Yeni Medya

Siber zorbalık sadece öğrencileri mi etkiliyor?

Siber zorbalık kavramını ilk duyduğumuz andan itibaren bu durumu sadece çocuk ya da genç yaştaki bireylerin yaşadığı bir sorun gibi düşünüyoruz. Bu teknoloji tabanlı fiziksel ve duygusal suistimali, son birkaç yıldır sadece öğrencilerin sebep olduğu ya da yaşadığı bir olguymuş gibi algılıyoruz. Halbuki, işin aslı öyle değil. Siber zorbalık, mobing ya da toplum içinde utandırma eğitim kurumları içerisinde sadece eğitim alan bireyler için gerçekleşmiyor. Utandıran ve suçlayan tweet’ler, cep telefonu ile çekilen videolar ve sosyal medya platformlarında paylaşılan içeriklerin her türden çalışma ortamında, kapalı toplantılarda ve pek çok ilgili alanda virüs gibi yayıldığı bir dönem içerisinde olduğumuzu hem dünyadan hem de Türkiye’den örneklerle söyleyebiliyoruz. Pek çok kişinin de bu duruma duyarsız olduğunu görüyoruz.

Bunlar alaycı, itibar zedeleyen, güvensiz ya da şüpheci bir iletişim sürecinin tohumlarını eken bir tür zorbalık ortamı yaratıyor. Elektronik mail ve diğer teknolojileri kullanmaya başladık başlayalı iletişim eksikliği, yanlış anlama, bilinçli ya da bilinçsiz ama amacından sapan mesajlarla karşı karşıya kalıyoruz.

Bu konu üzerine düşünürken ve yazarken yaptığım araştırma sonucunda en büyük sorun – pek çok ülkenin düştüğü bir hatanın – zorbalık ile ilgili yasa maddelerine siber zorbalık tanımı eklenirken sadece öğrencileri ya da genç nesili baz alan bir takım tanımlar yapılması… Oysa, bu konuda işyerleri için de çalışmaların ve tanımlamaların yapılması gerekir.

İngiltere’de Sheffield Üniversitesi ve Nottingham Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, aynı iş  yerinde çalışan 10 kişiden 8’i, altı aylık periyotlar halinde siber zorbalığa maruz kalıyor. Konuyla ilgili daha da rahatsız edici olan ise, siber zorbalık vak’alarının okul ortamlarında öğrenciler üzerinden düşünülürken çalışanlar arasından görülmesi… Kısa ve net bir çözüm olarak, empati ve sağduyunun en temel çözüm noktalarından biri olduğunu söyleyebiliriz. Gündelik hayattaki zorbalık ve mobing olaylarından farklı olarak davranışların siber zorbalık örneklerinde değiştiğini görüyoruz. İngiliz danışmanlık firması CQR’ın yaptığı çalışma sonucunda işyerinde siber zorbalık örnekleri şöyle sıralanıyor:

  • Kinci ya da tehdit içeren elektronik postalar, kısa mesajlar ya da tweet’ler,
  • Irk, din, cinsel yönelim ya da kişinin özel alanına giren diğer konularla ilgili şaka amaçlı mesajların elektronik ortamda paylaşılması,
  • Şirketiçi elektronik posta gruplarında utandırma,
  • Kişiye özel utandırıcı, aşağılayıcı ya da manipüle edilen görsel ya da videoların paylaşılması,
  • Dedikodu yapma.

Okul ortamlarının da profesyonel ve akademik çalışanları olduğunu düşünecek olursak sadece öğrenciler için değil, aynı zamanda çalışanlar için de siber zorbalıkla mücadele programlarının yürütülmesi gerektiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu programların içeriğinde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta siber zorbalığın nasıl gerçekleştiğinden ziyade – çünkü bu durumda nasıl baş edileceği değil, nasıl zorba olunacağı öğretildiği hissi oluşabilir – daha çok bununla nasıl mücadele edilebileceğinin aktarılması.

Son zamanlarda Amerika Birleşik Devletleri’nde eyaletlerin okul politikaları ve düzenlemeleri ile ilgili yaptıkları çalışmalarda sadece öğrencilerin uğradığı zorbalık çeşitlerini değil, eğitmenler tarafından öğrencilere uygulanan zorbalık, iş arkadaşları ya da yöneticiler tarafından profesyonellere yönelik yapılan zorbalık türleri ile ilgili tanımın genişletilmesi gerektiği konuşuluyor. Bu durumda, yasa ve yönetmeliklerdeki tanımları bir grup bireyi değil, okul ortamındaki herkesi – statü gözetmeksizin – etkilemesi üzerinden düzenlenmesi gerekiyor.

Eğitmenler ve genç nesil üzerinden düşündüğümüz gibi siber zorbalığın sadece akran boyutunda kaldığını düşünüyorsanız, yaşanan örnekler üzerinden bir kere daha düşünmenizi tavsiye ediyorum. K12 okulları kapsamında yapılan çalışmalar gösteriyor ki, her türden okul çalışanı %25-30 oranında siber zorbalığa farklı şekillerde maruz kalıyor. Siber zorbalık üzerine yapılan çalışmalardan da gördüğümüz üzere okul ortamında sadece öğrencileri kapsayan siber zorbalık çalışmalarının yanı sıra, çalışan eğitmenler ya da idari kadro üzerinde uygulanan siber zorbalık ortamları ne yazık ki arka plana atılmış ve üzerine düşünmeyi gerektiren bir konu olarak durumunu koruyor. Okulların da mobing ve siber zorbalık durumlarının yaşanabileceği birer işyeri olduğunu unutmamak gerekiyor. 

Her ne kadar mobing, üzerine çalışılan ve tartışılan bir konu olmayı sürdürse de, eğitim kurumlarındaki profesyonellerin de bu konuda yardıma ihtiyaç duyduklarını söyleyebiliriz. Eğitmenler hedef olabildiği gibi fail de olabiliyor. Kimisi kendi kararları doğrultusunda diğer okul çalışanları üzerinde baskı uygulayabiliyor. Bu durum öğrencilerin gözü önünde yaşandığında onların da benzer durumlarda kendi davranışlarında dikkat etmeleri gereken noktaları aktarmak konusunda etkiyi azalttığını söyleyebiliriz. İnsanla iletişim kuran eğitmenler için bu konu huzur kaçıran bir hâl alıyor. Dolayısıyla, eğitim kurumları ile ilgili yapılan siber zorbalık çalışmalarının tamamında aynı zamanda bu konudan etkilenenlerin kurum içi profesyoneller de olduğu unutulmamalı.  


Dijital derslikler siber zorbalığı arttıyor mu?

Sinan Aşçı

Galatasaray Üniversitesi Medya ve İletişim Çalışmaları Programı doktora öğrencisi.

Journo E-Bülten