Hallerimiz

Gazetecilerin kullandığı araçlar: Tweetdeck’ten Zencastr’a tekmili birden

Gazeteciler hangi araçları kullanıyor? Bu soruyu  Çiğdem Toker, Günel Cantak, Gökçe Uygun, Burak Tatari, Alican Acanerler, Damla Tarhan Durmuş, Rıfat Özcan ve Dilek Omaklılar’a sorduk.

Adı anılan dijital araçlardan bazıları şöyle: Telefon, webcam, kondenser mikrofon, Adobe programları, TweetDeck, Canva, Notion, WeTransfer, Headliner, Zencastr, Streamyard, Miro, Slack, DaVinci Resolve…

Bir zamanlar bir gazeteciye not defteri ve kurşun kalem yeterdi. Sonra ses kayıt cihazları, telefon, teleks ve faks bu listeye eklendi. 20. yüzyıl sonundan itibaren ise kişisel bilgisayarlar, internet, akıllı telefonlar ve mobil iletişim hızla yaygınlaştı. Gazetecilerin günlük haber yapım süreçlerinde kullandığı araçlar, masaüstü programlarından mobil uygulamalara ve yepyeni elektronik donanımlara dek alabildiğine çeşitlendi.

“Modern gazetecinin” dijital alet kutusunda bugün neler olduğunu 8 gazeteciye sorduk. Hangi araçları, neden kullandıklarını konuştuk.

Öncelikle, günümüzde teknolojik araçlar olmadan da gazeteciliğin icra edilebileceğini düşünüyor musunuz?
Çiğdem Toker: Elbette, icra edilebilir. Teknolojinin bize sunduğu program ve araçlar gazeteciliğe yardımcı olur, haberin dolaşımını hızlandırır, etkinliğini arttırır. Ama haberin kendisini var edemez. Gazetecilik öncelikle ruh, yürek ve akıl işi çünkü.

ABD’de Watergate skandalını ortaya çıkaran Washington Post muhabiri Bob Woodward zamanında (70’li yıllar) bilgisayar, internet yoktu. Onun sahip olduğu teknolojik araçlar, daktilo, telefon ve kayıt cihazından ibaretti. Ve Başkan Nixon istifa etti.

Keza Türkiye’de araştırmacı gazeteciliğin başlangıcı kabul edilen hayali ihracat dosyası. Yine 70’lerde o dosyayı ortaya çıkaran Uğur Mumcu ile Altan Öymen’in bir faksı bile yoktu.

Evet gazetecilik uzun zamandır kâğıt baskıdan dijital mecraya kayıyor. Bizler bu önemli sürecin hem tanığı hem oyuncularıyız. Bu süreçten geri dönüş de yok. Ama haber alma hakkı için gerçeği ortaya çıkarma iradesi ve kararlılığı, 50 yıl önce olduğu gibi bugün de gazeteciliğin özüdür.

İsmail Saymaz öneriyor: En iyi araştırmacı gazetecilik kitapları

Gökçe Uygun: 40’ına ramak kalmış bir gazeteci olarak kendimi ara kuşakta hissediyorum teknoloji açısından. Şöyle ki:

1999’da Marmara Üniversitesi’nin Gazetecilik Bölümü’ne başladığımda bilgisayar dersimizde —onlarca kişilik sınıfta— birkaç tane bilgisayar vardı! Mesleğe 2000’lerin başında Cumhuriyet gazetesinde başladığımda ise MS-DOS kullanıyorduk, simsiyah bir ekran 🙂 Koskoca gazetenin koskoca İstanbul Haber Servisi’nde internete bağlanabilen 1 (bir) bilgisayar vardı. O an acil işi olan kullanırdı, onun dışında herkes sıraya girerdi. Tabii ben o zamanlar stajyer olduğum için sıra asla bana gelmezdi. Velhasıl bu özetten de anlaşılabileceği üzere teknolojiyle bağım —maalesef ki— olması gereken düzeyde değil.

Elbette ki teknoloji olmadan da/kısıtlı olsa da gazetecilik yapılırdı. Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Metin Göktepe gibi pek çok değerli gazetecimiz, arşivlerin tozlu raflarında belki de geceler boyu ömür tüketerek mesleklerini icra ettiler.

Uğur Mumcu 77 yaşında: Bugün olsa kirli iktidar ilişkilerini topluma ağ haritalarıyla anlatabilirdi

Dolayısıyla sorunuzun yanıtı net bir şekilde “evet.” Öte yandan bu evet, teknolojinin getirdiği imkân ve kolaylıkları da göz ardı etmemiz gerektiği sonucunu doğurmuyor elbette.

Şunu da eklemek isterim: “Gerçek” gazetecilik, yürekle yapılan bir meslek olduğundan, “gerçek” bir gazeteci, gerekirse papirüse kakao ağacından öz damıtıp ormanda bulduğu bir çalıyla bir yaprağa bile haberini yazar.

Teknoloji, gazeteciliğin kalitesini artırmaya yetmiyor

Günel Cantak: Evet. Her ortamda ve gelişmişlik seviyesinde gazeteciliğe devam edebilirim ve edebiliriz. Bu gazetecilik ne kadar etkili olur? Ne kadar hızlı olur? Ne kadar külfetli olur değişir ama gazetecilik hep ihtiyaç olacaktır ve bu ihtiyaç farklı şekiller alsa da karşılanacaktır.

Burak Tatari: Bugünün dünyasında teknolojik araçlar ve programlar olmadan gazeteciliği icra etmek çok zor. Mümkün değil demiyorum çünkü halen televizyon önemini koruyor. Satışlarında büyük düşüşler yaşansa da kâğıt gazetelerin kimileri yaşıyor.  

Alican Acanerler: Aslında bu sorunun cevabı, araç olarak neden bahsettiğimize göre değişir. Dijitalleşmekse kasıt, hâlihazırda haber ve bilgi akışının geleneksel haber kaynaklarındansa (radyo, gazete, dergi, televizyon) sosyal medyadan olduğunu söylüyoruz. Sosyal medyanın ve internet medyasının yapısal olarak getirdiği teknoloji ve araçlardan azade haber yapmayı sürdüren eski nesil gazetecileri gördükçe gazeteciliği hâlâ nasıl başarabildiklerini düşünüyordum.

Örneğin geçen aylarda YouTube’da bir iletişim öğrencisinin 15 sene önce hazırladığı kısa bir videoya denk geldim. Videoda Radikal gazetesinin günlük iş akışı anlatılıyordu. Videoda bayağı görüyorsunuz, Ali Duran Topuz ve diğer editörler sabah toplantısı yapıyor, önlerinde bilgisayar yok, cep telefonu bile yok. Kâğıt kalemleri var, televizyon ve ajans haberleri açık sadece. İsmail Saymaz postacı çantası ile binadan çıkıp habere gidiyor.

Videoyu görünce “Amma da sıkıcıymış gazetecilik” diye geçirdim içimden. Kaynaklarınıza nasıl ulaşıyorsunuz, haber hazırlarken nasıl zamandan kazınıyorsunuz, hiç belli değil. Ama şimdikinden daha iyi gazetecilik yapılıyordu aynı zamanda orada. Bu açıdan bakınca teknolojik araçlar artsa da o zaman kalite artmıyor mu sorusu geliyor akla hemen.

Evet, teknoloji ile gazeteciliği artık ayrı cümlelerde kullanamıyoruz. Ama sorun galiba teknolojik değişimin yansıyıp yansımadığı değil, yani süreç ve getirileri değil; götürüleri. Ya da daha iyi bir ifadeyle teknolojiyi nasıl kullandığımız. Teknolojik araçlar olsa da nasıl işimize yarayacaklarını bilemezsek bunlar bir işe yaramaz.

“Teknolojik araç ve gereçler olmadan bir meslek hayatı düşünemiyorum”

Rıfat Özcan: Teknolojik araç ve gereçler olmadan bir meslek hayatı düşünemiyorum. Etrafımız, zihnimiz tamamen teknolojik araçlarla çevrili. Bunu etkili ve verimli kullanabilmek de meslek hayatında fark yaratıyor. Bugün yaptığım iş olan podcast tamamen dijital araçlarla çalışmayı gerektiriyor. Dolayısıyla teknolojik araç ve teknolojiler olmasaydı ben bu işi yapamıyor olacaktım. 

Damla Tarhan Durmuş: Günümüzde hayatımızın her alanına dâhil olan teknolojik araçlar ve uygulamalar olmadan bu mesleğin icra edilmesinin çok zor olacağını düşünüyorum. Çünkü artık haberin yapım aşamalarının her birinde teknolojiden faydalanıyoruz. Globalleşen dünyada buna uyum sağlamak, mesleğin en doğru şekilde yapılabilmesi için çok önemli.

Dilek Omanklılar: Hayır düşünmüyorum. Çünkü teknoloji ile yaşanan birçok olaydan artık çok hızlı şekilde halkın bilgisi oluyor.

Kullandığınız teknolojik araçlar ve programlar neler?
Günel Cantak: Nereden tutsam bu soruyu diye insan bir düşünüyor, çünkü çok var. Cep telefonum. İçindeki Twitter’dan başlayıp ses kaydedicisine uzanan bir yelpaze var. Bunlar zaten herkesin malumu. Birkaç tane saymak gerekirse… Canlı yayınlar için StreamYard. Kurgu için Final Cut. Video kamera, webcam, yaka mikrofonu ve kondenser mikrofon.

Burak Tatari: Podcast programım için kullandığım programlar var. Ses kurgumu Adobe Premier’den yapıyorum. Görselliğe önem verdiğim için kapağı Canva’dan yapıyorum. Podcast’imi YouTube’dan paylaşabilmek için de Headliner’ı kullanıyorum. Uzun süre ses kayıtlarımı Zoom’dan aldıktan sonra artık Zencastr’ı kullanmaya başladım.

Alican Acanerler: Aynı anda birbirinden farklı bambaşka konuları takip etmek ve aynı anda birden fazla dosya yazısını hazırlamak zorunda kalıyorum. Bu yüzden karşıma işime ayırdığım vakitte iki problem çıkıyor: Planlama ve kaynak yönetimi. Planlama derken, sonuçta bir içerik ile uğraşıyorsunuz. Başı sonu belli, sınırları olan ve çok iyi bir yapıda araştırma ve yazma sürecinin ilerlemesi gerekiyor. Eğer derinlikli araştırmalarla uğraşıyorsunuz iyi bir gazetecinin araştırmasını iyi planlamasının yaptığı işin neredeyse yarısı olduğunu düşünüyorum. İyi plan yaparsanız araştırma süreciniz daha kısa sürer daha doğru soruları doğru yerde sorabilirsiniz. Bu nedenle iyi not tutmayı bilmeniz gerekiyor. Notion uygulaması bana en çok yol gösteren not tutma aracı diyebilirim. Farklı konularda aynı anda yürüyen araştırmalarımı alt başlıklara ayırıp araştırma yaparken çok basit bir şekilde aynı anda not tutabilmeme yarıyor Notion. Araştırmanızı daha yapısal düşünebiliyorsunuz.

Günümün çoğu bir şeyleri okurken izlerken ve dinlerken geçtiği için not tutarken aynı zamanda linkler arasında kaybolabiliyorum. Eskiden okuduğunuz linkleri kullandığınız tarayıcıda daha düzenli takip edebilmenize yarayan araç Toby’i kullanıyordum ancak (burada birçok gazeteci arkadaşım bana kızacak belki ama) Chrome’daki okuma listesi ve sekme gruplandırma aracı da Toby’i kullanmamı azalttı son zamanlarda. Örneğin plastiklerle ilgili bir haber yazıyorsunuz ve konu çetrefilli, işin içinden nasıl çıkacağınızı baştan bilemiyorsunuz. Hem hızlanmanız hem de doğru kaynağa ulaşabilmeniz için kendinize sorular sorarak ilerlemeniz gerekiyor. Bu bahsettiğim not tutma aracı ve sekme gruplandırıcı böyle kompartmanlaştırarak zihnimde meseleleri düşünmeme yardımcı oluyor.

İkinci sorunu da kaynak sorunu olarak başlıklandırmıştım. Kaynaktan kastım bilgi olabilir, araştırma aracı olabilir yahut insan kaynağı olabilir. Bu saydıklarım için öncelikle TweetDeck’i söyleyebilirim. Hayat kolaylaştıran bir uygulama. Twitter hesabınızı entegre ederek şu anki Twitter’ın algoritmalarının uzağında kendinize arama sütunları oluşturabiliyorsunuz. Twitter listelerinizi arama sütunlarına ekleyip tek bir meseleye daha hâkim olabiliyorsunuz. Daha ayrıntılı aramalar yapabiliyorsunuz. Yine örnek vermek gerekirse Malatya’da sergisi engellenen bir sanatçının haberine denk geldiniz. Malatya şehir merkezinde Twitter kullanan ve son 1 saatte tweetinde “sergi” ve “yasak” kelimeleri aynı anda bulunan ve en az 5 retweet almış ilk tweete Tweetdeck sayesinde ulaşabilirsiniz.

‘20 yıl önce telsiz dinlerdik, şimdi Tweetdeck’e bakıyoruz’

Bunun dışında bir de haber araştırmanıza yardımcı olabilecek araştırmacı gazetecilik araçları var. İlgilendiğiniz konuya uygun araçları biraz kendinizin arayıp bulması gerekiyor. Örneğin iklim gazetecisi isem Google Earth Pro’dan zaman çizelgesi görünümünde bir konumunun uydu görüntüsündeki değişimleri, Planet Labs üzerinden ağaç kesimlerini, Birdcast üzerinden kuş göç yollarını izlemeniz gerekebilir. Ben bu tip “araştırmacı gazetecilik dijital araçlarını” lego ile oynamaya benzetiyorum. Biraz çocuk merakıyla keşfedip bulup işinize yarayanı ayıklayıp sürekli kendinizi bu araçlara maruz bırakıp pratik yapıp kurcalayarak geliştirmeniz gerekiyor bence, legolarla oynamak gibi zevk verici.

Google Earth Timelapse nasıl kullanılır? Kaz Dağları ile anlatıyoruz

Rıfat Özcan: Rodecaster Pro, Podmic mikrofon. Dijital araçlar: Notion, Headliner, Miro, Mindup.

Çiğdem Toker: Benim için en iyi yol, deftere not tutmaktır. Çalışırken, bir yanda bilgisayar açıkken, diğer yanda not defteri ve kalem durur. Kâğıt ve kalemle kurulan ilişkinin, bellek ve öğrenme açısından yeri çok farklı. Yanı sıra, teknolojik kazalara karşı güvenli. Hatta grafik, tablo yapmam gerektiği zaman bile kâğıt kalem kullanıyorum. Bunu “kıdemli” bir gazeteci olmakla izah etmek de mümkün. Excel öğrenmeyi üşenmekle açıklamak da 😊

Şüphesiz ki internette arama motorlarından yararlanıyorum. Arşiv taramasında büyük kolaylık sağlıyor.  Eğer anahtar kelimelere hakimseniz, o konunun arka planı konusunda birikiminiz varsa, aradığınız bilgilere daha kolay erişebiliyorsunuz. Bütün mesele, neyi nerede arayacağınızı, nerede bulacağınızı bilmekle ilgili. Zaman zaman, WeTransferGoogle Drive’dan yararlanıyorum. Büyük hacimli, görsel içeren dosyalarda işlevsel oluyor. Muhabirlik yıllarımda haber takibi ve toplantıları izledikten sonra,  yoğun bant deşifresi yapardık. Bazen her gün. İşte o yıllarda bugünkü telefonlardaki deşifre ve editleme uygulamalarının olmasını çok isterdim. Yıllarca uzun bant kayıtlarını kelime kelime çözdük.

Videoya altyazı ekleme: Subly ile Türkçe deşifre ve çeviri de yapılabilecek

Damla Tarhan Durmuş: En sık kullandığım araç telefon elbette. Taşıma kolaylığı ve internet erişimi bunun en temel sebeplerinden. Telefondan görüntü aldıysam bu videoları en basit şekilde kurgulamak, metin eklemek, kesmek veya logo eklemek için kullandığım belli başlı uygulamalar var. Clips, Kinemaster ve InShot bunlardan en sık kullandığım üç tanesi.

Telefondan sonra en çok kullandığım araç ise muhtemelen bilgisayarımdır. Telefonda biraz daha hızlı olması gereken pratik işleri yapıyorum. Alanda bir haber yapıyorsam telefonla daha kısa sürede hallediyorum her şeyi. Ama daha uzun süreli ve biraz daha uğraştıran işler için bilgisayarda kullandığım programlar var. Görüntü ve video kurgulamak için Adobe Photoshop ve Adobe Premiere Pro kullanıyorum. Tasarım yapmam gerektiğinde Canva, en büyük yardımcım oluyor. Arayüzü gerçekten kullanıcı dostu ve pek çok ücretsiz özelliği barındırıyor. Ses düzenlemem gerektiğinde Audacity kullanıyorum. Hızlı yazı yazmam gerektiğinde ise Google Docs’un sesli yazma özelliği en büyük yardımcım oluyor.

Dijital araçlar: Canva’nın video editörü yayında

Dilek Omanklılar: Yazılı basında çalıştığım için bilgisayar ve telefon en çok kullandığım araçlar. Bunun yanı sıra videolu haber ve program çekimlerimiz oluyor. Canon 70 D ve Zoom H6 ses kayıt cihazı kullanıyorum. Photoshop, InDesign, Premiere, Edius, DaVinci Resolve gibi programları ile sıklıkla işimiz oluyor.

Gökçe Uygun: Word, biraz da Photoshop dışında pek de bir şey kullandığım söylenemez. Eğer sosyal medya kullanımını bu başlık altında sıralayabiliyorsak, pandemiden beri bütün sosyal medya mecralarını aktif olarak kullanmaya çalışıyorum; gerek haber bulmak, gerek haber kaynaklarına ulaşabilmek, gerekse de haber ile ilgili bağlantıları kurabilmek açısından…

Ancak, bu eksiklikte kişisel eringenliğim ön planda olmakla birlikte, şunu da göz ardı etmemek lazım: Bir gazetecinin çalıştığı kurumun o kişiye her türlü teknolojik imkânı —mümkün olabildiği ölçüde— sağlamalı. Ve eğer o kişi o imkânları kullanmayı bilmiyorsa ilgili eğitimleri almasına destek vermesi lazım, maddi ve manevi anlamda. Çalışanına yatırım yapmayan “patron,” gazete/basın organı kurmasın!

Kullandığınız araçların ortaya koyduğunuz iş açısından ne gibi artıları ve eksileri var?
Gökçe Uygun: Birkaç tık ile bir sürü bilgiye ulaşmak harika ki bu, hız gerektiren gazetecilik mesleğinde ciddi bir zaman tasarrufu sağlıyor. Eksisi ise şu: Sosyal medyayı yoğun kullanmak çok yorucu… Keza ben bir kadın gazeteci olarak sosyal medyada yapacağım haberle ilintili ön bir araştırma yapmak adına bir soru sorduğumda/bilgi-görüş talep ettiğimde “erkek” sosyal medya kullanıcılarının siber tacizine uğruyorum.

Günel Cantak: StreamYard işimi çok kolaylaştıran bir program. İnanılmaz seri. Eksi yönü, aynı anda gelişen bir canlı yayını direkt olarak yayınıma alamıyorum. Ekran yansıtması yapmam gerekiyor. Gerçi bu da çok büyük bir eksiklik değil. Final Cut’ın stabil çalışma özelliği kafa rahatlatıcı ama ona da ekstra eklenti almak külfetli olabiliyor. Her güzelin bir kusuru var…

Burak Tatari: Daha farklı araçlar da denedim. En rahat ettiğim araçları seçtim ve onları kullanmaya devam ediyorum. Belki kullandığım programlardan daha verimli araçlar da vardır. Ama bu programları seçip onlarda derinleşmeye çalışıyorum. Mesela Canva’da sürekli daha iyi görseller oluşturmaya çalıştırıyorum.

Alican Acanerler: Yaptığımız iş insanlara direkt dokunabilmek ile alakalı çoğu zaman. Bu açıdan ne kadar fazla kişiye ulaşırsak o kadar iyi diye düşünüyorum. Daha fazla insan da hem haber kaynağınız insanların sayısı hem de okuyucu sayınız. Benim açımdan tam da bu noktada artılarından biri işimin daha görünür olmasını sağlamaları diyebilirim.

Örneğin sohbet araçlarını sayacak olursak, gazetecilerin bulunduğu Slack kanalları, Discord toplulukları pandemide işlerimin daha görünür olmasını sağladı diyebilirim. Artık yurt dışından da beni bilen, işime ilgili sık sık bilgi paylaşımında bulunduğum kişiler var. Bu da aslında bana bir getirisi oldu dijitalleşmenin. Aynı zamanda sosyal medya arama araçlarını daha iyi kullanabilmek kesinlikle sizin özellikle yerelden daha kısa sürede kaynak bulabilmenizi de sağlıyor.

Facebook‘ta iyi arama yapmayı kendinize öğretirseniz ya da bununla ilgili araçları biraz kurcalarsanız örneğin Adana’da Valilik tarafından atandığı iddia edilen Suriyeli öğretmenlere birkaç dakika içerisinde ulaşabilirsiniz. Yıllar önce saatler belki de günler sürecek kişi arama ve bilgi edinme süreci dakikalara inmiş durumda. Eksi kısmı bir yandan daha fazla araçla haşır neşir olurken hiçbirinde tam anlamıyla yetkin olamama tehlikesi. Bunun için de önerim işinize neyin daha iyi yarayabileceğini keşfetmeniz. Bu da biraz başlarda zaman kaybına yol açabiliyor.

İşveren “Telefonun var” deyip muhabire kamera vermiyor

Rıfat Özcan: Mindup ile düşüncelerimi bir zihin haritası şeklinde tek bir sayfada ozetleyebiliyorum. Miro’yu da benzer bir faaliyet için kullanıyorum, burada daha yaratıcı not alma ve ekip çalışması yapılmasına olanak sağlıyor. Headliner üzerinden hızlı bir şekilde bir sosyal medya videosu hazırlayabilirim. Headliner,  en çok kullandığım araçlardandır. Notion ile de tüm proje ve notlarımı bir arada toplayıp organize edebiliyorum.

Çiğdem Toker: Telefon ve tabletler, mekân kavramını ortadan kaldırdığı için, seyahatlerde de yazı/haber yazma ve ulaştırma imkanı sunuyor. Bu büyük bir artı. Eğer konsantrasyon sorunu yaşamıyorsanız her yerde haber/yazı geçebilirsiniz.

Damla Tarhan Durmuş: Gazetecilik anda yapılması gereken bir meslek bence. O an ne gördüyseniz ne öğrendiyseniz hemen yayına gitmesi gerekiyor. Çünkü bir sonraki anda başka bir şey olabilir ve onun peşinden gitmeniz gerekebilir. Dolayısıyla telefon, bilgisayar ve bu araçlarda kullandığımız uygulamalar bize hızlı olma noktasında çok ciddi bir avantaj sağlıyor. Çoğu gazeteci alanda haberi telefonda yazıp haber merkezine iletiyor. Kamera yerine yine çoğunlukla telefonlar kullanılıyor görüntü almak için. Hem kullanım kolaylığı hem de pratik olması en büyük artılarından. Fakat artık akıllı telefonların kameralarının da geliştirilmeye başlamasıyla alanda gazetecilerin telefonla görüntü alması, videoların kalitesi açısında bir dezavantaj bence. Gazetecilikte kelimeler kadar elinizdeki görsel malzeme de hayati önem taşır. Dolayısıyla kameraların artık terk edilmeye başlanması ve akıllı telefonlarla görüntü almasının bu noktada bir eksi olduğunu düşünüyorum.

Tabii burada göz ardı edilmemesi gereken bir durum da mevcut. Haber merkezlerinde gazetecilere yeterli ekipmanın sağlanamaması, gazetecileri ellerindeki mevcut araçları kullanmaya mecbur bırakıyor. Kendisine kamera verilmeyen muhabir, mecburen kendi şahsi telefonundan çekim yapıyor. Teknolojik araçların bu kadar hayatımıza girmiş olması da buna olanak tanıyor. İşveren, muhabire zaten telefonu olduğunu söyleyerek kamera temin etmiyor. Aslında bunun sektörde acilen değiştirilmesi gereken bir durum olduğunu düşünüyorum. Gazetecilere yeterli ekipman desteği sağlanmalı ki onlar da işlerini en iyi şekilde icra edebilsin.

Kamerası en iyi telefonlar

Dilek Omanklılar: İşin daha hızlı ve profesyonel olması açısından artıları var. Alanda çalışan bir muhabir olarak bilgisayar, makine vb. eşyaları sürekli taşımanın eksi yön olduğunu düşünüyorum.

Kullandığınız araçların iş akışını hangi yönde etkilediğini düşünüyorsunuz?
Alican Acanerler: Kesinlikle hızlandırıyor. Yine sohbet uygulamalarından bahsedecek olursak, pandemi başlarında çalıştığım yerlerden biri günlük iletişim mecrası olarak WhatsApp‘ı kullanıyordu. WhatsApp üzerinden hele ki gündemle alakalı haberler hazırlayan bir platformsanız mesaj ve bildirim akışının ne kadar yorucu ve neredeyse takip edilemez durumda olacağını tahmin edersiniz. Tüm rutini Slack‘e taşımak herkesi rahatlatmıştı. Kullananlar bilirler, iş akışındaki her ayrı faaliyetin ayrı bir sohbet kanalından konuşulması, mesajların uzayıp gitmeden tek bir ‘thread’de verilebiliyor olması, Google Drive ve Zoom gibi uygulamaların kolay entegre edilebilmesi daha sakin ve odaklı bir akış sağlıyor.

Bunun yanında gazetecilikte günlük rutinlerin ve iş akış planlarının çok sıkı bir şekilde yapabilmenin, performans değerlendirmesi yapabilmenin çok mümkün olmadığını düşünüyorum. Yani Türkiye’de yaşıyoruz, ne kadar akışımızı belli saatlere sığdırmaya çalışsak da son dakika haberleri tüm gün yapmayı planladığınız şeylerin birden yıkılmasına yol açabiliyor. Görev takibi yapabilmek de bu açıdan zorlaşıyor.

“Gazeteciler Asana ve Trello gibi araçları da denemeli”

Bunu çözebilmek için özel sektörün zaten aşina olduğu ancak gazetecilere yabancı gelebilecek Asana veya Trello gibi görev takip araçlarının da denenmesinin yararlı olacağını düşünüyorum. İş akışınızda bir işe ne kadar vakit ayırdığınızı bu sayede daha rahat görüp size ekstra gelen görevleri nasıl daha efektif bir şekilde yapabileceğinizi düşünebilirsiniz. Bu kadar bilgi akışının ve haberlerin hızla aktığı bir dünyada önemli olan yolumuzu bulabilmek. Bunun için de vaktimizi en önce iyi yönetebilmemiz gerekiyor.

Gökçe Uygun: İş akışını hızlandırıyor. Eskiden telefon defterinde saatlerce arayacağımız numaraları saniyesinde bulmak mümkün. Bu bile benim için aslında çok güzel bir şey, zira dediğim gibi eski moda bir gazeteciyim sanırım.

Günel Cantak: Kullanmaya devam etmekte olduğum araçlar işime oldukça yarıyor. İyi yönde etkiliyor.

Burak Tatari: Tüm bu programlara giderek daha hakim oldum. Bu da, Medyascope’daki işlerimin de daha hızlı ve etkili hâle gelmesini sağladı. Ses kurgusunda ilerlememi, video kurgusunda ilerlememi sağladı. Bu konular üzerinde çalıştıkça ve düşündükçe genel anlamda yayıncılıkta ileri gittiğimi düşünüyorum.

Rıfat Özcan: Bu araçlar iş akışımı hem hızlandırıyor hem de dijital olması sebebiyle istediğim an geri dönüp eski projelere, notlara sınıflandırılmış şekilde ulaşabilme çok önemli. Hâlâ deftere not almayı seven biri olduğum  ve yazarak çok daha iyi öğrendiğim için bu şekilde de not almaya devam ediyorum. Ama dijital araçların ulaşılabilirliği ve bilgileri hızlı şekilde yeni bir projeye adapte edebilme imkanı paha biçilemez bence.

Damla Tarhan Durmuş: Kullandığım araçların her şeyi biraz daha hızlandırdığını ve dolayısıyla iş akışını da gündeme paralel olarak hızlıca yeniden organize etmeme olanak sağladığını söyleyebilirim. Çünkü gün içerisinde bir haberin peşindeyken bir anda gündemi değiştiren başka bir şey olması çok da imkânsız değil ülkemizde maalesef. Bugün için bir iş akışınız varsa bunu yeniden düzenlemeniz gerekebiliyor. Bu araçlar ve uygulamalar da bu noktada çok yardımcı oluyor. Elimdeki işi hızı bir şekilde bitirip diğerine kolayca adapte olabiliyorum.

Dilek Omanklılar: Hız açısından etkisi var. Özellikle telefonun.

Dezenformasyon için de kullanılıyorlar

Çiğdem Toker: Kendim için değil ama dezenformasyon açısından şunu söylemek isterim: Gazetecilikte kullanılan teknolojik araç ve programların, gerçeği ortaya çıkarmak değil karartmak için kullanılabildiği bir dönemdeyiz. Bu da iktidar/yurttaş ilişkisi açısından mücadele alanı.

Hâlihazırda yeni yeni ortaya çıkan araçlar ve programlara adapte sürecinizi anlatabilir misiniz?
Dilek Omanklılar: Yaptığım işi kolaylaştıracak araç ve programlara adaptasyon sürecim daha kısa olurken sıklıkla kullanmamı gerektirmeyenlere alışması biraz daha uğraş ve zaman istiyor.

Burak Tatari: Yeni programlara adaptasyon sürecim, yeniliklere ihtiyacımla birebir bağlantılı. İhtiyacım ne kadar acilse o kadar hızlı adapte olmak zorunda kalıyorum. Gerek bu işi bilen arkadaşlarımı arayarak, gerek internette bu programların nasıl kullanıldığını öğrenmeye çalışarak, çok kısa bir teori okumasından sonra pratiğe girişiyorum. Gerçekten de, adım attıkça, yapmaya çalıştıkça her program yayıncılık artısından verimli birer artıya dönüşüyor.

Gökçe Uygun: Adapte olmakta inanılmaz zorlanıyorum ancak bir gazeteci olarak toplumsal sorumluğumu düşünerek, bu süreçte ilerlemek için elimden geleni yapıyorum.

Günel Cantak: Bu konuda çok hevesli biri değilim. Daha geriden takip ediyorum. İşe yaradığı bilgisi birçok farklı kaynaktan geldiği zaman düşünmeye başlıyorum ve işime yarar mı karar veriyorum. Ona göre adım atıyorum.

Alican Acanerler: Ben biri ona anlatınca daha iyi anlayan kişilerdenim. O nedenle eğer bir aracı çok öğrenmek istiyorsam önce bunu en iyi yapan insanı veya yeri bulup onları yakalayıp eğitim veya atölyelerine katılmaya çalışıyorum. Eğer bunu yapamıyorsam da sürekli YouTube üzerindeki “how to” videolarını izlerken buluyorum kendimi. Aklınıza gelebilecek her türlü dijital araçla ilgili video var neredeyse orda.

Bazen Udemy’den kısa ve iyi puanlı eğitimleri almışlığım da olmuştu. Ama her zaman “peer learning” kavramına inanan biriyim. İş ortamında birisinin bir konuda iyi olduğuna inanıyorsam örneğin Zoom veya Discord üzerinden benimle ekran görüntüsünü paylaşıp hemen o aracı göstermesini isteyebiliyorum. Eğer araştırmalarımı daha iyi yapmam için bir araçsa bu tuttuğum bir spreadsheet var, hemen oraya ismi, amacı ve iyi bir kullanım örneği linkini ekliyorum. Yine o konuda bir araştırma yapacaksam kolay bulup tekrar o araç üzerinde zaman geçirmem araştırmamı daha da sağlamlaştırıyor. Yani kısacası adaptasyon sürecim korkmadan çekinmeden yardım istemek ve sürekli kendini maruz bırakacak yeni yollar aramaktan geçiyor.

Z kuşağı siyasetçilerle buluşuyor: ‘Twitch gençliği, kurgu sorular soran gazetecilere benzemez’

Rıfat Özcan: İlk olarak kendi sitelerindeki açıklama ve videolara bakıyorum. Daha sonrasında YouTube üzerinden detaylı videoları inceliyorum. En sonda da eksik kaldığımı ve anlamadığımı düşündüğüm noktalarda da  etrafımda daha önce bu araçları kullanan insanlara danışıyorum. İş akışıma dâhil edebileceğim bir uygulama var ise gün içinde olabildiğince kullanmaya çalışıp alışkanlığımı artırmaya çalışıyorum. Karmaşık geldiği için birçok uygulamayı kullanmayı bıraktım.

Çiğdem Toker: Araç ve programlara adaptasyon şu anda benim için bir zorunluluk değil. Mevcut sistemle istediğimi yapabiliyorum. Ama tabii ki zaman ayırıp yararlı olacak araçları öğrenmek isterdim. Bu konuda zaman zaman atölye çalışmalarına rastlıyorum. Takip etmek ve öğrenmek iyi olacaktır.

Damla Tarhan Durmuş: Temel anlamda kullandığımız araçlar ve programlar hep ortak paydada buluştuğu için çok zorlandığımı söyleyemem. Video kurgulamak için indirdiğiniz her program çok benzer özelliklere sahip. Dolayısıyla birkaç tanesini kullanmaya alıştıysanız yeni çıkan programlara alışmakta da çok zorlanmıyorsunuz. Bu noktada aslında alışkanlıkların değişmesine adapte olmak biraz zorlayıcı olabiliyor.

Mesela Clubhouse kullanılmaya başlandığında buna adapte olmakta biraz zorlandığımı söyleyebilirim. Çünkü sadece birilerini dinlediğiniz ve bir şey söylemek için de insanların sizin yalnızca sesinizi duymasını gerektiren bir ortam. Bazı basın açıklamaları ya da mesleği ilgilendiren tartışmalar veya konuşmalar bu platform üzerinden yapılmaya başlandı yavaş yavaş. Mesaj atmaya, açıklamaları okumaya veya video izleyip onu metne dönüştürmeye alışıkken bir anda böyle bir şeyle karşılaşınca hemen adapte olamadığımı söyleyebilirim. Dolayısıyla aslında teknolojiyle birlikte alışkanlıklarımız da değişiyor. Teknolojiyle büyüdüğüm için yeniliklere adapte olmakta çok zorlanmıyorum. Fakat alışkanlıkların değişiyor olması biraz daha zorlayıcı oluyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – CLUBHOUSE: SOSYAL MEDYADA DEVRİM Mİ, GEÇİCİ HEVES Mİ?

Oğuz Bakır

Cumhuriyet'te stajyer muhabirlik, Milliyet'te muhabirlik; Yurt, ABC Gazetesi, Ensonhaber, Sadece Haber, Sputnik ve T24'te editörlük yaptı. NewsLab Turkey ve Inside Turkey başta olmak üzere birçok kuruluş için freelance olarak röportaj, araştırma, söyleşi gibi içerikler üretmeye devam ediyor.

Journo E-Bülten