Cumhurbaşkanı Erdoğan yargı reformu kapsamında “Bir internet sitesinin tamamına değil, engellenmesine karar verilen kısmına erişimin sınırlanmasına imkan verecek bir düzenleme yapılacak” dedi. Ancak bu işlemi mümkün kılan düzenleme, 2007’de kabul edilen 5651 sayılı kanunun 2014’te güncellenmesiyle zaten yapılmıştı. Wikipedia başta olmak üzere on binlerce siteye hâlâ erişimin engelli olduğu bu dönemde meclise sunulacak yeni düzenlemenin teknik detayları henüz belli değil. Yasakların bu düzenlemeyle kalkacağını umanlar kadar, Türkiye’nin erişim engellemede daha “sıkı” uygulamalara geçeceğini düşünenler de var.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’ni açıkladı. Dokuz madde, 63 hedef ve 256 faaliyeti kapsayan belgede yargıyla ilgili birçok konunun yanı sıra internet erişim engellemelerinin yeniden düzenlenmesi de var.
Erdoğan konuşmasında reformun bu bölümüne tek bir cümleyle değindi: “Bir internet sitesinin tamamına değil, engellenmesine karar verilen kısmına erişimin sınırlanmasına imkan verecek bir düzenleme yapılacak.”
Belgenin E bendinde de bu konuda yine tek bir cümle geçiyor: “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da ve diğer kanunlarda yer alan erişim engelleme usulleri, ifade özgürlüğü çerçevesinde ele alınarak gerekli değişiklikler yapılacaktır.”
Yapılacak düzenlemenin niteliği henüz netleşmese de, Avrupa Birliği üyelik hedefi doğrultusunda yeni stratejinin birinci amacı olarak ‘hak ve özgürlüklerin korunması’nın sayılması ve belgedeki “ifade özgürlüğü” vurgusu, internet erişim yasaklarının en azından gevşetilebileceği beklentisini doğurdu. Ama tam aksine, Ankara’nın Rusya gibi uluslararası internet sisteminden kopup kendi ‘milli intranet’ini kurmaya yönelebileceği iddiaları da var.
5651 Sayılı Kanun neyi değiştirmişti?
Yeni strateji ile hangi yönde adım atılırsa atılsın, bir gerçek ortada duruyor: “Bir internet sitesinin tamamına değil, engellenmesine karar verilen kısmına erişimin sınırlanmasına imkan verecek bir düzenleme” çoktan yapılmıştı.
“5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” 2007 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edilerek yürürlüğe girdi. Eski kanuna göre şikayet edilen bir içerik söz konusu olduğunda, bunun kaldırılması için önce içeriği barındıran siteyle iletişim kurma şartı vardı. Yeni kanun bu gerekliliği ortadan kaldırarak sitelerin haberi bile olmadan engelleme yapılabilmesinin yolunu açtı.
Ayrıca hükûmet bu kanunla, mahkeme kararı olmadan sitelere ve içeriklere erişimi engelleme yetkisi aldı. Bu yetkiyi önce Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ve daha sonra Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) eliyle defalarca kullandı. 6 Şubat 2014’te kabul edilen torba yasadaki maddeler TİB’in site engelleme yetkilerini daha da artırdı, “içeriği sakıncalı bulunan” internet sitelerinin dört saat içinde kapatılabilmesini sağladı ve içerik sağlayıcılara, tüm kullanıcı bilgilerini iki yıl arşivleme zorunluluğu getirdi.
Twitter’a erişim engeli ve AYM kararı
O dönemde “Sansür Yasası” denilerek protesto edilen kanun, idare tarafından keyfi kullanıldığı iddiasıyla yıllarca eleştirildi. 20 Mart 2014 tarihinde Twitter’a erişimin engellenmesiyle tepkiler doruğa ulaştı. Anayasa Mahkemesi 2 Nisan 2014’te verdiği kararda, TİB’in erişim engeline dayanak gösterdiği kararların, sadece belli URL adreslerinin engellenmesine yönelik olduğuna, Twitter’a toptan bir engelleme yapılamayacağına hükmetti. Twitter’a yönelik engelleme daha sonra kaldırılsa da, idarenin erişim engellemedeki olağanüstü yetkileri hâlâ yürürlükte.
Tüm internet sitesi yerine, sadece o sitedeki belirli sayfaların engellenmesi ise özellikle AYM kararının ardından mevcut yasa kapsamında uzun süredir uygulanıyor. Mahkemelerin “zorunlu hallerde” internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimi engelleme yetkisi bulunsa da, yıllardır URL tabanlı engelleme yöntemiyle sadece belirli sayfalara erişim kesiliyor.
YouTube’a erişim engellemesi
Örneğin YouTube’un tamamına erişim; çok sayıda mahkeme kararı ve idari tedbir gereği 3-6 Mart 2007, 17 Ocak-25 Ocak 2008, 13 Mart-30 Ekim 2010, 2-9 Kasım 2010, 27 Mart-13 Nisan 2014 ve 6 Nisan 2015 tarihlerinde engellenmişti.
Atatürk’e hakaret içeren videolar, Deniz Baykal’ın özel hayatıyla ilgili görüntüler ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki Suriye toplantısının ses kayıtları gibi çeşitli içeriklerin yayınlanmasını gerekçe gösteren bu kararların infazı, farklı teknik yöntemlerle yapıldı.
İlk dönemlerde yapılan uygulamaların çoğunda kullanıcıların DNS ayarlarını değiştirerek engelli siteye erişim sağlamaya devam etmesi mümkündü. Sonraları daha “sıkı” bir yöntem olarak IP engellemesi kullanıldı, fakat bu da başka sorunlar doğurdu. Örneğin 2010’daki YouTube engellemesi sırasında Google kendi uygulamalarının IP’lerini değiştirince, Türkiye’den harita ve çeviri gibi diğer hizmetlere de erişim engellenmiş oldu.
URL tabanlı engelleme ne işe yarıyor?
Yasada 2014’te yapılan düzenlemenin ardından, URL tabanlı engelleme yöntemine geçildi. Artık idare tüm siteyi değil, belirli bir sayfayı engelleyebiliyor; ama bunu yaparken tüm kullanıcıların trafiğini gözetliyor.
URL tabanlı engelleme yönteminin teknik olarak nasıl çalıştığını o dönem anlatan Ekşi Sözlük kurucusu Sedat Kapanoğlu şunları yazmıştı: “Bir sayfa için tüm siteye erişimi engellemek pire için yorgan yakmaksa, bu yöntem pire için ‘bu pire kimden bulaştı lan’ deyip mahalledeki herkesin evindeki her odaya kamera koymaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün açıkladığı yargı reformunun internet erişim engellemelerini hangi yöne çekeceği, ilgili yasal düzenlemelerin TBMM’ye sunulmasıyla belli olacak. Yasa tasarılarının bayramdan sonra aşama aşama meclise sevk edilmesi bekleniyor.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – WIKIPEDIA ERİŞİM ENGELLEMESİNİN KALDIRILMASI İÇİN AİHM’E BAŞVURDU