YouTube’dan yayın yapan Babıali TV kanalının programcısı Mustafa Hoş, geçtiğimiz günlerde bir canlı yayın sırasında Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nden Ebubekir Sifil’in, “işi gereği çok gezen bir adamın birden fazla eşe sahip olabileceğini” söylediği videoyu ekrana getirdi. YouTube bunun üzerine Babıali TV’ye, telif haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle 15 gün süreyle canlı yayın durdurma cezası verdi. Bu tartışmalı kararı ve dijital medyada telif haklarının nasıl korunduğunu Mustafa Hoş’un yanı sıra, Türkiye Gazeteciler Sendikası Hukuk Müşaviri Avukat Meliha Selvi ile gazeteciler Işıl Nergiz, Esra Aluş ve Burak Tut ile konuştuk.
Sosyal medya jargonuna “telif atmak” diye geçen eylemin, dev platformların da onayıyla eleştirel seslere karşı bir sansür aracına dönüştürüldüğünü eleştirilerini bugünlerde bir kez daha duyuyoruz.
YouTube’daki BabıAli Tv haber kanalında “Durum” programını yapan Mustafa Hoş, Ebubekir Sifil’in tepki çeken sözlerini 6 Ocak’ta ekrana getirmişti. Bu videoda Sifil, “misyar nikahı ile mut’a benzer mi” başlıklı konuşmasında, işi gereği çok gezen ve birden fazla şehirde ev sahibi olan bir erkekten bahsederek, “Bu evlerde de hanımları var, bu hanımlar bu adamın meşru karısıdır. Bu misyar nikahıdır. Mut’a ile ilgisi yoktur” diyor ve bu durumu “meşru bir evlilik” diye niteliyordu.
Mustafa Hoş: Televizyonda yapsam ceza almazdım
Hoş’un söz konusu görüntüleri programında aktarıp eleştirmesinin ardından YouTube, telif haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle Babıali Tv’nin canlı yayınlarını 15 gün süreyle durdurdu. Bu kararı sorduğumuz Hoş şunları söyledi:
‘’Yalova Üniversitesi’nden bir hocanın şikayet etmesi üzerine yayın durduruldu. Eğer ben bu yayını televizyonda yapmış olsaydım ceza almazdım. Ancak sosyal medyada olduğu için sansür uygulattı. Ben gazeteciyim, o akademisyenin ürettiği bir içeriği alıp kullanmadım. Onların yaptığı şey telif hakkını korumak değil, sansür uygulamak. Telif haklarını kendilerine yönelik eleştirileri durdurmak için kullanıyorlar. Kendileri manuel bir tarama yapıyor, lehlerinde olan konuşmalara bir işlem yapmıyorlar. Aleyhlerinde olan konuşmalara telif hakkı denilerek sansür uygulatıyorlar. Ben o yayında o hocanın eserini kullanmadım, sadece kamuya açık bir yerde yaptığı konuşmasını yayınladım ama bu telif hakkına girdi. Mesela ben şu an Nurettin Yıldız’ın görüntülerini, hatta ismini yayınlarımda kullanamam. Çünkü telif hakkını almış. Bir tarikat yurdunda tecavüz haberini anlatırken yurdun adını veremem, telif hakkını almış olabilir. YouTube’un bu süreci baştan değerlendirmesi lazım. Bu cezanın hiçbir hukuksal altyapısı yok, sadece YouTube’un kendi içerisinde olan bir işleyiş.”
Adil kullanım, ifade özgürlüğü ve telif hakları
Aslında YouTube’un bu tür durumlarda ifade özgürlüğü ile telif haklarını dengeleyen bir yaklaşımı var. Fakat “adil kullanım” (fair use) diye bilinen kavramın dijital alandaki somut örneklerini daha çok, her iki alanda daha köklü bir gelenek ve ayrıntılı bir mevzuata sahip olan ülkelerde görüyoruz.
YouTube’un adil kullanım ile ilgili Türkçe sayfasının tamamen ABD’deki örneklerden oluşması da bu yüzden. Bu sayfada şu ifade kullanılıyor: “Örneğin, ABD’de yorum, eleştiri, araştırma, öğretim veya haber sunma çalışmaları adil kullanım olarak kabul edilebilir. Diğer ülkelerdeyse farklı şekilde işleyen adil davranış adlı benzer bir düşünce olabilir.”
Peki, Türkiye’de bu alandaki hukuk nasıl işliyor? TGS Hukuk Müşaviri Av. Meliha Selvi, “Telif hakları, özünde birbiri ile bir miktar çatışma içinde de olan iki başlı haklardır” diyor. Selvi’nin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
Dijital medyada telif hakkının korunması süreci nasıl işliyor?
Telif hakları, düşüncenin ifade ediliş biçimlerini, düşüncenin ifade ediliş şekillerini koruyan haklardır. Telif, “fikri mülkiyet” veya “entelektüel mülkiyet” diye ifade edilen ve içine, marka ve patent hakları, endüstriyel tasarımlar ve coğrafi işaretleri içeren haklardan birisidir. Telif hakları “belirli bir süre için” ve “yasa ile korunan ” ‘manevi ve mali haklar’dır.
Telif hakları, özünde birbiri ile bir miktar çatışma içinde de olan iki başlıdır haklardır. Bir yandan, eser sahibi, yasa ile korunup ödüllendirilerek yaratıcılığı teşvik edilmek istenilmekte ve böylece orijinal yaratılar yoluyla gelişim desteklenilmektedir. Diğer yandan da özgün yaratı olan eser, belirli bir süre sonunda, bedelsiz olarak toplumsal kullanıma sokulmak yoluyla, toplumsal yararın sağlanması amaçlanmaktadır. Yasal düzenlemeler bu noktada önem kazanmakta ve “yaratıcı eser sahibi” ile “toplumsal veya kişisel kullanıcı” arasında bir denge sağlanmaya çalışılmaktadır.
Ülkelerin yasaları arasında farklar var
Dijital medya, neredeyse sınırsız diye tanımlanabilecek sayıda veriye, yine sınırsız diye tanımlanabilecek sayıda kişinin ulaşabilmesi sonucunu yaratmıştır. Dijital medyada yayımlanan herhangi bir veri, yazılı veri, ses veya görüntü, saniyeler içinde indirilip kopyalanabilir ve kullanılabilir hale gelmektedir. Dijital medyada yayımlanan eserlerin ücretsiz kullanımı da kişisel kullanım, öğrenme, eğitim vb. amaçlarla mümkün iken anılan yayınların, kişisel öğrenme amacı dışında kullanımı bedel gerektirebilmektedir. Örneğin ABD’de görülen bir davada; New York Times gazetesinin basılı versiyonu için bir serbest muhabir tarafından hazırlanmış haberin, gazetenin dijital versiyonunda yayımlanması, “izinsiz ve bedelsiz yayın” olarak değerlendirilip, “dijital yayında habere yer verilmesi ayrı bir ücret ödenmesine gerektirdiği” şeklinde karar verilmiştir.
Dijital medyada telif hakkının korunmasının birçok boyutu ve çözülmemiş bir çok gri alanı bulunmaktadır. Dijital medyada yayımlanan veriler, telif hakları yasalarının koruması altındadır. Ancak bazen hangi yasanın korumasından yararlanılabileceği dahi tartışmalı olabilmektedir. Örneğin, Türkiye vatandaşı bir kişinin, ABD’de açtığı bir web sayfasında, yayımladığı verilerle ilgili hangi ülkenin yasaları geçerli olacaktır. Zira, ülke yasaları arasında farklılıklar mevcuttur. Bunun yanında basılı bir eserden alıntı yapmak, alıntı yapılan eseri destekleyen ve eseri güçlendiren bir eylem olarak algılanırken dijital yayınlardan alıntı yapılması, o dijital yayına ulaşılmasını güçleştirip azaltabileceğinden pek de sevimli bulunmayabilir.
Dijital medyada yayımlanan bir verinin, önceden basılı hâlinin bulunup bulunmadığı hususu da oldukça önemli bir ayrıntıdır. Önceden basılı hâli bulunan bir eserin dijitalleştirilmesi için mutlaka sahibinden izin alınması gerekliyken, ilk baştan itibaren dijital medyada yer bulmuş bir eserin korunması için lisanslara başvurulması yoluyla hak korunmaya çalışılmaktadır.
Yazılımlar ile ‘hak avcılığı’ yapılıyor
Dijital Medyada telif haklarının korunması için teknik donanım ve yazılımlar ile “hak avcılığı” yapılmaktadır. Dijital medya, yine dijital medya aracılığıyla takip edilerek eser sahiplerinin hakları koruma altında tutulmaya çalışılmaktadır. Meslek örgütlerinin önemi, dijital medyada yayımlanan eserlerin telif haklarının korunmasında da büyük rol oynamıştır ve oynamaktadır. Eser sahipleri, üyesi oldukları meslek örgütleri vasıtasıyla, dijital medyada yayımladıkları eserlerinin teliflerinin takibini, nispeten daha güvenli ve sistemli olarak yapabilmektedirler. Maddi değeri yüksek verilerin takibi, dijital ürünün sahipleri tarafından yapılabilmekte iken henüz mali değeri yüksek olmayan veya mali değerini henüz bulamamış eser sahiplerinin, dijital medyada telif hakkı takiplerinde, meslek örgütleri çok daha yüksek önem taşımaktadır. Örneğin ülkemizde müzik yapımcılarının haklarını koruyan MÜ-YAP, müzik yorumcularının haklarını koruyan MÜYOBİR, yayıncıların haklarını koruyan Yayıncılar Birliği, üyelerinin telif haklarının dijital medyada korunması için büyük rol oynayan meslek birliklerinden bazılarıdır.
Telif hakkı ihlal edildiğinde nasıl bir yaptırım uygulanıyor?
Telif hakkının ihlalinden önce telif hakkı ile ilgili biraz ayrıntıya girelim. Telif hakkı, iki temel hak tipini içermektedir: Manevi Haklar ve Mali Haklar. Manevi Hakları şu şekilde sayabiliriz: Eser sahibinin öncelikle eserini yayımlayıp yayımlamayacağına kara verme hakkı mevcuttur. Yayımlamaya karar verirse, eserine, eser sahibi olarak adını koyma hakkına sahiptir. Eser sahibi yayımlanmasına karar verdiği eserinde, değişiklik yapılmasını menetme hakkına da sahiptir. Ayrıca eser sahibi, güzel sanatlar ve müzik eserlerinde, gerekli korumayı sağlamak şartı ile eserini malikinden alarak geçici sürelerle yararlanma hakkı da mevcuttur.
Eser sahibini mali haklarına gelince; Eseri çoğaltma, işleme, yayma, temsil, işaret-ses-görüntü yaymaya yarayan araçlarla dijital kamuya iletme hakkı mevcuttur. Görüldüğü gibi eserin dijital olarak yayınlanıp yayımlanmayacağına karar verme hakkı eser sahibine ait haklardan birisidir.
Eser sahibi üç katı bedel veya kârın kendisine verilmesini talep edebilir
Eser sahibinin mali ve manevi haklarının ihlal edilmesi mümkündür. Eser sahibinin eserinin, kendi izni olmadan dijital olarak yayımlanması, eser sahibini adına yer verilmeksizin yayımlanması gibi ihlaller dijital medyada sıklıkla görülen ihlallerdir. Bu halde eser sahibinin, hem tazminat hakları hem de cezai yaptırım uygulanmasını talep hakları olduğu gibi bu tip izinsiz ve yasaya aykırı kullanımların durdurulmasını, kaldırılmasını talep etme hakları da mevcuttur. Eser sahibi, eserin dijital platformlarda kendisinin izni alınmadan yayımlanması nedeniyle çıkar elde eden kişilerden, aralarında sözleşme olsaydı talep edebileceği bedelin üç katı tutarında bedel talep edebileceği gibi, elde edilen kârın kendisine verilmesini, eserden bu izinsiz yayın olmasaydı elde etmesi muhtemel gelirlerin de tazmin edilmesini isteyebilir. Bunun yanında, eserini izinsiz kullanıma açan kişilerin veya kurumların ilgililerin cezalandırılmalarını da talep edebilir.
Ülkemizde telif haklarının korunması için özel Fikri Haklar Mahkemeleri mevcuttur. İşi sadece fikri mülkiyet hak ihlallerinin takibi olan özel yetkili mahkemeler mevcuttur. Ayrıca, fikri hakların korunması için özel yetkili savcılıklar da mevcuttur. Böylece, fikri hakların en üst seviyede korunması ve geliştirilmesi için yetkin bir koruma sistemi oluşturulmaya çalışılmıştır.
Basın kanunu sadece yazılı basındaki telif haklarını mı koruyor? İnternet haberciliği için ayrı bir yönetmelik var mı?
5187 Sayılı Basın Kanunu, Amaç ve Kapsam başlıklı birinci maddesinde “Bu Kanun, basılmış eserlerin basımı ve yayımını kapsar” düzenlemesi ile konusunu, basılı eser olarak belirlemiştir. Basılı eser, basımcı, yayıncı ve yayının kendisi, Basın Kanunu’nun düzenleme alanı içindedir. Basılı eserler için Basın Kanunu’nun üslendiği görevi, internet üzerinden yürütülen yayınlar yönünden; “5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” tarafından üstlenmiştir. Birinci maddesine göre “Bu Kanunun amaç ve kapsamı; içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve sorumlulukları ile internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.”
YouTube’da hak ihlalini aslen YouTube denetliyor
Böylece, dijital medya üzerinden yürütülen yayınlarda ortaya çıkabilecek hukuki ve cezai yaptırım gerektirebilecek sorunların önlenmesi ve sorumlularının belirlenmesi 5651 sayılı Kanun ile yürütülmektedir. “5651 sayılı Kanun’un 9. maddesinde, dijital yayınlarda tekzip prosedürü düzenlenmiştir. İnternet ortamında yapılan yayınlar yoluyla oluşan hak ihlallerinin takibi ve önlenmesi de yine özel yetkili Savcılıklar eliyle yürütülmektedir. Alanında uzman hukuk insanları ve bu hukukçuların talimatları çerçevesinde çalışan teknik donanımlı yürütme organları, internet ortamında yürütülen yayınlar vasıtasıyla oluşan hak ihlallerinin önlenmesi ve hak sahiplerinin haklarının korunması için görev üstlenmektedirler.
YouTube videolarındaki telif hakkı korunumu sadece YouTube tarafından mı sağlanıyor? Hukuksal olarak bir destek var mı?
YouTube videolarındaki telif hakkı öncelikle YouTube tarafından korunmaktadır. YouTube gibi platformlarda yayımlanan videoların telif hakkı ihlali içermesi halinde, yasalar yoluyla hak kullanımı da mümkündür. Ancak telif hakkı ihlalinin engellenmesi için YouTube’a erişimin toptan engellenmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu tip platformlarda yer alan yayınlardaki telif hakları ihlallerinin takibi asıl olarak ilgili platform tarafından yürütülmektedir.
Özellikle sosyal medyada başkalarının fotoğraflarını kullanma, paylaşma ve özel mesajları ifşalama çok yaygınlaştı. Bu paylaşımlar için nasıl bir yaptırım süreci işliyor?
Dijital medyada, kişinin fotoğrafı, görüntüsü, özel mesajları gibi kişisel verilerinin izinsiz yayımlanması hâlinde ilgili kişinin şikâyetini adliyelerde Cumhuriyet Savcılıklarına iletmesi hâlinde, özel yetkili savcılıklar vasıtasıyla, ilgili yayına erişimin engellenmesi ve içeriğin internet ortamından kaldırılması mümkündür. Ancak, kişisel verilerin izinsiz olarak internet ortamında yayımı halinde, izinsiz yapılmış bu paylaşıma erişmek, ulaşımı engellemek her zaman çok etkili bir şekilde gerçekleşememektedir. Zira, ülkelerin yargı yetkileri ülke sınırları içindeyken, internet üzerinden yayınlar, dünyanın çok çeşitli köşelerinden yapılabilmektedir. Dolayısıyla ilgili yayına erişimin engellenmesi ülke bazında mümkün olurken, dünyanın diğer ülkelerinden ve diğer ülkelerin linkleri üzerinden yapılan aramalarda yasa dışı ifşaya ulaşmak mümkün olmaktadır.
Dijital dünya, Dijital Medya Hukuku’nun yaratılması sürecini de gündeme getirmiştir. Birçok ülkede dijital dünyaya özgü hukuki düzenlemeler yapılmıştır ve yapılmaya devam edilmektedir. Hukuk hayatı takip eder. Şimdi dijital medyanın, ticari ve sosyal yaşam üzerindeki etkilerinin düzenlenmesi ve kontrolü çabalarının, önemli bir gündem oluşturduğu zamanlardayız.
Gazeteciler ‘telif atmak’ konusunda ne düşünüyor?
Hem gazete hem de televizyon kökenli dijital gazeteciler, YouTube’un adil kullanım uygulamasıyla ilgili farklı bakış açılarına sahip. Medyascope’da yayın yapan +90 programının yayın yönetmeni Işıl Nergiz ve Cumhuriyet gazetesi internet editörü gazeteci Esra Alus, YouTube’un son kararının sansür olmadığı görüşünde.
Nergiz, “Burası bir kamusal alan değil. Amerika merkezi bir yayıncılık şirketi ve bu şirketin kendi kuralları var. Bu sansür olmaz” diyor. Alus da benzer bir görüşte olsa bile, uygulamada zaman zaman ortaya çıkabilecek karışıklıklara somut bir örnekle dikkat çekiyor: “Herhangi görüntüyü, mesela bir trafik kazasını çektim, yükledim. YouTube kuralları gereği videoyu kanalına ilk yükleyen, telif hakkının sahibi oluyor. Geçenlerde benim de başıma geldi. Benim çektiğim görüntüyü kendisine YouTube kanalı almış bir arkadaş alıp kullanmış, başka bir YouTube kanalı da buna telif çıkartmış. Videonun kaynağının kendim olduğunu belirtip diğer arkadaşa telif çıkmaması için bu iletinin oradan kaldırılmasını istedim.”
“Telif atarak” eleştirel içerikleri sosyal medya platformlarından sildirmenin sansür olup olmadığı tartışılsa da, birçok gazeteci, YouTube’un Türkiye’deki uygulamasında yaşanan sorunlar konusunda hemfikir. Örneğin Karar gazetesi editörü Burak Tut’a göre YouTube’un telif konusunda “çok değişken ve anlaşılmaz kuralları” bulunuyor. Tut şöyle diyor:
“Kamuoyuna açık bir videonun kullanılması ve olayın görselleştirilerek anlatılmasının ne gibi bir ihlale girdiğini anlamış değilim. Bizlerin de başına bu durum fazlasıyla geliyor. Örneğin; devlet adamlarının görüşlerini kanalımızda yayımlıyoruz ve alakası olmayan bir televizyon kanalı o videoya telif atıyor. Üstelik kendi yayını değil. YouTube’un düzgün ölçütleri yok. Babıali TV kararları da saçmalıktan ibaret. YouTube bu konuda geniş bir reform yapmalı.”
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – AP TARTIŞMALI TELİF YÖNETMELİĞİNİ ONAYLADI