dolayısıyla bu süreçten psikolojik olarak pek etkilenmedim.

İlk defa tehdit edilmediğini, hatta hakkında daha önce de benzeri soruşturmalar açıldığını belirten Gayıp ekledi:

  • Tecavüz suçunu gizleyen bir erkeğin ailesi, bana itibar suikastı gerçekleştirmek istemişti. Göçmen bir kadını taciz eden doktorun yakınları tarafından da hedef gösterilmiş ve sosyal medyada linç edilmiştim. O zamanlar yine failler tarafından, örgütlere finans sağladığım iddia edildi. Patronları tarafından hakları gasp edilen işçilerin haberini yaptığım için hedef gösterildiğim de oldu. Bunlar, gerçekleri yazan tüm gazetecilerin başına geliyor ne yazık ki…

Cezaevinde keyfî arama uygulaması

Avukatlarının tutukluluğuna ilişkin yaptığı itiraz, İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından “delilleri karartma ve kaçma şüphesi bulunduğu” gerekçesiyle 7 Ocak’ta reddedilen ve tutukluluğunun devamına karar verilen Gayıp’a bulunduğu cezaevinin koşullarını da sorduk.

25 kişilik bir koğuşta tutulduğunu öğrendiğimiz Gayıp; ”Gözaltındayken, tuvalet hakkımızı kullanmak için bile direnmemiz gerekti. Tutuklanacağımızı biliyorduk. Şu anda 3 kadın gazeteci olarak Bakırköy Cezaevi’ndeyiz. Hapishane şartları elbette kötü. Kişisel ihtiyaçlarımızı dahi sınırlı olarak karşılayabiliyoruz fakat fikirlerimiz özgür” yanıtını verdi.

Cezaevinde keyfî olarak saç ve ayakkabı araması yapılmaya çalışıldığını, bu uygulamalarla ilgili sıkıntı yaşadıklarını belirten Gayıp’ın, mahpuslarla ilgili kamuoyuna bir mesajı da var: “Tutsaklarla dayanıştığı, onlara mektup yazıp para gönderdiği için insanların tutuklandığı bir dönemde, tutsak bir gazeteci olarak tutsaklarla dayanışmanın önemine bir kez daha dikkat çekmek isterim.”

Yazı dizimizi burada bitirirken bizler de ekleyelim: Tutuklu tüm gazetecilerin serbest bırakılması, basına ve gazetecilere yönelik baskılarla yargılamaların artık son bulması, öncelikli talebimiz.

Aynı zamanda; hem kamuoyunun hem de gazetecilerin, ayrımcılık yapmadan, sadece kendine benzeyeni seçmeden, soruşturma ve dava sarmalı nedeniyle mesleğini icra etmekte zorlanan, başta kadın gazeteciler olmak üzere, tüm gazetecilere destek olması, seslerine kulak vermesi ve sözlerini duyması da temennimizdir.

ÖNCEKİ BÖLÜMLER: 4 KADIN GAZETECİ, 4 DAVA

Eski eşi tarafından katledilen gazeteci Tülay Dağaşan için adalet aranıyor

Gözaltında gazeteciye söylenen cümle: “Nasıl bu tür işlerde çalışırsın?”

Dicle Müftüoğlu: Gazeteciliği savunalım, kriminalize edilmesine izin vermeyelim

Aslıhan Gençay

Dokuz Eylül İİBF mezunu. Günlük gazetede kültür sanat editörlüğü ve yazarlığı, kültür sanat sitesi editörlüğü ve yazarlığı, dergi editörlüğü ve yazarlığı, kültür sanat kitapları editörlüğü ile reklam ajanslarında editörlük ve metin yazarlığı yaptı. Fikirleri nedeniyle cezaevinde yattı. Çeşitli internet sitelerinde haftalık yazıları, haber ve röportajlarıyla araştırma yazıları yayımlanıyor.

Journo E-Bülten