Kitap

Asılacak Kadın’ı tam şu sıra okumak için 10 sebep

Pınar Kür’ün ünlü romanı Asılacak Kadın’ın yedinci baskısı geçtiğimiz ay Can Yayınları’ndan çıktı. Önceki yıllarda ‘müstehcenlik’ suçlamasıyla yasaklanarak toplatılan kitapta, yazarın 1988 yılında İstanbul İkinci Asliye Ceza Mahkemesi’ne sunduğu savunma metni de yer alıyor. İdam cezası ve cinsel istismar affı gündemlerinin sürdüğü şu acayip günlerde; nasıl bir toplumda yaşadığımızı, nesiller boyu nasıl bir zihniyetle mücadele etmek zorunda kaldığımızı anlamak adına sarsıcı bir deneyim sunuyor kitap. 70’lerin ikinci yarısında kaleme alınan ve canlılığını hâlâ dehşetli bir biçimde koruyan eser, toplumda erkeğe ve kadına bakışı ürpertici sahicilikte niteliyor. Aşağıdaki maddelerde kitabın yanı sıra, Şebnem Kartal’ın kitap üzerine kaleme aldığı psikanalitik yorumlarından faydalandım. İşte Türk edebiyatının klasiklerinden olan Asılacak Kadın’ı tam şu günlerde okumayı isabetli kılan sebepler:

1- Kadının ezilmişliğini, çaresizliğini, erkeğin baskısı altında sömürülüşünü anlatan Asılacak Kadın, ilk baskısının yapıldığı 1979 yılından bu yana yüz binler tarafından okunan, filme uyarlanarak milyonlar tarafından izlenen çarpıcı ve gerçek bir hikâyeyi anlatıyor.

2- Melek adlı kız çocuğunun, üvey babası tarafından hizmetçi-bakıcı olarak verildiği bir yalıda, zengin, yaşlı ve iktidarsız bir adamın, cinsel arzularını doyurmak için kullandığı bir seks kölesi haline getirilişini konu alıyor.

3- Gerçek bir olaya dayanan hikâye, dava sonucunun aktarıldığı bir gazete haberiyle başlayıp, sonra âdeta romanın sınırlarının dışına taşarak yazarını da içine alır: Tıpkı romanın kahramanı gibi yazarı da işlemediği bir suçtan mahkûm edilmeye çalışılır. Melek’in mahkûmiyetiyle başlayan roman, onun hikâyesini kaleme alan Pınar Kür’ün savunmasıyla son bulur.

4- Ne tesadüftür ki, yıllarca okunmuş ve okunacak bir hikâye ile tecelli etmek isteyen adaletin önü, yine bir adli süreç ile tıkanmak istenmiştir. Melek, iki kez idama mahkûm edilmiş bir kadındır artık. İlkinde bedeni ve varlığı, ikincisinde hikâyesi cezalandırılır.

5- Yaygın bir inkâr etme geleneği olan toplumun yargıda görev alan bireyleri, yine ve yeniden suçluları değil, suçları ortadan kaldırarak kamu vicdanını rahatlatmanın telaşına düşmüşlerdir. Bir adaletsizlik hikâyesinin izleri, benzer bir adaletsizlikle yok edilmeye çalışılmıştır.

6- Ezen, ezilen ve kurtarıcı üçgeninde üç bölümden oluşan kitapta, ilk bölüm kadın düşmanı yargıç Faik’in ağzından, ikinci bölüm hayatı işkence ve aşağılamayla geçen bahtsız Melek’in ağzından, üçüncü bölüm ise Melek’in kurtarıcısı olmaya soyunurken her şeyi geri dönülmez biçimde mahveden genç Yalçın’ın ağzından anlatılıyor.

7- “Uzun ak giysili, kara saçlı bir kız gördüm karşımda. Manolya ağacının altında durmuş, elini bir resim için poz verircesine ağacın gövdesine dayamış… Bir çocuksu ses işittim, sözcüklerini anlamadığım bir türkü mırıldanan…”

8- Melek’in tek tek kişilerin değil de toplumun, içine doğduğu ekonomik ve toplumsal koşulların kurbanı olduğunu söyleyen Yalçın da nihayetinde itiraf eder ki; “Bilmediğim tek şey ‘toplum’un biz olduğumuzdu.”

9- Roman, kadının trajedisine odaklanırken erkeğin travmatik yaşantılarına da samimiyet ve içtenlikle yer veriyor.

10- Toplumumuzun eski ve hâlâ kapanmamış bir yarasına parmak basan, Türk edebiyatının en acıklı, en trajik, en yaşayan ve düşündürücü öykülerinden biri ‘Asılacak Kadın.’


asilacak-kadin-kapakKünye – Asılacak Kadın

Yazar: Pınar Kür
Yayınevi: Can Yayınları , Roman Dizisi
Sayfa Sayısı: 152
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
ISBN: 9789750732980

 

Sevim Gözay

1993 yılında girdiği medyada birçok yapımda kamera arkasında çalıştı. 2000’de kamera önüne geçti ve kendi programlarına imza attı. Ödüllü programları Stüdyo: Sinematik Portakal ve Cosmopolis. Kitapları: Kasetten Canlı (2013), Sinemaskop Randevular (2015). İstanbul'da tedavi gördüğü hastanede 14 Ocak 2021'de hayata gözlerini yumdu.

Journo E-Bülten