Görüş

Facebook İstanbul’da içerik politikalarını masaya yatırdı

Mark Zuckerberg ve Ebele Okobi
Sosyal medya içeriklerinin hangilerinin kullanıcılar için zararlı olduğuna kim karar vermeli? Bu konuda bir kurul oluşturulsa, kimler üyesi olmalı? Sponsorlu içerikler regülasyona tabi tutulmalı mı? Bu sorulara yanıt arayan Facebook’un uzmanlarıyla geçen hafta bir yuvarlak masa toplantısında buluştuk.

İnternet alanına siyasa yapıcıların yaklaşımlarıyla kullanıcıların yaklaşımı birbirinden farklı oluyor. Devletlerin büyük kısmı internet ortamına televizyon yayıncılığı gibi yaklaşarak  onu regülasyona tabi tutmak isterken, kullanıcılar internetin daha çok telefon hizmeti gibi işleyen bir mekanizması olmasını bekliyor. Öte yandan, iletişim alanında siyasalar belirlenirken, küresel platformlar aynı zamanda kendi siyasalarını oluşturmaya çalışıyor.

Bunun son örneğini geçen hafta Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü’nün organize ettiği, benim de bir parçası olduğum bir yuvarlak masa toplantısında değerlendirdik. Akademi, medya ve hukuk alanından katılımcılar, Facebook’un Ortadoğu, Afrika ve Türkiye içerik stratejileri ve siyasaları bölümünden gelen uzmanlarla yukarında sıraladığım sorulara yaklaşık dört saat boyunca yanıt aradı.

İletişim modelleri sosyal medyadan önce kuruldu

İçerik deyip kısaca geçtiğimiz kavramın iletişimin temel kavramı olduğu mesajının yeni alındığını söylemek mümkün.

İletişim ve medya çalışmalarında ilk öğretilen modelde mesaj bir medya (araç aracılığıyla) kaynaktan alıcıya gider. 1940’ların sonuna doğru Shannon ve Weaver tarafından geliştirilen bu model laboratuvar ortamında telefon iletişimini iyileştirmeye yönelik lineer bir iletişim modeli varsayar. Bu model daha sonra alıcıdan kaynağa giden geribildirimin (feedback) eklenmesiyle geliştirilir. İletişimin bir süreç olarak sosyal, kültürel, ideolojik bir bağlam içinde ele alınması, 1970’lerden sonra eleştirel teorinin alanda özellikle Avrupa’da kendisine yer açmasıyla mümkün olur.

Bu modeller oluşurken elbette henüz sosyal medya hayal bile edilemiyordu. Ama klasik kuramlar ve kavramlar hala tüm eksikliklerine rağmen bize yol göstermeye devam ediyor.

Bakınız, kuruluşundan 15 yıl sonra Facebook, platformdaki mesajların nasıl yönetileceği konusunda kullanıcılarından geribildirim (feedback) istediğini söylüyor. Şirket hangi mesajların nasıl dolaşacağına karar verirken hangi evrensel değerlere sadık olmalı, siyasal ve sosyal kutuplaşmayı nasıl engellemeli diye düşünüyor. İçeriğe dair itirazların yapılabildiği, karar verici olan bir dış kurul oluşturmak istiyor.

Facebook’un 30 bin moderatörü var

Facebook’ta her gün milyarlarca mesaj (içerik) hakkında zor kararlar veriliyor. Platformun hali hazırda hangi içeriklerin (mesajların) dolaşımda kalacağını ve topluluk standartlarına uygunluğunu denetleyen 30 bin kişiden oluşan bir moderatör ağı var. Bunun dışında yapay zeka da her gün üretilen milyarlarca içeriği inceliyor.

Ancak Ortadoğu, Afrika ve Türkiye’den sorumlu kamu politikaları departmanı koordinatörü Ebele Okobi’nin dediği gibi “küresel erişime sahip Facebook gibi bir platform aynı zamanda küresel sorumluluğa da sahip” olduğu için, bu kararları artık tek başlarına almak istemediklerini ifade ediyorlar

Geçen kasım ayında kurucusu Mark Zuckerberg  bir yazısında topluluk politikalarını hayata geçirirken kullandıkları iç yönergeyi kamuya açık hale getirerek içerik yönetimi ve kontrolü konusunda daha şeffaf olmaya çalıştıklarını yazdı. Şirketin kurucusu, son iki yıldır eğer belli koruma mekanizmaları kurulmazsa dijital araçların özellikle seçim dönemlerinde kötüye kullanıldığının görüldüğünü dile getirdi.

Zuckerberg yazısında ayrıca şirketin servislerini kullanan kullanıcıların hem güvenliğini korumak hem de özgürce görüşlerini ifade edebilmelerine olanak sağlayarak insanları aşırı düşüncelerden ve kutuplaşmadan korumak gibi bir sosyal sorumlulukları bulunduğunu ifade etti.

İçerik kararları için kurul oluşturuluyor

Zuckerberg bu hassas dengeyi sağlamanın zorluğuna vurgu yapıp “hangi içerik dağıtılmalı ve hangileri engellenmeli” diye sorduktan sonra, bu kararları verecek bir kurul oluşturmak istediklerini duyurdu.

Platform, bu sene başında kendi bloğunda içerikler konusunda karar verici bir mekanizma ve bir dış kurul oluşturmak istediğini yazdı. İngilizcesi şimdilik “oversight board for content decisions” olarak geçen kurulun ismi henüz Türkçeleşmedi ama kurulun oluşturulması için önerilen taslak yönerge kamuoyunun dikkatine sunuldu.

Sene başından bu yana Berlin, Mexico City, Singapur, Delhi gibi şehirlerde uzmanlarla çeşitli yuvarlak masa toplantılarında bu taslak yönergeyi ele alan Facebook, bu mesajlar dışında kamuoyunun bu konudaki görüşlerine de baş vuruyor.

1 Nisan’dan itibaren toplam 10 soru ve önerilerden oluşan bu kurulun nasıl oluşması ve nasıl çalışması gerektiği konusunda görüş bildirmek isterseniz bu sayfanın sonunda geribildirimde bulunabiliyorsunuz. Biraz vaktiniz varsa hiç de karışık olmayan bir İngilizce ile yazılmış bu yönergeyi okuyup geribildirim vermenin kullanıcılar olarak iletişim sürecine dahil olmamız açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Eylem Yanardağoğlu

Eylem Yanardağoğlu 1997 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezun oldu. ODTÜ Sosyoloji bölümündeki yüksek lisansından sonra City, Londra Üniversitesi’nde Uluslararası Gazetecilik programında yüksek lisans yaptı. Doktorasını aynı üniversitede Sosyoloji bölümünde tamamladı. Halen Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya bölümü öğretim üyesidir. Uluslararası iletişim, gazetecilik, dijital yurttaşlık ve dijital okuryazarlık akademik ilgi alanlarını oluşturmaktadır.

Journo E-Bülten