14 gazeteci, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde açıkladıkları ortak bir bildiriyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılı için kapsamlı bir medya reformu çağrısı yaptı. “Cumhurbaşkanı’na hakaret” düzenlemesi, “Dezenformasyon Yasası,” medya sahipliği, TRT, AA, RTÜK, Basın İlan Kurumu, basın kartları komisyonu ve dijital platformlarla ilgili 7 başlık, tüm siyasi partilere hitaben kaleme alınan bu çağrıda yer aldı.
14 Mayıs seçimlerine günler kala Türkiye’nin önde gelen gazetecilerinden 14’ü, “Basın Özgürlüğü Günü’nde gazetecilerden yeni hükûmete çağrı” başlıklı bir bildiri yayımladı. Ortak çağrıda, 29 Ekim 2023’te 100. yaşına girecek Cumhuriyet’in demokratik bir medya düzenine kavuşturulması için reform önerileri yer aldı.
Bu çıkışın tarihî bir önemi olduğunu belirten Türkiye Gazeteciler Sendikası Yöneticisi Mustafa Kuleli “Meslektaşlarımız Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında özgür bir medya ortamını kurmak için yasa yapıcılara düşen görevi hatırlatıyor. İnanıyorum ki demokrasimiz yeniden ayağa kalkacak ve bu çok değerli çaba karşılıksız kalmayacak” diye konuştu.
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Emre Kızılkaya da, “Türkiye’de nitelikli gazeteciliğin güçlendirilmesi için basın özgürlüğünü boğan yasal düzenleme ve zihniyetin tarihe gömülmesi yetmez. Medya ekonomisi ve teknolojisinde adil şartların sağlanması da gerekiyor. Son 15-20 yılda bozulanı ortak akılla düzeltmek adına bu dayanışma ve çağrı çok değerli” dedi.
“İkinci yüzyılın medya reformuna çağrı”
Çağrının tam metni şöyle:
Biz aşağıda imzası bulunanlar; basın özgürlüğünün güvence altına alınması ve çoğulcu bir medya ortamının sağlanması için, seçilecek yeni hükûmetten aşağıdaki düzenlemeleri hayata geçirmesini talep ediyoruz:
-
- Gazetecilere karşı ceza soruşturmasına gerekçe yapılan mevzuat, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı çerçevesinde değiştirilmelidir. Cumhurbaşkanına hakaret düzenlemesi ve “dezenformasyon yasası” diye adlandırılan sansür yasası kaldırılmalıdır.
- Haber ve yorum içeriği sağlayan medya şirketlerinin sahip ve ortaklarının, bu faaliyetlerini sürdürürken kamu ihalelerine katılması engellenmelidir. Medya şirketlerinin finansmanının şeffaf olması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
- TRT ve Anadolu Ajansı’nın siyasi ve mali özerkliği garanti altına alınmalı, bu yayınlar yansızlık ve toplumun tümüne hitap etme esasına göre yeniden yapılandırılmalıdır.
- Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Basın İlân Kurumu’nun idari ve mali bağımsızlığını sağlayacak yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Evrensel yayıncılık ilkelerini gözetmesi gereken bu kurulların üye bileşiminde alanında uzman kişiler ve meslek örgütü temsilcileri çoğunlukta olmalıdır.
- Basın kartlarının verilmesinde, meslek örgütlerinin katılımıyla oluşturulacak bir ortak komisyon belirleyici olmalıdır. Kamu otoritesi bu komisyonun sadece sekreteryasını üstlenmelidir.
- Reklam gelirine bağımlılığın dijital ekosistemde yarattığı bozucu etkiyi önlemek için, içerik üreten veya dağıtan medya şirketlerinin, abonelik ve diğer kaynaklar yoluyla gelir çeşitliliğini ve mali sürdürülebilirliği sağlamasını kolaylaştıracak tedbirler alınmalıdır.
- Haber içeriklerinin yer aldığı dijital platformlar; AB Dijital Pazar Yasası, Dijital Hizmetler Yasası ve Görsel-İşitsel Medya Hizmetleri Yönetmeliği ile uyumlu olarak denetlenmelidir. Platformların; haber medyası için adil, çoğulcu ve şeffaf bir rekabet ortamı oluşturması, dezenformasyonla mücadele etmesi, kullanıcı mahremiyeti ve veri güvenliğini sağlaması garanti altına alınmalıdır.
İmzacılar: Ayşenur Arslan, Kadri Gürsel, Nevşin Mengü, Hazal Ocak, Yavuz Oğhan, İpek Özbey, Fatih Portakal, İsmail Saymaz, Gökçer Tahincioğlu, Ece Temelkuran, Barış Terkoğlu, Ali Duran Topuz, Murat Yetkin ve Deniz Zeyrek
İLGİLİ:
TGS Basın Özgürlüğü Raporu: 3 Mayıs’ta gazeteciler özgür değil