Görüş

Prof. Dr. İrvan: Medyaya düşman yetiştirmiyoruz ama kötü pratikleri eleştirmek zorundayız

Prof. Dr. Süleyman İrvan

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan’a, 2018’de Journo için kaleme aldığı yazıdan beri eğitim alanında nelerin değiştiğini sorduk. İletişim fakültelerinin akreditasyonu için YÖK tarafından yetkilendirilen kurulda görev alan Prof. Dr. İrvan, Columbia Üniversitesi Dekanı Prof. Steve Coll’un geçtiğimiz günlerde yayımladığımız görüşlerini de Türkiye perspektifinden yorumladı.

“Medyaya düşman yetiştirmiyoruz elbette, ancak medyadaki kötü pratikleri de eleştirmek ve düzelmesi için çaba harcamak zorundayız” diyen Prof. Dr. İrvan, “gazeteciliğin kurumsal yapılar içinde yapıldığı zaman daha etkili olduğunu” vurguladı. İrvan, “Alaylı gazeteciler haberin yaratacağı etkiye, mektepli gazeteciler ise haberin ortaya çıkaracağı kamu yararına odaklanırlar. İlki için sansasyon, ikincisi için etik daha önemlidir” ifadesini kullandı.

Üç yıl önce, “Gazetecilik eğitimi: Efsaneler ve gerçekler” başlıklı yazınızda “2017 ÖSYM verilerine göre Türkiye’de 27’si devlet, 9’u vakıf olmak üzere 36 üniversitenin iletişim fakültesinde gazetecilik eğitimi veriliyor” demiştiniz. Bu yıl itibarıyla son sayıları paylaşabilir misiniz?
2021 yılı Yükseköğretim Kurumları ve Kontenjanları Kılavuzu’na göre, gazetecilik programı bulunan devlet üniversitesi sayısı 33’e çıkarken, vakıf üniversitesi sayısı ise 6’ya düştü. Kontenjanlar hakkında da bilgi vereyim. Devlet üniversitelerinin iletişim fakültelerinde 715’i ikinci öğretim olmak üzere 2.830 kontenjan bulunmakta. Ayrıca 3 üniversitede bulunan Uzaktan Öğretim Gazetecilik programlarında da 300 kontenjan yer almakta. Toplam kontenjan böylece 3.130’a ulaşmakta. 6 vakıf üniversitesinde ise 25’i tam burslu 154 kontenjan bulunmaktadır. 

Kontenjanların yaklaşık yarısı boş kalıyor

Peki ilk yerleştirmede bunların ne kadarı dolmuştur? Bununla ilgili de bilgi vereyim: Devlet üniversitelerindeki 3.130 gazetecilik kontenjanının 1.277’si, yani %41’i dolmamış görünüyor. Vakıf üniversitelerinde ise 154 kontenjanın 70’i, yani %51’i boş kalmıştı. Yeni açıklanan birinci ek yerleştirme sonuçlarına göre, devlet üniversitelerinde boş kalan kontenjanlara 90, vakıf üniversitelerinde ise sadece 3 öğrenci adayı yerleştirildi. 

Genel bir değerlendirme yaparsak, devlet üniversitelerinde özellikle ikinci öğretim programları ile Fırat, Giresun, Gümüşhane, Kastamonu, Muş Alparslan, Niğde Ömer Halisdemir, Sivas Cumhuriyet, Yozgat Bozok üniversitelerindeki görece yeni gazetecilik programlarının tercih edilmediğini söyleyebiliriz.        

İletişim fakülteleri geçen yıl 9.708 mezun verdi

Yazınızda “Gazeteci olmak için gazetecilik eğitimi almanın gerekli görülmediği bir ülkede iletişim fakültesi sayısını tartışmanın ne yararı var ki” demiş ve istihdam konusuna da değinmiştiniz. Son üç yılda bu konuda bir değişim gördünüz mi? Yani sektörün tercih ettiği iş gücünde iletişim mezunlarının oranı değişti mi?
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Bilgi Yönetim Sistemi verilerine göre 2020-2021 eğitim yılında iletişim fakültelerinden 4.750’si kadın, 4.958’i erkek olmak üzere toplam 9.708 öğrenci mezun olmuş görünüyor. Bunların içinde gazetecilik alanından mezun olanların sayısı 2.800 civarında. 

Daha önce Journo’da yayımlanan yazımda da belirttiğim gibi, mezun sayıları ile istihdam arasında doğrudan ilişki kurabilmek pek mümkün değil. Çünkü birincisi, gazetecilik mesleğine girişte gazetecilik eğitimi şartı olmadığı için isteyen ve şansı yaver giden herkes gazeteci olabiliyor. İkincisi de, gazetecilik mezunları çok farklı alanlarda istihdam olanağı bulabiliyorlar. Örneğin halkla ilişkiler birimlerinde içerik üreticisi olmak gibi. 

Medya sektöründe gazetecilik mezunları artıyor

Medya sektöründe gazetecilik mezunlarının her yıl arttığını söylemek mümkün ancak kesin sayı vermek neredeyse imkânsız görünüyor. Basın İlan Kurumu tarafından yayımlanan, resmi ilan alma hakkına sahip süreli yayınlara ilişkin 2020 yılı istatistiklerine göre, bu medya organlarında çalışan 7.204 gazeteciden sadece 1.018’i iletişim fakültelerinden mezun görünüyor. 

İstatistiklerde oranlar düşük görünmesine karşın son yıllarda medya sektörünün istihdamda iletişim fakültelerinden mezun olanları tercih ettiklerini söyleyebilirim. Asıl sıkıntı, medya sektörünün yaşadığı ekonomik sorunları aşamaması. Neredeyse her gün bir medya kuruluşunda ekonomik gerekçelerle işlerine son verilen gazeteci haberleri okuyoruz.  

Yazınızda “İletişim fakülteleri sektöre açık ama aynı şeyi sektör için söyleyebilir miyiz, emin değilim” demiştiniz. Örneğin fakültelerin, öğrencilerin sektörde staj yapması için çalıştığını ama ulusal medyada bunun kolay olmadığını belirtmiştiniz. Bu durumda bir değişim var mı?
Maalesef özellikle pandemi sürecinde öğrencilerimiz staj yapacak medya kurumu bulmakta zorlandı ve bu süreç bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Pandemi koşulları nedeniyle bunu anlayışla karşılamakla birlikte, uzun vadede medya kurumlarının staj olanaklarını artırmalarını umut ediyorum. Stajı özellikle gazetecilik eğitiminin çok önemli bir parçası olarak görüyorum.  

Başlıca eksiklikler: Staj, uygulama ve mezuniyet projeleri

İletişim fakültelerindeki programları akredite eden İletişim Araştırmaları Derneği’ne (İLAD) bağlı İletişim Eğitimi Değerlendirme Akreditasyon Kurulu’nda (İLEDAK) yer aldınız. Bu süreçte özellikle gazetecilik bölümlerinde en sık rastladığınız ve akreditasyon için tamamlanmasını istediğiniz eksikler nelerdi?
İLAD 2018 yılı başında Yükseköğretim Kalite Kurulu tarafından iletişim alanındaki programların akreditasyon kuruluşu olarak yetkilendirildi. İLAD tarafından oluşturulan İLEDAK da bu süreci yürütmekle görevlendirildi. Ben de başlangıç aşamasında İLEDAK üyesi olarak görev yaptım ve bazı fakültelerdeki akreditasyon değerlendirmelerine bizzat katıldım. Dahası, Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde başkanlığını yaptığım Yeni Medya ve Gazetecilik bölümü olarak akreditasyona başvurdum. Dolayısıyla hem değerlendirmeci hem de değerlendirilen kurum yöneticisi olarak bu süreçler hakkında deneyim sahibi oldum. 

‘Akreditasyon süreçleri çok faydalı oldu’

Şunu söyleyebilirim: Gazetecilik programlarında en sık rastladığımız eksikliklerin başında staj zorunluluğunun olmaması, uygulama derslerinin ve imkânlarının kısıtlı olması, bireysel çalışmaya dayalı bir mezuniyet projesine yer verilmemesi gibi eksiklikler geliyor. Elbette akreditasyon için başvuran kurumlar için söylüyorum. Nihayetinde bir program akreditasyon için başvuru yaptığında kendisinden nelerin istendiğini bildiği ve ona göre programda revize yaptığı için aslında çok da sorun yaşadığımızı söyleyemem. Akreditasyon süreçlerinin bu anlamda eksiklikleri görmek ve gidermek açısından çok faydalı olduğunu söylemeliyim. 

Prof. Steve Coll, 20 Eylül’de Journo’da aktardığımız açıklamasında, Columbia Üniversitesi’nde verdikleri gazetecilik eğitiminin temelde iki hedefi olduğunu vurguluyordu: İlki, medya sektörünün güncel ihtiyaçlarını karşılamak. İkincisi, bağımsız olarak liderlik edebilecek, işe girdiği yerleri dönüştürebilecek veya kendi işini kurabilecek gazeteciler yetiştirmek. Bu görüşe katılıyor musunuz?
Columbia Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü Dekanı Prof. Steve Coll’un Journo’da yer verilen açıklamalarına katılmamak mümkün değil. Eğitim için bize gelen öğrencileri elbette medya sektörünün güncel ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde yetiştirmek zorundayız. Ben kişisel olarak, öğrencilerimizin geleceğini de düşünmek zorunda olduğumuza inanıyorum.

Sektörle yakın işbirliği, gazetecilik eğitim sürecinde çok önemli ve özellikle yeni gelişmeler, trendler konusunda sektörün beklentilerine cevap verebilecek mezunlar yetiştirmek zorundayız. Medyaya düşman yetiştirmiyoruz elbette, ancak medyadaki kötü pratikleri de eleştirmek ve düzelmesi için çaba harcamak zorundayız.

Mezuniyet projelerinden başarılı örnekler çıkabiliyor

İkinci olarak, elbette gazetecilik kurumsal yapılar içinde yapıldığı zaman daha etkili oluyor. Öte yandan, günümüzde bireysel gazetecilik girişimlerinin de imkân dahilinde olduğunu görüyoruz. Bu nedenle, kendi internet gazetesini kurmak veya YouTube gibi mecralarda gazetecilik yapmak isteyenleri de desteklemek zorundayız. Özellikle mezuniyet projesi gibi derslerde üretilen internet gazeteleri içinde çok başarılı örnekler çıkabiliyor. 

Türkiye’de gazeteciliğin ağırlık merkezi son yıllarda kaydı. Sizin de paylaşımlarınızda sıkça görüldüğü gibi kamusal değeri yüksek haberler artık geçmişin büyük merkez medyasından ziyade, bugünün daha küçük ama görece bağımsız medya kuruluşlarından geliyor. Staj vb. konularda bu bağımsız medya kuruluşlarıyla iletişim fakülteleri arasında bir işbirliği gelişmeye başladı mı?
Biz bölüm olarak hem merkez medyada hem de alternatif ve bağımsız medya mecralarında staj olanaklarını değerlendirmeye çalışıyoruz. Her ne kadar bağımsız mecralar öne çıkmış görünüyorsa da merkez medyanın hâlâ çok önemli olduğunu düşünüyorum. Şundan dolayı: Merkez medya koşullar değiştiğinde güçlenebilir ve uzun vadede toplumun beklediği dördüncü güç işlevine uygun bir gazetecilik faaliyetine dönüş yapabilir. 

Merkez medyanın ekonomik gücü hâlâ önemli

Bu konuda, yanlış anlaşılmaya müsait “namuslu gazeteci” kavramı dışında Kadri Gürsel’in yaptığı şu değerlendirmeye katılıyorum: “Her ülkenin bağımsız, profesyonel ve namuslu gazetecilere ihtiyacı olduğu düşüncesindeyim. Bu da ancak ana akımda olabilecek bir nitelik.” 

Elbette bağımsız/alternatif medya kuruluşları var ve bunlar çok önemli. Ancak görüyoruz ki, gazetecilerin bu mecralarda iyi gazetecilik yapabilmelerinin altyapısını oluşturmak çok kolay değil. Örneğin, Taliban’ın Afganistan’da yönetimi ele geçirdiği süreçte bu ülkeye gidebilen gazeteciler bağımsız/alternatif mecralarda değil, merkez medya olarak sayabileceğimiz medyada çalışan gazeteciler oldu. Bu biraz da ekonomik açıdan güçlü olup olmadığınıza bağlı diye düşünüyorum.     

Bu arada bağımsız medyada da evrensel gazetecilik normları açısından ciddi kusurları ve eksikleri zaman zaman görüyoruz. Geçmişin merkez medyasında gördüğümüz türden hataların yeni kuşak medyada da bazen böyle tekrarlanması sizce genç gazetecilerin gelişimini olumsuz etkiliyor mu?
Kısa bir süre önce serbestiyet.com’da yayımlanan röportajımda, muhalif ya da bağımsız olarak tanımlanan medyanın illa da daha iyi ve daha etik olmadığını söylemiştim. Etik ilkelere uygunluk beklentisi açısından elbette bağımsız medyaya daha fazla bel bağlıyoruz. Ancak merkez medyada gördüğümüz ve eleştirdiğimiz pratikler bağımsız mecralarda da tekrarlanıyor zaman zaman ve bu ister istemez gazeteciliği sorgulamamıza yol açıyor. 

Kötü gazetecilik pratikleri maalesef daha yaygın ve umut kırıcı. En basitinden, başkalarının yaptığı haberleri fütursuzca intihal yaparak kendi mecralarında yayımlayan medya kuruluşları kendilerine bağımsız dese ne olur demese ne olur?      

Yeni medya kullanımında yeni kuşak daha becerikli

10-15 yıl önceki gazetecilik mezunlarıyla, geçen yılın mezunları arasında bilgi, beceri, tutum ve davranış gibi boyutlarda nasıl benzerlikler ve farklar görüyorsunuz?
Yeni medyanın olanaklarını kullanma açısından yeni mezunların 10-15 yıl önceki mezunlara göre daha becerikli ve yetkin olduklarını söyleyebilirim. Özellikle veri gazeteciliği gibi, verileri kolay bulabilme, kazıma ve görselleştirme becerilerine sahip olan yeni mezunların medyaya ciddi katkı yapabildiklerini görüyorum. 

Bilgi anlamında da özellikle Türkçe literatürün her yıl zenginleştiğini, eskiye oranla bilgiye erişimin kolaylaştığını söylemek mümkün. Benzerlik ise medya sektörünün hep sorunlu olmasında sanırım. Türk medya sektörü neredeyse hiçbir zaman (1980’li yıllardaki neo-liberal politikalarla büyüyen medya sektörü dönemi hariç) gazeteciliği cazip hâle getirecek bir ortama sahip olmadı. Dolayısıyla gazetecilik öğrencileri geçmişte de, günümüzde de, “Nasıl iş bulacağız,” “Bizi neden doğru dürüst ücret ödemeden köle gibi çalıştırıyorlar” gibi soruları sormaya devam ediyorlar.    

‘Gazetecilik eğitimi Türkiye’de cazibesini tümden yitirdi’

Gazetecilik eğitimi sizce nereye doğru evriliyor? Önümüzdeki birkaç yıl içinde müfredat veya diğer alanlarda ne gibi bir değişim öngörüyorsunuz?
Kanaatimce gazetecilik eğitimi Türkiye’de cazibesini tümden yitirdi. Bu yıl devlet üniversitelerinde bile kontenjanların neredeyse yarı yarıya boş kaldığını görüyoruz. Elbette gazetecilik bir meslek olarak devam edecek, gazeteciliğe ihtiyaç hiç bitmeyecek ama bu meslek alanında lisans eğitimini sürdürmek daha da zorlaşacak. 

Her ne kadar iletişim fakültelerinde açılan Yeni Medya ve İletişim bölümleri gazeteciliği de besleyecek gibi görünüyorsa da Üsküdar İletişim’de bizim öncülük ettiğimiz Yeni Medya ve Gazetecilik programı en ideal olandı, ancak YÖK kararıyla bu isim kaldırıldı maalesef. 

Gazetecilik isimli klasik bölümleri kurtarmanın bir yolunu bulmamız ve gazetecilik eğitimini yeniden cazip hâle getirmemiz gerekiyor. Belki bunun için YÖK’ün de kabul edebileceği yeni bir program ismi önermemiz lazım. “Dijital içerik üretimi ve yönetimi” gibi yeni medya diline uygun bir isim olabilir mesela.     

Gazetecilik eğitiminde alınan en önemli ders

Belki de en zor soru: Tüm gazetecilik eğitiminden alınması gereken en önemli dersi tek bir cümleyle, iletişim fakültesi mezunu olmayan ama gazetecilik yapan medya çalışanlarına söyleseniz, ne derdiniz?
Cevaplaması hiç de zor değil aslında. Yaklaşık 25 yıllık gazetecilik hocalığı yapma deneyiminin verdiği rahatlıkla şöyle cevaplayayım: Alaylı gazeteciler haberin yaratacağı etkiye, mektepli gazeteciler ise haberin ortaya çıkaracağı kamu yararına odaklanırlar. İlki için haber ne kadar sansasyonel ise o kadar iyidir, kan varsa manşet olur, savaş barıştan daha çok tiraj aldırır; ikincisi için etik değerler önce gelir, kan akmadan durdurmak gerekir, barışı özendirmek savaşı kışkırtmaktan daha iyidir. 

 

  • Önde gelen iletişim akademisyenleri ve medya yöneticilerinin bu alana dair görüşlerini aktardığımız yeni yazı dizisini, “2020’lerde Gazetecilik Eğitimi” etiketinden takip edebilirsiniz.

Journo

Yeni nesil medya ve gazetecilik sitesi. Gazetecilere yönelik bağımsız bir dijital platform olan Journo; medyanın gelir modellerine, yeni haber üretim teknolojilerine ve medya çalışanlarının yaşamına odaklanıyor, sürdürülebilir bir sektör için çözümler öneriyor.

Journo E-Bülten