İzlenim

Facebook Temyiz Mahkemesi’ne hoş geldiniz

Facebook içerik moderasyonu konusunda önemli bir adım attı. Son bir yıldır sorunlu içeriklerin moderasyonunda görüşlerine başvurulacak bağımsız bir gözetim kurulu kurma konusunda çalışmalar yapan şirket, zor kararlar verilirken hakemlik edecek içerik gözetim kurulunun kurucu şartını (Oversight Board Charter) yayımladı.

İçerik gözetim kurulunun temel yetkilerini ve Facebook şirketiyle ilişkisini ana başlıklar altında toplayan şartın başlangıç hikayesine daha önce yine bu sayfalarda değinmiştim.

Platform, 2019 başında kurulun oluşturulması için önerilen taslak yönergeyi kamuoyunun dikkatine sunduktan sonra küresel bir konsültasyon süreci başlattı.

Yaklaşık altı ay içinde 88 farklı ülkeden 650 kişinin katıldığı toplam 28 yuvarlak masa toplantısı ve atölye çalışması yapıldı. İstanbul’daki toplantısı Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü’nde mayıs ayında gerçekleştirilen yuvarlak masa toplantıları sonucunda elde edilen geribildirimler haziran ayında bir rapor olarak yayımlandı.

Facebook, gözetim kurulunun kuruluş ve işleyişine dair temelde üç konu üzerinde kamuoyunun görüşlerine başvurdu: Böyle bir kurulun üyeleri kimlerden oluşmalı? Bu kurulun karar alma süreci nasıl işlemeli? Ve bu kurul nasıl bir yönetim ve karar verme mekanizmasına sahip olmalı?

İfade özgürlüğü ve bağımsızlık vurgusu

Facebook’un bağımsız içerik gözetim kurulu fikri ilk etapta Harvard Üniversitesi hukuk profesörü Noah Feldman’ın hazırladığı iki taslak öneriden oluşuyordu. Bu önerilerde içerik gözetim kurulunun bir “temyiz mahkemesi” gibi ifade özgürlüğü ve bağımsızlık ilkelerine bağlı olması gerektiği ifade ediliyordu. Sene başından beri uygulamada olan çeşitli gözetim kurulu mekanizmalarını inceleyen Facebook, kurulun bir yüksek mahkeme modeline uygun olarak oluşturulmasını hâlâ benimsiyor.

Peki kurul nasıl işleyecekti? Facebook bu detayları ve küresel konsültasyondan gelen geribildirimleri ele almak üzere, ağustos ayında Silikon Vadisi’ndeki genel merkezinde bizleri bir çalıştaya davet etti. Ağırlıklı olarak medya ve ifade özgürlüğü alanında çalışan Kuzey Amerikalı düşünce kuruluşu temsilcileri, akademisyenler ve hukukçuların katıldığı toplantıda, 20 kişi tüm bir gün boyunca Menlo Park’taki devasa ’22 Numaralı bina’da gözetim kurulunun işleyişini tartıştık.

Facebook Amerikalı bir şirket olmasına rağmen ürünlerinin kullanıcılarının önemli bir bölümü ABD dışındaki ülkelerde yaşıyor. Toplantıda Kuzey Amerikalı katılımcılar kurulun üye seçimiyle daha çok ilgilenirken, dünyanın diğer taraflarından gelen temsilciler olarak ben ve benim masamdaki katılımcılar, içerik moderasyonuyla ilgili akla gelebilecek her türlü engelleme ve müdahaleyi ve kurulun bununla nasıl baş edeceğini merak ediyorduk.

Facebook epey karmaşık bir yapısı olan bir şirket. Kurulun oluşumuyla ilgili yapılan çalışmaya tasarım düşüncesinden (design thinking) internet yönetişimine, ürün politikalarından iletişime kadar pek çok birim dahil olmuş. Bu birimlerin üst düzey yöneticileri bize önce bu yapıyla ilgili yürüttükleri konsültasyonu aktardılar. Sonra da biz katılımcıların geribildirimini aldılar. Ürün tasarımı (Margaret Stewart) ve sorumluluk/doğruluk biriminden (Guy Rosen) sorumlu başkan yardımcılarının katılımıyla başlayan ve sona eren toplantı, şirketin bu kurulun oluşumuna verdiği önemi göstermeye yetiyordu.

İçerik moderasyonu ve internet yönetişimi

Menlo Park toplantısına katılanlar gözetim kurulunun işleyişini dört ana başlıkta ele aldı. Toplantıda kurulun vakaları nasıl seçeceği, vakalara bakan panelin üyelerinin anonim olup olmaması, kurul üyelerinin nasıl seçileceği, Facebook’un kurulun kararlarını ne şekilde uygulayacağı uzun uzun tartışıldı. Çalıştaya katılan uzmanların hem içerik moderasyonuna bakışı, hem de genelde internet yönetişimine yaklaşımları siyasi yelpazenin farklı yönlerindeki politikaları yansıttığından çok yönlü bir tartışma yapıldığını söylemek lazım.

Ağustostaki çalıştay sonrası netleşen “Oversight Board Charter” 17 Eylül’de yayımlandı. Kurulun işleyişine dair daha pek çok yönerge ve yönetmeliğin de yayımlanması gerekiyor. Atılan bu ilk adımda kurulun temel yapısı ortaya konmuş oldu. Özetle, kurul her birinin üçer yıllık görev yapacağı toplam 40 kişiden oluşacak. İlk etapta Facebook tarafından seçilecek 11 üye ile göreve başlayacak kurul heyeti daha sonra diğer üyelerini kendisi atayacak. Bağımsız bir vakıf fonuna bağlı olması kararlaştırılan kurulun verdiği kararlar bağlayıcı nitelikte. Facebook bir hafta gibi kısa bir sürede bu kararları uygulamakla yükümlü. Kurulun verdiği kararların Facebook’un içerik politikaları üzerinde uzun süreli etki yapması hedefleniyor. Kurula başvurular bireysel kullanıcılar tarafından yapılacak veya Facebook kendisi bir vakanın ele alınmasını kuruldan talep edecek. Kurul ele alacağı vakaları kendisi belirleyecek, verilen kararlar anonim olarak kurulun web sayfasında ve Facebook’un özel oluşturacağı bir haber merkezi sayfasında yayımlanacak.

Güvenlik, ‘insan onuru’ ve kitlesel trend kriterleri

Hangi içeriklerin bir vaka olarak ele alınacağı konunun önemine göre belirlenecek. Örneğin bir içerik herhangi bir kişinin güvenliğini, insanlık onuru tehdit ediyor mu? Bu içerik Facebook’ta çok kullanıcıyı etkileyen bir trend haline gelmiş mi? Kamusal tartışmaları veya söylemi etkileyen bir yönü var mı? 2020 yılının ilk çeyreğinde kurulun yönetmeliklerinin ve üyelerinin seçiminin hazırlıklarının tamamlanarak ilk vaka başvurularını alması bekleniyor.

Menlo Park’ta benim ve benim masamdaki katılımcıların merak ettiği konuların başında sponsorlu içerikler geliyordu. Çalıştayda teyit ettik ki, bu tür içerikler henüz içerik gözetim kurulunun yetki ve sorumluluk alanına girmiyor. Kurulun işleyişiyle ilgili merak ettiğimiz bir diğer konu da, kurulun bağlayıcı olacağı ifade edilen kararlarının süreç içerisinde ne kadarının Facebook içerik politikalarının ve topluluk standartlarının bir parçası haline geleceği.

Nihayetinde kâr yapmak üzere kurulmuş bir platformdan ifade özgürlüğü konusunda sorumluluk almasını bekliyoruz. Bunun pratikte nasıl işleyeceğini ancak süreci izleyerek, ortaya çıkacak yönetmeliklerdeki detayları inceleyerek görebileceğiz. Şimdilik atılan bu ilk adımı takdir etmeli ve gelişmelerin takipçisi olmalı.

Eylem Yanardağoğlu

Eylem Yanardağoğlu 1997 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezun oldu. ODTÜ Sosyoloji bölümündeki yüksek lisansından sonra City, Londra Üniversitesi’nde Uluslararası Gazetecilik programında yüksek lisans yaptı. Doktorasını aynı üniversitede Sosyoloji bölümünde tamamladı. Halen Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya bölümü öğretim üyesidir. Uluslararası iletişim, gazetecilik, dijital yurttaşlık ve dijital okuryazarlık akademik ilgi alanlarını oluşturmaktadır.

Journo E-Bülten