Dosya

Gazeteciliği kurtarmak: Dijital yayıncılığın ekonomisi

Kendi sitemizi kuralım, bağımsız habercilik yapalım. Peki nasıl? Ve daha önemlisi: Para nereden gelecek?

İlk çevrimiçi gazetenin ABD’deki Illinois Üniversitesi’nde 1974 yılında çıkarıldığını düşünürsek, dijital haber yayıncılığının 40 yılı aşkın ve her geçen gün boyutlarını genişleten bir hikâyesi var. Üstelik artık bir blog açmak ya da haber sitesi tasarlamak, sosyal ağların sunduğu imkânlar dâhilinde farklı formlarda haber üretmek ve iletmek birçoğumuz açısından geçmişte olduğundan çok daha kolay bir iş. Yine de her gün yenileri açılan bloglar ve haber siteleri bir kısır döngünün içerisine giriyor ve orijinal üretim yapmak ve sürdürülebilir olmak konusunda sıkıntı yaşıyor.

Büyük holding gazetelerinden sivil toplum girişimlerine ya da blogger’lara dek herkes dijital yayıncılık için nasıl sürdürülebilir bir ekosistem kuracağını düşünüyor. Bazıları yeni ekonomik kaynakların üstüne düşerken bazıları da yeni medyanın avantajlarından yararlanarak haber içeriklerini kullanıcılara ürettiriyor. Haber odaları dijitalleşirken, gazeteciler açısından işsizlik artıyor ve o malum soru soruluyor: Bir meslek olarak gazetecilik bitiyor mu? Bazıları yeni medyanın ortaya çıkardığı bu karmaşayı bir distopya gibi tanımlamakta ısrar ederken, iktidarlar çoğunlukla büyük medya kuruluşlarının çıkarlarına hizmet eden yasa ve düzenlemelerle alanı kontrol altına almaya çalışıyor. Peki aslında ne oluyor, gazeteciliği kurtarmak için ne yapmak gerekiyor?

GAZETECİLERE TAVSİYELER

İnternet tarihini değiştiren Netscape’in geliştiricilerinden olan Marc Andreessen’e göre 2020 yılı ile birlikte dünyada 5 milyar internet kullanıcısı olacak ve gazetecilerin sağlam bir modeli hızla şekillendirmesi gerekiyor. Andreessen rastgele bir reklam sağlayıcının her zaman doğru sonuç vermeyeceğini belirtiyor ve ekliyor: Kaliteli bir model oluşturmak istiyorsanız üst düzey reklamveren ve reklamlarla çalışmanız gerekir. Andreessen’in diğer önerisi de Bloomberg ve Reuters gibi dünya devleri tarafından kullanılan üyelere özel içerik yöntemi.

Tanıdık olduğumuz bu iki yöntemin dışında yapmamız gereken çok şey var. Düzenlenecek etkinlikler ve konferanslar dijitalleşme yüzünden insan kıtlığına girdiğimiz günümüzde başlı başına bir sermaye. Bu yolla özgün içerik oluşturulabilir. O’na göre yeni medya alanında olmanız, filmler, televizyon ve kitapların hala muteber kaynaklar olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Kitlesel fonlamanın önemine değinen Andreessen, internetin yeni kötü çocuğu ilan edilen Bitcoin’in de haberlerinize ödeme yapılması için iyi bir yöntem olduğu görüşünde; ancak Bitcoin’in yaygınlık kazanmadığı Türkiye pazarı için bunun ne kadar işleyebilir bir öneri olduğu tartışmaya açık.

Peki ölmekte olan araştırmacı gazetecilik ile ilgili ne yapacağız? Andreessen bu gazetecilik biçiminin ticari olarak en az kârlı biçim olduğunu söylese de bir  formül vermeyi ihmal etmiyor: Kitlesel fonlama + yardımsever kuruluşların desteği + reklam ve benzeri modellerden elde edilen gelir. Bu modelin özellikle ABD’deki farklı çıkar grupları tarafından desteklenen tematik sitelerde etkili olduğu görülüyor.

BU BİR İLANDIR

Sponsorlu içerikler günümüz haber endüstrisinin önemli parçaları; ancak gazeteciliğin finansmanını buna bağlamak pek akıl kârı değil zira okur bu tür içeriklere güvenmiyor. Üstelik çok sayıda sponsorlu içerik okuru boğduğu gibi inandırıcılığı da azaltıyor.

MAAŞIMIZI OKUR ÖDESİN

Son zamanlarda muhabirlerin yerini sosyal medyadan içerik çeken, basın bültenlerini  ‘haber’ haline getiren ve çoğunluğu gazetecilik kökenli olmayan editörler alıyor. Mevcut ekonomik ve siyasal koşullar ise birçok gazeteciyi işsiz bırakmış durumda. Habercilerin emek ve tecrübesinin değersizleşmesine karşı önümüze çıkan seçeneklerden biri ‘Crowdfunded Journalism’ yani ‘okur kitlesi tarafından fonlanan gazetecilik’. Silikon Vadisi’ndeki teknolojik projelerden sivil toplum örgütlerinin dayanışma kampanyalarına kadar birçok projenin devlet ve şirketlerden bağımsız olarak yeşermesini sağlayan bu yöntem, yalnızca Türkiyelilerden değil tüm internet kullanıcılarından maddi destek almamızı sağlayabilir, böylece bağımsız gazetecilik mümkün olabilir.

Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Suncem Koçer kitlesel fonlama ile ilgili şunları söylüyor:

“Kitlesel fonlama kavramının Türkiye’de Gezi direnişi sırasında dolaşıma girmiş olması anlamlı. Bireysel tecrübenin kitlesel bir eyleme döndüğü kitlesel fonlama yöntemi, egemen üretim ilişkilerinin dışında konumlanmış kültür bazlı siyasal proje üreticileri tarafından kullanılmaya devam edecek. Kitlesel fonlamanın, projenin toplumsal meselesiyle ilgili kitleyi proje etrafında öbeklenen bir ‘kamuya’ dönüştürme potansiyeli önemli”

KULLANICIYI ÇALIŞTIRMAK

Elbette yeni medya gazeteciliği -özellikle web 2.0 ile birlikte- kullanıcılara da bir yük yüklemiş oldu. Haber içeriği üretme ve yorumlama işini kullanıcıya veren bu yeni sistemi kimileri web’in demokratik ruhunun bir sonucu olarak görürken, birçok akademisyen bunun sömürü olduğunu düşünüyor. Büyük reklam gelirleri olan siteler dahi bugün kullanıcı emeğiyle oluşturulmuş haberleri kullanıyor. ‘Ücretsiz çalışanlı’ projelerin sayısı günden güne artarken haberin kalitesinde ciddi bir düşüş yaşanıyor. Dil ve imlâ hatalarının yanı sıra doğrulanmamış bilgiler haber niteliğinde dağıtıma sokuluyor ve tık uğruna kalitesizlik kabulleniliyor. Bedava emek üstünden yeni medya sermayesi büyürken aklımıza tek bir soru geliyor: Ortaya çıkan bu kaynak nasıl ve ne için kullanılıyor?  

DİLLERDEKİ ÖRNEK: T24

Kitlesel fonlama yöntemiyle 100 bin TL’yi aşan bir okur fonu oluşturan ve gün geçtikçe büyüyen T24’ün Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın ise yayıncılık prensiplerini şöyle anlatıyor:

“Geleneksel mecralarda gazetecilerin hayal edemeyeceği finansal bağımsızlık, internette mümkün oldu. Hem hacim sınırı olmayan metin, fotoğraf ve video kullanma, hem de gerçek zamanlı yayın yapma imkânı olan internet bugün haberin tüketildiği mecraların başında geliyor. Hiçbir kişi, kurum, grup, hareket ve örgütle bir ilişkisi bulunmayan T24, bu imkânları düşünerek yayına başladı. Finansal bağımsızlığın yanı sıra ideolojik takıntılardan bağımsızlığın da önemine vurgu yapıp, hiçbir görüş ve inancı haberciliğin önüne koymamayı yayın politikası haine getirdi”

 

İlgilisine kaynak:

http://www.poynter.org/news/mediawire/214913/13-ways-to-get-your-journalism-project-crowdfunded/

http://www.niemanlab.org/2014/08/when-it-comes-to-chasing-clicks-journalists-say-one-thing-but-feel-pressure-to-do-another/

http://contently.com/strategist/2014/11/05/the-business-model-that-will-save-journalism/

 

Sarphan Uzunoğlu

Sarphan Uzunoğlu, UiT The Arctic University of Norway Dil ve Kültür Bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Doktorasını haber odalarında preker gazeteci emeği üzerine yazdığı tezle tamamlayan Uzunoğlu P24, Global Voices, Creative Disturbance gibi platformlara da katkı sağlamaktadır.

Journo E-Bülten