Yorum

Sesli kitaplardan podcastlere: Sesli içeriklerin gücünden nasıl faydalanabilirsiniz?

Bu yazı için bir kapak tasarlamasını istediğimizde DALL-E yapay zekâ modelinin ürettiği görsel

Bilgiye erişim ve öğrenme yöntemleri hızla çeşitleniyor. Kitapların, makalelerin ve görsel içeriklerin yanı sıra, sesli içerikler de öğrenme ve eğlence dünyamızda önemli bir yer tutuyor. Sesli kitaplar, podcastler ve benzeri sesli içerikler, yoğun yaşam temposu içerisinde bilgiye erişimimizi kolaylaştırıyor. Aynı zamanda çoklu görevlerimizi yerine getirirken bize eşlik edebiliyorlar.

Ancak bu alana yeni adım atanlar veya sesli içerikleri daha etkili kullanmak isteyenler için bazı yaygın endişeler var. İşte sesli içeriklerle ilgili sıkça karşılaşılan sorunları çözmek için pratik öneriler ve bu yeni dünyanın kapılarını nasıl aralayabileceğinize dair kısa bir rehber.

Sesli kitaplar, podcastler ve diğer sesli içeriklerle ilgili en çok karşılaşılan şikâyetler:

  • Ben dinleyemiyorum.
  • Okumakla aynı değil.
  • Aklımda kalmıyor.

Dinleyemiyorum: Bir zamanlar okuyamıyordunuz, ancak öğrendiniz. Dinlemek de öğrenilen bir beceridir. Kurgu eserlerden başlayarak kurgudışı bilgilendirici içeriklere geçiş yapabilirsiniz. Genellikle yürürken daha iyi konsantre olunuyor. Eğer dikkatiniz çok dağılıyorsa, belki aşırı yavaş dinliyor olabilirsiniz. Zihniniz, içerikten hızlı ilerlediğinden kaçırıyor olabilir. Hızı 0.1 veya 0.2 artırabilirsiniz. İlk dinlediğiniz kitabın, daha önce okuyup sevdiğiniz, anadilinizde bir roman olması işinizi kolaylaştıracaktır.

Okumakla aynı değil: Evet, değil. Dinlerken gözlerinize, ellerinize, ayaklarınıza ihtiyacınız yok. Yürürken, yüzerken, ev işi yaparken, sporda, arabada, uçakta dinleyebilirsiniz. Bu, bir anda gün içinde 2+ saat kadar dinleme imkanı sunuyor ki bu şekilde yılda 10-20 kitap bitirmek işten bile değil.

Peki, “aynı değil” derken kastedilen “böyle öğrenilmez” argümanı mı? Yapılan araştırmalar, dinleme ile okumanın beyinde yakın bölgeleri aktive ettiğini, çoğu zaman benzer etki yaptığını ortaya koyuyor. Ama tabii bunun da bazı taktikleri var: Doğru yerde ve zamanda doğru şeyi dinlemek. Arada durup düşünmek. Ayaküstü, kısa kısa notlar almak. Kitaba başlarken Wikipedia’dan bir iki dakika önünü arkasını okumak. Başta zor metinlerle başlamamak. Ve dinlediklerinizle ilgili konuşmak, yazmak ve hatta okumak…

Ayrıca, dinlemek illa ki okumanın muadili olacak diye bir şey yok. Bunu, bir tamamlayıcı olarak düşünmek çok daha doğru olur.

Aklımda kalmıyor: Okuduklarınız da kalmıyor olabilir. Bununla ilgili güzel bir söz var: Yediklerinizi de sindiriyor, fazlasını atıyorsunuz ama “yediğim ne işe yaradı” demiyorsunuz. Okuduklarımız, bizde hatırlamadıkça da iz bırakır. Dinleme de böyle. Ama daha “hatırlanır” hâle getirmek için yer imleri koymak, not almak, öncesinde veya sonrasında Wikipedia, yorum, alıntı okumak ve metin üzerine konuşmak, yazmak çok etkili…

Peki ne dinleyelim, nereden dinleyelim?

Sesli kitaplara erişilebilecek birçok platform var. Ücretli platformlar arasında Türkçe kütüphanesi en zengin ve Türkiye’de en popüler alternatiflerden biri, Storytel.

Önerebileceğim Türkçe sesli kitaplardan (iyi kitap, iyi seslendirme) birkaçı şöyle:

  • Jules Verne, “Kaptan Grantin Çocukları”
  • “Kurt Kanunu”
  • “Açlık Oyunları”
  • “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”
  • “Cevdet Bey ve Oğulları”

İngilizce sesli kitaplarda ise Audible en popüler platform. Aylık abonelikte her ay bir kitap indirebiliyorsunuz. Son çıkan kitaplardan klasiklere hemen her şey var. Ben burada daha çok kurgudışı, New York Times gazetesinin çoksatanlar listesine girmiş kitapları dinliyorum. Ama kurguda da harika seçenekler mevcut. Özellikle ASOIAF (A Song of Ice and Fire) ve Dune gibi çok sevilen eserlerde harika seslendirmeler var.

Tavsiye edebileceğim bazı İngilizce sesli kitaplar ve dersler:

  • “Dune” (ödüllü seslendirme)
  • “LOTR” (The Lord of the Rings, dramatik seslendirme)
  • “Great Courses” serileri (alanının uzmanı hocalardan sesli dersler… Gerçekten çok iyi. Tamamlayıcı PDF dosyaları da geliyor yanında)
  • David Graeber’ın tüm eserleri
  • Tim Marshall’ın tüm eserleri
  • John McWhorter’ın tüm eserleri

Podcast dünyası ise o kadar geniş ki nereden başlanacağını bilmek zor olabilir. Ben; günlük, haftalık ve tematik şeklinde sınıflandırıyorum:

  • Günlük: Aposto, Midas, The Daily, FT Morning gibi günlük haber ve analiz sunan podcastler
  • Haftalık: The Foreign Desk, Ezra Klein, Gadget Lab gibi haftalık derinlemesine analiz ve yorumlar sunan programlar
  • Tematik: In Our Time, Thinking Allowed, History Unplugged, Fularsız Entellik, Nasıl Olunur, Nereden Başlasam, 42 Dakika, Yeni Haller gibi belirli konular üzerine odaklanan seriler

Ayrıca Joe Rogan, Cautionary Tales, Lex Fridman, Huberman Lab gibi çok popüler ve farklı alanlardan konuklarla derinlemesine sohbetler sunan podcastler de dinlemek için iyi seçenekler arasında.

Dinlerken hızın önemi

  • Fırsat maliyetini düşürür. “1 saat gözden çıkarabilirim ama 20 dakikalık bir içeriğe bakayım, olmazsa bırakırım” diyebilirsiniz.
  • Hızlı dinleme bir beceridir. Her zaman hızlı dinlemek zorunda değilsiniz ama gerektiğinde hızlı dinleyebilir olmak büyük avantaj.
  • Bir anda olmaz. 1x hızdan başlayıp, haftada 0.1 artırarak ilerleyebilirsiniz. Dinlerken zorlanıyorsanız, yanlış hızda olduğunuzun bir işaretidir. 3x hızda dinleyip, kelimesi kelimesine hatırlayan insanlar var. Bu, öğrenilebilen bir beceridir.

Pocket ve benzeri uygulamalar

Pocket ve benzeri “sonra oku” uygulamalarının metni sesli okutma seçeneği de var ve hiç fena değil. Özellikle taranacak, hızlıca göz atılacak metinler için birebir.

İlk adımlar

Spotify’dan Nutuk veya Pardayanlar gibi temel ve ilginizi çekebilecek bir metinle başlayın. Podcastlerde de gözünüze ne çarparsa ona bir şans verin. Zamanla kendi pratiğinizi oluşturacaksınız.

Son söz

Burada yazılanlar, kesinlikle “okumayın” demek değil. Benim deneyimime göre, dinlemek, okumayı da artırıyor. Dinledikçe, okuma alışkanlığınız da güçlenecektir.

Orhan Şener

TGS Akademi Direktörü Orhan Şener, aynı zamanda Akademi bünyesinde gazeteciliğin dijital dönüşümü, online haber formatları, yeni nesil gelir modelleri gibi konularda eğitimler veriyor ve Journo.com.tr'ye benzer konularda katkıda bulunuyor.

Lisans eğitiminde işletme ve iktisat okuyan Şener, City University London’da Enformasyon, Toplum ve İletişim alanında yüksek lisans yaptı, şimdilerde Galatasaray Üniversitesi'nde 'Enformasyona Erişim ve Filtreleme Pratikleri: Türkiyeli Gazeteciler Üzerine Çalışma' başlıklı doktora tezini yazıyor ve Bahçeşehir Üniversitesi'nde ve çeşitli eğitim programlarında dersler veriyor.

Journo E-Bülten