Londra merkezli Etik Gazetecilik Ağı’nın (EJN) kurucusu Aidan White, TGS Akademi’de verdiği seminerde, yapay zekâ teknolojilerinin haberciliğe etkisini değerlendirdi. Algoritmaların hemen hiç şaşırtmayan, çoğulculuktan uzak içerikler sunma eğiliminde olduğunu vurgulayan White’a göre gelecekte gazeteciler, insanların farklı fikirlere erişmesini sağlamalı.
Aidan White, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Basın Akademisi‘nde 23 Nisan’da düzenlenen “Yapay Zekâ Çağında Gazetecilik Etiği” başlıklı seminerde konuştu. Gazeteciliğin etiği, finansmanı, teknoloji devlerinin süreçteki rolü, regülasyon ve kamu yararı gibi konulara değinen White, habercilerin her zaman belirli bir etik çerçeve içinde çalışması gerektiğini vurguladı. White, gazeteciliğin beş temel değer setini hatırlattı: Doğruluk, bağımsızlık, tarafsızlık, insaniyet ve hesap verebilirlik.
EJN’i kurmalarının ana sebebinin gazeteciliğin temel değerlerini vurgulamak ve hatırlatmak olduğunu belirten White, habercilik ve medya sektörünün dijital çağda “kişisel ilgi” odaklı bir kültürle mücadele ettiğine değindi. Devlet veya şirket kontrolünden bağımsız, şeffaf bir internet ortamı oluşturmanın en büyük zorluklardan biri olduğunu söyleyen White’a göre teknoloji devlerinin tercihleri, bilgi ekosistemini bozan etkiler yaratıyor.
Gerçek gazeteciliğe daha çok enerji, zaman ve kaynak ayrılabilir
Bunlardan biri de algoritmaların ve yeni yapay zekâ modellerinin etkisi. Büyük teknoloji şirketlerinin tekelindeki algoritmalarla şekillenmiş olan internet ortamının, insanların farklı içerikler görmesini engellediğini ifade eden White şunları söyledi:
- Bir gazetenin sayfalarını çevirirken bir sonraki sayfada karşınıza hangi haberin çıkacağını bilemezdiniz, hiç tahmin etmediğiniz ‘sesler’ duyabilirdiniz. Kişiselleştirilmiş algoritmalar, bu sürprizi ve çoğulculuğu ortadan kaldırıyor. Şaşırtıcı bilgilere erişebiliyor olmamız lazım. Yapay zekâ farklı fikirlere ulaşmamıza izin vermiyor. Gazeteciler mutlaka bu görevi üstlenmeli.
Yapay zekânın toplumsal ilerleme için büyük bir fırsat olduğunu, sağlık başta olmak üzere hayatımızın pek çok alanında olumlu etkilerini görebildiğimizi bildiren White, gazetecilikte de bu sayede bilginin daha doğru ve verimli bir şekilde iletilebileceğini vurguladı:
- Yapay zekâ, gazetecilik içerisinde eskiden çok emek gerektiren, uzun zaman alan ve hiç kimsenin de yapmaktan hoşlanmadığı pek çok işin otomatize edilmesini, insanların sırtından büyük bir yükün alınmasını ve böylelikle gerçek gazeteciliğe çok daha fazla enerji, zaman ve kaynak kalmasını sağladı. Ancak yapay zekâ sayesinde gazeteciliğin daha hızlı, verimli, doğru yapılabilmesi için, yapay zekâ ile toplumsal bilincin bir arada çalışması gerekiyor.
Gazetecilerin kamu yararı adına teknoloji devlerinden dört talebi
Yapay zekânın bir yandan da gazeteciliğe olumsuz etkileri olabileceğini vurgulayan White, basın özgürlüğünün ve kamu hakkının savunulması için çalışanların bu bağlamda büyük teknoloji şirketlerinden temelde dört talebi olduğunu aktardı:
- Şeffaflık: Algoritmaların nasıl çalıştığı, hangi verileri topladıkları şeffaf olmalıdır. Bunların karanlık kutular olması kabul edilemez, ne toplandığını ne şekilde toplandığını bilmek toplumun hakkıdır.
- İnsanî müdahale: Süreçlerin içerisinde insanların katkılarının olması, toplumun genel zekası, değerlerinin ve yargılarının bu süreçlerde her zaman müdahil olması.
- Etik standartlar belirlenmesi: Gazetecilikte olduğu gibi bazı temel değer yargılarıyla kamu yararı gözetilerek kullanılması hususunda belirleyici bir rol üstlenmeleri gerektiği.
- Hesap verebilirlik ve denetleme: Bu büyük şirketlerin kimseye hesap vermeden yapay zekâ araçlarını geliştirmeleri ve kullanmaları yerine yaptıkları şeyin denetlenmesi ve sonucunda oluşabilecek hasar, zarara karşı sorumluluk almalarını gerektiren uygulamalar olması.
Ancak White’a göre gazetecilerin kamu yararı gözeterek ortaya attığı bu dört talep teknoloji şirketleri nazarında kabul edilemez bulunuyor. Çünkü bu talepler, dev şirketlerin finansal çıkarlarıyla temelden çelişiyor.
Haber kuruluşları yapay zekâda teknoloji devleriyle rekabete girebilir mi?
Haber kuruluşlarının, kendi yapay zekâ araçlarını üreterek teknoloji devleriyle rekabete girmesini bir çözüm olarak ortaya atanlar var. Aidan White bunu pek mümkün görmüyor. New York Times gibi dev haber kuruluşlarının bile bunu yapmakta zorlanacağını belirten White, “Çünkü dünyanın en büyük şirketleri ve devletleri birlikte çalışıyor ya da rekabet ediyor. Oysa haber medyası için, hele ki küçükler için bunu söylemek pek mümkün değil.”
Kendi yapay zekâsını üreten birkaç medya haricinde haber medyasının geleceğinin büyük teknoloji şirketlerinin yarattığı yapay zekâ araçlarına erişebilmeye bağlı olacağını söyleyen White şöyle devam etti:
- Habere erişim, haberin üretimi ve dağıtımı tamamen teknoloji şirketlerine bağlı olacak gibi gözüküyor. Sorun şu ki, haber mecraları ne kadar bağımsız olmaya çalışırlarsa çalışsınlar, tamamen bağımlı olacakları bu teknoloji şirketleri temel değer yargılarıyla hareket etmedikleri için haber medyasının belki de iki yüz yıldır üstünde durduğu etik çerçeve çökmüş olacak.
White’a göre bu noktada asıl sorun, devletlerin ne yapacağı. Resmî yetkililer, gücün makûl şekilde yayılmasını sağlayacak yasal müdahalelerde mi bulunacak? Yoksa haber medyasının tamamen kendi içinde bir bağımlılığa zorunlu kaldığı veya izole olup toplumdan uzaklaştırıldığı bir gelecek mi bizi bekliyor?
White, teknoloji şirketlerinden belli kurallar çerçevesinde gazetecilikte olduğu gibi özdenetim talep edilmesine rağmen, onların oturup anlaşma imzalamayı kabul bile etseler sonrasında bunları uygulamaya geçirmediklerinin altını çiziyor:
- Belli ki gazetecilerin vakti zamanında geliştirip uymaya taahhüt ettikleri sonra da iyi kötü uydukları belli bazı özdenetim ilkelerini bu teknoloji şirketlerinin benimsemesi ve uygulaması pek mümkün görünmüyor. Bu sebepten de yapılması gereken kanun ve özdenetim yapılarının bir arada işletilmesi.
“Kanunun kılıcı bir kez çekildiğinde kimi nasıl keseceği belli olmaz”
Gazeteciler bir yandan teknoloji şirketlerinin ve devletlerin ezici baskısı altında bu mücadeleyi verirken bir yandan da haberciliğin önündeki diğer engellerle uğraşmak zorunda. White’a göre uzman gazeteci eksikliği, karmaşık meseleleri haberleştirme kapasitesinin sınırlı olması ve hukukî konulardaki bilgi noksanlığı bunlardan bazıları. Ayrıca, medyanın gündeminde sosyal medya etiği ve dijital içerik yönetimi gibi görece yeni zorluklar da var.
Sosyal medya deyince, White önemli bir ayrıma da dikkat çekti: “Gazetecilik özgür ifade değil, kısıtlı bir ifade biçimidir. Özgür ifade güzel bir demokratik hak ama gazetecilik bu değil.”
White’a göre sosyal medya platformlarındaki “özgür ifade” biçimleri genellikle siyasi ya da ticari bireysel çıkarları yansıtıyor. Bunların toplumsal değerlere katkıda bulunma amacı gütmediğinin altını çizen White, gazeteciliğin, özgür bir ifade formu olarak görülse de aslında belirli değerler ve etik kurallar çerçevesinde şekillenmesi gereken bir meslek olduğunu vurguladı.
White, son tahlilde yapay zekâ konusunda kanunî bir çerçeve oluşturulmasının ve büyük teknoloji şirketlerinin denetlenmesinin gerekli olduğunu kabul etse de, bir başka ayrıma dikkat çekti:
- Kanunun kılıcı bir kez çekildiğinde kimi nasıl keseceği belli olmaz. Dert etmemiz gereken şeylerden birisi de yine benzer kanunların ifade özgürlüğünü, basının hürriyetini ve toplumun sağduyusunu baskılayacak şekilde kullanılmasının önüne geçmektir… Bu konuda hepimize kolaylıklar diliyorum.
İLGİLİ:
Haber merkezinde üretken yapay zekâ kullanırken dikkat etmeniz gerekenler
Cesur yeni dünya: Habercilikte yapay zekâ stratejisi için 5 tavsiye