Hak ihlâlleriyle ilgili haberleri nedeniyle yargılanan Seda Taşkın’ın karar duruşması 10 Ekim günü Muş’ta görülecek. Taşkın’ın annesi kızının sadece mesleğini yaptığını vurgulayarak “O insanları seven birisiydi, insanlar, çocuklar yaşasın diye haber yaptı” diyor.
Haber takibi yapmak için gittiği Muş’ta “ciddi ihbar var” denilerek gözaltına alınan ve hakkında dava açılarak, 23 Ocak günü tutuklanan gazeteci Seda Taşkın, 9 aydır cezaevinde. Bulunduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki koşulları, yazdığı mektuplarla anlatan Taşkın, orada bile mesleğini yapmaya devam ediyor. “Örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak”la suçlandığı iddianamede yer alan delillerse haberleri ve sosyal medya paylaşımları. Paylaşımlar arasında #GazetecilerGünü hashtag’i de bulunuyor. Hâkime kendisinin gazeteci olduğunu 3 duruşmadır anlatmaya çalışan Taşkın, gözaltına alındığında üstünden çıkanlar fotoğraf makinası, hafıza kartı ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) üyelik kartıydı. Gazeteci Taşkın’ın “Muş’a geldim sen buraları bilirsin ne tarz haber yapabilirim?” sözleriyle, arkadaşına haber bulamamaktan yakınması bile Savcı tarafından “örgüt propagandası için arayış içerisinde” diye değerlendiriliyor.
Cezaevi koşulları
Kaldığı cezaevinde mesleğini yapmaya devam eden Taşkın’ın avukatı Gulan Çağın Kaleli, müvekkilinin cezaevi koşulları hakkında “Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde suya kota getirildi. 2 kişiye 1 kova suyun düştüğü bilgisini aldık. Yine suların kirli olması sebebiyle birçok kadında saç ve kirpik dökülmesinin yanı sıra kadın hastalıkları baş gösterdi” diyor. Gazeteci Taşkın ise son yolladığı mektupta “Tek hücreli ring’ ile hasta nakli dayatılıyor ve tüm bunlar aksatılıyor. Dolayısıyla son aşamada olan bir sorun kronik bir hastalığa dönüşüyor, zaten ağır olan bir hastalık daha da ağırlaşıyor… Vücutta kaşınma, kadın hastalıkları, gözlerde kanlanma ve kaşınma, kulak enfeksiyonu, mide-bağırsak ve idrar yolu enfeksiyonları, kaş ve saçlarda dökülme gibi pek çok hastalık yaşanıyor. Burası kapasitesi geniş bir cezaevi. Bu sorunlar tutuklu-hükümlüleri olduğu kadar idari personeli de tehdit ediyor. Salgın hastalıkların kendini tekrar etmesi olumlu bir gidişat değil, oluşacak ciddi yaygın hastalıkların habercisidir. Böylesi bir sorumluluk bir cezaevi idaresi için taşınamayacak bir sorundur” sözleriyle cezaevi koşullarını anlatıyor.
Propagandadan başladı, üyelik eklendi
Taşkın’ın yargılandığı davanın karar duruşması 10 Ekim günü görülecek. Savcı mütalaasında hakkında örgüt üyeliği ve zincirleme propaganda suçlaması ile ceza istiyor. Dosya hakkında bilgi veren avukat Kaleli, müvekkilinin dosyasının hukuksuz şekilde ilerlediğini söyleyerek, “Soruşturma safhasında ‘örgüt propagandası yapma’ suçlaması ile ifadesi alınırken, iddianamenin ‘örgüt üyeliği ve örgüt propagandası yapma’ suçlarından hazırlandığını gördük ve yargılama da bu şekilde ilerliyor” diye vurguladı.
Hukuka aykırı delillerle dolu dosya
Kaleli, müvekkilinin cezalandırılmak için dosyasının kabartıldığını şu sözlerle aktardı: “noreply@egm.gov.tr adresinden yine emniyete bir ihbar maili atılarak başlayan soruşturmada, kimliği gizlenen polis memuru var. Dosyaya bakan mahkeme tarafından da korunuyor. Nasıl mı? Kovuşturma safhası boyunca bu hukuka aykırı delilin kim tarafından üretildiğinin tespit edilmesi amacıyla mahkemeden talepte bulunup, dosyadaki tüm hukuka aykırı delillerin çıkarılmasını istedik. Ancak bu taleplerimiz her duruşmada reddedildi. Bir hukuka aykırı delil ile başlayan soruşturmada yine hukuka aykırı deliller ile kabartılan bir dosya mevcut”.
‘Sadece gazetecilik yaptı’
Çocuğunun sadece gazetecilik yaptığı için yargılandığına dikkat çeken anne Taşkın, “Bu işlerden çok anlamıyorum ama kızım sadece haber yaptı. O insanları seven birisiydi, insanlar, çocuklar yaşasın diye haber yaptı. Çok duygusaldı benim çocuğum. O yüzden gazetecilik yapıyordu. Türkiye’de gazeteciler açısından özgürlük yok” diyor.
‘Kızımın gazetecilik yapmasını istemedim’
Anne Taşkın, Türkiye’de gazetecilerin başına gelenleri gördüğü için kızının bu mesleği yapmasını istemediğini aktararak, “Çocuğum başka meslek yapsa herkes gibi farklı yerlerde, normal bir işyerinde çalışıyor olacaktı. Gazetecilik kötü bir meslek değil yanlış anlaşılmasın ama anne olarak öyle hissediyorum. Büyük büyük gazeteciler bile haber yaptığında başlarına geleni biliyorsunuz. ‘Yapma kızım’ deyince Seda bana, ‘Sen annesin kızını düşünüyorsun, ancak diğerleri de anne, çocukları var. Sen sadece kendi çocuğunu düşünüyorsun. Ya onların çocukları?’ diyordu. Yanlış bir şey yapmadı kızım ama böyle olsun da istemezdim” ifadeleriyle duygularını paylaşıyor.
‘Duruşmayı takip edelim’
Avukat Kaleli, gazeteciliğe sahip çıkmak için kamuoyunu bu davayı takip etmeye çağırıyor: “Karar duruşması öncesi Seda’nın tüm meslektaşlarını, dostlarını bu dosyayı sahiplenmeye çağırıyoruz. Muhalif hiçbir sese tahammülü olmayanlar, yargı gücünü de kullanarak tüm sesleri bastırmak istiyor. Ancak muhalif sesler cezaevinde olsa dahi büyük bir dirayetle seslerini ulaştırmaya çalışıyorlar. Onlarca basın emekçisinin cezaevinde olduğu bu süreçte gücümüzün yettiğince yanlarında olmak borcumuzdur diye düşünüyorum. Seda’nın da tüm dostlarını 10 Ekim’de Muş 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan duruşmaya bekliyoruz.”