İletişim fakültelerinin uygulama merkezleri, birçok öğrencinin mesleğe ilk adımı attığı yayınlara evsahipliği yapıyor. Ürettikleri haberleri; internet sitesi, gazete, ajans ve dergi gibi yayınlarda ortaya koyan uygulama merkezlerinde görev almış gazetecilik bölümü mezunlarıyla konuştuk. Öğrenci yayınlarında edindikleri deneyimi, medya sektörüne girince nasıl kullandılar? Beklentiler, ihtiyaçlar, avantajlar ve dezavantajlar neler?
Birçok üniversitenin iletişim fakültesinde öğrenciler için uygulama atölyeleri düzenleniyor. Öğrenciler, metin temelli gazetecilik çalışmalarının yanı sıra haber fotoğrafçılığı, yayın tasarımcılığı, internet haberciliği gibi konularda uygulama merkezlerinde içerik üretiyor. İlk mesleki deneyim burada kazanılıyor.
Yalnızca üniversitenin bir iç faaliyeti olarak kalmayıp haber sitesi veya e-gazete gibi dijital formatlarda kamuoyuna da sunulan iletişim fakültesi uygulama yayınlarından bazılarını alttaki tabloda bulabilirsiniz.
iletisim@journo.com.tr adresine e-posta göndererek bu tabloda yer almayan uygulama gazetelerini de eklememize yardımcı olabilirsiniz.
Galatasaray Üniversitesi Medya Araştırmaları ve Uygulama Merkezi’nde haberciliğe ilk adımını atan Elif Zeynep Özipek bugün 24 yaşında. Şu an Artı TV’de Dış Haberler Sorumlusu olarak çalışan Özipek, haber uygulama atölyesindeyken yaptıkları haftalık haber toplantılarında deneyim kazandığını söylüyor:
- Medya Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde genellikle okul tarafından düzenlenen seminer ve etkinlikleri haberleştiriyordum. Aynı zamanda katıldığım etkinliklerde fotoğraf çektiğim için bu alanda kendimi geliştirme imkânı buldum. Özetle, haber atölyesinde bir muhabir gibi çalışıyordum. Ancak meslekte edindiğim tecrübeyle yeniden çalışıyor olsam yapacağım binlerce farklı haber olurdu.
“F klavyede hız kazandım”
Kazım Bozkurt 25 yaşında. Ege Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Bu üniversitenin haber uygulama atölyesi olan Ege Ajans’ta ilk kez gazetecilik yapan Bozkurt, derslerde öğrendiği kuramsal bilgileri Ege Ajans’ta uygulama yoluyla pekiştirme imkânı bulduğunu vurguluyor:
- Ege Ajans’ta haberciliğe dair öğretilen birçok teorik bilgiyi pratiklendirme fırsatı buldum. Özellikle haber yazım teknikleri açısından bir dizi tecrübe edindim. F klavye kullanma anlamında da hız kazandığımı söyleyebilirim. Birçok ekipmana da ulaşabildiğimden haberciliğin birçok faaliyetini tecrübe etme fırsatı yakalamış oldum.
Ahmet Kalan, Gaziantep Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Üniversitedeyken “Hanek” adlı uygulamalı haber atölyesinde çalışan Kalan, işin mutfağının uygulama gazeteleri olduğunu ifade ediyor:
- Özellikle grafik tasarım ve video, kurgu, montaj programlarını pratiğe dökme fırsatı elde ettim. Haber yazmakta, fotoğrafçılığımı geliştirmekte uygulama gazetesinin önemli katkıları oldu. Uygulama gazeteleri, öğrencileri hem yerel hem de ulusal medyda sahaya hazır hâle getiriyor diyebilirim.
MİHA ve “öğrenci haber ajansı” geleneği
İletişim fakültelerinin birçoğunun uygulama merkezleri, medya sektörüyle işbirliği yapıyor. Gazetelerle, televizyonlara ve haber ajanslarıyla ortak çalışmalar yürütenler var.
Semra Dursun, öğrencilik yılllarındaki Marmara İletişim Haber Ajansı deneyimini anlatırken bu işbirliğine de değiniyor:
- İleride gazetecilik yapacak birinin daha okul sıralarında gazetecilik pratiğiyle karşılaşması oldukça önemli. Benim mezun olduğum Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, genç gazetecileri daha okul sıralarında haberle tanıştıran bir uygulama merkezine sahipti. Değerli hocam Kayıhan Güven’in genel yayın yönetmenliğinde 1994 ve 2011 yılları arasında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde faaliyet gösteren Marmara İletişim Haber Ajansı (basında bilinen yaygın adı ile MİHA) yaz-kış dur durak bilmeden çalışır, MİHA’lı genç gazeteci adayları Cumhuriyet gazetesi ekleri başta olmak üzere pek çok gazeteye, dergiye haber ve fotoğraf üretirlerdi. Biz MİHA’lar bir taraftan fakülte müfredatında yer alan derslere devam ederken, derslerde öğrendiğimiz teorik bilgileri MİHA’da habercilik pratiğinin potasında eritirdik. MİHA, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi içerisinde varlığını sürdürdüğü yaklaşık 20 yıl boyunca sektöre çok sayıda gazeteci, televizyoncu, fotoğrafçı ve belgeselci yetiştirmiştir.
“Gerçekten gazetecilik yapmak isteyen arkadaşlarla” çalışmak
Bugün İstanbul Aydın Üniversitesi’nin uygulama yayını Göz dergisinin genel yayın yönetmeni yardımcısı olarak görev yapan Dursun şöyle devam ediyor:
- İstanbul Aydın Haber Ajansı’nda öncelikli amacımız – tıpkı MİHA’da olduğu gibi- burada çalışan öğrencilerin profesyonel hayata uyum sürecini en aza indirmekti. Yaklaşık on yıl boyunca genç gazeteci adaylarıyla İAHA’da amatör ruhla profesyonel işler ortaya koyduk. Örneğin, en son 11. sayısını çıkardığımız GÖZ dergisi haber ajansında sürdürdüğümüz çalışmanın en önemli göstergesidir. Biz GÖZ aracılığıyla bugün ne yazık ki Türkiye basının da unutulmaya yüz tutmuş haber veren yazı türlerinden biri olan “röportaj” geleneğini yaşatıyorduk.
Röportaj sanatı ve yavaş gazetecilik: Kelimelerle bir görüntü çizmelisiniz
- İAHA’da çalışmalarımız gönüllük esasına dayanıyordu. Yani gerçekten gazetecilik yapmak isteyen arkadaşlarla çalışıyorduk. Yaklaşık on yıl boyunca dokuz kuşak öğrenciyi sektöre yetiştirdik. Bu arkadaşlarımız içerisinde mezun olur olmaz sektörde kendine yer bulan ve şimdilerde çok iyi yerlerde ve çok iyi işlere imza atan arkadaşlarımız var. Tabii İAHA gibi profesyonel işler üretme ve sektöre profesyonel gazeteciler, televizyoncular yetiştirme misyonuyla hareket eden ajansın çalışmalarını yılda iki kez yayımladığı GÖZ dergisiyle sınırlandırması düşünülemezdi.
- Bu nedenle her yıl mutlaka ana akım medyada da profesyonel işler üretip öğrencilerimizin imzalarıyla buralarda yer bulmak bizim için çok önemliydi. Bu amaçla zaman pek çok gazeteye, gazete eklerine ve dergilere İstanbul’dan ana akım medyanın görmezden geldiği insan ve toplum merkezli haberler ürettik. Bunlar içerisinde kuşkusuz beni en çok mutlu eden İstanbul gazetesi ile yaptığımız haberlerdi. Bize her hafta arka sayfasını açan İstanbul gazetesi için yaklaşık dört yıl boyunca ara vermeksizin İstanbul’un altını üstüne getirdik, birbirinden renkli haberler kaleme aldık. Bu haberlerin bir bölümünü daha sonra “Bir İstanbul Özeti” başlıklı bir kitapta topladık.
Bir haber bürosu nasılsa, uygulama gazetesi de öyle çalışıyor
Birçok iletişim fakültesinin uygulama merkezlerindeki yayın süreçlerinin, herhangi bir haber kuruluşununkinden çok farkı yok. Öğrenciyken Ankara Üniversitesi’nin uygulama gazetesi olan Görünüm’de haber yazma ve toplama pratiği edinen ve şimdi Kanal B’de sunuculuk yapan 26 yaşındaki Sibel Can da bunu vurguluyor:
- Görünüm’ün genel işleyişi sektördeki herhangi bir büro nasılsa öyleydi. Haber müdürü, istihbarat şefi, büro şefi gibi görev dağılımları vardı. İstihbarat defterine haftalık yazılan rutin haberler, nöbeti olan muhabirler tarafından takip edilirdi. Görevi olmayan muhabirler özel haber çıkarmak için çalışırdı. Haber fotoğrafı çekmek ve basılı gazete tasarımı için de bilgisi ve becerisi olan muhabirler, diğer muhabirleri nöbet saatlerinde çalıştırırdı.
Sadece görev dağılımı ve yayın süreçleri değil, gazetecilik ilkeleri de uygulama merkezlerinde gözetiliyor. Can, Görünüm’de haber diline dikkat ettiklerini ve örneğin nefret söylemi konusunda çok hassas olduklarını vurguluyor:
- İnternet sitesinin yanı sıra basılı gazete için haber üretiyorduk. Basılı yayın sürecine girdiğimizde özel haber ya da dosya haber önerilerimizi toplantılarda ele alıp, içeriği nasıl zenginleştirebiliriz, hangi kaynaklara ulaşabiliriz diye tartışırdık. Bu süreç konuyu ele alış biçimi olarak farklı görüşleri ortaya çıkarırdı. Bu anlamda haberi yazdıktan sonra haber dili üzerine mutlaka konuşmak durumunda kalıyorduk. Önyargıları yeniden üretecek, nefret söylemi yaratacak kelimeleri seçmemeye özen gösteririyorduk. Esnek düşünebilmek açısından bu sürecin beni epey geliştirdiğini söyleyebilirim.
Mesleki bilginin yanı sıra toplumsal perspektif kazandırılıyor
Ankara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Gökhan Bulut, Türkiye’nin ilk öğrenci gazetesi olan Görünüm’ün sorumlusu. Bulut’un verdiği bilgiye göre Görünüm’de de öğrenciler, sektörde bir haber kuruluşunda çalışıyormuş gibi yayıncılığın tüm aşamalarını deneyimliyor:
- Muhabirlerimiz, ders programlarına göre belirlediğimiz saatlerde büroda bulunuyor ve büromuz hafta içi her gün 09.00-18.00 arasında çalışıyor. Bu saatler dışında veya hafta sonu yapılması gereken haber takiplerini de sürdürüyoruz. Uzun yıllardır süregelen çalışma alışkanlıklarımız var. Bu alışkanlıkların yeni muhabirlerimizce edinilmesinin yanı sıra büroda haberle ve işleyişle ilgili çeşitli alanlarda sorumluluk üstlenen koordinatör arkadaşlarımız, çalışmanın ve haber akışının devamını sağlıyor. Günlük haber çalışmalarının yanı sıra periyodik olarak düzenlemeye gayret gösterdiğimiz atölyelerde de haber, habercilik ve ilgili konularda bilgi aktarımları, tartışmalar ve sunumlar yapılıyor.
Bulut öğrencilere habercilikle ilgili bilginin yanı sıra gazeteciliğin toplumsal sorumluluğuna ilişkin bir perspektif de kazandırmaya çalıştıklarını vurguluyor. Öğrencilerin profesyonel gazetecilerle temasta olmasını önemsediklerini de belirterek şöyle diyor Bulut:
- Muhabirlerimizin, habercilikle ilgili temel bilgilerin yanı sıra gazeteciliğin toplumsal sorumluluklarıyla ilgili düşünsel alanlara dönük bir perspektif kazanabilmelerine de destek olunuyor. Böylece muhabirlerimiz mezun olduklarında mesleğe olabildiğince hazır oluyor.
- Önem verdiğimiz bir başka konu da meslekteki profesyonel gazetecilerle ilişkilerin kurulması ve sürdürülmesi. Bununla hem onların bilgi ve deneyimlerinin muhabirlerimize aktarılabilmesini hem de meslektaş ilişkilerinin erken dönemlerde kurulabilmesini amaçlıyoruz.
“Üniversite, gazeteci yerine akademisyen yetiştirmeye kurulu”
Peki iletişim fakültelerinin haber uygulama birimlerinin eksik kaldığı veya dezavantaj yarattığı noktalar var mı? Elif Zeynep Özipekçi bu konuda şunları söylüyor:
- Üniversitemde atölyeye teknik açıdan katkı sunacak akademik kadro, mesleki açıdan yeterli değildi. Üniversitenin kendisi de gazeteci yetiştirmek yerine akademisyen yetiştirmek üzerine kuruluydu. Haberlerde kimi zaman kısa cümleler yerine uzun uzun zor cümleler tercih edilirdi. Bu kimi zaman zorluk yaratıyordu. Bununla birlikte mikrofon, kamera ve bilgisayar gibi teknik ekipmanlara ulaşmak zor olabiliyordu.
Ahmet Kalan ise Gaziantep Üniversitesi’nde öğrenci olduğu yıllarda iletişim fakültesinin görece yeni olduğunu ve haber uygulama biriminde bazı ihtiyaçların giderilemediğini şöyle aktarıyor:
- Gaziantep Üniversitesi’nin İletişim Fakültesi 2011 yılında kurulmuştu. Biz ikinci mezunlarıydık. Tam olarak bir altyapı yoktu. Malzeme anlamında sıkıntılar vardı. Çoğu kez habere gittiğimde kendi şahsi fotoğraf makinemi kullandım. Kendi kişisel imkânları kullanmak bazen haberin niteliğini de etkilemiş oluyordu. Özetle o dönemde ekipman ve malzeme sıkıntısı yaşıyorduk.
“İletişim fakülteleri ile sektörün eksiklikleri bir arada düşünülmeli”
Dr. Gökhan Bulut ise iletişim fakültelerinin habercilik uygulamalarıyla ilgili kimi eksikliklerinin olduğunu, fakat üniversitelerle pratik alan arasında yaşanan uyumsuzluğun yalnızca bundan kaynaklanmadığını vurguluyor:
- İletişim fakültelerinin habercilik uygulamalarıyla ilgili kimi eksikliklerinin olduğunu söylemek mümkün fakat üniversiteler ile pratik alan arasında yaşanan uyumsuzluğun yalnızca bundan kaynaklandığını düşünmek de yanlış olur. Fakültelerin eksikliğine dönük ön kabul, sektör koşullarının sürekli değişiyor olmasıyla ve genç gazetecilerden beklentilerin ne olduğuyla da ilgili.
- “Piyasa” sürekli olarak değişiyor ve bu değişim habercilik alanında öngörülemez dönüşümlere neden oluyor. Teknoloji kullanımının giderek artması da gazetecilik alanındaki ihtiyaçları belirleyen bir başka unsur. Sektör üniversitelerden “çırak” yetiştirmesini, mesleğe yeni başlayacak kişilerden de üniversite öğreniminin diğer tüm niteliklerinden sıyrılmış “beceriler” edinmiş olmasını istiyor yalnızca. Dolayısıyla, iletişim fakültelerinin eksiklikleri ile piyasanın eksiklikleri bir arada düşünülmeli.
- İletişim fakültelerinde geliştirilmesi gereken kimi unsurlar bulunmaktadır. Yeterli uygulama bilgisine sahip akademik kadroların artırılması, uygulama çıktılarının daha fazla yayına dönüştürülmesi, teknolojik gelişmelerin ve ekipmanların fakültelere bir an önce kazandırılması gerekiyor.
Columbia dekanına gazetecilik eğitimini sorduk: ‘Tuzağa düşmeyin’